top of page

On soruluk sohbetler: Abhishek Tapar

16-23 Eylül 2023 tarihlerinde gerçekleşmiş olan 5. İstanbul Fringe Festival'in uluslararası sanatçılarıyla yaptığımız söyleşi dizisine kaldığımız yerden devam ediyor ve altıncı konuğumuz Abhishek Tapar ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi paylaşıyoruz


Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel


Abhishek Thapar


Bu yıl 5. yaşını kutlayan ve 16-23 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleşmiş olan İstanbul Fringe Festival’de seyircilerle buluşan gösterilerden biri de, Amsterdam'da yaşayan tiyatro yapımcısı, oyuncu, kuklacı ve sanatçı Abhishek Thapar’ın My Home at the Intersection (Kavşaktaki Evim) adlı yapıtıydı. Doğu Pencap'ta doğan Thapar Londra'daki LISPA'dan Fiziksel Tiyatro alanında yüksek lisans diplomasını ve Amsterdam'daki DAS Theatre'dan Tiyatro alanında yüksek lisans derecesini almıştır. Post-kolonyal epistemolojiler, tarihyazımsal meta-kurmaca ve hikâye anlatımı üzerine sanatsal bir araştırma ve pratik geliştirmekte ilgilenen Thapar festivalde sahnelediği My Home at the Intersection adlı yapıtını “Şiddet içeren bir çatışma ve kolektif travma mirasıyla yolumuza nasıl devam edeceğiz ve hafızanın ortaya çıkan ikilemleri konusunda ne yapacağız?” sorusu üzerine kurmuş. Abhishek Thapar On Soruluk Sohbetler kapsamında sorularımızı cevaplandırdı…


Abhishek Thapar, My Home at the Intersection performansından


Performansın özü sizce nedir? 


Benim performansım, sanatsal müdahaleler kullanarak travma hatıralarında bir kapanış bulmaya yönelik varoluşsal bir önerme getiriyor. "Unutmaya geri dönme" ritüeli girişimi.


Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl? 


Evet. Bir tiyatro mekanının dağları yerinden oynatacak, o mekandaki izleyiciye dokunacak güce sahip olduğuna inanıyorum. Ama aynı zamanda mikro düzeyde düşünceleri değiştirme, o andaki deneyimi kolay akıl ermez bir şeyle doldurma gücüne de sahip.


Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu? 


Şu ana kadar işlerimde ve ilhamlarımda rüyaların hiçbir rolü olmadı. Eserlerim belirli bir konu üzerinde uzun araştırmalara, belirli bir insan topluluğu ve onların becerileriyle çalışmaya dayanıyor. Belgesel tiyatro ve toplumsal pratik kavramlarıyla ilgilenen bir performans-maker olarak ilham, fikir ve biçimler, birlikte çalıştığım insanlardan ve onların söylemek ya da ifade etmek istedikleri şeylerden ortaya çıkıyor. Pek çok teorik araştırma da çalışmalarımın arka planını ve çerçevesini oluşturuyor.


Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz? 


Başlıklar çoğunlukla malzemeden ve araştırmadan ortaya çıkıyorlar. Her zaman işlevsel olmalarına çabalıyor ve işin özünü yakalamayı hedeflemelerini istiyorum. Örneğin, My Home at the Intersection başlığı performansın ana sorusundan ortaya çıktı; yani bir hane, toplumsal politik değişimleri onaylamaya ve bunlara katılmaya nasıl başlar? Aksine, Cow is a Cow (İnek İnektir) başlığı önden geldi ve kutsal inek kavramını ve onun Hindu köktenciliği ve onunla bağlantılı şiddet ile ilişkisini yeniden tanımlamaya çalışan performans onu takip etti.


Abhishek Thapar, My Home at the Intersection performansından


Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?


Sanatsal yolculuğumda bugüne kadar beni derinden etkileyen farklı sanatçılar, yazarlar, düşünürler, şairler, müzisyenler ve sinema eserleri oldu. O halde, 1980'lerde beni tiyatro, komedi ve Bombay ile tanıştıran Jaane bhi do yaaron filmiyle başlayabiliriz. Philip Glass, Steve Reich ve Terry Riley'nin müzikleri üzerimde derin bir etki yarattı. Salman Rushdie, Jalal Toufic, Amandeep Sandhu, Amitav Ghosh, Urvashi Butalia, Frantz Fanon, homi k bhabha'nın yazdıkları; Walid Raad, Complicite, Flinnworks, Rabih Mroué’nin sanat eserleri… J. Krishnamurthi, Walid Shah, Bulleh Shah, Kabir gibi düşünür ve filozofların güçlü bir yankısı oldu.


Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?  


Şu anda en acil konu, yaşadığımız dünyanın her alanındaki (zenginlik, kaynaklar, güç) eşitsiz dağılımı kınamak. Eserlerimde kimlik, tarihsel anlatılar, din ve siyaset, göç tartışması ve çevre sorunlarına dair önyargıları bir kenara bırakmaya çalışıyorum. Bir tiyatro/performans maker'ı olarak izleyiciyi küreselleşmiş dünyamızdaki güncel sosyal meseleler hakkında eleştirel bir diyaloğa dahil etmeye çalışıyorum. Çalışmalarım alternatifler, çözümler önermeye ve farklı bir denge bulmaya çalışıyor.


My Home at the Intersection fikri nasıl ortaya çıktı, yaratım süreci nasıl gelişti?


Fikir, 1980/1990'lardaki Pencap isyanı sırasında kaybettiğimiz çocukluk evimi yeniden inşa etme konusundaki derin arzumdan ortaya çıktı. Evimle ve Pencap'la olan ilişkimi anlamak için ailemle yeniden bağlantı kurarak başladım. Süreç, ailemle ve geniş ailemle diyalog içinde, tarihi araştırmalarla ve kişisel malzemeler kullanılarak oluştu.


Abhishek Thapar, My Home at the Intersection performansından


My Home at the Intersection’ı tek bir cümleye çevirmek isteseydiniz bu cümle ne olurdu?


Tüm duyulara hitap eden bir performans.


“Fringe” sizin için ne ifade ediyor?


Fringe, yeni estetikler ve izleyicilerle yeni ilişkileri tanımlamak ve kurmak için yeni formların deneneceği bir deney alanı ve zemini.


İstanbul seyircisine söylemek istediğiniz özel bir şey var mı?


Çocukluğuma dair hikâyeleri paylaşacağım için çok heyecanlıyım.

bottom of page