Heinrich von Kleist’ın, edebiyat ve hukuk alanlarında önemli tartışmalara zemin hazırlamış olan 1810 tarihli uzun öyküsü Michael Kohlhaas, genç kuşağın yıldız yönetmenlerinden Antú Romero Nunes tarafından Hamburg, Thalia Theater’da sahneye konuyor. Nilgün Firidinoğlu, Deutsche-Türkische Jugendbrücke (Gençlik Köprüsü Türkiye – Almanya) tarafından desteklenen Cultural Education Through Theater projesi kapsamında izlediği Michael Kohlhaas’ı değerlendirdi
1072 kelime
Michael Kohlhaas, Thalia Theater, Fotoğraf: Armin Smailovic
Alman edebiyatının başat isimlerinden Heinrich von Kleist’ın uzun öyküsü Michael Kohlhaas (1) Hamburg’un önemli tiyatrolarından Thalia Theater’da Antú Romero Nunes (2) rejisiyle sahneleniyor. 2014-2015 tiyatro sezonundan bu yana Thalia Theater’ın genel sanat yönetmeni olan Antú Romero Nunes, Şili ve Portekiz asıllı Almanyalı genç bir sanatçı. Berlin Gorki Theater’da da rejisörlük yapmış olan Nunes, rejileriyle genç yaşına rağmen Almanyalı eleştirmenlere isminden övgüyle söz ettirmeyi ve birçok ödülü almayı başarmış. Die Dreigroschenoper, Die Odyssee, Don Giovanni, Letzte Party, Eine Familie, Geisterseher, Michael Kohlhaas, Moby Dick, Orpheus Thalia Theater’da sahnelenen Antu Romero Nunes oyunları.
Kleist’ın özellikle edebiyat ve hukuk alanlarında önemli tartışmalara zemin hazırlayan eserinde hikâye şöyledir: Atları ve uşağıyla Leipzig’deki panayıra giden at taciri Michael Kohlhaas’ın Wenzel von Tronka’nın arazisinden evrakları eksik olduğu gerekçesiyle geçmesine izin verilmez. Kohlhaas’ın uşağını iki atıyla birlikte Tronka’nın arazisinde rehin bırakmak koşuluyla yola çıkmasına ve gerekli evrakla dönmesine izin verilir. Wenzel von Tronka ve adamlarının uygulamalarının keyfiliğini Dresden’de Özel Evrak Kalemi’nden teyit eden Kohlhaas elindeki atlarını da sattıktan sonra Tronkenburg’a geri döner. Ancak döndüğünde besili atlarını çalışmaktan ve bakımsızlıktan neredeyse telef olmuş bir şekilde bulur; dahası uşağı da ağır bir biçimde darp edilmiştir. Kohlhaas’ın, tüm bu olup biten haksızlık karşısında Tronka’nın kendisine tazminat ödenmesi için mahkemeye yaptığı başvuru sonuçsuz kalır. Tronka’nın nüfusu yasalardan üstün görülmüştür. Uğradığı haksızlığı yasal yollardan tanzim etmek üzere yaptığı son girişiminde de karısını kaybeden Kohlhaas adaleti tesis etmek üzere kendi savaşını başlatır. Şehirler yakılır, masumlar ölür. Peki Kohlhaas adalet arayışında bir dava insanı mıdır? Kanunları hiçe sayan bir asi mi? Erdemlerinin peşinden giden onurlu bir vatandaş mı? Sınırları aşan bir bencil mi? Kleist’ın Michael Kohlhaas’da sorduğu bu sorular metnin, başta edebiyat olmak üzere, felsefeden hukuka, tarihten politikaya bir çok alanda yapılan çalışmalara konu olmasına sebep olmuştur.
