Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Merkezi açıldı
- Unlimited

- 1 saat önce
- 4 dakikada okunur
Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Merkezi, bir fabrikanın belleğinden doğan çok katmanlı bir araştırma alanı olarak araştırmacıların kullanımına açıldı

Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Merkezi
Cumhuriyet’in 102. yılında, 25 Ekim Cumartesi günü, Türkiye’nin sanayileşme tarihinin simge alanlarından Beykoz Kundura, endüstriyel mirasını koruma ve aktarma çalışmalarında yeni bir eşiği duyurdu: Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Merkezi kapılarını araştırmacılara açtı. 183 dönümlük kampüste konumlanan merkez; arşiv, ihtisas kütüphanesi ve öğrenim programlarını tek çatı altında buluşturuyor.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte ülkenin sanayileşme ve modernleşme hikâyesine tanıklık eden Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, üretimden sosyal yaşama uzanan özgün yapısıyla yalnızca bir fabrika değil; aynı zamanda bir emek, dayanışma ve toplumsal dönüşüm mekânı olmuştu. Bugün bu miras, Kundura Hafıza Kültürel Mirası Koruma Derneği çatısı altında yürütülen arşiv ve araştırma çalışmalarıyla yaşatılıyor.
Dünden bugüne Beykoz Kundura
İki yüzyılı aşkın bir üretim tarihine tanıklık eden Beykoz Kundura, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, sanayiden kültür-sanat alanına uzanan dönüşümün özgün bir örneği. 19. yüzyılın başında kâğıt ve çuha üretimiyle başlayan bu hikâye, zamanla deri, kundura ve işçi hareketlerinin şekillendirdiği bir sanayi kompleksi haline geliyor. Bugün ise bu mekân, geçmişin üretim belleğini koruyarak yaratıcı endüstrilerin merkezi olarak yaşamını sürdürüyor.
1804–1805: III. Selim döneminde kağıt ve çuha girişimleri; Birinci Kağıt Fabrikası'nın kurulması
II. Mahmud dönemi: Debbağhane/deri üretimi devlet çatısı altında kurumsallaşması.
1890’lar: Hamidiye Kağıt Fabrikası girişimi; savaşlar ve piyasa dinamikleri nedeniyle sınırlı üretim
Cumhuriyet ve Sümerbank: 1930’lardan itibaren Sümerbank Deri ve Kundura olarak kurumsallaşma; sendikal örgütlenme, sosyal ve kültürel yaşamın gelişmesi
1970’ler: Yılda 2,5 milyon çift ayakkabı kapasitesine ulaşan üretim; grevler ve toplu sözleşmeler
1980’ler-1990’lar: Ekonomik dönüşüm ve kademeli kapanış
2000’ler: Özelleştirme sonrası kampüsün yaratıcı endüstriler ve kültür-sanat için dönüştürülmesi; film/dizi plato kullanımı
2015-2025: Sözlü tarih ve arşiv programlarının merkezleşmesi; Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Merkezinin açılışı
On yıllık arşiv çalışması

