top of page

Formun kırılganlığı: Robin Çoban’ın heykelleri üzerine düşünceler

Robin Çoban'ın yapıtlarında malzemenin ifade ettikleri ve dönüşmekte olan form üzerine düşünüyoruz


Yazı: Melis Dumlu


Robin Çoban, Schiele'ye Saygı, Papier-mâché, 40x60x12 cm


Uzun süre boyunca bir sanat eserinin karşısında durup ona gerçekten kulak vermenin hissini kaybetmişim. Bir sanat tarihçisi dürtüsüyle hissetmeden gözlemlemeye alışmışım. Sanat, çözülmesi gereken bir metne, anlatılara dönüştürülmesi gereken bir dile dönüşmüş. Bu, gözlem gücümün bir yetersizliği değil de varoluşsal bir yokluk; sanata bir karşılaşma olarak değil bir kavram olarak yaklaşma alışkanlığı. 


Ve sonra bu döngüyü bozan bir şeye rastladım. Ne anlam ne de güzellik arayışı değildi bu; beklenmedik bir anda bir heykelin bakışını bana çevirmesi gibiydi. Sanatın izleyiciyi süzen tuhaf bir yeteneği var. Bahsettiğim karşılaşmada Robin Çoban’ın heykelleri tam olarak bunu yaptı. Beklemediğim bir anda benimle buluşmayı başardılar. Çoban’ın eserleriyle ilk karşılaşmamda uzun zamandır hissetmediğim bir şey hissettim; bana Egon Schiele’nin ham, huzursuz formlarını anımsatan bir şey. Bu bir kıyas değil bir his meselesiydi. 


Robin Çoban, Schiele'ye Saygı, Papier-mâché, 40x60x12 cm


Schiele’nin figürleri, bir tür dönüşüm halindeyken yakalanır; bedenler bükülür, gerilir, görünmez kuvvetlerce şekillenir. Statik temsiller değil hareketin, dönüşümün ve güçlükle bir arada tutulan şeylerin kayıtlarıdır bunlar. Çoban’ın heykellerinde de aynı huzursuzluk, aynı “başka bir şeye dönüşmek üzere olan” formun bilinci yankılanır. Formdaki bu yankının yanı sıra Schiele'nin dünyaya baktığı o çıplak, içten ve tedirgin gözlemin de Çoban'ın eserlerinde yeniden nefes bulduğunu hissediyorum. Bu bağlantılar yalnızca sezgisel değil, Çoban’ın Schiele'ye Saygı isimli bir serisi de bulunuyor. Bu işler Schiele'in beden diline ve figüratif cesaretine övgü niteliğinde. 


Sanatçı olmak, dünyaya özel bir yönelime sahip olmak demektir; içsel ve dışsal bir farkındalığa, birbirinden tam olarak ayrıştırılamayan bir bilinç haline sahip olmak. Schiele bir keresinde şöyle yazmıştı: “Dünyayı gözlemlemek ve deneyimlemek için saf, naif gözlerle bakmak gerekir ki büyük bir dünya görüşüne ulaşılabilsin.”* Bu bakışın ısrarı, Çoban’ın pratiğine derinden işlemiş görünüyor. Onun heykelleri tek bir anlam dayatmaz. Aksine varlığınızla orada olmanızı ister. Sadece onlara bakmanızı değil onların da size bakmasına izin vermenizi talep eder. 


Çoban’ın eserleri basit nesneler değildir; onlar birer eşiği temsil eder. Maddesel olanla metaforik olanın, temsil ile öz arasındaki boşluğu doldururlar. Çoban’ın sıkça kullandığı kağıt hamuru gibi bir malzemeyle çalışmak, kırılganlığı kabul etmektir. Formun geçici olduğunu, yaratılanın her an dağılmanın eşiğinde olduğunu kabullenmektir. Bu anlamda kağıt hamuru bir malzeme olmanın ötesine geçer; bir felsefeye dönüşür. Katman katman örülen bu narin yapı bir oluş halini simgeler. Kalıcılıkla geçicilik arasındaki gerilim, formun sağlamlığıyla malzemenin kırılganlığı arasındaki karşıtlık, kimlik, varoluş ve dönüşüm üzerine bir meditasyon önerir. Onun heykelleri, oluş ve çözülüş arasında hassas bir dengede durur; ne tam anlamıyla şekillenmiş ne de tamamen çözümlenmiş, ne tam olarak gelmiş ne de tamamen geri çekilmiş. Bu geçiş hali bir kusur değil bilinçli bir tercihtir.


Robin Çoban, Bir Daha Bakmak, 2022, Papier-mâché, 80x40x40 cm


Çoban’ın eserleri içsel yolculukları ve insanlık ile doğa arasındaki giderek büyüyen kopukluğu araştırır. "İnsanla doğa"dan "doğa ve insan"a geçişi eleştirir; bu ince ama derin dilsel değişim, iki varlığı yanlış bir şekilde birbirinden ayırır. Sanatçı Bir Daha Bakmak isimli eserinde, figürün uzanarak ahtapota doğru hamle etmesi, doğayla yeniden bağlantı kurma mücadelesini yansıtır; doğayı uzak bir şey olarak değil, zaten parçası olduğumuz bir şey olarak yeniden kavramaya çağırır. İç Kaçış eserinde ise Çoban bu kez mermeri tercih eder; kalıcılığı ve sağlamlığı çağrıştıran bir malzemeyi. Ancak onu öyle bir yontar ki hareketi, akışkanlığı ve psikolojik gerilimi yansıtan bir his verir. Sanatçı bu eseri, bir sıkışma halinin keşfi olarak tanımlar; temsilin yetersiz kaldığı, içe çekilmenin arttığı bir durum. Bu heykelde beden sadece bir form değildir; bir mücadele alanıdır, var oluşun kendi temsilinin ötesine geçtiği bir arenadır. 


Robin Çoban, İç Kaçış, 2022, Mermer, 38x16x16 cm


Böyle eserlerle yaşamak, sorularla yaşamaktır. Anlamın bir kez bulunacak bir şey olmadığını, her an yaratılıp yeniden yaratılacağını kabul etmektir. Çoban’ın heykelleri bana insan olmanın, kendimizle, başkalarıyla ve maddi dünyayla sürekli bir müzakere halinde olmak demek olduğunu hatırlatıyor. Sonuçta Robin Çoban’ın sanatını deneyimlemek, kendinle karşılaşmaktır. Onun dünyasına çekilmek ve oradan dönüştürülmüş olarak çıkmaktır.


*Schiele, Egon et al. Egon Schiele : Letters and Poems, 1910-1912 from the Leopold Collection. Munich ; Prestel, 2008. 


Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.

All rights reserved. Unlimited Publications.

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page