Kleist’ın 16. yüzyılda geçen gerçek bir hikâyeden yola çıkarak yazdığı Michael Kohlhaas 1810 yılında tefrika olarak yayımlanır. Kafka’nın “her aklıma geldiğinde duygulanırım” (3) diyerek bahsettiği Michael Kohlhaas, Antú Romero Nunes’in rejisiyle sahne üstünde bir parodiye dönüşüyor. Tiyatronun tüm bileşenlerinin (oyuncu, dekor, aksesuar sahne tasarımı, müzik…) teatralliğin hizmetinde kullanımıyla yaratılan parodi ustalık düzeyinde bir dramaturjiyle (Matthias Günther) birleşince metnin anlamını yok eden değil aksine vurgulayan çoğaltan bir sahnelemeyle karşı karşıya kalıyoruz.
Michael Kohlhaas, Thalia Theater, Fotoğraf: Armin Smailovic
Sahnede seyredeceğimiz şeyin Kleist’ın Kohlhaas’ı olmayacağını oyunun daha ilk dakikalarında orijinal metnin sonunda yer alan giyotin sahnesiyle anlıyoruz. Nunes bize “bildiğiniz hikâyeyi farklı bir şekilde anlatacağım” diyor. Aniden düşen giyotinin bıçağı ile Kohlhaas’ın kesilen kafası bir “kopuşu” değil, tersine, tarihsel anlamda bir devamlılığı imgeliyor. Giyotin, sahneyi yeni nesil Kohlhaas’lara, 1500’lerin ortasından 1990’ların ilk yarısını anımsatan bir ofise bağlıyor.
Ticaretle uğraşan üç erkek kardeşin iş yeri. Üzeri yukarı doğru açık ahşap görünümlü sahne tasarımı, bir kulübeyi/ahırı andırıyor. Gri tonlarının soğuk etkisi, faks makinası, metalik çekmeceler, kahve makinası, klasörler. Atkuyruğu şeklinde toplanmış saçları, 90’ların geniş çerçeveli gözlükleri, gri iş kıyafetleriyle karşımızda duran üç kardeş yeni nesil Kohlhaas’lar.
Oyunun ilk 40 dakikasında sahnede tek söz edilmiyor. Üç oyuncu bu sıkıcı büro atmosferindeki devinimlerini olağanüstü bir performansla gözler önüne seriyorlar. Neler olmuyor ki bu kırk dakikada, üç kardeş fakstan gelen siparişleri üretim bandı gibi hazırlıyor, sipariş aralarında bir birleriyle sürekli uğraşıyorlar; gizlice içilen sigaralar yutuluyor, kişisel eşyaların yerleri değiştiriliyor, yemek için söylenen pizzanın yenme mücadelesi, çıkan yangın, kırılan bisiklete binme uğraşı… Muazzam bir slapstick/fars performansı sergiliyor üç oyuncu: Thomas Niehaus, Jörg Pohl, Paul Schröder. Tek bir söze bile ihtiyaç duymadan Kohlhaas Biraderler’le tanışıyoruz. Ticaretle uğraşan üç genç Kohlhaas’ın, başarılı şirketlerinin birinci yıl dönümünü kutladıkları parti gelen bir faksla son buluyor: Mesaj işyerlerini kaybetmekle karşı karşıya olduklarını bildirmektedir.
Michael Kohlhaas, Thalia Theater, Fotoğraf: Armin Smailovic
Şirketlerini korumak için yaptıkları görüşmeler sonuçsuz kalınca, kendi adaletlerini kendileri tesis etmeye karar veren Kohlhaas Biraderler, davalarının ihtiyaç duyduğu meşruiyet zeminini ataları Michael Kohlhaas’ın hikayesinde/tarihinde buluyorlar.
