top of page

On soruluk sohbetler: Rabih Mroué

Rabih Mroué’nin Bir Bulutla Yol Almak ve Bana Sigarayı Bıraktır adlı performansları, Türkiye’de ilk kez Nisan ayında Kundura Sahne’de seyirciyle buluşuyor. On Soruluk Sohbetler serimizde bu hafta Mroué’yi konuk ediyoruz


Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel 



Rabih Mroue, Fotoğraf: Housam Mcheimech


Güncel sanat, tiyatro ve performans alanında ürettiği çalışmalarıyla uluslararası sanat dünyasının çok tartışılan ismi Rabih Mroué, iki farklı gösteriyle Kundura DocLab’in konuğu olarak İstanbul’a geliyor. Lübnanlı tiyatro yönetmeni, oyuncu, görsel sanatçı ve oyun yazarı Rabih Mroué’nin, Bir Bulutla Yol Almak ve Bana Sigarayı Bıraktır adlı performansları, Türkiye’de ilk kez Nisan ayında Kundura Sahne’de seyirciyle buluşuyor. 24 ve 26 Nisan tarihlerinde izlenebilecek Bir Bulutla Yol Almak, seyirciyi Lübnan’a götürüyor ve Rabih Mroué’nin küçük kardeşi, aynı zamanda eserin asıl oyuncusu Yasser Mroué ile tanıştırıyor. Lübnan iç savaşında bacağından yaralanan ve konuşma yeteneğini kaybeden Yasser’i kendisine benzeyen bir karakteri canlandırmaya davet eden Mroué, sahnede anlatılan anılardan yola çıkarak çekilmiş videolarla Lübnan’daki politik çekişmelerin öznel bir resmini oluşturuyor. Bizler de On soruluk sohbetler serimizde şimdi de Mroué’yi konuk ediyoruz. 


Bana Sigarayı Bıraktır performansından


Performansın özü sizce nedir?


Sanatın, tiyatronun ve performansın özü bence sanatçıların, tiyatrocuların düşüncelerini, sorularını, şüphelerini seyircilerle paylaşabilecekleri bir platform açmak, belki gösteri sonrasında tartışma açıp, diyalog yaratmak.


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl? 


Evet, sahne sanatlarının ve sanatın bu büyüsüne, bu anlamda tartışmaları, münazaraları, yeni fikirleri, yeni kavramları gerçekten ateşleyebileceğine inanıyorum. Sanki bu bana filozofun hayattaki rolü, düşünceleri gibi geliyor. Ama Bertolt Brecht'in ifade ettiği anlamda ve üzerine yazdığı anlamda eğlence unsuru da önemli. Yani bu anlamda eğlencenin de dönüştürücü bir gücü var.


Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın

işlerinizde etkisi olur mu? 


Elbette bana ilham veren şey gerçeklik, etrafımda ve dünyada olup bitenler, özellikle de her türlü krizin aralıksız yaşandığı bir bölgeden geliyorum, yani ilham veren şey esas olarak benim günlük hayatım. Çok basit, günlük hayatım. Bu kadar.


Bir Bulutla Yol Almak performansından, Fotoğraf: Sommerszene Salzburg Bernhard Müller


Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?


Çalışmalarımdan birinde, İstanbul’da sunacağım Bana Sigarayı Bıraktır adlı eserimde bahsettiğim bir şey var. Her iş yaptığımda iyi bir başlık bulmakta zorlanıyorum. Böylece zamanla, gelecek projeler için başlıkları topladığım özel bir not defteri oluşturmaya karar verdim. Gelecek projeler için bu şu anlama geliyor: Gelecekte bunların neye dönüşeceğini bilmiyorum. Yani bir performance-lecture olabilir, bir performans olabilir, bir makale olabilir, bir video olabilir… Bilmiyorum. Ama ne zaman güzel bir başlık bulsam onu deftere yazıp özel defterde saklıyorum. Çünkü zamanla başlıkların eserle ilgili olmalarına gerek olmadığını, herhangi bir şey olabileceğini keşfettim. İsimlerimiz gibi. Yani benim adım Rabih. Rabih'in ne demek olduğunu biliyor musunuz?​ Rabih Arapça bahar demektir. Türkçede bahar nedir? (İlkbahar) Yani benim adım “ilkbahar”. İlkbahara benziyor muyum? Başlığın mutlaka eserle ilgili olmadığını görüyorsunuz. İşte bu yüzden başlıkların herhangi bir şey olabileceğini düşünüyorum. Bir isme karar verdiğinizde, o isimle o ismin sahibi arasındaki ilişki birbirlerine anlam katar. İşte benim konseptim bu. Sanki herhangi bir iş için herhangi bir başlığı seçebiliyorsunuz ve işe yarıyor. İsmi/başlığı taşıyan, isme/başlığa anlamını verir ve isim/başlık, sahibine anlam verir. Yani eğer benden hoşlanıyorsan, o zaman adımı da beğeneceksin. Eğer beni sevmiyorsan, adımdan nefret edeceksin. Yani görüyorsunuz…


Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?


