top of page

Botero’nun kusursuz güzelleri


“Kolombiyalıların en Kolombiyalısı” Fernando Botero’nun Anna Laudel Contemporary’deki sergisini gezerken fonda çalan Latin Amerika müzikleriyle birlikte renklerden karakterlere kendimizi Kolombiya sokaklarında buluyoruz. Sergide yer alan işler bize Botero’ya genel bir bakış atma şansı tanırken bunu, eserlerin seçiminde ve yerleştirilmesindeki ufak detaylarla en iyi şekilde yapmamızı sağlıyor.

Fernando Botero Pietrasanta'daki stüyosunda, sanatçının izniyle

“Bazıları eserlerimi sever, bazıları sevmez. Herkes tarafından sevilemezsiniz. Bazı yerlerde muhalefet olduğum olmuştur. Ben, bugün sanatta olanın tam tersini temsil ediyorum.”

Fernando Botero

Fernando Botero, kült olmuş birçok ressam ve heykeltıraş gibi, en azından tek bir yönüyle sanata ilgisi olan herkesin tanıdığı biri: “Hani şu şişman insanlar çizen adam.” Bugün 85 yaşında, boğa güreşçisi olması beklenirken sanatçı olan bir Kolombiyalı Botero. Gençken etrafındakilerin, “sanatçı olmak aç kalmak demek” uyarısına rağmen, bugün dünyanın en çok kazanan sanatçılarından biri.

Günlük Yaşamın Şiiri – Hayattan Sahneler sergisiyle, resim, bronz ve mermer heykellerinin yanı sıra desen ve resimlerinden oluşan bir seçkiyle 25 Haziran’a kadar Anna Laudel Contemporary’ye konuk olan sanatçı, kendi deyimiyle, “Kolombiyalıların en Kolombiyalısı” çünkü nerede yaşarsa yaşasın işlerinin ilhamını Kolombiya kültüründen almaya devam ediyor.

Fernando Botero, Yatak Odası, 2009, Tuval üzerine yağlı boya, 200 x 140 cm

Küratörlüğünü Dr. Klaus Wolbert yaptığı, galerinin üç katına yayılan seçki, üretim teknikleri bir yana içerik olarak Botero’nun tipik nü kadınlarını, evin içinden, sokaktan kısaca günlük hayattan anları ve hayvan figürlerini bir araya getiriyor.

Botero’nun sokak çalgıcılarından yürüyen insanlarına ve boğa güreşçilerine kadar her resminin Kolombiya’dan bir parça yansıttığı bir gerçek. Bu yerelliği, resimlerinde yer alan nesnelerden renklere kadar her ayrıntıda görmek mümkün.

Resim yapmaya başladığı 1944 yılından bu yana bu yerelliğin dışına çıkmak gibi bir niyeti de olmamış zaten Botero’nun. Bu bağlamda “Ben New York’ta da, Paris’te de yaşasam Kolombiya’yı çizdim,” sözü bir nebze anlaşılır olsa da Ebu Garip gibi politik bir serinin ressamının herhangi bir milletin temsilcisi olmakla övünmesi, içinde bir dilemma da barındırmıyor değil. Irak Savaşı sırasında Ebu Garip cezaevinde ABD askerleri tarafından mahkumlara yapılan işkenceleri resmettiği bu seri, Botero’nun en politik işlerinden biri olmakla birlikte 2010 yılında Pera Müzesi’nde gerçekleşen sergiden sonra Anna Laudel Contemporary’de de kendine yer bulmuş değil. Bununla birlikte Günlük Yaşamın Şiiri – Hayattan Sahneler sergisi, sanatçının kült işlerini ve farklı tekniklerden, yoğunluklu olarak 2000 ve sonrası eserlerini bir arada görmek için kaçırılmaması gereken bir fırsat.

