top of page

On soruluk sohbetler: Ekin Tunçeli

Ekin Tunçeli’nin What is dance? Baby don’t hurt me, don’t hurt me, no more adlı gösterisi 15 Haziran’da Sahne Kadir Has’ta 19 Haziran tarihinde ise Müze Gazhane’de izleyiciyle buluşuyor. Tunçeli’yi daha yakından tanıyabilmek için kendisine on sorumuzu yönelttik


Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel


Ekin Tunçeli


Ekin Tunçeli’nin eğitim serüveni hem Tıp Fakültesi’nden hem de çağdaş dans bölümünden geçmiş, kendisi daha sonra bir dansçı ve koreograf olarak dans alanında işler üreterek var olmaya karar vermiş bir sanatçı. Seneye Stockholm University of Arts’ta Koreografi Master’ına başlayacak Tunçeli’nin 2016 yılında koreografisini gerçekleştirdiği ve teknik dans eğitimine bir yandan eğlenceli öte yandan da eleştirel bir bakış açısı getiren What is dance? Baby don’t hurt me, don’t hurt me, no more adlı gösterisi bu sezon yeniden sahnelerde. Her gösteri özelinde o gecenin kazananının belirlendiği ve seyircilerden toplanan bahislerle çekişmeli bir yarışma formatını andıran Wdbdhmdhmnm 15 Haziran 20:30’da Sahne Kadir Has, 19 Haziran’da ise 21:30’da Müze Gazhane’de yer alarak, umuyoruz ki önümüzdeki sezona da devam edecek. Bihter Çetinyol’un Ekin Tunçeli ile gene Art Unlimited için Wdbdhmdhmnm hakkında yaptığı röportaja bu adres üzerinden ulaşabilirsiniz. Biz de Tunçeli’yi daha yakından tanıyabilmek için kendisine on sorumuzu yönelttik.

What is dance? Baby don’t hurt me, don’t hurt me, no more, Proje Tasarım & Koreografi: Ekin Tunçeli


Dansın özü sizce nedir?


Hareket etmekten alınan keyif.


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?


"Nasıl"ı çok geniş ve kapsamlı bir soru bence, ayrı ayrı başlıklar altında bunları açıklamaya çalışabilirim. Ama temelinde sanat benim için bir karşılaşma. Ve özenle izlenen/dinlenen her şey dönüştürücü olabilir.


Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi olur mu?


Şarkılardan çok besleniyorum. Belki kendi kişisel tarihimde sanat eğitimi adına ilk olarak müzik eğitimi almış olduğum için ve eski bir müzikalci olduğum için, üretimlerimin çekirdeğine hep bir şarkı oturuyor. Şarkıyı işin içinde kullanayım ya da kullanmayayım, o şarkının teması, sözleri, genel hissiyatı ürettiğim şeyi çok etkiliyor. Bir de ben biraz binge-learner bir insanım. Bilginin beynimi değiştirdiğine inanıyorum, ve her öğrendiğim şey bir ilhama dönüşebiliyor. Rüyalarımı genelde hatırlamıyorum, ama “rüya estetiği” üzerine çalışmak gibi bir hayalim vardı, başlamıştık ama yarım kaldı.


Ekin Tunçeli, Somewhere only we know



Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?


Üretimlerimde, yapıtın adı sürecin çok başında beliriveriyor. Bütüncül düşünmeyi sevdiğim için olabilir diye düşünüyorum. Hiçbir zaman yapıta bakıp “aa adı ne olsun” demedim, hep adları var oluverdi.


"Ustam" olarak tanımlayabileceğiniz veya size ilham verdiğini düşündüğünüz biri/leri var mı, varsa kimler?


Ustam diyebileceğim birileri olsun çok isterdim fakat benim için üretime başlama ve bunu keşfetme süreci biraz yalnız geçti. Bir yandan da aslında galiba çağdaş üretimlerde usta-çıraklık dinamiği pek de verimli değil. Bolca ilham perim ve yol göstericim oldu tabi. Aslı Bostancı’nın kendisi farkında olmasa da benim dans üreticisi olmamda çok önemli bir yerde duruyor. Mihran Tomasyan yaptığı işlerle hep ilham oluyor. Fatih Gençkal, absürdlüğü kucaklamamda yoldaşım oldu desem yeridir. Aydın Teker’in getirmiş olduğu artistik üretimi destekleme kültürü ile dans eğitimi almamış olsaydım bence bir üretici olarak kendimi var edemeyebilirdim.


Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?


Biz insanların dinlemeye ihtiyacımız var. Pandemide durduk, fakat bu da dinlememiz için yeterli olmadı. Dinlemek; dünyayı, doğayı, insanı, ağacı, derdi, tasayı, isyanı...


What is dance? Baby don’t hurt me, don’t hurt me, no more...’u tek bir cümleye tercüme etmeniz gerekse, bu cümle ne olurdu?


Dans bu mu, dans acı mı, acıtır mı, incitir mi, dans bunu bana yapmaya mecbur mu? (Yine bir şarkıyla cevap vermiş oldum.)


Ekin Tunçeli, Bir şey, Fotoğraf: Murat Dürüm


Wdbdhmdhmnm bir yarışma formatında ve de katılımcıların kurguladıkları personaları ve o günkü "performans"ları üzerinden ilerliyor. Bu yapı nasıl şekillendi?


Aslında çok teknik bir ihtiyaçtan. Sene 2015. Su ve Mete, bir sonraki Sanatta Görünürlük Festivali için bir iş yapmak isteyip istemediğimi sordular. Ben de tabi ki evet dedim. Sahnede çok sayıda insan görmek istiyordum fakat çok fazla prova alabilecek zamanım yoktu. Sabit materyal ile bir iş üretmeye kalksam az prova ile temiz iş çıkaramayacağımı biliyordum. Ne yapsam nasıl etsem derken bu oyun fikri çıktı. Tabi o dönemde Yoann Bourgeois’in Celui Qui Tombe’sini izlemiş ve dansçıların hareketlerine “sebep” olan bir mekanizma fikri beni büyülemişti. Ben de sahnede insanlara hareket etmek için bir “sebep” nasıl yaratabilirim derken oyun fikri bir de bu taraftan oluştu ve önceki fikrimi de destekledi. Eserin kendisi aslında teknik/konservatif eğitimi eleştiren bir eser. Ve konservatif eğitim sizden kendi farklıklarınızdan vazgeçip istenene uyum sağlamanızı bekliyor. Bu fikri desteklemek için de personalar ve oyuna dahil olabilmek için tek tipe dönüşmesi gereken dansçılar ortaya çıktı.


Ekin Tunçeli, Thinkerbell, Fotoğraf: Tara Demircioğlu


Katılımcı dansçıları nasıl belirliyorsunuz, hep sabit mi kalıyor, zamanla değişebiliyor

mu?


Her gösteride dokuz dansçı oluyor, bunun sayısı sabit, eserin yapısı sekiz etap üzerinden şekillendiği, yerdeki dokuz kare ile başladığı ve eserin zamanlamasını bu yapıda kurguladığım için sayıda değişiklik yapılmıyor. Türkiye’de dansçı olmak, hayatta kalabilmek için ekstra işler yapmayı gerektirdiği için aslında gösteri tarihinde kimler müsaitse ( eserin provasına dahil olmuş 13 dansçı var) ona göre kadroları belirliyoruz, yani evet kadrolar zamanla değişiyor. Tabi hangi etabı kimin kazanacağı ve günün sonunda kimin birinci olacağını belirlemiyoruz, onlar hep bizim için de sürpriz.


Sırada sizi neler bekliyor; yeni projeler, eğitimler, vb.?


Bu sene Eylül’de bir aksilik çıkmazsa Stockholm University of Arts’ta Master of Choreography programına başlayacağım. Yepyeni bir yol olacağı için tüm enerjim şu an oraya gitmeye odaklı. Tabi ben gitsem de Wdbdhmdhmnm tam gaz devam edecek, ekipçe planımız o yönde. Farklı farklı kadrolarla sezonda süprizlerle karşınıza çıkabiliriz


bottom of page