İstanbul ve Ankara Eylül ayının ilk günlerinde İtalyan tasarım kültürünün dünyaca ünlü iki ismini ağırlayacak. İtalya Büyükelçiliği, Mozaik, B&B Italia ve Bilkent Üniversitesi Mimarlık Fakültesi işbirliğiyle gerçekleşecek sergi ve etkinlikler programı kapsamında İtalya’nın kült mimarlarların Caccia Dominioni’nin kuzenleri; asker, yazar, mühendis, tasarımcı ve mimar Paolo Caccia Dominioni ile mimar, tasarımcı ve şehir planlamacı Luigi Caccia Dominioni farklı projeleriyle sanat ve tasarım meraklılarının huzurlarında olacak. İtalyan tasarımının 1950 sonrası dönemine farklı perspektiflerden bakan etkinlik dizisini, projenin eş yürütücülerinden biri olan Mozaik'in sahibi Yaman Erturan ile konuştuk
☕️ 7 dakikalık okuma
Yaman Erturan
Luigi Caccia Dominioni isminin İtalyan tasarımı ve dünyadaki tasarım kültürü için ne ifade ettiğini rica etsek anlatır mısınız?
Milano’da II. Dünya Savaşı sonrası mimaride farklı kültürel bileşenlerin olduğu karmaşık bir olgu oluşmuştu. Luigi Caccia Dominioni kendisini endüstriden ilham alan futürizm ve milliyetçi değerler taşıyan klasik bir yaklaşıma adadı. Dekoratif ve geleneksel yaklaşımı reddedip, eklektik ve kişisel tercihlere göre sadeleştirip, soyut ve geometrik tarzda ilerlemeyi savundu. Bu yaklaşımı sayesinde yalnızca modern objeler üretmekle kalmayıp, zamana meydan okuyan bir mimar olmayı başardı.
Özellikle Milano’da II. Dünya Savaşı sonrasında gelişen kent mimarisini Caccia Dominioni olmaksızın düşünmek pek mümkün değil. İtalyan mimarlığın Caccia effect dedikleri bir durum söz konusu. Örneklendirecek olursak Antonio Citterio 2004’de Bulgari Hotel’i tasarladığında Caccia Dominioni’yi açık referansları olan bir yapı ortaya koymuştu. Sonrasında Steven Holl ve Cino Zucchi gibi mimarların çalışmalarında da benzer göndermeler gördük. Biraz İtalyan mimarlığında Caccia effect denilen bu durumu ve Caccia Dominioni’nin mimarlığını genel hatlarıyla konuşabilir miyiz?
İtalyan mimarisine büyük bir oranda ilham veren Luigi Caccia Dominioni’nin yapıtları olmadan İtalyan mimarisi düşünülemez diye düşünüyorum. Luigi Caccia’nın mimari yeteneğini, barok akımının form ve detaylarına olan tutkusunu, doğduğu şehrin her köşesinde yaptığı binalarda görebiliyoruz. Milan aristokrasinin değerlerini Caccia’dan başkası daha iyi özetleyemezdi. Bu kadar başarılı bir mimar
olmasının sebebi, kültürel ve geleneksel kısıtlamaları titiz bir şekilde sentezleyip, tarihsel farkındalık ile yaratıcılığı birleştirmeyi başarmasıydı. Nostaljiye boyun eğmeyen ancak onu günümüze uygun bir şekle getirmek Caccia’nın özgünlüğü hakkında her şeyi özetlemekte olduğunu görebiliyoruz. Bu yüzden bu saydığınız örneklerde “Caccia Effect” etkilerini görmemizi mümkün kılıyor.
Cilindro, 1963
Dominioni soyadı tasarım ve mimarlık tarihinde Luigi Caccia Dominioni sonrasında da devam etmiş. Kendisinin tanınmasını sağlayan kuzenlerinden biri olan Luigi Caccia Dominioni aynı zamanda İtalya Büyükelçiliği’nin Ankara’daki yerleşkesini projelendiren ve 1938-1940 yılları arasında inşaat çalışmalarını yöneten kişi. Ankara’daki İtalya Büyükelçiliğinin mimari özelliklerinden ve kendisinin getirmiş olduğu mimari yaklaşıma dair konuşabilir miyiz?
