top of page

Memed Erdener’in pankartı

Memed Erdener'in Bizden Değilse Bizdendir isimli kişisel sergisi 27 Mayıs - 26 Temmuz 2025 tarihleri arasında Zilberman Dialogues'da gerçekleşiyor. Sergiyle birlikte Erdener'in işleri aracılığıyla açtığı pankartlara bakıyoruz


Yazı: Ahmet Ergenç


Memed Erdener, Efendi ile Köle Arasında Kıvranan Tarihsel Varlık, 2025, Kontrplak üzerine akrilik, 50x70 cm


Bir süredir, edebiyatçı, sanatçı, yönetmen ve diğer “yaratıcı”ların açtıkları mecazi ya da gerçek pankartlar üzerine düşünüyorum. Asıl soru şu: Edebiyatçılar, sanatçılar, yönetmenler ve diğerleri, kültürel alanda üretim yapanlar, bize nasıl bir pankart açıyor, bizi hangi düşünce ve eylemlere davet ediyorlar? 


Bu soru üzerinden ilerleyerek bugüne kadar Oğuz Atay, Latife Tekin, Rafet Arslan ve Erinç Seymen üzerine yazılar yazdım. “Pankart” mecazı üzerinden ilerleyen bu yazılarda fikre ve eyleme dair görüşlerimizi etkileyen yazar ve sanatçıların bizi hangi teorik ve pratik alanlara davet ettiklerini anlatmaya çalıştım. Mitinglerin ve pankart açmanın hemen hemen her türünün yasaklandığı zamane Türkiye’sinde bu “pankart” sorusunu da bir pankart gibi taşımanın önemli olduğunu düşünüyorum. 


Bu yazının konusu olan Memed Erdener de bu ülkede en yoğun pankartlardan birini açan sanatçılardan biri, yoğun provokatif bir pankart. Aslında, Extramücadele günlerinden beri, Erdener’in sanatı bir pankart açma, bu garip çağ ve ülke için sloganlar yazma ve aynı zamanda mevcut sloganları bozma uğraşıdır. Extramücadele bir “söylem mücadelesi” içinde mevcut cümle, ideoloji, anlatı ve mitlere karşı açılmış dev bir pankart gibiydi: “Hayır, öyle değil” diyen bir pankart. Teori ile pratiği, düşünce ile eylemi iç içe geçiren ve sanat ile siyaset arasındaki garip ayrımı ortadan kaldıran Extramücadele, bence Türkiye kültür tarihinin en bol sloganlı ve en politik (tek kişilik) “oluşum”larından biriydi. 


Memed Erdener, Monoton ve Homojen Oluşumları Bertaraf Etme Komitesi, 2021, 3 mm demir levhadan lazer kesim, 22,5 x 109 x 2,5 cm


Oradan günümüzde gelelim. Örneğin, Erdener’in 2021 yılında Zilberman İstanbul’da gerçekleşen Ütopik Bürokratik sergisi, tamamen cümleler ve sloganlar üzerine kuruluydu, sloganların tabela haline geldiği bir acayip sergiydi. Ütopya ve distopya gibi eski “büyük” lafları insanın aklında yeniden harekete geçiren bu sergi, insanda bir eylem isteği de yaratıyordu. Erdener’le yaptığım söyleşiye şöyle başlamışım: “Ütopik Bürokratik adlı son sergin, insanda fena halde konuşma isteği uyandırıyor, sadece konuşma da değil, bir mitinge gitme, gizli bir toplantıda ya da komitede hararetle tartışma isteği gibi bir şey.” 


Memed Erdener’in uyandırdığı bu “eylem” hissini, bu -güya devri geçmiş- politik ve provokatif hissiyatı çok önemli buluyorum. Bir bakışın, bir müdahalenin, bir yorumun gerçeğe bakışı, dolayısıyla da gerçeği etkileyebileceğine duyulan bu inanç bu çağda git gide azalan eylem ihtimallerine bir eylem ihtimali ekliyor.


*** 


Erdener’in açtığı pankartın bir “ters” pankart olduğunu söylemek isterim: olaylara ve durumlara “tersten bakan” (ya da Slavoj Žižek’in söylediği anlamda “yamuk bakan”) birinin izleyeni “ters köşe” yapan cümle ve imgeleri var karşımızda. Son sergisi, daha adıyla bir “ters” bakış sunuyor: Bizden Olmayan Bizdendir. Bütün zenofobik, ötekileştirici söylemleri ters köşe yapan bir pankart cümlesi gibi bu. Bir eylemde, bir mitingde açılacak garip ve yaratıcı slogan olarak düşünebiliyorum bunu. 


Memed Erdener, Bizden Değilse Bizdendir Dokuzlusu, 2024, Kontrplak üzerine akrilik, 51x71 (her biri); 9 parça


