top of page

No: 26 | Merve Akar Akgün


İllüstrasyon: Caner Yılmaz

Günaydın,


Geçtiğimiz ay haftalık bir sanat ajandası yollayacak olmanın anlamsızlığıyla uyandığımız bir pazartesi sabahı birbirimize dokunabilmek amacıyla başlattığımız ve hafta içi her sabah göndermeye devam ettiğimiz “temas mektupları” serisi altı haftayı devirdi. Bu altı hafta içerisinde sessizce, belki de henüz fark bile edemediğimiz, sayısız değişim oluyor, hem olumlu hem olumsuz.


Bir süredir takip ettiğim yerel, ulusal ve uluslararası basında sıkça salgından sonra gerçekleştirilecek planlara yönelik röportajlara, iş dünyasının farklı aktörlerinin ağızlarından yepyeni senaryolara yer veren makalelere, yazar öngörülerine, patron sezgilerine, zaman zaman komplo teorilerine maruz kaldığımı fark ettim. Kısa sürede bunları okumaktan kaçar oldum.


Zannediyorum ki insanlık, tarihinde ilk defa bu kadar “yaygın” bir felaket yaşamakta. Teknoloji sayesinde saniyeler içerisinde erişebildiğimiz dünyanın dört bir yanında herkesin Koronavirüs’ten bahsediyor olduğuna; Los Angeles’ta günlük güneşlik bir havada, güzel bir bahçe girişinde Gwyneth Paltrow’u siyah eldivenlerini ve maskesini takmış pazara giderken görüp Yeni Delhi’de, aynı güneşin altında, şehrin duvarlarının sokak sanatçıları tarafından virüse karşı halkı uyarıcı nitelikte grafitilerle doldurulduğuna; Husilerin hükümeti ele geçirerek başlattığı ve yıllardır devam eden iç savaşıyla gündeme düşen Yemen’i bugün ana haber bülteninde yalnızca düşük sayıdaki Koronavirüs vakaları nedeniyle anıp Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’in ülkesinde sokağa çıkma yasağına uymayanları “aptallar” olarak nitelendirdiğine şahit oluyoruz… Görünüşe bakılırsa, an itibariyle, sadece birkaç ada dışında dünya üzerindeki her yer virüsten etkilenmiş durumda. Dünyada vaka sayısı çok kısa bir süre içerisinde 3 milyonu bulacak… 


Gözümüzün görmediği bir şeyden kendimizi sakınıyoruz. Yarın dahi ne olacağını bilmiyoruz. Hâlâ pek çok şey belirsiz, uzmanlar aşı bulunsa bile kullanıma hazır hale gelmesinin aylar alacağından bahsediyor. Bu kadar belirsizliğe rağmen sürekli geleceğe dair bir şeyleri sabitleme, öngörme arzusu ya da spekülasyon yaratma çabaları bana bir çeşit histeri gibi geliyor. Tam da bunu yapmamamız gerektiğini artık idrak etme yoluna girme zamanı diye düşünüyorum. Günün yardımlaşma ve dayanışma günü olduğunu görüp birbirimizi daha çok görmemiz ve duymamız gerektiğini fark ediyorum. 


Sanat dünyasının mensupları olarak içinden geçmekte olduğumuz bu küresel salgın döneminde ne tür yardımlaşmalar yapıyoruz? Kurumlar, kolektifler, vakıflar, dernekler, bireyler ne gibi dayanışma pratikleri sergiliyorlar? 


Biz bilgimiz dahilinde olanları paylaşmak ve sizinle beraber büyüyüp gelişmelerine yardımcı olmak, bilmediklerimize ise bu mektup aracılığıyla ulaşmak istiyoruz. Lütfen çabalarınızı bize de bildirin. Boş yere söylenmemiş elbet: Birlikten kuvvet doğar.



İyi bir hafta dilerim,



Geçtiğimiz hafta sanatçılar ve tasarımcılar Dazed Media için Koronavirüs dayanışması çerçevesinde posterler tasarladılar. Hazırlanan protesto içerikli posterlerden biri de, bu yazının altında karşınıza çıkacağı üzere, Wolfgang Tillmans tarafından basının özgür kalabilmesi için insanlara gazete ve dergi satın alma çağrısı yapıyordu. 



bottom of page