Tek bir anıtsal bina yapmak yerine, her biri farklı hizmet sağlayacak, farklı ölçü ve şekillerde binalar tasarlamayı amaçlamış ve büyükelçilik binasına tümden bakıldığında “şehir içinde bir şehir” yaratmayı arzu etmiş. Hem sosyal ve kültürel anlamda, hem de “İtalya’dan uzak bir İtalya”yı düşünerek tasarımını yapan, Paolo Caccia Dominioni, Ankara Büyükelçiliği’ni “resmi bir kurumdan çok, bir topluluk yerleşimi” olarak nitelendirmiştir.
Catilina Sandalye, 1958
Planlamış olduğunuz etkinlikler kapsamında hem Ankara’da hem de İstanbul’da Azucena Koleksiyonundan Luigi Caccia Dominioni’ye ait tasarım eserlerinden oluşan özel bir sergi yer alıyor. Biraz bu serginin kapsamındaki tasarım objelerinin çeşitliliği ve taşıdıkları önemden bahseder misiniz?
Materyallerin kibarca kullanıldığı Calitina sandalye konfordan ziyade zarif bir görünüme sahip. Adını Roma İmparatorluğu’nun senatörlerinden Lucio Sergio Catilina’nın isminden alan ve Ortaçağ tahtlarına gönderme yapan ürün Dominioni’nin halen en önemli tasarımlarından biri olarak kabul ediliyor. 1963 yılında tasarladığı kusursuz orana ve şıklığa sahip olan Cilindro puf’u ise; minimalist çizgileri ile 1970’li yılların en ikonik parçalarından biridir. Cavalletto yemek masası İtalya’nın Lombardy ve Veneto bölgesindeki zanaatkârlığı ifade ederken, ABCD koltuğu çağdaş yaşamın gereksinimlerini karşılamak için tasarlanmış. Alışagelmişin dışında bir ölçüye sahip olan Chinotto koltuk sergileyeceğimiz ürünlerden yalnızca birkaç tanesi. Luigi Caccia Dominioni’nin bu zengin tasarım mirasını korumak isteyen B&B Italia, Azucena markasının haklarını satın alarak, 20 ürününe yeniden hayat verdi.
Cavalletto Masa, 1960
Bilkent Üniversitesi’nde İtalya Büyükelçiliği’nin düzenleyecek olduğu bir Open day söz konusu. Mimarlık bölümü öğrenci ve öğretim üyelerine kaplarını açacak bu etkinliğin detayları sizden öğrenebilir miyiz? Etkinliğin devamının İstanbul’da gerçekleşeceğini biliyoruz.
İtalyan Büyükelçiliği’nde 10 Eylül’de gerçekleşecek olan etkinliğimize Politecnico di Milano’dan Prof. Cristina Pallini ve Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Giorgio Gasco konuşmacı olarak katılıyorlar. Prof. Cristina Pallini Ankara’da bulunan Büyükelçilik binasının mimarı olan Paolo Caccia Dominioni ve binanın mimari yapısı üzerine bir konuşma gerçekleştirecek, ardından Prof. Giorgio Gasco ise Azucena Koleksiyonu ve Luigi Caccia Dominioni hakkında bir sunum yapacak. İstanbul’da 12 Eylül’de gerçekleşecek olan etkinliğimizi Venedik Sarayı’nda; İtalyan Büyükelçisi ve B&B Italia’nın onursal başkanı Giorgio Busnelli’nin katılımıyla gerçekleştireceğiz. Giorgio Busnelli’nin açılış konuşması ile yapacağı bu özel davetimizde konuklarımızı ağırlamaktan bizde mutluluk duyacağız.
Comments