top of page

Sanata dair

Sanatın ne'liği ve entelektüel emek üzerine düşünüyoruz


Yazı: Gülgün Başarır


Louise Bourgeois, Maman, 2001. Fotoğraf: Kamahele, Wikimedia Commons üzerinden


Sanat bir karşılaşma alanı. Gizini her zaman koruyan bir eşik. Bazen soluksuz bırakır. Sanki o zaman gölgelerle doludur. Alır götürür benliğimizi. Bazen de çağrışımlarla karşı karşıya getirir. Zamanla doludur. Hem kendi zamanıyla hem de geçmişle gelecek arasındaki sonsuz zamanla.

 

Bir kazı alanının ürünüdür, bir kazı alanına gönderir. Böyle sanat eserleri için özgünlükten ya da sahicilikten söz edilir. Özgünlük, benzersiz, her şeyden farklı demek değildir. Kendi biçimi ile hemhal olmuş, başka hiçbir tarzla ifade edilemez yinelenemez olma halidir özgünlük. Her sanat eseri farklı bir yapı olma haliyle de özgündür.

 

Sanatın yinelenemez çoğaltılamaz yani biricik oluşu, doğaya eklenen ikinci bir doğa olduğu hatta doğadan da fazla bir şey olduğu için yaşamaya devam eder.

 

Sanat eserinin bu ayrıcalıklı durumu bedensel emekle, entelektüel emeğin ayrışmadığı dönemin benzersizliğinin sonucu. Sanatın belleksizlikten çıkıp estetik bir boyuta gelmesi, bir ipek böceğinin, kelebeğe dönüşünceye kadar geçirdiği başkalaşım sürecine benzer bir başkalaşım sürecinin aşılması belki de.

 

Loise Bourgeois’nın Maman isimli heykeli, kadının anne ve kadın olarak hakikati, kocaman bir örümcek bedeni ile dopdolu olarak varolmaya devam eder. Loise Bourgeois için kadın, paslanmaz çelik ve mermerde heykeli görmenin imgesidir. 

 

Rodin’in Camille Cloudel’in bedenini bir mermer blok içine hapsettiği büstü Rodin’in hakikati olarak varolmaya devam eder. Rodin için Camille Cloudel, mermer blokta heykeli görmenin imgesidir.

 

Leonardo’nun Mona Lisa resmine yüzlerce kez yapılan espri kopyaları, ona farklı anlamlar yüklemeyi başaramamış,16. yüzyıldan göz göze geldiğimiz tebessümüyle Mona Lisa Leonardo’nun tuvalinde Mona Lisa’yı görmenin imgesidir.

 

İş bölümü ile gerçekleşen teknik üretim, özü itibariyle tekrarlanabilir bir nitelik kazandıkça, sanat eseri de farklı bir nitelik kazanır. Bedensel emekle entelektüel emeğin, ayrılması sanatçıda da ruhsal bir yarılmaya neden olur.

 

Duchamp’ın herhangi bir kimsenin kolaylıkla satın alabileceği bir ürün olan pisuvarı sanat olarak ikame etmesi bedensel emekle entelektüel emeğin ayrılığının sanatçıdaki eleştirel karşılığıdır. Bu bir yabancılaşma durumudur.  Sanatçı hazır nesneyi çoğaltılabilir niteliği ile sanat nesnesi yerine ikame ederek, ona bir defalık estetik sahicilik ve benzersizlik kazandırmıştır. Bütün pisuvarlar sanat eseri değildir.

 

Bedensel emekle, entelektüel emeğin ayrılmasının günümüzdeki estetik etkinliği hazır nesne ve pop sanattır.  Artık özgünlük ve sahicilik aşılmıştır. Yeniden üretilebilir olan, özgün olamaz. Nesne gölge ile kuşatılamadığı için ne sanat eseri ne de sanattır artık. 

 

Sanat öldü yaşasın sanat, Dada’nın bir sloganıydı. Dadaizm moderniteye, savaşa karşı, kurallara karşı, rastlantısallığı, hiçliği, anlamsızlığı savunan bir sanat akımı. Dadanın dediği gibi Sanat gerçekten ölmüş müydü? Giorgio Agamben “Sanatın ölümü, sanatın eserin somut boyutuna erişememesinden kaynaklanıyorsa, o zaman çağımızda sanatın krizi, aslında, poiesis’in şiirin krizidir.” der.

 

Eğer sanat öldü diyorsak o zaman sanatın krizinden söz etmek gerekir. Sanatı var olmayıştan varoluşa getiren, belleksizlikten çekip çıkaran şiirselliğin yitimiyle ola gelen bir durumla karşı karşıyayız demektir.  Agamben, şiirin krizinden söz ederken imgenin krizinden de söz etmiş oluyor aynı zamanda.

