top of page

Hafızanın toprağı

Londra ve İstanbul merkezli sanat oluşumu CARPEL’in Londra'da gerçekleştirdiği Chrysalis of Rebirth sergisinde yer alan, bireysel ve kolektif hafızanın izini süren yapıtları değerlendirdik

 

Yazı: Esra Gürmen

 

Erol Eskici, Catfish, 2025, 30 x40 cm


“Kökünden koparılan bir şeyi nasıl canlı tutarsınız?” Sanatçı Ahu Akgün’ün Yaşasınlar İstiyorum XIV isimli çalışması bu soruyu ele alıyor. CARPEL sanat oluşumunun Londra’da gerçekleştirdiği Chrysalis of Rebirth grup sergisinde kapıdan girer girmez seyirciyi karşılayan bu yağlı boyanın sorduğu soru bir süredir aklımdan çıkmıyor. “Büyülü bir vazonun sihirli sularında […] ona en fazla bir veya iki gün bahşedersiniz. Vazo aşınır, lekelenir, su bile ölür. Onu yaşatamazsınız.”[1] Resimde çiçeğin boynu büküldü bükülecek, su ise bayatlaşmak üzere; kaçınılmaz gibi görünen bir yitirilişin karşısında çeşm-i bülbül vazo yaşama ve yaşatma isteğini temsil ediyor. Fakat, camın döndürülmesi ve dönüştürülmesi ile yeniden doğan bu vazo sehpanın kenarınına iliştirilmiş, ya da zamanla kenara itilmiş. Ne kadar dayanıklı ve kalıcı gözükse de aslında çok hassas ve kırılgan, ve bir anlık bir sarsıntı ile onu da yitirebiliriz. Yaşasınlar İstiyorum XIV bana toprağından sökülüp muhafaza edilmeye çalışılan bir çiçeğin aslında hep korumasız kalacağını söylüyor. Kökünden koparılan her şeyin bir yanının küskün kalması gibi.

 

Burçak Bingöl, Brick’s Reverie, 2022, Bomonti Bira Fabrikası enkazından bulunan tuğla ve sır, 16x24x27 cm Ahu Akgün, I Want Them To Live, 2025, Tuval üzerine yağlı boya, 120x70 cm


Burçak Bingöl’ün galerinin penceresinden dışarıya mahzunca bakan tuğlaları da Ahu Akgün’ün çiçekleri gibi kökünden ve bağlamından koparılmış. Bu aşınmış tuğlalar ne kadar Londra’nın kil tuğlalarıyla aynı endüstriyel özü ve özellikleri taşıyor da olsa, ne kadar onların parçası olduğu mimari dili de konuşsa, aslında bu şehre ait değil. Keza, Burçak Bingöl bu yalnız tuğlaları Bomonti Bira Fabrikası’nın yıkım alanından kurtarmış ve seramik kullanarak yeniden birleştirmiş. Seramiğin sırrında ise binanın tarihsel fotoğrafları işli. Tuğlanın cansızlığına tezat seramik “tutkal”ın akışkan görüntüsü tarihi eser olmaya yüz tutmuş bir objeyi tekrar bir hareketin parçası yapma gayretinde. Dayanıklı özü sayesinde kalıcılığı temsil eden seramiğin verdiği söz ise İstanbul’un kentsel hafızasını ve kökünden koparılan insanları, kültürleri, geçmişleri canlı tutacağı sözü. Seyircinin payına düşen ise bu sözü teslim alıp, kendi üzerine düşeni yapmak ve hafızayı geleceğe aktarmak. Çalışmanın ismi belki de bu ilişki dinamiğine selam çakıyor: Brick’s Reverie, yani tuğlanın düşü…  Bu tuğla geçmişe dair bir hülya olarak mı kalacak yoksa yeni bir gelecek tahayyülünün inşasında mı kullanılacak?


Erol Eskici, Metamorphosis III, 2025, Pano üzerine yağlı boya, 30x40 cm


Belki de hafızayı muhafaza etmenin yolu nostalji veya ağıtın son sözünde değil, başkalaşım ve yeniden doğuşun girizgâhında gizlidir. Ve kökünden koparılan bir şeye tekrar hayat vermek mümkün olabilir. Erol Eskici’nin ve Cemre Yeşil’in sergiye dahil edilen çalışmalarında bu ihtimali gözlemliyoruz. Erol Eskici evrimin kökü olan suyun dönüştürücü gücünü resmettiği gibi, hem kapsayıcılığına hem de çetinliğine dikkat çekiyor; zira “su katı gibi görünen kimliklerimizi çözünler.”[2] Metamorphosis III işinde Eskici, “akışkan ve hatlarından yoksun bir form” imgesiyle bize sürekli “kayıp ve yeniden doğuş halinde olduğumuzu ve evrimin durağan değil dinamik bir ‘oluş’ süreci olduğunu”[3] hatırlatıyor.