2015 yılında başlatılan Sözlü Tarih Projesi ile merkezin temelleri atıldı. Proje sürecinde 200’ü aşkın fabrika çalışanı ve ailelerinin tanıklıklarından yararlanılarak yemekhane, barınma, kreş, sinema, spor kulüpleri, sendikal yaşam gibi konu başlıkları çıkarıldı. Bu birikim bugün dijitalleşen kayıtlar, efemeralar, raporlar ve yayınlarla araştırmacıların erişimine açık.
Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nın eski Kreş binasında konumlanan ve randevu ile hizmet veren Merkez, bünyesinde bulunan Sümerbank, Etibank, Sac Ambarı ve Sözlü Tarih arşivleri ile kapsamlı koleksiyonun yanında Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası başta olmak üzere Osmanlı, Cumhuriyet dönemi sanayi tarihi ile emek çalışmaları, endüstri ve kültür mirası konularına odaklı bir ihtisas kütüphanesini de araştırmacıların kullanımına açıyor.
Kütüphane
Fabrika döneminde müdüriyet binasında yer alan teknik kütüphaneden ilhamla kurulan Kundura Hafıza Kütüphanesi ise, Cumhuriyet’in bilgi üretme, paylaşma ve ilerleme ideallerini bugüne taşıyor. Kütüphane, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi sanayi, iktisat, emek tarihi, kadın işçilerin deneyimleri ve kültürel miras alanlarına odaklanıyor. Arzu Öztürkmen’in bağışladığı yaklaşık 2.500 yayından oluşan koleksiyon kataloglandığı kütüphanede üyelik koşulu yok ve yayınlar araştırmacıların kullanımı için açık.
Sahne ve sinema
Kundura Sahne
Kundura Sinema
Kazan dairesinin özgün mimarisi korunarak sahne ve sinemaya dönüştürülen alan, yıl boyunca küratöryal seçkiler, yeniden restore klasikler ve belgesel programlarına ev sahipliği yapıyor. Gün ışığı alan sahne, avangart tiyatro ve çağdaş dans ağırlıklı yapımlarla izleyiciye yakın bir temas kuruyor.
Sosyal yaşamdan kesitler
Solda: Demirane Restoran, Sağda: Kundura Sahne
Yemekhaneler: Toplantı ve sendika etkinliklerinin de yapıldığı, işçi sağlığına göre kalori planlı menüler.
Sinema: Kışın yemekhanelerde, yazın açık havada gösterimler; popüler filmler ve belgesellerle Beykoz halkına açık etkinlikler.
Kreş: 1960’lardan itibaren 40 günlük bebekten başlayarak onlarca çocuğa bakım ve eğitim.
Spor ve Kulüpler: Beykoz Spor Kulübü ile ilişkiler, fabrika içi amatör ligler.
Toplumsal Ritüeller: Beykoz Çayırı’nda kitlesel sünnet şenlikleri; sanatçıların katıldığı büyük buluşmalar.
Ulaşım ve Boğaz Kültürü: Fabrikanın motoru ile hatlar; işçi–memur gündelik hayatında denizle güçlü temas.
Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya sergisi
Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya, Sergiden görünüm
2021 Haziran’ında açılan Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya adlı sergi, Türkiye’nin sanayileşme tarihinin temel taşlarından Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nın üretim tarihine başka bir perspektiften bakmayı öneriyor. Yıl boyu ücretsiz olarak ziyaret edilebilen ve güncellenerek devam eden sergi fabrikadan kalan makineler, fotoğraflar, belgeler, eski çalışanlar ve ailelerinin bağışladığı birçok objenin yanı sıra 2015’ten bu yana sürdürülen sözlü tarih görüşmelerini bir araya getiriyor.
Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya, Sergiden görünüm
Fabrika döneminde ahşap ekipmanların üretildiği Marangozhane binasında yer alan sergi, 1999 yılına kadar faaliyet göstermiş bir üretim tesisi olmanın ötesinde, fabrikayı çoklu bağların kurulduğu bir karşılaşma alanı olarak inceliyor ve döneme ait bilginin çeşitlenmesini, yerel bilgeliğin paylaşılarak geleceğe dönük modeller ve işbirliklerinin üretilmesini amaçlıyor.
Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya, bir arşiv çalışmasının “sonuç ürünü” olmaktan çok tesise ve arşive alternatif bilgi üretimi sağlayabilecek potansiyel bir araç olarak bakmayı öneren bir başlangıç noktası. Çalışanlar ve fabrika arasındaki manevi bağdan ilham alan sergi anlatısı Kundura’nın üretim tarihini ve tesisin içindeki sosyal ilişkileri birbirinden bağımsız olarak ele almak yerine, ikisi arasındaki organik bağa odaklanıyor.
Ziyaret
Kasım ayında Beykoz Kundura’da
Solda: Bir Kütüphane Nasıl Kurulur, Sağda: Umberto Eco: Dünyanın Kütüphanesi
Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma’nın kütüphanesinin açılışı kapsamında çok özel iki belgesel gösterimi de Kasım ayında ücretsiz izleyicilerle buluşarak kütüphane ve hafıza kavramlarını farklı coğrafyalardan anlatılarla tartışmaya açacak. 15 ve 29 Kasım’da gösterilecek Umberto Eco: Dünyanın Kütüphanesi (Umberto Eco: A Library of the World) kütüphaneyi bir düşüncenin evreni, hayalin mekânı ve kültürel sürekliliğin taşıyıcısı olarak ele alırken; 8 ve 22 Kasım tarihlerinde izleyiciyle buluşacak Bir Kütüphane Nasıl Kurulur (How to Build a Library) ise Nairobi’deki iki kadının girişimi üzerinden, sömürge geçmişinin gölgeleriyle yüzleşerek kütüphaneyi toplumsal dönüşümün sahnesi haline getiriyor. Bu iki filmin karşılaşması, kütüphaneyi yalnızca bilgi arşivi değil aynı zamanda hem bireysel hem de kolektif hafızanın ve kültürel direncin canlı, organik bir evren olarak yeniden tahayyül etmeye davet ediyor. Filmleri izlemek için Beykoz Kundura'nın web sitesi üzerinden kayıt yaptırabilirsiniz.
Bugün arşiv, sinema ve sahne programlarıyla yaşayan bir araştırma ekosistemi olan Beykoz Kundura'nın Kültür Sanat Direktörü S. Buse Yıldırım ile birini 2022 yılında birini ise geçtiğimiz aylarda yaptığımız iki röportajı başlıklarına tıklayarak okuyabilirsiniz.
2005 senesinden bu yana plato hizmeti vererek televizyon ve sinema yapımlarına ev sahipliği yapan Beykoz Kundura, fabrika döneminde kazan dairesi olarak kullanılan yapıların restorasyonunu tamamlayarak yapıyı bir sinema ve performans alanına dönüştürdü. İstanbul’un hem endüstriyel kültür mirasının hem de sanat mekânlarının önemli örneklerinden biri olan Beykoz Kundura’nın Kültür-Sanat Direktörü S. Buse Yıldırım’a merak ettiklerimizi sorduk
Röportaj: Merve Akar Akgün
Beykoz Kundura’nın Kültür Sanat Direktörü S. Buse Yıldırım, sözlü tarih ve arşivden yaratıcı pedagojilere, belgesel sanattan sahne pratiklerine uzanan bir “yaşayan ilişkiler ağı” örüyor. S. Buse Yıldırım ile hafızayı arşivin ötesine taşıyan katılımcı yaklaşımını; Kundura DocLab ve sinema sahne programları üzerinden kurduğu araştırma-temelli ekosistemi, yakında açılacak Arşiv kütüphanesini ve erişilebilirlik stratejilerini konuştuk

































Yorumlar