top of page

Saklı Görüşmeler VII


Saklı Görüşmeler, Mine Kaplangı'nın güncel sanat alanında aktif rol oynayan kişilerle yaptığı beklenmedik görüşmeler sırasında onlara ansızın yönelttiği tuhaf sorulara verdikleri cevapları derliyor ve her ayın son günü yayınlanıyor. Serinin yedinci röportajında Melis Tezkan ve Okan Urun’dan oluşan Biriken’i ağırlıyoruz

Melis Tezkan ve Okan Urun

Saklı Görüşmeler serisinin yedincisi sanatçı ikilisi Biriken’den Okan Urun’un Sıracevizler’de bulunan evinden geliyor. Melis ve Okan şu aralar prodüksiyonunu Fransa’da gerçekleştirecekleri yeni oyunları The West is the Best üzerine çalışıyorlar. Yazım süreci devam eden bu proje için 30 Nisan - 9 Mayıs tarihleri arasında Marsilya’daki Montévidéo’da oyuncular ve yaratıcı ekiple bir sanatçı rezidansına katılacaklar. İkilinin tüm çalışmalarını ve projelerini websitelerinden takip edebilirsiniz.

Nasıl tanıştınız?

Melis Tezkan: Üniversite hazırlık kursu Erol Altaca’da aynı sınıftaydık, lise 2’deyken. Orada tanıştık. Aslında ikimiz de Fransa’ya gitmeyi planlıyorduk ama yine de kursa gidiyorduk. Beraber çok gülüyorduk, devamlı kıkırdayacak bir şeyler bulduğumuzu hatırlıyorum. Sonunda ikimiz de üniversite için Fransa’ya gittik.

Okan Urun: Evet 1999’da ilk dershaneye girdiğimizde tanıştık. Gerçi film festivali zamanı Melis, tiyatro festivali zamanı da ben ortada yoktum. Kurs dönemi bu şekilde geçti, o zamandan beri arkadaşız.

Son zamanlarda size en çok ilham veren şey ne oldu?

MT: Yazın Güney’de bir arkadaşımın evinde çok genç bir çocukla tanıştım. Babasını kaybetmiş yakın zamanda, o süreçte onun yanında olmuş. Sonrasında bu zor sürecin etkisinde kalmamak, hayatta ürkek olmamak adına kendi üzerinde ciddi olarak çalışıyordu. Korkmaktan korkan, hayata hep cesur kalmaya çalışan çok pozitif enerjili bir insandı; çok etkiledi bu karşılaşma beni.

OU: Birini kaybetmek kötüdür ama sizi gerçekten çok büyütüyor. Belki ilham değil ama gerçekten bizleri biz yapan bir süreç bu, birini kaybetmek.

Biriken ...... çok etkilenir.

OU & MT: Bizi güldürebilen şeylerden

Paris mi, İstanbul mu? Neden?

MT: Paris. İstanbul’u özlemek için.

OU: Paris, çünkü mini kot şortumla ve bisikletimle şehirde istediğim gibi gezebilirim.

Bir performans sırasında başınıza gelen en komik olay neydi?

OU: İz oyununda oynarken bir kere gaz sancım olduğunu düşündüm; normalde performans sırasında fiziksel acı, ağrı pek hissetmezsin ama o gün çok ağrım olmuştu, ben de çok şaşırmıştım. Sonra aynı gecenin devamında sabaha karşı apandist ameliyatı oldum. Meğer onun ağrısıymış.

MT: Yala Ama Yutma oyununda sahnede Okan’la halimiz gerçekten çok komikti. Çünkü aynı anda bir çok şeyi birden yapmaya çalışıyorduk. Ben genelde böyle durumlarda çok soğukkanlıyımdır, fakat Okan’ın titreyen ellerine baktıkça ben de aşırı heyecanlanıyordum. Hem reji yapmaya, hem sahneyi kontrol etmeye hem oynamaya çalışıyorduk, halimiz çok komikti.

Otosansür hakkında ne düşünüyorsunuz?

MT: Otosansürün sınırlarını çizmenin çok zor olduğunu düşünüyorum, o yüzden bu konu beni çok meşgul ediyor. Otosansür yapıyor muyum diye sürekli kendime sorarım. Öte yandan otosansürün olmamasının mümkün olduğunu da düşünmüyorum.

OU: Sanırım hepimizin üstlendiği kimlikler ve takındığı roller var. Bu kimlik ve rollere göre kendiliğinden otosansür uyguluyoruz diye düşünüyorum.

En çok canlı izlemek istediğiniz sanatçı kim?

OU: Canlı olarak birini izleme tutkum çok yoktur. Direkt şu kişi, şu sanatçı diye belirtebileceğim biri gelmedi aklıma.

MT: Canlı bir Prince konseri izleyebilmeyi isterdim gerçekten.

Kesinlikle herkesin bu kitabı okuması gerek diyebileceğiniz bir kitap var mı?

OU: Herkes okumalı demekten çok, benim hiç unutamadığım ve çok etkilendiğim bir kitap var, sanırım doğru düzgün okuduğum ilk kitaptır. Eduard Uspenski’nin Fedor Amca adlı kitabı, içinde çizimler de vardır. 6 yaşında bir çocuk olan Fedor Amca, istediği hayatı yaşayabilmek adına her şeyi bırakıp başka bir yere gider ve arkadaşlarıyla yaşamaya başlar.

MT: George Perec’in Mekân Feşmekân (Espece d'Espace) adı kitabı diyebilirim.

Bu güne kadar yaptıklarınız hakkında aldığınız en verimli ve yapıcı eleştiri neydi?