Erdener’in “pankart”ının bir yönü de, sanırım, ısrarla ve zarafetle majör mevzulara geri dönmesidir. Erdener, her şeyin, her cümlenin küçüle küçüle etkisizleştiği, bir mesnetsiz minör halin bütün majörleri geçersizleştirdiği bu dönemde; otorite, bürokrasi, azınlıklar, tarih, ütopya ve devrim gibi majör mevzuları ısrarla, defalarca sorgulayarak bir estetik-politik alan yaratıyor. Kişisel olanla yetinmeyip, kişiler üstü bir alana giren, dünya ve politikayla tabiri caizse “burun buruna” bir hesaplaşma içine giren Erdener’in bir “dünyaya bakış” hâlinde olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Bu dünyaya bakış hâli, son sergisinde de açıktan görülüyor, mesela sergi metninde: “Ötekilik yeryüzünden silindi. Artık dışarısı kalmadı. Dışarının içe dahil edilmesiyle içerinin sınırları silindi. Tanınma arzusu, tanınacak kimse kalmadığı için kendini iptal etti. Çoğulluk içinde bir birlik değil, farksızlık içinde bir aynılık doğdu. İnsan, efendi ile köle arasında kıvranan o tarihsel varlık olmaktan çıktı. Ne dönüştüren bir irade ne de dönüştürülen bir nesne oldu. Çatışmasız, tehlikesiz, düşüncesiz insan yeniden doğaya da karışamadı. Tarihin sonunda insan, tanınma arzusunu terk etmiş, anlam üretmeyi bırakmış, tarih-sonrası bir makine oldu. İnsan artık ne doğanın öznesi ne de kültürün yaratıcısıydı. İnsan sadece yaşayan bir organizmaya indirgenmiş oldu. Tarihin sonu sessizlik oldu.”


Bir kere, günümüzde bir sanatçının şu ya da bu küçük konuyla ya da kültürel detayla değil tarihin sonu fikriyle ilgilenmesi iyiye işaret, dünyayla kurulan daha ciddi, daha majör bir bağa işaret. Terry Eagleton ve Fredric Jameson gibi Batı Marksizmi’nin önemli düşünürlerinin “postmodern” ufalanmaya (ufalanma lafı bana ait, “parçalanma” ya da “merkezsizleşme” diye de geçer) getirdikleri itirazı hatırlayalım. Bütün büyük anlatıların ve dolayısıyla “büyüf harfle” yazılan anlamın, siyaset, tarih, ütopya gibi terimlerin çöktüğü iddiasında olan bazı postmodern düşünürlerin, aslında bir estetik-politik proje olarak eleştirel düşünceyi yok ettiğini söyleyen bu zamane Marksistlerinin o ısrarlı anlam arayışına yakın bir şeyler var Erdener’in duruşu ve bakışında. 


Bir “sonra”lar ya da “post”lar çağında eskide kaldığı iddia edilen şeylere “modernist” bir iade-i itibar var bu düşünce biçiminde. Postmodern ironiye karşı, ısrar ve zarafetle modernist ciddiyet. Çağın ruhu ironi ise eğer, aslolan o ironiyi de görüp bir ciddiyetle o çağın ruhuna sataşmaktır. 


Erdener’in Kojeve’den esinlenen sergi metninde, tarihin sonuna gözünü dikmesi ve dünyaya dair oradan bir yorum yapması bu çağa “tersten” bakan bir ciddiyete işaret. Agamben’in çağdaş tanımını yine hatırlayalım: Çağdaş, çağına uymayandır. Çağına uyan kişi, çağın ruhu içinde kaybolan bir anonim figürdür. Kapılıp gider, akıp gider. 


Memed Erdener, Tarih-Sonrası Bir Makine, 2025, 2 adet kontrplak üzerine akrilik , 70 x 50 cm (her biri)


Erdener’in yazdığı metinde çizdiği çaresiz insanlık durumu, ne kültürle yoğun hemhal olan ne de doğaya “dönebilen” zamane insanı portresi, bir topyekün yeniden düşünme çağrısı gibi. “Ötekilik yeryüzünden silindi… Çatışmasız, tehlikesiz, düşüncesiz insan yeniden doğaya da karışamadı. Tarihin sonunda insan… artık ne doğanın öznesi ne de kültürün yaratıcısıydı… Tarihin sonu sessizlik oldu.”


Erdener’in işleri, bu sessizliğe bir itiraz gibi duruyor: Konuşkan, sloganlı işler. Ayrıca, ötekilik hakkı, çatışma hakkı, tehlike hakkı, düşünce hakkı gibi çeşitli haklar da Erdener’in düşünsel uğraşının bir parçası. 


Memed Erdener, Tanınma Arzusu, 2025, 3 adet kontrplak üzerine akrilik, 70 x 50 cm (her biri)


Erdener sergide bu düşünsel uğraş ve çerçeveyi, resme ve kolajlara dönüştürmüş: cümleler ve imgeler yan yana, iç içe. Bizden Değilse Bizdendir Dokuzlusu, Tanınma Arzusu, ve Efendi ile Köle Arasında Kıvranan Tarihsel Varlık gibi işler, bir bakıma, bir pankart gibi. 


Adsız Form, Sergiden görünüm, Fotoğraf: Chroma Istanbul


Sanatçı, Berlin’de açtığı son kişisel sergisi Adsız Form’da Erdener hiç ad vermediği, hiç cümle eklemediği işler sunmuştu. O sergi için yazdığım katalog metninde, o adsızlığı ve sessizliği Kafka, Beckettt, Sevim Burak gibi modernist yazarlarla gibi konuşturmayı denemiştim. Bu sergiye de eşlikçi olarak çağdaş teori düşünebilirsiniz: Kojeve, Foucault, Said, Fanon, Arendt ve diğerleri. Bu yazar ve düşünürlerin bir araya geldiği bir şahane miting gözümde canlanıyor. Memed Erdener’in pankartını orada bir yerde görebilirsiniz.


Bizden Değilse Bizdendir, Sergiden görünüm. Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

All rights reserved. Unlimited Publications.

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page