Kohlhaas biraderlerin adalet arayışı oyun başındaki sözsüz bölüm kadar çarpıcı bir hal alıyor. Şirketin intizamlı bürosu adeta bir isyan merkezine dönüşüyor, variller yakılıyor, silahlar alınıyor, uzak doğu dövüş egzersizleri yapılıyor, ofisin duvarları bir takım talimatlarla dolduruluyor. Biraderler intikam uğruna tıpkı Kleist’in Kohlhaas’ı gibi her türlü maddi manevi imkanı seferber ediyorlar. Yönetmen Antú Romero Nunes 20. yüzyıl ile 16. yüzyılı muhteşem bir şekilde montajlıyor. Üç oyuncu gerek yeni nesil Kohlhaasları gerekse geçmişten gelen, Kohlhaas’ı, karısını, uşağını, soyluları, Luther’i inanılmaz zamanlamalar ve sahne geçişlerinde muazzam bir hız ve süreklilikle canlandırıyorlar. Rolden role geçişlerdeki bu kesintisiz ve pürüzsüz oyunculuk iki farklı düzlemin (16. yüzyıl orijinal hikâyenin geçtiği zaman ve yeni nesil Kohlhaasların 20. yüzyıldaki hikâyesi) tek bir sahne metni üretmesindeki en önemli faktör.
Adalet savaşının en sert anlarında bile komik olanı sahneden ayırmıyor Antú Romero Nunes. Başta da belirtildiği gibi yapı sökümüne uğrayan, karikatürize edilen Nunes versiyonu orijinal metnin tartışmalarından uzaklaşmış değil. Tam tersine Nunes’in rejisi Kleist’ın öngördüğünün tersine bir “gelecek” inşa ederek sahnede tartışmayı daha da derinleştiriyor. Kleist, “Kohlhaaslara gelince; geçen yüzyılda Mecklenburg’da hâlâ bu soydan zinde ve mutlu kişiler yaşıyordu.” diyerek bitirir uzun öyküsünü. Sahnede gördüklerimizden hareket edersek evet zinde olabilirler ama mutlu ya da hayatlarından memnun olduklarını söyleyemeyiz Kohlhaas Biraderlerin. Ancak sahnedeki bugün tahayyülü ve Kohlhaas Biraderlerin isyanı “geçmişin günahı”, “geçmişinden kurtulamazsın” gibi yüzeysel bir düzlemde verilmiyor. Evrensel düzlemde bir tartışmanın yolunu açar Nunes: Adaleti tesis etmek mümkün mü? Haksızlığa uğramış olmak başkalarına haksızlık yapmamızı mazur gösterir mi? Bu uğurda her şey mubah mıdır? Adaletsizlik başka adaletsizlikleri doğurur mu? Yasaları kim yazıyor, kim uyguluyor ve kime karşı? Tüm bu sorular Nunes’in neden bugün Michael Kohlhaas gibi bir Alman klasiğini seçtiğini de aslında açığa çıkarıyor. Nunes tıpkı Kleist gibi bugünü tarihselleştirerek anlatıyor bize. Kohlhaas’ın gerçek hikayesi 16. yüzyılın ortasına Avrupa’da Reform Çağı’nda geçiyordu, Kleist ise uzun öyküsünü Aydınlanma Çağı’nda, 19. yüzyılın hemen başında, yayınlıyordu. Nunes’in sahnesinde zaman daha önce bahsettiğimiz gibi 16. yüzyıla git-gellerle 20. yüzyılın son 10-20 yılını içeriyor; Avrupa Birliği’nin kurulduğu yıllar. Toplumlar, devletler, sınırlar değişiyor ama sorular değişmiyor. Michael Kohlhaas, bugün ekonomik, politik ve sosyo-kültürel bir dönüşümün içinde olan Avrupa’nın, Almanya özelinde, adalet-hukuk-hak mitlerinin parodisini yapıyor.
Michael Kohlhaas, Thalia Theater, Fotoğraf: Armin Smailovic
(1) Heinrich von Kleist, Michale Kohlhaas, Uzun Öykü, Çeviri: Bilge Uğurlar-Türkis Noyan, Can Yayınları, İstanbul, 2007.
Çevrimiçi. 01.11.2018
(3) Richard Clark, Sterne, Dark Mirror : The Sense of Injustice in Modern European and American Literature, Fordham University Press, 1994.
Comments