top of page

Hasarlı ve kusurlu kentleri tersyüz eden bir sanatçı: Murat Germen


Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nde 31 Mart 2019’a dek sürecek olan Fotoğrafın Türlü Halleri-Murat Germen: Kesit Retrospektif sergisi, Germen’in külliyatı hakkında kapsamlı bir okuma ve öğrenme sunuyor. Aşırı kentleşmenin etkileri, yerel kültürlerin belgesel sürdürülebilirliği, insanın doğada neden olduğu tahribat gibi temalara odaklanan sergiyi Nazlı Pektaş değerlendirdi

769 kelime

Murat Germen

İnsanların kent mekânlarındaki fiziksel varlığı, coğrafyadan coğrafyaya değişkenlik gösterir. Kentlerin içinde varoluş deneyimlerimiz; o kentin dokusu ve bakışı ile beraber hızlanır, yavaşlar, hırçınlaşır, yok olur ya da umursamaz bir seyirle türlü hallere bürünür bazen de şaşkınlığa vesile olur.

Richard Sennett, Ten ve Taş’ı yazma sebebi için şöyle der: ‘’Modern binaların çoğunu lanetlemiş gibi görünen duyusal yoksunluk; kent ortamını sakatlayan sıkıcılık, monotonluk ve elle tutulur kısırlık. Modern zamanlarda bedensel duyumlara ve fiziksel hayat özgürlüğüne ne denli ayrıcalık tanındığı düşünüldüğünde bu duyusal yoksunluk çok daha kayda değer bir hal alır. Mekândaki duyusal yoksunluğu araştırmaya ilk başladığımda, sorun mesleki bir başarısızlık gibi görünüyordu – modern mimarlar

ve şehirciler yaptıkları tasarımlarda insan bedeniyle kurulan aktif bağı bir şekilde kaybetmişlerdi. Zamanla, mekândaki duyusal yoksunluğun bundan daha geniş nedenleri ve daha derin tarihsel kökenleri olduğunu görmeye başladım.” (1) Sennett’in güncel bir şaşkınlığı ile başlayan Ten ve Taş; şehri, bedenlerin şehirlerdeki deneyimleri yoluyla anlatan bir tarihtir. Pek çok mimar, sanatçı ve tarihçi için kılavuz olmuş önemli bir kaynak.

Murat Germen, Obscura, Lucida, NO.7, 2010, 150 x 100 cm

Bu cümle eşliğinde Murat Germen’in fotoğraflarına baktığımda; sanatçının kent ile kurduğu ilişkiyi okumaya çalışırken onu her defasında Sennettvari bir şaşkınlıkla kente baktığını ve fotoğrafın türlü hallerini o iş için çağırdığını düşünürüm. Kentlerin dikine hareketi, enine sıkışıklığı, aşırı kentleşme, gökyüzünün rengi ve doğaya yapılan her şey! Germen’in gözünde şeffaflığa kavuşur. Sanatçı bu durumu belgeler ve kendi gözüyle kayıt altına alır. Peki bu “kötülüğün şeffaflığı” mıdır? Sözü burada Jean Baudrillard’a bağlarsak, onun şu cümlelerini birlikte hatırlamak gerecektir: “Fotoğraf bizim cin çıkarmamızdır.

Yabanıl toplumun maskeleri, burjuva toplumunun aynaları vardı, bizimse imgelerimiz var. Teknik yoluyla dünyayı zorladığımızı sanıyoruz. Oysa teknik yoluyla bize kendini dayatan dünyadır ve bu tersyüz oluşa bağlı sürpriz etkisi de dikkate değer.” (2) Yeryüzünü fotoğraflarken doğa/kent bizimle diyaloğa girer ve vizörden bakan göz, olan biten ne varsa çerçeveler. Kent, doğa ya da mekân donmuş halleriyle orada anlık bir izlek olmanın ötesinde belge/ayna olur. Murat Germen işte bu donma hâlini protest bir okuma ve estetik bir müdahale ile sanat yapıtına dönüştürür. Germen çağdaş fotoğraf sanatçısı olarak fotoğraf çekme eylemini ve sonucundaki fotoğrafları kendisini ortandan kaybederek izleyiciye sunar. Bir sanatçı tarafından çekilmiş bu fotoğraflarda biz özne sanatçı yerine bize ayna tutan Murat Germen’i görürüz.

