top of page

Sanat artık kapalı bir kutuda değil


Matthew Slotover, Frieze Magazine’nin eş yayıncısı ve Frieze Sanat Fuarı’nın kurucusu olarak uluslar arası sanat dünyasının önemli aktörlerinden biri. Slotover, Bilgen Coşkun’la bir araya gelerek sanat sahnesinin ve sanat fuarlarının yaşamakta olduğu değişimi anlattı

Matthew Slotover

Sanatla tasarım, mimari ve moda gibi diğer yaratıcı endüstriler arasındaki etkileşim gittikçe yaygınlaşıyor. Özellikle moda markaları sanatı en çok destekleyenlerden. Bu konu hakkındaki görüşleriniz neler? Bu işbirliği sanatı zenginleştirir mi?

Bence bağımsız sergilerde moda markalarının sponsor olmak istemesi harika ve çok faydalı. Markalar sanatla ilişkili olmak ister. Bazen Louis Vuitton ile Murakami arasındaki çanta işbirliği gibi tasarım markaları ile sanat arasında mükemmel işbirlikleri görüyoruz. Bu daha fazla insanın sanata bağlanması demek. Fakat bu işbirliklerinin işe yaramadığı da olur. Sanatçının eseriyle markanın dünya görüşü mutlaka örtüşmelidir. Çok hassas bir durum bu...

Uluslar arası sanat sahnesindeki hangi yönelim ve gelişmeler duygularınızı harekete geçiriyor şu sıralarda?

Son beş ila on yıl içinde gerçekleşmiş en heyecan verici şeylerden biri geçmişte fark edilmemiş, özellikle 60'lar, 70'ler ve 80'lerin sanatçılarının yeniden keşfedilmesidir. Her ne kadar harika eserler çıkarmış olsalar da, bazı sebeplerden hak ettikleri ilgiyi görmediler. Bugün müzeler, sanat fuarları, galeriler ve koleksiyonerler bu sanatçıları yeniden keşfediyor. Tabii yeterince ilgi görmemelerinin farklı sebepleri vardı; sanatçının kadın olması, ülkesinde gelişmiş çağdaş bir sanat sahnesine sahip olmaması ya da iyi tanıtılmaması gibi...

Buna dair bir örnek verebilir misiniz?

Bunun çok örneği var. En açık olanlarından biri, son günlerde Tate Modern'de gösterilen, 60'lardan ve 70'lerden siyahi sanatçıları tanıtan Soul of a Nation sergisi.

Frieze bağımsız, ileri görüşlü ve en ünlü sanat fuarlarından biri. Sanat fuarları bağlamında, çevrimiçi ve çevrimdışı deneyimler ile ihtimalleri nasıl birleştirirsiniz?

Bu sıkça konuştuğumuz bir konu. İşe yaramamış çevrimiçi sanat fuarları zaten var. Ayrıca, sanat alanında başka çevrimiçi platformlar da var. Çevrimiçi sanat sektörünün genel sanat pazarındaki payı yüzde 6-7'dir. Sanat müzikten, kitaplardan ve modadan kesinlikle farklıdır. Bunu dijitalleştiremezsiniz. Bir sanat eserini çevrimiçi görmek, gerçekte görmekten çok daha farklıdır. Bu tamamıyla farklı bir deneyim. Bazı insanlar jpeg’ler satın almaya başladı. Fotoğrafçının eserini ve bu özel eserin boyutunu biliyorsam, çevrimiçi satın alabilirim. Fakat hâlâ çevrimiçi sanat piyasasının geleceğini tahmin etmek kolay değil.

Aynı zamanda sanat dünyası çok popüler ve demokratik bir hâl aldı. Bunu Frieze ile nasıl entegre edersiniz?

Sanat dünyası tam anlamıyla erişilebilir hale geldi. Tate Modern, yılda 6 milyon ziyaretçisiyle Londra'nın en çok turist çeken mekânı oldu. Sanat artık kapalı bir kutuda değil, çok popüler. Beş gün gibi bir sürede 100 binden fazla insan çekiyoruz. İnsanların Frieze'nin erişilebilir olduğunu hissetmelerini umuyoruz.

Peki hem erişilebilir hem de sofistike olmak bir zorluk mu?

Her türlü sanatı en yüksek kalitede sunmaya çalışıyoruz. Asıl kitlemiz koleksiyonerler gibi sanat profesyonellerinden oluşuyor. Ancak ziyaretçilerin yaklaşık yüzde 85'i sanat profesyoneli değil. Bu yüzden bir de eğitim misyonu var bu işin. Biz de grup turlarından sipariş usulü turlara kadar değişen farklı turlar düzenliyoruz. Ancak kalite düzeyi yüksek kalmak zorunda.

Sanat dünyasında son günlerde yaşanan bir başka şey ise, genç sanatçı ve ziyaretçilere platformlar yaratan bienaller, fuarlar ve diğer fırsatlara paralel etkinlikler. Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

İlk başladığımızda, paralel etkinlikler yaratmaları için müzelerle konuştuk. Yarattılar da. Ayrıca uydu etkinlikler ve galeri gösterileri de var. Bunların muhteşem olmalarını istiyoruz. Kesinlikle bir sinerji yaratıyor.

Birçok pop-up deneyimi görüyoruz. Bunlar, geleneksel sergilere göre çok daha fazla ziyaretçi çekiyor. Bu etkinliklerle ilgili düşünceniz nedir peki?

Bu çok garip. Yarısı istediğiniz zaman görebileceğiniz eserlerden oluşan bir Caravaggio pop-up sergisi yapıyorsunuz. Fakat inanılmaz bir kuyruk var. Bu sadece etkinlik kültürüyle alakalı.

Şu anda her şey öyle anlık ki...

Çok doğru. Bilgisayar başında çok fazla zaman geçiriyoruz ama canlı deneyimler için de bir istek var içimizde.

Frieze'in farklılaşma noktası nedir?

Frieze’in farklılaştığı birkaç noktadan söz edebiliriz. Bir kongre merkezinde değiliz. Londra ve New York'ta bir parktayız. Bununla güzel mimari yapıları birleştiriyoruz. Doğal ışıklarımız, harika restoranlarımız ve daha da ilgi çekici bir atmosfer yaratan özel projeler için alanımız var. Öne çıkan sanatçılarla karşılaştıracak olursak biraz daha genç bir profile sahibiz. Ayrıca genç galerileri de desteklemek istiyoruz.

Frieze'i nasıl ileri taşıyacaksınız?

Sadece geçmiştekiler hakkında konuşabilirim. Çünkü gelecektekiler hâlâ planlanma aşamasında. Küratörlüğünü yaptığımız bir kısım var. Sonuncusu, 60’lar ve 70’lerde cinsiyetle ilgili çalışmaları olan kadın sanatçıların imzasını taşıyan Sex Work çok ilgi gördü. Bu feminist bir hareketti. O zamanlar feministlerin çoğu tarafından kabul görmeyen bir feminizm hareketiydi hatta. Yani bu sanatçılar, eserlerini sergilerken zorlu zamanlar geçirdiler. Sanat dünyası buna ancak 40 yıl sonra hazır olabildi.

bottom of page