top of page

Venedik Bienali: Swatch Pavyonu


Venedik Bienali Başkanı Paolo Baratta’nın 24 Kasım’a dek devam edecek olan 58. Uluslararası Sanat Sergisi’nin bildirisinde söylediği gibi bu yıl bienalin başlığı olan May You Live in Interesting Times (Tuhaf/ilginç zamanlarda yaşayasın) aslen bir beddua olarak biliniyor çünkü “tuhaf/ilginç zamanlar” kavramı insanda meydan okuyucu hatta tehdit edici bir his uyandırıyor. Acaba gerçekten “tuhaf ” zamanlar olacak mı? Ya da şu an o zamanlarda mı yaşıyoruz? Bu yıl bienali farklı yazarların kalemlerinden beş pavyona odaklanarak ele aldık. Bu hafta sizlere aktardığımız son pavyon ise bu yıl beşinci defa Uluslararası Sanat Sergisi için bienalin partneri olan Swatch'ın Şangay'daki Swatch Art Peace Hotel'de üretilen çalışmalardan bir seçkinin sergilendiği Swatch Faces projesinin yer aldığı Arsenale'deki pavyonu ve bu sene Joe Tilson'ı ağırlayan Giardini

☕️ 5 dakikalık okuma

Ziyaretçi sayısı her sene artan Venedik Bienali, Başkan Paolo Baratta’nın anlattığı üzere, kendi tarihinde pek çok “tuhaf zamandan” geçmiş. Venedik’in kolay olmayan ulaşım koşullarından dolayı oldukça yüklü taşıma ücretleri başta olmak üzere yıllar içinde bienali zor durumlarda bırakan pek çok faktörün üstesinden gelmeyi başaran, başta Baratta olmak üzere tüm bienal ekibi, bu yıl beşinci defa Uluslararası Sanat Sergisi için Swatch ile el ele verdi. Partnerliğinin başladığı yıldan bu yana bienalin o yılki temasına özel olarak ürettikleri yeni saatlerle, Giardini ve Arsenale olmak üzere iki ayrı mekânda gösterdikleri yeni sanatçılarla Swatch’ın Venedik Bienali’ne yeni bir soluk olduğu kesin. Otuz yıldan fazla zamandır sanatçılarla omuz omuza çalıştığı bilinen Swatch bu partnerlik kararıyla sanata olan inancını tasdiklerken, sanat üretimine verdiği desteği de bir üst seviyeye çıkarıyor.

Bu desteğin ne kadar faydalı boyutlara ulaştığının en güzel örneği ise Swatch Art Peace Hotel! 1900’ların başında otel hizmeti vermek üzere inşa edilen Palace Hotel, bugün Şangay’ın en merkezi noktalarının birinde Kasım 2011’den bu yana, Swatch Art Peace Hotel olarak dünyanın dört bir yanından gelen sanatçılar tarafından residency olarak kullanılıyor. Açıldığı günden bu yana 330’dan fazla sanatçıyı altı aylık sürelerle residency’sinde ağırlayan Swatch Art Peace Hotel’in temel hedefi dansçılar, müzisyenler, yönetmenler, yazarlar, ressamlar, kavramsal sanatçılar ve daha pek çok farklı alandan yetenekleri yaratıcı bir alışverişe sokabilmek. Burada üretilen işlerden seçilenlerin bir kısmı ise her bienal zamanı Swatch’ın Arsenale’de yer alan pavyonunda sergileniyor. Swatch bu programın ismini Swatch Faces olarak belirlemiş. Her yıl seçilen sanatçılar o yılın “yüzleri” oluyorlar. Bu yılın yüzleri İspanya’dan Santiago Aleman, Amerika Birleşik Devletleri’nden Tracey Snelling, Çin’den Jessie Yingying Gong ve çok sürpriz bir şekilde 2012 yılında PORTAKAL’da yer alan Emerging Korean Artists sergisi vesilesiyle izleme fırsatı bulduğumuz Güney Koreli Dorothy M. Yoon idi.

Swatch’un Giardini’de sahip olduğu mekân ise, 2015 yılında Joana Vasconcelos ve 2017 yılında Ian Davenport’u ağırladıktan sonra bu sene sanatta 70, hayatta 90. yılını kutlayan, 1964 yılında, 32. Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi’nde Büyük Britanya’yı temsil eden Britanyalı sanatçı Joe Tilson’u konuk ediyor. İlk 1949 yılında Venedik’e gelen, ilk görüşte aşık olan ve uzun yıllar Venedik’te yaşayan Tilson, kendi koleksiyonundan üç dev boyutlu eseri tekrar uyarlayarak mekâna özgü bir yerleştirme yapıyor. Sanatçının en sevdiği Venedik kiliselerinin fasadlarında yer alan özgün mimari detaylardan etkilenerek ürettiği, The Stones of Venice Contarini isimli ve 24 adet çift taraflı, renkli, dikey şekilde dikilmiş bayraktan oluşan işine THE FLAGS ismini vermiş. Bu yerleştirmeyi takiben yine Tilson tarafından üretilen saatler de aynı öğelerin etkisi altında parlak renkler, geometrik şekiller ve yazılı reçeteler ışığında ortaya çıkmış. Limitli sayıda üretilen bu saatin adı ise THE JOE TILSON VENETIAN WATCH.

Swatch’un sanat direktörü Carlo Giordanetti’nin Londra sokaklarında dolaşırken Regent Street’te gördüğü soyut ve sembolik işlerine hayran kaldığı Tilson’un Venedik’i akıllardakinin aksine çok daha çağdaş, renkli. Giordanetti’nin kendi kelimeleriyle “Joe Tilson’un işlerinin renklerinde, dokularında ve duruşlarında Swatch’ın duruşunu yansıttığına inandığım bir stil vardı. Venedik’te yaşayan ortak bir arkadaşımız vesilesiyle iletişime geçtiğim Tilson’un baryraklar aracılığıyla mutluluğu ve özgürlüğü müjdelediği işlerini yeniden üretmek oldukça zorlayıcıydı. Onun kalem çiziklerine, şablonlarına ve tasarımına sadık kalabilmek için çok çaba sarf ettik. Doku ve ölçüler çok önemliydi. Zaten işlerin güzelliği de bu detaylardan geliyor.”

Bu yılın neredeyse karamsar olarak adlandırabileceğimiz temasının yanında Tilson’un bu rengarenk işlerini görmek eminim bütün izleyicilere iletilmek istenen mesajı verdi: “Venedik’in kilise ve saraylarının mimari detaylarından ve ikonik Arlecchino karakterinden esinlen bayraklar Joe Tilson ve Swatch’ın oluşturdukları pozitif enerjinin ve muhteşem bir sanatçının imzasının vücut bulmuş haliydi.”

bottom of page