Hayır pek yok. Belki yazarlar, filozoflar vardır. Ama sanat yaparken ya da nasıl düşüneceğim ve kendi yolumu nasıl bulacağım konusunda değil. Ama eğer beni hala farklı şekillerde etkileyen bir sanatçı sorarsanız, belki sinemadan birini seçerim. Mesela Jean-Luc Godard gibi bir kişi var. Ölümüne dek çeşitliliğiyle beni büyüleyen biri, gerçekten muhteşem ve gerçekten ilham verici bir insan.


Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?  


Bir sanatçı olarak benim için asıl mesele konuşma özgürlüğü, ifade özgürlüğü. Aynı zamanda piyasadan özgürlük, ama esas olarak ifade özgürlüğü. Yani asıl konu şu; eğer sanatçılar olarak, kültür ve sanat ortamında çalışan insanlar gibi özgürlüğümüzü kaybedersek o zaman sanatı kaybederiz, sanat ve tiyatro kavramını kaybederiz. Yani bu bir kavga gibi, mümkün olduğu kadar özgürlüğü koruma mücadelesi.


Tiyatro alanında yönetmenlik, oyunculuk ve oyun yazarlığı gibi çok farklı şapkalarınız var ve tiyatronun yanı sıra yerleştirme sanatı gibi geniş bir medyum yelpazesiyle de meşgul oluyorsunuz. Peki farklı medyumlara olan bu etkileşimler performans işlerinize nasıl bir katkı sağlıyor?


Her zaman asıl mesleğimin tiyatro olduğu cevabını veririm. Tiyatro okudum ve bu kariyer, bu alanda, "Tiyatro nedir? Neden tiyatro yapıyorum? Nasıl tiyatro yapabiliriz?" sorularını sormaya başladığımda, önümde olanaklar açılmaya başladı ve bu tiyatroya da yansıdı. Böylece tiyatroyu, tiyatromu, zihnimi açtım. Her şeye açıldım. Şimdi pek çok şey yapıyorum ama her zaman yanımda bir tiyatro kariyeri var. Tiyatro her daim arka planda mevcut. Eğer bana sanatçı mısın diye sorarsanız, tereddüt ederdim. Belki sanatçıyım, belki müzisyenim, belki video yapımcısıyım derdim ama tiyatro yaptığımdan eminim. Ben bir tiyatrocuyum. Belki ben kötü bir tiyatrocuyum. Ama bu benim mesleğim, bunu okudum.


Etrafınızı saran gerçekliği sunabilmek için çalışmalarınızda hem kurgusal hem de gerçek unsurlar kullanıyorsunuz. Peki kurgu ile gerçek arasındaki dinamikle nasıl çalışıyorsunuz?


Sanırım bu benim ilk çalışmalarımdan itibaren yayılmaya başlayan bir söylenti ve şimdi sanki her röportajımda, işimle ilgili her makalede beni takip ediyor gibi ve de nedenini bilmiyorum. Tıpkı kurgu ve gerçekliğin ne olduğu gibi. Tıpkı bütün sanatçıların, sinemacıların, tiyatrocuların bütün eserlerinde kurguyu ve gerçeği gördüğüm gibi, her eserde de görüyorum. Ve benim için yapmıyorum.. Bu strateji gibi bir şey ya da her zaman uğraştığım bir şey değil. Doğal olarak geliyor. Mesela şimdi seninleyim, şimdi bir karakteri mi oynuyorum yoksa gerçek miyim bilmiyorum. Bilmiyorum. Yani bu, hayatla, nesnellikle, öznellikle ilgili bir şey gibi. Bu kurgu ile gerçeklik arasındaki ikiliğe benzemiyor. İkisi birlikte.


Bize biraz Beykoz Kundura, Kundura Sahne’de göstereceğiniz Bir Bulutla Yol Almak ve Bana Sigarayı Bıraktır işlerinizden bahsedebilir misiniz?


Bana Sigarayı Bıraktır akademik olmayan bir lecture, bir lecture-performance değil, bir tiyatro gösterisi değil. Bu bir lecture/ders ama akademik olmayan bir lecture/ders. Sanatçının yaşamı boyunca oluşturduğu arşivle ilgili. Yani bu benim kişisel arşivim ve bu, sanatçının, bu arşiv ve materyalle nasıl bir ilişki kurduğuyla ilgili. Bu arşiv ve materyaller aracılığıyla ülkemin tarihine de uzanıyor. Ülkemin tarihi hakkında konuşmak için de bir bahane gibi. Diğer çalışmam Bir Bulutla Yol Almak ise kardeşimle ilgili, kardeşimle ilgili bir hikâye ve bir tiyatro eseri. Bu bir tiyatro oyunu ve iç savaş sırasında ağır yaralanan ve afazik hale gelen kardeşimi konu alıyor. Dil kaybı anlamına gelen aphasia hastası olduğundan artık konuşamıyor ve yazamıyordu. Böylece okumayı, konuşmayı ve yazmayı yeniden öğrenmeye başladı. Yani onun dille olan ilişkisinden, esas olarak temsille – ki tiyatro zaten temsil- olan ilişkisinden bahsediyor. Yani kardeşimin bu hikâyesi üzerinden tiyatro hakkında farklı bir şekilde konuşuyor ve kardeşim de sahnede yer alıyor.


İstanbul seyircisine özel olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?


Eğer izlemeye gelirlerse onları görmeyi çok isterim; gösterilerden sonra da buluşabiliriz, belki bir içki falan içeriz...

bottom of page