Sanatı sevmek, takip etmek; sanata alan açmak, değer vermek, önemsemek; sanatçıyı merak etmek, anlamaya çalışmak; sanatçıya saygı göstermek, kaynak yaratmak... Sanatın yadsınamayacak birleştirici gücünü hem kurumsal hem de bireysel olarak Türkiye sanat alanının önemli paydaşları olarak tanımlayabileceğimiz kadınları bir araya getiren bir dosya aracılığıyla sunuyoruz. Odağımıza aldığımız, sanatçıları üretime teşvik ettiklerini düşündüğümüz bu isimleri daha yakından tanıma arzusuyla, kişiselden yerel ve globale uzanan sorularımız ışığında dinledik. Serimizin altıncı konuğu sanatçı ve koleksiyoner Şebnem Ünlü
Röportaj: Merve Akar Akgün
Şebnem Ünlü, Fotoğraf: Elif Kahveci
Sanat ile yolunuz nasıl kesişti?
Uzun yıllar işim dolayısıyla yurt dışında yaşadım, Amsterdam, Londra ve New York gibi şehirlerde sergiler, müzeler, bienaller takip etme imkânım oldu. İlk birikimlerimle bile müzayedelere gider o eserleri yakından hissedip takip etmekten müthiş haz duyardım. Amsterdam’da yaşadığım dönemdi, Stedelijk müzesinde Rothko’nun bir tablosunun [Umber] önünde dona kalıp tüylerimin ürperdiğini bugün hâlâ hatırlıyorum. Adeta ayna gibi insanın içini dışına çıkaran bir işti. Soyut sanat, soyut dışavurumcu sanat beni her zaman büyülemiştir. Eşimle beraber uzun yıllardır çok severek geliştirdiğimiz orientalist resim ve kitap koleksiyonumuz bir yana çoğunlukla çağdaş resim ve heykel üzerinde odaklanıyoruz, özellikle, dışavurumcu soyut ve hiperrealist eserlere ilgi duyuyorum.
Koleksiyonerliğin yanı sıra ben de duygularımı tuvale aktarma isteğini ve ihtiyacını çok uzun yıllardır duyuyordum ama gündelik iş ve sorumluluklarım ile gelecek planları arasında bunu hep ertelemiştim. Kızımı yıllar önce sanat alanında geliştirmek üzere sanat atölyesine başlatmıştık. Onunla atölyeye gidip tual ile boyaları elime aldıktan sonra bu renkli dünyayı bir daha bırakamadım. O zamandan beri çeşitli atölye ve müzelerde sanat eğitimlerine katılma fırsatım oldu. Son 7-8 yıldır da Maslak Oto Sanayi’de bir atölyem var. Gittikçe artan bir şekilde burada ve Bodrum atölyemde üretimime devam ediyorum. Eğitimim ve mesleğim uzun yıllar finans üzerindeydi, sanatı yeni bir kariyer olarak seçmedim. Sanatın içinde olmak, üretmek beni mutlu ettiği için devam ettim. Sonuç odaklı bir yoldayken süreçten keyif aldığım bir yolu seçtim. Benim için sanat düzenli, materyalist, somut bir dünyayı canlı renkleriyle, serbest formlarıyla, özgür ruhuyla dengeliyor gibi geliyor.
Yeni sanatçıları nasıl keşfedersiniz? Estetik kriterleriniz var mıdır?
Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli müze ve bienalleri yakından takip ediyor, imkân buldukça koleksiyonerlerin mekânlarını da ziyaret etme fırsatı buluyorum. Dolayısıyla bu mecralar ve sanat insiyatifleri aracılığıyla birçok yeni sanatçı keşfetme şansım oluyor. Sanatçıları tanımak üretim süreçlerini, arkada yatan fikir ve felsefelerini anlamak, çeşitli dönemlerindeki gelişimlerini takip etmek de benim için çok önemli. Konu sanat ve özellikle de resim olduğunda, belli bir tarzı kesin çizgilerle diğerlerinden ayıran bir estetik kriterim olmasa da genellikle kendimden bir şeyler bulduğum, bana birşeyler hissettiren eserleri değerlendiriyorum. Eşimle beraber eserlere sahip olmaktan çok onlara hamilik yaptığımıza ve bizden sonra da daha görünürlük kazanarak yaşayacaklarına inanıyorum. Koleksiyonumuzu açık ve geniş bir ofis alanında sergileme imkânımız olduğu için ziyaretçiler ve misafirlerimizle paylaşmak da buna katkıda bulunuyor.
Size göre müzelerin günümüzde en önemli rolü nedir?
Sanatla ilişkinin önemli bir kısmı deneyimden geçiyor, yani izleyici ile eser arasındaki sınırların kaldırılması ve deneyimin birinci elden tecrübe edilmesi çok değerli. Özellikle pandemi dönemiyle de hız kazanan ve her şeyin hızla dijital ortama taşındığı günümüzde, müzelerin fiziki varlıklarını sürdürüp, izleyiciyi organik bir şekilde sanat ile biraraya getirmesi ve bu deneyimi canlı tutması bence çok önemli.
Türkiye’de sanat deyince aklınıza gelen/karşılaştığınız/var olduğunu düşündüğün çıkmazlar nelerdir ve bu konularda geliştirdiğiniz fikirleriniz ya da önerileriniz var mıdır?
Sanatçılarımızı destekleyen kurum ve insiyatiflerin artması gerektiğine ve daha uzun vadeli bir bakış açısına ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Özellikle sanatçılarımızın yurtdışı üretim ve müze ve kurumlarda görünürlüklerini arttırabilecek iş birlikleri yapılması ve bunu yapan insiyatiflerin arttırılması gerekiyor. Bir koleksiyoner ve bir kadın sanatçı olarak temennim, çağdaş sanatçıların, özellikle kadın sanatçıların hem desteklerinin hem de bilinirliklerinin artması.
Opmerkingen