top of page

On soruluk sohbetler: Konstantinos Rigos 

Yunanistan Ulusal Opera Balesi yapımı olarak sahneye koyduğu yeni yapıtı Golden Age ile 35 yıllık kariyerine bakan Yunan koreograf-görsel sanatçı Konstantinos Rigos ile konuştuk

 

Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel

 

Konstantinos Rigos


12 Nisan 2025'te Yunanistan Ulusal Opera (GNO) Balesi ile Belgrad Dans Festivali ortak yapımı olarak Novi Sad'daki Sırbistan Ulusal Tiyatrosu'nda dünya prömiyeri gerçekleşen, Yunan koreograf-görsel sanatçı Konstantinos Rigos’un Golden Age adlı son yapıtı, 9-17 Mayıs tarihleri arasında beş gösterim ile GNO’nun kullandığı Stavros Niarchos Vakfı Kültür Merkezi’nin ana sahnesi Stavros Niarchos Salonu'nda Atina seyircisinin karşısına çıktı. Bütün gösterimleri kapalı gişe sahnelenen Golden Age seyirciden tam puan aldı, coşkuyla ayakta alkışlandı.

 

Rigos Golden Age'de; dansçı, koreograf, bağımsız bir dans topluluğu olan OKTANA’nın kurucusu, tiyatro gösterilerine hareket tasarımcısı, tiyatro/opera yönetmeni, sahne tasarımcısı, görsel sanatçı, ödenekli bir tiyatro kurumu olan Kuzey Yunanistan Ulusal Tiyatrosu’nun (NGNT) dans bölümünün sanat yönetmeni ve ödenekli bir opera kurumu olan GNO’nun 2018’den beridir bale direktörü olarak geçirdiği 35 yıllık artistik ve idari kariyerinde biriktirdiklerine ve hayat deneyimine geri dönüp bakarak; sürekli dinlediği çeşitli müzik parçaları eşliğinde ve yıllar boyunca oluşturduğu dans kelimelerini kullanarak, onu etkileyen referansları ve imgeleri tekrar ele almış. Rigos bunu kendi geçmişine ne nostaljiyle ne kolaj mantığında ne de bir retrospektif mesafeliliğinde yaklaşarak, aksine, geçmiş ile şimdiyi, Her Şey Her Yerde Aynı Anda filminin anlatısı gibi sürekli bir akışta ve amorf bir şekilde birbirinin içine geçirerek yapmış. Seyirci, adeta bir kaleydoskobun rengarenk iç mekânına bakar gibi, Rigos’un bütün samimiyeti ve teklifsizliğiyle seyirciye sunduğu iç dünyasına dair birçok farklı duyguyu bir arada deneyimliyor. Golden Age huzursuz, kışkırtıcı ve coşkulu olduğu kadar minimal, duygulu ve hüzünlü de. Sahnenin üç bir tarafını kaplayan altın şeritlerin arka planını oluşturduğu mekânda vahşi ama parıltılı da olan ve hiç bitmeyen çılgın bir parti gerçekleşmektedir; arkada hareket eden devasa cep telefonu ekranında kâh sahneden naklen kâh arşiv görüntüleri, metinler ve sloganlar akmakta, gösterinin son çeyreğinde ise Petros Touloudis imzalı devasa bir heykel, mezbahada kesilmiş büyükbaş bir hayvan kadavrası gibi, ama altın yaldızlı, yukarıda asılı olarak mekânı domine etmektedir. Yaklaşık 80 dakikalık bir roller coaster yolculuğu gibi olan Golden Age, çoğunluğu Yunan bale sanatçılarından oluşan 16 kişilik kadronun tamamı tarafından müthiş bir adanmışlık, özveri ve -de belli ki- keyifle icra ediliyor; Rigos’un alter egosunu temsil eden GNO Balesi baş baleti Vaggelis Bikos, aurası ve performansıyla diğerlerinden bir adım önde.

