Fotoğraf sanatçısı Cengiz Cıva’nın ardından
- Necmi Sönmez

- 13 Ağu
- 2 dakikada okunur
8 Temmuz'da kaybettiğimiz Cengiz Cıva'yı anıyoruz
Yazı: Necmi Sönmez

Merih Akoğul'un objektifinden Cengiz Cıva, 1988, İstanbul
1957’de İstanbul’da doğan Cengiz Cıva, Pertevniyal Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Fransız Filolojisi’nde eğitim aldı. 1980’li yıllarda hareketlenmeye başlayan fotoğraf ortamında ismini duyurmaya başlayan Genç Kuşak Fotoğrafçılar arasında yer alan Cıva, o yılların önde gelen dergilerinden biri olan Gösteri’de yayınlanan yazar, şair ve sanatçı portreleriyle tanınıyordu. Fotoğraf ortamının yaşayan ünlü ustalarına karşı yeni bir belgesel görsellik geliştirme mücadelesi içinde olan genç fotoğrafçılardan biri olarak Cıva, insan figürüne farklı perspektiflerden bakarken kamerasını özellikle “yüzün ifadesi”ne yoğunlaştırarak farklı deneylere giriyordu. Onun 1980’li yılların başından sonuna kadar sıradan portre belgeselliğini aşan çalışmalarıyla oluşturduğu zengin arşiv, dönemin önemli entelektüellerinin daha önceden görünmeyen, bilinmeyen farklılıkta belgelenmesini sağlamıştı.

Onun farklı banka galerilerinde açtığı kişisel sergileri, katıldığı sayısız yarışmada kazandığı ödüller dışında gençliğinden beri yayınlamak istediği bir fotoğraf dergisi yayınlama düşü vardı. 1984’te Cağaloğlu’ndaki Hürriyet Gazetesi’nde tesadüf eseri bir araya geldiğimizde o bilinen bir fotoğrafçıyken ben sıradan bir staj yapma olanağı arayan bir üniversite öğrencisiydim. Suratıma kapanan birçok kapıdan sonra Cengiz’in düşü olan fotoğraf dergisini nasıl yayınlayabileceğimiz hakkında çalışmaya başlayınca hem onun turuncu renkli Volkswagen’iyle yolculuklara çıkmaya hem de Cemal Süreyya’dan Cevat Dereli’ye, Selim İleri’den Fikret Otyam’a kadar birçok yazar ve sanatçının portrelerini çekerken yardımcılığını yapmaya başladım. Bu sırada onun portelerini nasıl çektiğine, figürlerini en doğal bir şekilde belgeleme çabasına tanıklık ettim. Stüdyosundaki arşivinde çalışırken ayırdığım, düzenlediğim negatifleri ve baskıları onun çalışma tutkusunu, görsel imzasını tanımama yardımcı oldu. Fotoğrafları için bir kitap projesi için çalışmaya başlayacağımız sırada, 1989’da sanat tarihi doktorası için İstanbul’dan ayrıldığımda onun ne yapıp edip bu kitabı yayınlayacağını, imzasını, ismini daha da güçlendireceğini düşünüyordum.
Solda: Cengiz Cıva objektifinden yazar Nedim Gürsel, İstanbul, 1979 Sağda: Cengiz Cıva objektifinden yazar Bilge Karasu, 1982
Ancak Cengiz 1990’ın başında Hürriyet’ten ayrılarak arkadaşı fotoğrafçı Merih Akoğul ile FOX Fotoğraf Grafik Hizmetleri’ni kurdu. Onu Beşiktaş’taki bu ajansında birkaç kez ziyaret ettiğimi hatırlıyorum. Ancak bu yıllarda tanıtım fotoğrafçılığına yönelerek sanatsal çalışmalarından, etkinliklerden uzaklaştı, portre arşivini geliştiremedi. 1990’ların sonunda ismi gündem dışı kaldı. İstanbul dışında yaşadığı için görüşmelerimiz de azaldı. Son olarak iki yıl önce telefonda konuştuğumuzda yeni dijital kameralar alacağından, tekrar portre çalışacağından bahsediyor, bana hangi genç sanatçıların fotoğrafını çekeyim, diye soruyordu. Ancak sağlık sorunları bu yeni başlangıca izin vermedi. 8 Temmuz’da Cengiz Cıva ışıklı yolculuğuna çıktı.









Yorumlar