Fernando Botero, At, 2010, Bronz heykel, 118 x 120 x 60 cm, Edisyon 2/6

Galerinin girişinde bronz At heykeli karşılıyor bizi. Serginin en büyük hacimli heykeli bu. Üst katta ise The Rape of Europa adlı heykel ile karşılaşıyoruz. Bugünkü Avrupa kıtasına adını veren Fenike prensesinin kaçırılışının eşsiz tasvirlerinden biri Botero’nun bronz heykeli. Yunan mitolojisinin en dramatik hikayelerinden biri olan Zeus tarafından kaçırılan Europa’nın bindiği boğa üzerinde hızla uzaklaşması, Rembrandt başta olmak üzere birçok klasik dönem ressamının eserine de konu olmuştur. Botero’nun Europa’sının klasik dönemdeki benzerlerinden ayıran ise diğer Europa tasvirlerinde gördüğümüz korku ifadesinin olmaması. Kaçırılan Europa ve boğa, Botero’da huzurlu bir denge içinde ilerler gibidirler. Bu da mitolojik hikayeden kaynağını alan heykelin boyutlu olmasının dışında en önemli özelliklerinden biri olarak görülür. Europa, adeta boğayı evcilleştirmiş gibi bir sakinlikle yol almaktadır.

Fernando Botero, Adam ve Kadın, 2013, Tuval üzerine yağlı boya, 100 x 83 cm

Eli Dizindeki Kadın, Uyurgezer ile üç farklı boyut ve şekildeki Yatan Kadın heykelleri de Botero’nun “kusursuz güzelleri”ni görme imkanı sağlıyor. Neden mi kusursuz güzellik? Çok yakından, daha da yakından baktığınızda bile Botero’nun heykelleri pürüzsüz yüzeylere ve kıvrımlara sahiptir.

Fernando Botero, Gitar Çalanlar, 2003, Tuval üzerine yağlı boya, 28 x 37 cm

Botero’nun kendini aşan bir başka özelliğine de değinmek gerek. Bugün, beden olumlama (body positivism) hareketiyle ilgili görsellerde belki de en çok onun resimleri kullanılıyor. Botero, sadece insanları değil, resimlerindeki her nesneyi, canlıyı hacimli çizdiğini, bunu özellikle teknik olarak tercih ettiğini söylese de klasik güzellik normlarını her şeyi “şişmanlatarak” bozmuş oluyor. Şişmanlığı bir kusur olmaktan çıkardığınız anda, Botero’nun günlük yaşamının şiirinde çirkine, kötüye yer olmadığını görürsünüz. Bu istisnayı bozan serileri ise Ebu Garip’in yanı sıra Kolombiya’daki uyuşturucu çetelerini resmettiği Katliam serisi olabilir. Bu yüzden diyebiliriz ki, Botero’nun şişmanları aslında bir toplumsal güzellik normunu (zayıflık) kırarken kusursuz hatları ve kıvrımlarıyla bu kalıpların çok da dışına çıkmaz. Kendisinin de ifade ettiği gibi onun amacı şişman insanlar çizmek değildir, hatta ona kalsa çizdiği insanlar şişman da değildir sadece “hacimli”dir. Bu hacimler de ona renkleri dilediği gibi kullanma özgürlüğü verir.

Fernando Botero, Natürmort ve Çift, 2013, Tuval üzerine yağlı boya, 96 x 121 cm

Sergide yer alan Natürmort ve Çift, Cüzdanlı Kadın, Gitar Çalanlar, Başkan, Adam ve Kadın, Sandalye Üzerindeki Çıplak Kadın, Avcı ve Yatak Odası Botero’nun hem küçük hem büyük boyutlu yağlıboya işlerinden seçilmiş. Suluboya ve desenleri daha gerçeküstü işlerini yansıtırken (Yemek Yiyen Adam, Sirk Kadını, At Üstündeki Kadın gibi) yağlıboya işler özellikle sanatçının belli bir yönünü yansıtmak üzere bir araya getirilmiş gibi görünüyor. Öne çıkarılan bu yön Kolombiya’nın günlük hayatı. Serginin adına, Günlük Yaşamın Şiiri – Hayattan Sahneler’e daha uygun bir seçki düşünülemezdi. Sergiyi gezerken fonda çalan Latin Amerika müzikleriyle birlikte renklerden karakterlere kadar kendimizi Kolombiya sokaklarında buluyoruz. Sergide yer alan işler bize Botero’ya genel bir bakış atma şansı tanırken, eserlerin seçiminde ve yerleştirilmesindeki ufak detaylarla bunu en iyi şekilde yapmamızı sağlıyor.

Fernando Botero, Yatan Kadın, 2013, Beyaz mermer, 25 x 73 x 23 cm

bottom of page