top of page

Perdeli natürmort


Galerist ve Galeri Nev Ankara işbirliğiyle, Deniz Artun küratörlüğünde hazırlanan Perdeli Natürmort başlıklı karma sergi, 10 Mayıs - 23 Haziran tarihleri arasında Galerist'te gerçekleşti. Alev Ebuzziya'dan Abidin Elderoğlu'na kadar geniş bir seçki içinde yirmi beş sanatçıyı izleyiciyle buluşturan sergiyi Ahmet Ergenç değerlendirdi

Seval Şener, Two Gazes: Cézanne - Ornamet, 2018, Kağıt, metal ve cam, 40 x 12 x 30 cm, Galerist'in izniyle, Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

Galerist ve Galeri Nev işbirliğiyle açılan Perdeli Natürmort çok manidar bir natürmort hikayesine dayanıyor. Bir efsaneye göre, iki meşhur ressam Zeuxis ve Parrhasius hangisinin daha iyi olduğu konusunda bir düelloya girişirler ve her ikisine de resim yapmaları için bir duvar verilir. Zeuxis duvara bir tabak dolusu meyve, yani bir natürmort çizmiştir ve bu öyle “gerçekçi” bir natürmorttur ki "çok geçmeden, greyfurtların ekşisi, armutların sertliği, üzümlerin suyu herkesin damağına yayılır. Derken bir kuş, bu sulu üzümlerden çalmak üzere hızla resme doğru uçar ve izleyenlerin gözü önünde duvara çarparak, cansız yere düşer." Yani kuş bu gerçekçilik karşısında “ölerek” natürmorttaki “mort”u tam olarak yerine getirir. Çok büyük bir başarıdır bu, gerçekçiliğin zaferidir adeta. Sıra Parrhasius’a geldiğinde ise, bir türlü duvarı örten “perdeyi” kaldırmaya yanaşmaz. Sabırsızlanıp "Resmini görmek istiyoruz," diyenlere de nihayet şöyle yanıt verir: "Zaten ona bakıyorsunuz.” Yani o perde, resmin kendisidir. Gerçekçilikte bir adım daha ileri gidilmiştir.

Alev Ebüziyya, İsimsiz, 2001, Seramik, Çap: 22 cm, Yükseklik: 37 cm, Galerist'in izniyle, Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

Abidin Dino, Cinque Fiori D'Abidine, 1971 Litografi, 68,5 x 48,5 cm, Edizioni del Poliedro, Roma, Yerleştirme görüntüsü, Galerist'in izniyle, Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

Bu mesel, klasik resme ve bilhassa natürmorta yüklenen “gerçeğe yakınlık” özelliğine dair bir düşünme pratiği sağlıyor. Perdeli Natürmort bu pratiği bir çıkış noktası olarak alıyor ve bu “gerçeğe yakınlık” özelliği ile, serginin adının gönderme yaptığı Cézanne’nin empresyonizmi arasında bir gerilim kurarak ilerliyor. Cézanne’nin çizdiği öldoğa manzaralarının (mesela elmaların) bulanıklığı ve yoğun his katmanları natürmortun tek işlevinin fotoğraf öncesi bir dönemde gerçeği adeta “fotoğra amak” olmadığını gösteriyor. Sergi tam da bu iki ihtimal üzerinde ilerliyor: Bir “gerçeği yansıtma” aracı olarak natürmort ve bir “yeni gerçek yaratma” medyumu olarak natürmort. Sergi bu iki ihtimali birbiriyle konuştururken, tarihsel bir çizgiyi de kat ederek, Nur Koçak’tan Elif Uras’a, Abidin Dino’dan Yusuf Sevinçli’ye kadar uzanan bir spektrum sunuyor. Yani tam

da “çağdaş” sanat ile “modern” arasında genellikle göz ardı edilen bağlantıyı tekrar kuruyor. Gayet önemli bir hamle.

Nur Koçak, Fetiş Objeleri, 1976 Diptik, Kağıt üzerine karışık teknik, Her biri 88 x 126 cm, Galerist'in izniyle, Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