MT: Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi oyununu çalışmaya Belçika’ya gittiğimizde Niko (ışık tasarımcımız ve yakın dostumuz Nicolas Marie) bize işlerimizde teknik ve görsel gerekliliklerin çok önemli olduğu ve bunun iyi olması için ısrar etmekten vazgeçmememiz gerektiğini söylemişti, şartlarla uzlaştıkça mutsuz olacağımızı hatırlatmıştı. Belki sizi sevmeyecekler ama siz yaptığınız işten tatmin olacaksınız, mutlu olacaksınız dediğini hatırlıyorum. Bunu duymak iyi geldi bize.

OU: Tatyana oyununa yeni başladığımızda Meral Çetinkaya çok güzel bir yorum yapmıştı. İyi olmak bazen kötü polis olmaktır demişti; sizin işiniz size aittir, sizin oluşturduğunuz bir kimlik var ve bu konuda hiç bir zaman taviz vermemelisiniz. Bu çok değerli çünkü genelde iş üretirken taviz vermemeniz gereken şeylerden taviz verirken bulabiliyorsunuz kendinizi.

Birbirinizin en sevdiği yemeği biliyor musunuz?

OU: Melis’inki kesinlikle brokoli! İçinde brokoli olan her şey.

MT: Okan peynir çok sever.

En çok, “keşke bugün burada Okan da / Melis de olsaydı” dediğiniz zamanlar...

OU: Genelde partilerde, çok güldüğümüz, eğlendiğimiz zamanlarda “ah keşke Melis de burada olsa” diyorum.

MT: Kesinlikle, aynı şekilde.

Keşke şu mekânda iş üretme ya da performans yapabilme şansımız olsa dediğiniz bir yer var mı?

OU: Tate Modern

MT: Haliç tersanesi.

Şu aralar en çok ..... sabırsızlıkla bekliyorum.

OU: Yeni taşındığım evle ilgili işlerin bitmesini.

MT: Liseden kız arkadaşlarımla birlikte Barselona’ya gideceğimiz tatili

Her gün konuşuyor musunuz?

OU & MT: Gün aşırı iletişimdeyiz, mesaj, arama, Skype ne olursa.

Son zamanlarda en çok etkilendiğiniz sergi hangisiydi?

OU: Geçen sene Paris’te gezdiğim Michel Journiac sergisinden çok etkilendim.

MT: 2015 senesinde Centre Pompidou’da gerçekleşen Mona Hatoum monografisi bir şekilde beni çok etkilemişti. Bazen bazı sergiler size gerçekten dokunur ya, ağlamıştım o sergiyi gezerken.

Seçme şansınız olsaydı biriken olarak hangi yıllarda ve nerede yaşamak isterdiniz?

OU & MT: Şimdiki zaman ve bulunduğumuz yerlerden memnunuz. Mekân, zaman hepsinin kaygan olduğunu düşünüyoruz.

Son zamanlarda dinlediğiniz en etkileyici müzik?

OU: Abba’nın SOS şarkısının Portishead tarafından yorumlanmış halinden çok etkileniyorum. Bana da ilk Melis dinletmişti.

MT: Bu aralar yeniden This Mortal Coil'in Song to the Siren şarkısını sürekli dinliyorum.

Çok tanımak isterdim dediğiniz bir sanatçı var mı?

OU: Sait Faik Abasıyanık

MT: Taraji P. Henson ile arkadaş olmak isteyebilirdim.

Bu güne kadar yaptığınız işlerden en zahmetli olanı hangisi oldu ve neden?

OU: Tatyana olabilir belki diye düşünüyorum. Çünkü kalabalık bir kadro ile çalışınca başka parametreler de ortaya çıkıyor, bir çok farklı şeyi aynı anda düşünmek zorunda kalıyorsunuz. Bu aynı zamanda bizim için çok güçlendirici ve iyi bir deneyim oldu.

MT: İşi öğrenmek, zor kısımlarının üstünden gelmek adına Tatyana derdim ben de. Kalabalık kadrolu, bir çok şeyi aynı anda yönetmeye çalışmamız ve prodüksiyonu sıfırdan başlayarak bir araya getirdiğimiz bir işti.

Yarın ilk iş .....

OU: Bir pazartesi sabahı olacağı için aksi olacağım.

MT: Tüm yüzüme estetik yaptıracağım.

2018 yılında yaşayan bir bireyin sizce en çok neye ihtiyacı var?

OU: Like’a (beğenilme) ihtiyacı var.

MT: Zamana ihtiyacı var.

Neye daha fazla vakit ayırmak isterdiniz?

OU: Fiziksel aktiviteye, spora ve okumaya çok daha fazla vakit ayırmak isterdim.

MT: Mola vermeye.

Melis Tezkan ve Okan Urun

Birbiriniz hakkında başkalarının bilmediği bir yön?

MT: Okan insanların yanındayken hep pozitif olduğu için, insanlar onun hep mutlu ve neşeli olduğunu zannederler. Kötü hissettiğinde ortadan kaybolur halbuki. Kimselere görünmez.

OU: Melis’in çok duygusal olduğu çok bilinmez ama gerçekten çok duygusaldır.

..... üzerine birlikte çok düşünüyoruz.

OU: Birlikte çalıştığımız için hemen hemen her şey üzerine ve özellikle atacağımız herhangi bir mail üzerine

MT: Tarihler ve yolculuk tarihleri.

Takıntılarınız var mı?

MT: Saçlarım konusunda takıntılıyım.

OU: İnsanları sıkmamakla ilgili bir takıntım var sanırım, herkesi sürekli eğlendirmeye çalışmak yorucu olabiliyor.

İyi bir film izlemek isteseniz kimden tavsiye alırsınız?

OU: Melis

MT: Eran

bottom of page