 

Cemre Yeşil Gönenli, Water Knows, Water Forgets, 2025


Yeşil’in Water Knows, Water Forgets isimli çalışmasında ise ilk göze çarpan, pleksi içinde suda duran bir ultrason fotoğrafı. Sanatçının ıslak kolodyon tekniği kullanarak dönüştürdüğü bu fotoğraf ebeveyn olmakla beraber gelen dönüşümü görüntülüyor ve suyu hem bir canlıya hayat veren, hem de bir fotoğrafa -dolayısıyla hafızaya- hayat veren bir madde olarak ele alıyor. Chrysalis of Rebirth küratörü Bengü Gün’ün de dediği gibi: “Su hafızayı taşıyan bir materyaldir. Islak kolodyon tekniğinde fotoğrafın hafızasını kağıda taşır; amniyotik su ise anne rahminde annenin hafızasını çocuğa aktarır.”

 

Meltem Şahin, Woven Self, 2024


Karanlık odanın bir doğum sürecini temsil etmesi gibi, karanlığın kendisi ise yıkımı ve yeniden doğuşu temsil eder. Meltem Şahin’in kendi bedeniyle ilmek ilmek ördüğü Woven Self isimli dijital kilim çalışması, bir travmanın boyunduruğundan kurtuluşu ve iyileşme sürecini nakşediyor. Sırlarını kilimlere işleyen kadınların geleneğinden ilham alan Şahin, performanslarıyla her motife gizli bir dil kodluyor. Kilimin ortasındaki performansta karanlık bir koza edasıyla üstüne geçirdiği kostümden kilimin kenarında sıyrılıp yeniden doğduğunu görüyoruz.



Nancy Atakan, Fear is Dust, 2025, 51x99 cm Hilal Polat, Hand, 2025


Örme eyleminin onarıcı kuvvetini Nancy Atakan’ın aile yadigârı el işi bir beze nakşettiği Fear is Dust eserinde de görmek mümkün. Atakan kadınlığa dair olumsuz kavramları miras almayı reddeder ve “Korku, tozdur. Süpür gitsin,” der. Hilal Polat Hand Series ile onarımın ve dönüşümün kalbi olan ele odaklanır. “Medeniyetler var etme”[4] gücüne sahip ellerimizin betimlendiği 21 parça örgü işi el serisi hem bütünüyle bakıldığında dayanışmayı simgeler, hem de her elin kendi içinde bir bütün olma halini.


Özgül Arslan, Catharsis Cycle 08, 2025 Seph Li, Prologue, 2025

Sarah Pickstone, Portal (Ode), 2025


Bazen bu onarım ve dönüşüm arzusu kişisel sınırların muhafazası, yıkımı veya yeniden tanımında vücut bulur: Özgül Arslan, Catharsis Cycle 01-09 serisinde kişisel sınırın inşasının beyhudeliğine ve daimi ihlal tehditine dikkat çekmek için sınırlarını köpükten bir madde ile çeker. Seph Li’nin Prologue ismi verdiği interaktif heykel ise kodla yazılmış bir medüzdür ve şeklini seyircinin ona doğru attığı adımların duygusundan alır. Sarah Pickstone’un Maenad’ları betimlediği Portal (Ode) ve Portal (Maenad) eserlerinde fallik bir objeyle dans eden figür dış dünya ile kurulan makullük sınırlarını ihlal eder ve böylece “kendini ve etrafını yeniden tanımlar.”[5]

 

Chrysalis of Rebirth sergisinde yer alan tüm sanatçılar, bazen görünüşte durağan bir objenin temsil ettiği devinim üzerinden (Ahu Akgün; Burçak Bingöl), bazen suyun dönüştürücü özelliğinden (Cemre Yeşil; Erol Eskici), bazen örme teknikleri ile (Nancy Atakan; Hilal Polat; Meltem Şahin), bazen de sınırları sorgulayarak (Seph Li; Sarah Pickstone; Özgül Arslan), en nihayetinde bireysel ve kolektif hafızanın takibini yapıyor. Sergiyi gördüğümden beri beni bırakmayan soruya bir cevap bulduğumu hissediyorum. Kökünden koparılan bir şeyi belki de hafızanın toprağında canlı tutabilir ve dönüştürebiliriz.

 


1. Chrysalis of Rebirth sergi kataloğu, İngilizce metin, Ahu Akgün, 2025. 2. Chrysalis of Rebirth sergi kataloğu, İngilizce metin, Erol Eskici, 2025

3. Chrysalis of Rebirth sergi kataloğu, İngilizce metin, Erol Eskici, 2025 4. Chrysalis of Rebirth sergi kataloğu, İngilizce metin, Hilal Polat, 2025 5. Chrysalis of Rebirth sergi kataloğu, İngilizce metin, Sarah Pickstone, 2025

 

Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.

All rights reserved. Unlimited Publications.

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page