 

Nesne gölgeyle kuşatılan varlığa dönüşemez. Ne sanat, ne değil noktasındadır artık. Hayata katılır. Alınır satılır bir üründür.

 

18.yüzyılın ikinci yarısından itibaren modern teknolojinin gelişmesiyle insanın ürettiği şeyler ikili konuma gelir. Bir yanda estetik kurallara göre üretilen şeyler, diğer yanda teknik özelliklerine göre üretilen şeyler yani ürünler.

 

Sanat galerilerinde birbirinin aynı sıra resimlerle karşılaşılır. Bu coğrafyada pek çok sanatçının ayni biçimi çok küçük farklarla ömür boyu tekrarladığı görülür. Oysa sanat biçimin rengin, formun tekrarı değil sanatçının seçtiği malzemenin üzerindeki eyleminin tekrarıdır. 

 

Sanat bir projeye, çoğaltılabilir bir nesneye dönüştüğü zaman, alınır satılır bir metaya da dönüşür. Günümüzde çağdaş sanatçının resim heykel yapması şart değildir. Bir proje yapar, usta konumuna getirilen heykeltıraş, mimar, ressam kendisinden istenen projeyi gerçekleştirir. Sanat üretilen, alınır satılır bir nesnedir.  Sanat olmakla olmamak arasında bir tür tekinsiz bölgede asılı kalır. Bizzat sanatçının, var olmayıştan var oluşa geçiren eylemi olmaksızın sanatçının malzemede gördüğü sanat da ortadan kalkmıştır. 

 

Agamben’in ifadesiyle “yeni bir poesis’e, şiire” ulaşmak nasıl mümkün olabilir?

 

Bir sanat eserinin ortaya çıkması için sanatçının onu gerçekleştirebilecek içkin bir aydınlanma enerjisine sahip kendini üstlenmiş olmalıdır.  Her sanat eseri kendi biçimsel temelinde kendi amacında kendi malzemesine kendini üstlenir. Sanat eseri bir tekniğin uygulanışı değildir. Sınai ürün ise kullanılabilirlik özelliğine sahiptir.

 

Sanat eseri salt beğeni aracılığıyla estetik haz almaya indirgendiğinden beri, bir statü kaybına uğrar. Müzeler ve galeriler sanatın sırf estetik hazza hazır olsun diye sanat eserleriyle istiflenirler. Tıpkı depolarda istiflenen ham maddeler mallar gibi. Sanata salt haz almak gözüyle bakmak, sanatın kendi biçimine yerleşmişlik potansiyeli görünmez olur.  Bu durumda sanat eseri estetik boyutunda teknoloji ürünü gibi, hazır kullanılabilir özelliğine sahip olur. Sanat eseri kendi özüne yabancılaşır.

 

Sanat eserinin aydınlatıcı potansiyelinin, değişime uğraması üzerine kurulan açık yapıt politikalarının ortaya çıkışı, sanat eserinin kendi özünden sürgün edildiği durumu işaret eder. Açık yapıt, estetiğin aşılması değil, estetiğin gerçekleşme biçimlerinden biridir ve yalnızca estetiğin ötesini işaret eder.

 

Hazır nesne gibi pop sanat da üretim faaliyetinin ve estetik etkinliğin saptırılmasına maruz kalır.  Hazır nesnede seçilen nesnenin hakikiliği estetik bir sahicilik kazanırken, pop sanat ise estetik potansiyelinden arınarak sınai ürün statüsüne bürünür. Bu durum yanılsama ve paradoksal bir durumdur. Yeniden üretilebilir olan özgün olamaz, özgün olan yeniden üretilemez. Nesne gölge ile kuşatılmış varlığa bürünemez.

 

Çağımızda insanın üretim etkinliğinin ikili statüsünü saptırarak değiştiren hazır nesne ile pop sanat bölünmüşlük biçimini açık yapıtın yapamadığı kadar öteye taşırlar ve kendilerini gerçek bir “hiçliğe doğru hazır /kullanılabilir olma” olarak ortaya koyarlar.  Üretilenler sanatsal faaliyete de teknik üretime de ait olmadıkları için ne sanatsal haz verebilirler ne de teknik üretime cevap verebilirler. Bugüne aittirler.

 

Bedensel emekle entelektüel emek şeklindeki bölünmüşlük çözülmüş olmaz. Hiçliğe doğru hazır olma durumu hem burada hem değil durumunda, “bir biçimde negatif buradalıktır.” Geçmişi ve geleceği olmayan. Namevcut.

Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.

All rights reserved. Unlimited Publications.

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page