 

Bizet ve Verdi’nin hüzünlü aryalarından, Yunan şarkılarına, Hotel California'dan Sound of Silence'a uzanan çeşitlilikteki playlist’in Ted Regklis’in bestelediği orijinal notalarla birleştiği, kostümleri Daglara tarafından tasarlanan, ışık tasarımı Christos Tziogkas'a, video görüntüleri Vasilis Kehagias'a ait Golden Age, tam da Hotel California’nın Some dance to remember, some dance to forget (Bazıları hatırlamak için dans eder, bazıları unutmak için) sözlerinin duygusunu geçiriyor seyirciye.

 


Sizce performansın özü nedir?

Seyircide farklı bir gerilim yaratmak, bir tekniğin veya türün dar sınırlarından sıyrılmak ve belirli bir sanat formunun sınırlarının ötesindeki bir hedefe ulaşmak için farklı araçları bir araya getirebilmek.

 

Golden Age. Fotoğraf: A. Simopoulos


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? İnanıyorsanız, nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?

Sanat sanatçıyı, dansçıyı, oyuncuyu değiştirir; kişiyi değiştirir ve onun aracılığıyla toplumlar değişir. Gördüğümüz her şey içimize "gizli" bir şekilde kaydedilir ve hayatımız boyunca bizi takip eder. Sabit diskimiz görüntüler, bilgiler ve duygularla dolar. Kişisel hayatlarımızla hiçbir ilgisi olmayan anılar yaratılır, ancak bunlar kamusal yapıtlar yoluyla ortak mülk haline gelir.

 

Bir yapıt üzerinde çalışırken, hangi kaynaklar size ilham veriyor? Yapıtlarınızda rüyalar rol oynuyor mu?

Etrafımda olup bitenlerden, gördüklerimden, duyduklarımdan ve hissettiklerimden ilham alıyorum; rüyalar düşüncelerimi tamamlıyor. Bir gösteri yaratırken geceleri uyanıyorum ve boşlukları dolduruyorum; yapıyı değiştiriyorum. Bunlara rüya demiyorum; daha çok düşüncelerin uyanışı gibiler.

 

Üzerinde çalıştığınız bir yapıta, eğer zaten bir ismi yoksa, ne zaman bir isim vermeye karar veriyorsunuz?

Çoğu zaman, üzerinde çalıştığım bir yapıtın başlığı yoksa, ilk aklıma gelen; düşüncelerimi, bahsetmek istediğim konuları ve dahil etmek istediğim içeriği yansıtan bir başlık oluyor. Ve tüm bunlar bir başlıkta özetlendiğinde, genellikle uzun zaman alan yaratım süreci başlıyor.

 

Golden Age. Fotoğraf: A. Simopoulos


Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz sanatçı ya da kişi var mı? Ve eğer böyle bir sanatçı ya da kişi varsa, kim?

Hayır, sanatımı etkileyen tek bir kişi yok. Sanatımın birçok farklı kişilikten, birçok farklı akımdan etkilendiğini düşünüyorum ve bu durumu Golden Age’de kullandığım inançlarımla ilgili bir metinle ifşa ediyorum. *

 

Dünyanın her anlamda mevcut durumunu göz önünde bulundurduğunuzda, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?

Bugünden bahsetmek, görüşlerinde kesin olmak, soru sormak ve hissettiklerini göstermek. Genellikle belli bir stilin, belli bir moda dönemini imleyen estetik bir çizginin arkasına saklanırız. Bunun ötesine geçmemiz gerektiğini düşünüyorum ve bir şeyi başaramama korkusu olsa bile en azından denemeye cesaret etmeliyiz.


Golden Age. Fotoğraf: A. Simopoulos


Son 20 yılda Yunan koreograflar özellikle Avrupa sahnesinde giderek daha fazla isim yapıyorlar. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?

Sanırım her şey, edindikleri farklı kimliğe dayanıyor.

 

1989 yılından bu yana koreograf ve tiyatro/opera yönetmeni olarak sahne sanatlarında ve fotoğraf ve video çalışmalarınızla görsel sanatlarda kapsamlı bir deneyim kazandınız. Yapıtlarınızın sahne tasarımları da genellikle size ait. Ayrıca, bu süre zarfında Kuzey NTNG Dans Bölümünün sanat yönetmenliği (2001-2005) gibi sanatsal ve idari roller üstlendiniz ve 2018'den beridir GNO Balesi'nin yönetmenisiniz.

