21 Eylül – 27 Ekim tarihleri arasında Merdiven Art Space’te gerçekleştirilen Diriliş: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi başlıklı sergi, Ferhat Özgür, Mustafa Kula ve Kıvanç Gökmen’in aralarındaki hoca - öğrenci ilişkisi üzerinden sanat, sanatçı ve sanat eseri üzerine düşüncelerini gündeme taşıyor. Sergiyi Haydar Akdağ değerlendirdi
Kıvanç Gökmen, Neverlast, 2018, Fotoğraf: Mert Terliksiz
Sergi, Ferhat Özgür’ün çift kanallı video çalışması olan Diriliş’ten referansla bir üretim daveti sonucu sanatçı / öğrenci Kula ve Gökmen’in katılımı ile gerçekleşiyor. Özgür, bir yanda dinamitlerle yıkılan modern binalar, diğer yanda ise define hazırlanan bir kadın bedeni üzerindeki ritüeli işaret ederek eserinde yeni bir doğuma, dönüşüme hazırlığın dramatik müjdelerinin görülebileceğini söylüyor. Yıkılan binalar yerine çağın ihtiyaçlarına uygun malzeme ve teknikle temelde aklın merkezde olduğu ve belirleyicisi olduğu yeni bir üretim geliyor. Bir insan bedeninin dönüşümü ise insan aklının ötesinde doğanın kural belirleyici olduğu, bedeni çiçeğe, böceğe dönüştürdüğü doğal bir süreci hatırlatıyor. Bu iki dönüşüm de birer hatırlatma kaydı içermektedir. İşlevi biten beden yıkılır ve yerine yenisi gelir. Bu soru insan bedeni üzerinden düşündüğümüzde ebedi olma arzusu ister istemez zihinlerde belirmeye başlıyor.
Ebedi olma durumu, Kıvanç Gökmen’in eserinde ve eser hakkında gerçekleştirdiği söyleşide bir başka bakış açısıyla karşımıza çıkıyor. Sanatçılar arasında düşünce birliğinin inşası ve farklı disiplinlerden referansları bir araya getirme ustalığını izlemek heyecan verici. Gökmen’in eserindeki yeniden üretilebilirlik içeriği ve referansların esere üretim kaynağı olması bir başka pencere açıyor. Eser üretiminin edebi yolculuğunda tekrar tekrar inşası, farklı sanatçılar tarafından başka zaman aralığında tekrar gündeme gelerek üretimle vucut bulması, içinde heyecan kadar sorular da barındırmalıdır. Örneğin Gökmen’in hoca ve öğrenci rekabetini ifade ederken ring öncesi hatıra fotoğrafı sanat tarihinden bir hatırlatma / referans; Warhol ve Basquiat gibi ikonik iki ismin sanatçı kimliklerinden sıyrılıp sembolik bir mücadeleye giriştiği anlardan ilham alarak üretilmiştir. Gökmen sergide yer alan eseri bir yorum mudur yoksa yeniden üretim midir? Referansların inşa ettiği eserler özgünlük ve içerik açısından bugün nasıl adlandırılmalıdır? Belge ve bilgi plastikleşebilir mi?
Diriliş: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi sergi görüntüsü
Serginin referanslar üzerine bağlam inşası hoca-öğrenci ilişkisini belki de bu yüzden yanyana anlamlı kılıyor. Fonda, Bach’ın Magnificat yapıtını dinleyerek izlediğimiz Ferhat Özgür’ün Diriliş eserinde kendi ifadesi ile bir katedral’ın acı yıkımı çağrışımı ve eserinde söyledikleri arasında dramatik bağ kuruşu bilgi ve sezinin yanyana gelişi bir üretim olarak disiplinler birliğinin imkanlarını eserinde bir araya getiriyor. Tıpkı başta ifade ettiğimiz aklın kuralları ve doğanın kuralları eser üretiminde yine yan yana geliyor. Sezgiler ve aklın birlikte üretimin sürecindeki vücut halini izliyoruz. Sanatçıların işlerinin bir birleriyle ilişkisi plastik anlamda multidisipliner üretimlerde böylesi konuşuyor olmasının temel nedeni salt bağlam mıdır?
Sergide Mustafa Kula ise; Özgür ve Gökmen’in eserlerini kaynak alarak bir duvar resmi inşa ediyor. Ölü bedenler, ring maçı ve hiyerarşik imgeler. Aslında bir çağdaş miti ya da kişisel bir destanı ifade ettiğini söyleyebilirim. Duvar resminde kendini atın sırtında hocasını aslanın sırtında ifade etmesi hoca-öğrenci arasındaki bitmez bir yarışın doğal kazananını imgesel olarak hocalar olarak ifade ediyor olsa da mücadeleye girişmek başlı başına bir önemsenmesi gereken bir asıl duruş. Sanatçının eserini üretirken duvar yüzeyime desenini rahatlıkla yerleştiriyor olması bir performans ve dışavurum olarakta önemli. Kurgudaki trajedi ve mücadele rahatlıkla okunabiliyor. Bununla birlikte sergiye yaklaşımı ve referanslar arasında kişisel mesafeyi ve dengeyi sağlama halindeki ip uçlarıyla zihnindeki yükleri hissettirmektedir. Üst üste ölü bedenleri ringin ortasında resmetmesi ebedi olanın sorgulandığı, mücadelenin taraflarının asimetrik güçleri ve koşulları.
Peki gerçekler o kadar da asimetrik midir? Hoca ve öğrenci arasındaki iletişim/bağ/yönetişim nasıl ölçülendirilmelidir? Usta çırak ilişkisiden daha farklı bir sanat profesyoneli olarak yan yana gelmek duygusal hislerden uzak, akılla nasıl değerlendirile bilinir? Sanat alanında kimin gireceğini ve kalacağını belirlemek bugün nasıl bir süreçtir?
Ferhat Özgür, Diriliş, 2012
Hepimizin içinden geçtiği akademik süreçte hocaların tek belirleyici olduğu, yer yer üretim motivasyonlarını kıran ve başka olumsuz sonuçları beraberinde getiren hoca-öğrenci ilişkilerinde zaman en güçlü değer belirleyici olacaktır. Bütün bunlar göz önünde tutulduğunda kim kültür sanat alanında kalıcı olacaktır? Çağ ve geleceği doğru okumanın bir taktiği var mıdır? Öğretilebilir mi ya da öğrenilebilir mi? Bugün her türlü sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik koşulda kolektif olmayı gerektiren şartlarda Ferhat Özgür hoca/sanatçı, Mustafa Kula ve Kıvanç Gökmen birer öğrenci/sanatçı olarak değerli bir deneyim yaşıyorlar. Her türlü fildişi kuleden uzak, Merdiven Art Space'teki üretim ve bilgi deneyimini paylaşmak açısından bu yan yana geliş umut verici.
Diriliş: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi sergi görüntüsü
Comments