Murat Germen, Reconstruct, NO.01, 2007, 250 x 116 cm

Germen, kent ve doğa (ikisini birbirinden ayırmadan) konusunu el aldığı fotoğraflarında bizi kırık bir aynayla yüz yüze getirir ve kendi yokluğunda izleyiciyi şu sorularla maruz bırakır: Nereye bakıyorum? Ne görmeliyim? Burası neresi? (3) Kent kimin? Nasıl oldu?

Mardin Kent Müzesi’nde açılan fotoğrafın türlü halleri sergisinin başlangıç noktası Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer’in, Germen’in Mardin bulut kümesi siyah beyaz fotoğrafını, Bozlu Art Project’te görmesiyle başlar. Fotoğraf Mezopotamya ovasının üzerindeki bulutlardır ve Germen sergisinin hayal noktası olur.

Mardin gibi bir kente tüm o tarihi dokunun içinde eski Mardin’i kentin “yeni” yüzünden ayırarak bu sergiye bakmak, taşların içindeki ruhları çağırmak gibi.

Murat Germen, Abysmal, Simulacrum, NO.3, 2017, V.2

Germen, analog ve dijital yaratım süreçlerini bazen tek başına bazen bir arada kullandığı üretimlerinde kişisel katılımı önemseyen ve elle üretimi yeni serilerine taşıma heyecanı duyan bir sanatçı. Mimarlık eğitimi aldığı yıllara uzanan kent ya da bina maketleri

yapma deneyimi 2017 tarihli Dipsiz-Ardarda eserinde karşımıza çıkar. Yine bir bulut fotoğrafı olan bu çalışma adeta piksel piksel, kare kesitli ahşap bloklar üzerinde yeniden inşa edilir. Sergide yer alan eserler, serginin de isminde de kendini gösterdiği gibi türlü tekniklerle izleyiciyle buluşur: Bilgisayar/yazılım ortamlarında fotoğraf çekildikten sonra yapılan türlü değişim ve dönüşümler; yeni kurgu ve anlatılarla çoklu bir üretim yelpazesine sahiptir. Germen, bu üretim içinde bazen rastlantıya bazen kusurlu estetiğe izin verir. Aslında belki bir üretim denemesi, arayışı ya da tesadüfü olan bu çalışmalar bir yandan da sorunlu kent estetiğine de verilen güçlü bir cevap olur. Germen gördüklerini; uzatarak, çoğaltarak, eğerek bükürek, yansıtarak, başka malzemeler ekleyerek, hasarlı ve kusurlu kentleri tersyüz eden bir sanatçıdır.

Murat Germen, Accidentalis

Murat Germen, Muta-Morphosis, İstanbul, Zincirlikuyu, NO1, 2013, 180 x 102 cm

(1) Richard Sennett, Ten ve Taş, Çeviren: Tuncay Birkan, İstanbul, Metis Yayınları, 2002, s.11 (2) Jean Baudrillard, Kötülüğün Şeffalığı, Çeviren: Işık Ergüden, İstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2012, s.144 (3) Germen Sanatçının Beyanı isimli sergide yer alan yazısında Murathan Mungan’ın kendi için yazdığı bir yazıdan söz eder: “Murathan Mungan’ın Yeni Türkiye adlı ilk monografım için ürettiği özgün yazıda yer alan bazı saptamalar, üretim güdülerime ışık tutuyor: “Murat Germen’in ustalık ve zanaatın bileşimi olan işlerine bakıldığında, onun öncelikle meselesi olan bir fotoğrafçı olduğu görülür. Germen’in mekânda ısrar eden fotoğraflarında, ‘Burası neresi?’ sorusu özellikle önem kazanıyor; [çünkü sanatçının fotoğrafları] Lefebvre’nin tanımıyla ‘mekânı' üretmektedir.”

bottom of page