top of page

Kırkpare


Krank Art Gallery 5 Mayıs – 1 Temmuz tarihleri arasında Aslı Çavuşoğlu’nun üç farklı işinin fragmanlarından oluşan yapbozlar bütünü olarak değerlendirilebilecek Kırkpare isimli sergisini ağırladı. Sanatçının her biri farklı hikayeleri barındıran üç işinin bir aradalığı, her biri kendi bütünlüğünden uzaklaşarak bu sergi için yepyeni söylemler oluşturuyordu.

Aslı Çavuşoğlu, Taşlar Konuşuyor, bakır, bronz, 8 x 12 x 14 cm

Bu işlerden ilki, Kırmızı/ Kırmızı isimli kağıt çalışması... Bu iş sanatçının 14. İstanbul Bienal’i sırasında gerçekleştirdiği Kırmızı/Kırmızı isimli işinin bir varyasyonu. Kırmızı / Kırmızı, milattan önce 7. yüzyıldan beri Aras Nehri kıyılarında bulunan, ‘Ararat Kermesi’ olarak da bilinen bir böcekten elde edilen özel bir kırmızı bir pigment kullanılarak üretilmiş. Bu pigmenti sağlayan Ararat Kermesi, Türkiye-Ermenistan sınırında, her iki tarafta birden yaşamayan bir böcek. Aras Nehri’nin Ermenistan tarafında ise soyu tükenmek üzere. Türkiye tarafında ise Anadolu’da yaşayan Ermeniler tarafından kullanılan bu boyayı elde etme yöntemi 1915’ten sonra kaybolmuş. Bu böceğin yaşam alanının bir sınır olması ortak yaşam alanına işaret ediyor. Aslı Çavuşoğlu’nun odaklandığı kırmızı renginin farklı tonları, eserdeki iki kümenin kesişiminde görünen kırmızının soluk hali ve kan kırmızısıyla bir arada yer alıyor.

Bir anlamda canı, bir anlamda kanı sembolize eden renk, sanatçının bu çalışmasında doğum ve yok oluşun, canın ve kanın bir aradalığını yansıtıyor. Kırmızı/ Kırmızı’da Çavuşoğlu, hem hayat ve canlılık, hem de ölüme çağrışımlar barındıran bu renge negatif ve ya pozitif bir anlam yüklemektense, bu renge anlam yükleyen insan faktörüne odaklanıyor.

Aslı Çavuşoğlu, Kırmızı / Kırmızı (Untitled) adlı serisinden

Aslı Çavuşoğlu, sergi alanın ortasında yer alan Taşlar Konuşuyor’da, Türkiye’de yapılan birçok kazıda bulunmuş, fakat sıradanlığından dolayı Kültür Bakanlığı tarafından “etütlük eser” olarak sınıflandırılan, bir müzede sergilenmek için eksik ya da niteliksiz görülmüş taş parçalarından yola çıkmış. Taşlar Konuşuyor, müzelerin nesneleri hangi kriterlere göre sergilemeye değer ya da “etütlük eser” olarak gördüğünü, sınıflandırma ve etiketleme sistemini sorgulatıyor.

Çavuşoğlu, sıradan olarak görülen bu taşları kopyalayıp yapay olarak tekrardan üretiyor. Kopyalama eylemi taşları yeni bir bağlama yerleştirirken, sanatçının kendisi de bir müzeyi taklit eder gibi ,“değersiz” olarak sınıflandırılan nesneleri kamusal alanda, kaideler üzerinde teşhir ederek onlara tarihsel değer kazandırıyor. Böylelikle, müzelerdeki sınıflandırma sisteminin varlığını ve bu gücün kontrolünü kendi eline almış oluyor. Kopyaladığı taşları kamusal alanda sergileyerek de nesnelere yüklenen yeni anlamları ve izleyicinin onları yer aldıkları konuma göre ne şekillerde okuduğunu inceliyor.

Taşlar Konuşuyor’daki parçalar kendilerini yorumlayacak, değer biçecek başkalarına ihtiyaç duymadan birbirleriyle kısa zamanlı diyaloglara giriyor. Sanatçının bu işle aynı ismi taşıyan, 71 adet arkeolojik eser kopyasının yer aldığı Taşlar Konuşuyor sergisi, 2014’de ARTER’de de sergilenmişti.

Serginin üçüncü fragmanını Çavuşoğlu’nun fotoğraf kağıdı üzerine taklit mücevherlerin pozlayarak ürettiği fotogram çalışmaları oluşturuyor. Uzaktan Osmanlı arşivlerindeki mücevherlerin sergilendiği yanılsamasını veren bu çalışmalara konu olan mücevherlere, popülerleşen Osmanlı nostaljisinin bir parçası olarak, Osmanlı tarihi mücevherciliğinin yapay bir sunumu olarak televizyon dizilerinde de sıkça rastlanılıyor. Bu dizi ve filmlerde sunulan tarihsel gerçeklikler ve onların canlandırmaları gibi, bu işinde ilk bakışta hem yapay hem de gerçek duran bulanık görünümü, tarih yazımının değişkenliğine işaret ediyor. Seri üretim ve imitasyonları bir çok yerde satılan, Osmanlı yaşam tarzının sembolleri bu sefer bir galeride fotogram olarak sergilenerek, Taşlar Konuşuyor işinde olduğu gibi, yine izleyiciye nesne ve sergilendiği alan içerisinde aldığı yeni konumunu sorgulatıyor.

Aslı Çavuşoğlu her zaman izleyiciye göstermekten hoşlandığı detayları bu sergisinde de gözler önüne serdi. Kırkpare bir dolu yeni soruyu aklımızda bırakarak sonlandı. Bazen güncel olanı sanatla sorgulamak ne kadar da keyifli olabiliyor hissini ise izleyicinin damağında bırakmayı başardı.

Aslı Çavuşoğlu, Taklit Osmanlı mücevherleri fotogramları, Kırkpare sergisinden

bottom of page