Son yapıtınız Golden Age, tanıtım yazısında okuduğum kadarıyla "35 yıllık bir kariyerin mixtape'inin yansıması olarak hizmet ederken, aynı zamanda dansın bugünü ve geleceği hakkında konuşmayı amaçlıyor." Eminim 35 yıllık yaratım sürecinizin her aşaması değerlidir, ama geri dönüp baktığınızda, sanatınız için kırılma noktası olarak gördüğünüz belirli bir dönem ya da diğerlerinden farklı yere koyduğunuz bir yapıtınız var mı?

Çalışmalarım her zaman koreografi yapma biçimime, çalıştığım bağlama ve parçası olduğum organizasyona bağlı olarak farklı dönemlerden geçti. OKTANA dönemi kesinlikle önemliydi, ardından NTNG Dans Tiyatrosu evresi ve daha sonra karma-teknikler içeren büyük gösteriler (dans, tiyatro, müzik) dönemi geldi. Şimdi, içinde bulunduğumuz dönemde, GNO’dayım. Kuşkusuz, dönüm noktası 2000 yılında, OKTANA’daki zamanımın ardından kendimi büyük organizasyonlarda hem idari sorumluluk pozisyonlarında hem de yaratıcı rollerde çalışırken bulmam oldu.

 

Geçtiğimiz sezon Atina'da sahnelediğiniz Brokeback Mountain uyarlaması dahil olmak üzere geçmişte birçok oyun yönettiniz. Oyunlar çoğunlukla metne dayalıyken, dans genellikle sözsüzdür, anlatı ve anlam hareket yoluyla inşa edilir. Dans eğitimi almış biri olarak, oyun yönetmeye nasıl yaklaşıyorsunuz?

Tiyatrodaki deneyimim sayesinde. Kariyerimin başlangıcından bu yana uzun yıllar boyunca, tiyatronun sırlarını, nasıl "bulaşıcı" olabileceğini ve seyircileri nasıl etkileyebileceğini öğrendiğim birçok önemli yönetmenle birlikte çalıştım. Başından beri kendimi daha çok bir yönetmen gibi hissettim; benim için koreografi de, hareketlerin yönetilmesidir. Metinler ise beni, düşüncelerimi yerleştirebileceğim bir söylem, bir bağlam, zihinsel ve fiziksel bir durum olarak ilgilendiriyor.

 

Golden Age. Fotoğraf: A. Simopoulos


Dijital teknolojinin gündelik hayata giderek daha fazla entegre olduğu, insanların aradıkları bilgileri ve deneyimlemek istedikleri duyguları ekranların önünde, hareket bile etmeden bulmaya teşvik edildiği bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Yukarıdaki alıntıda da belirtildiği gibi, Golden Age'de dansın bugünü ve geleceği hakkında da konuşmak istiyorsunuz. İnsanların hareket etmesinin giderek engellendiği bir dünyada dansın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Golden Age tam da bundan bahsediyor: Cep telefonundaki sonsuz bir kaydırma gibi tasarlandı. Görüntüler kendiliğinden geliyor ve çağrışımsal bir dramaturji yaratıyor. Yapıt önce bu şekilde tasarlandı ve daha sonra birimleri şekillendi. Bedenlerin; hareket etmesi, sınırlarının ötesine geçmeye devam etmesi ve cesur olması gerektiğine inanıyorum.


*Konstantinos Rigos’un Golden Age’de kullandığı ve gösterinin kitapçığında da bulunan metinden bir bölüm (Rigos, Note of the choreographer, Golden Age’in içinde, Editör: Sophia Kopotiati, Yunanistan Ulusal Operası Yayını, No: 162, Atina 2025, s. 100):

“…Madonna, Seferis, Çaykovski ve Francis Bacon'a inanıyorum; Da Vinci, Visconti, Fellini, Verdi ve Dostoyevski'ye inanıyorum; Gene Kelly, Baryshnikov, Zaha Hadid, Marilyn Monroe, Marlon Brando, Bob Fosse, Rembrandt, Kate Moss ve David Bowie'ye inanıyorum; güneşin altında roman okumaya inanıyorum; Pina Bausch'a inanıyorum…”

Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.

All rights reserved. Unlimited Publications.

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page