Sergide Nejad Devrim, Abidin Dino, Abidin Elderoğlu ve Mübin Orhon gibi modernlerin natürmort sayılabilecek işlerini görmek, o sık sık unutulan “modern” damarı hatırlamak açısından önemliydi. Ama bence sergiyi asıl ilginç kılan şey, natürmort tanımını esneten daha “çağdaş” işlerle bu “modern” işleri bir araya getirmesi. Bu yeni ve çağdaş natürmort yorumları arasında en ilginç olanlardan biri de Özkan Özkan’a ait. İlk bakışta açık bir incir tablosunu andıran şeyin aslında çok ufak hareketlerle devinen bir incir videosu olması, natürmort’taki “mort”un ya da “ölüdoğa”daki “ölü”nün yerini tam tersinin almasını sağlayarak, natürmortu tamamen başka bir çerçeveye oturtuyor. Benzer bir şeyi yıllar önce Scott Garner da yapmış ve natürmortu “hareketli” bir şeye dönüştürmüştü. Yani İngilizce’deki ifadesiyle still-life'taki still'in yerini hareket almıştı. Necla Rüzgar da farklı bir natürmort yorumu sunuyor. Başka Algı Biçimleri adlı yerleştirmede bir mücevher kutusu içinde ilk bakışta olağan ve “ölgün” görünen bir çi eldiven görüyoruz ama biraz daha yakından bakınca eldivenin üzerinde damarlar ve muhtemel kan izleri görülüyor. Yani burada da bir “canlandırma” hamlesi söz konusu. Ölü (buluntu) nesne, yaşayan ve rahatsız edici (ve Hitchcockvari) bir nesneye dönüşüyor. Yine, natürmortu tersine çeviren bir hamle. Necla Rüzgar’ın bu “bedenselliği” hissettiren işini Ali Şentürk’ün Bu ben değilim, benden artakalanlar adlı enstelasyonuyla birlikte okuyabilirsiniz. Şentürk de sergilediği otuz altı “kanlı” parmakla natürmortu bedensel ve “literal” bir düzeye taşıyor.

Nermin Kura, Revival, 2017,

43,18 x 38,1 x 20,32 cm,

Galerist'in izniyle,

Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

Ali Şentürk, This is not me, this is what it remains of me, 2018, 36 parça, 102 x 6 x 19 cm, Galerist'in izniyle, Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

Natürmorta dair tartışmalardan biri de neyin natürmortun malzemesi olabileceğidir. Sergide yer alan Nur Koçak resimleri bu “malzeme” sorusunu genişletiyor zira karşımızda “doğadan” alınma değil, tamamen “yapay” unsurlar var. Türkiye’de pop-art'ı çok öncelerden icra etmiş olan Koçak’ın sergideki 1976 tarihli parfüm şişesi resimleri, natürmortun içeriğini düşünmek için iyi bir vesile. Nur Koçak’ın bu pop-çağrışımlı işlerini yeni kuşaktan Şerif Karasu’nun pop (ya da çizgi film) çağrışımlı tavşan portresiyle ve Selim Cebeci’nin tanıdık bir kitaplığı ve üstündeki bibloları resmettiği “çağdaş” natürmortuyla birlikte okuyabilirsiniz. Aslında, Nafiz Topçuoğlu’nun kitsch-pop çağrışımlı fotoğrafını da bu gruba dahil edebilirsiniz.

Natürmort geleneğini başka açıdan bozan birkaç işten daha bahsetmek lazım. Mesela Yusuf Sevinçli’nin fotoğraf çalışması, la fin de siècle (yüzyıl sonu) Paris’inden kalma bir kara kalem çalışmasını andırıyor ama bunun bir fotoğraf olması resim, çizim ve fotoğraf arasındaki ayrımları belirsizleştirerek fotoğrafa ve natürmorta yüklenen kesinliği bozuyor. Anıl Saldıran ise daha kuir denebilecek bir figür sunuyor. Genet’in Çiçeklerin Meryem Anası’ndan esinlenen ve bana biraz Anthony Hegarthy’i de anımsatan bu figürün bir nevi natürmort olarak burada yer alması da, natürmortun tanımını esneten bir diğer iyi müdahale.

Selim Cebeci, Toys for Adults and Sketchbooks, 2018, Tuval üzerine yağlıboya, 46 x 37 cm, Galerist'in izniyle, Fotoğraf: Serkan Eldeleklioğlu

Yazıyı serginin başladığı yerle bitireyim: Seval Şener’in İki Bakış: Cézanne adlı işi, kağıt, metal ve cam kullanarak Cézanne’deki o yoğun doku ve katmanları bugün tekrar yaratıyor ve Cézanne’yle bir konuşma başlatıyor. Bu Cezannevari, meditatif yoğunluğu bugün tekrar hatırlamak gayet önemli bir şey: Hem sanatsal anlamda hem de hayatın akışı ya da hem ontolojik hem de fenomenolojik anlamında.

Velhasıl, natürmort mevzusunu hem yeniden hatırlatan hem de çeşitli sapmalarla tartışmaya açan bir sergi bu: Majör-modern bir mevzuya önemli çağdaş katkıda bulunuyor.

bottom of page