top of page
Nihan Bora Sapmaz

Bir vefa ve başarı hikayesi...


Aslıhan Lodi’nin, sanatçı Hüsamettin Koçan’la hayatını ve kurucusu olduğu Baksı Müzesi’ni konuştuğu nehir söyleşisi Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Okura masalsı ve ilham veren bir yolculuk sunan Bir Dağda Mucize Yaratan Ressam: Hüsamettin Koçan başlıklı kitabı, Nihan Bora Sapmaz değerlendirdi

Baksı Müzesi’ni, Bayburt’un merkeze uzak o tepesinde var olduğundan beri hayranlıkla izliyorum. Henüz gitmek kısmet olmasa da sadece fotoğrafları bile büyülü ve umutlu görünüyor. Hikayesi ise herkesi etkisi altına alacak kadar masalsı... Daha kitaba başlar başlamaz tatlı bir rüzgar esiyor sanki. Kendinizi bir anda Bayburt’ta, Baksı Müzesi’nden doğayı izler halde buluyorsunuz.

Gazeteci Aslıhan Lodi’nin bir üçleme olarak tasarladığı serinin ikinci kitabı, Bir Dağda Mucize Yaratan Ressam: Hüsamettin Koçan. İlki 2016 yılında yine Doğan Kitap’tan çıkan Ali Nesin - Matematik Köyü’nün Delisi de tıpkı bu yeni kitaptakine benzer bir motivasyonun ve enerjinin ürünü. Lodi’nin kısa aralıklarla tanıştığı Ali Nesin ve Hüsamettin Koçan’ın hikayelerindeki ortaklıklar, yazarı nehir söyleşileri yapmaya yöneltmiş. Ali Nesin’le olan nehir söyleşi kitabındaki Matematik Köyü’nden başlayan ve dünyayı değiştirmeye giden ilham verici yolculuk temasının bir benzerini Bir Dağda Mucize Yaratan Ressam: Hüsamettin Koçan’da da okuyoruz... Lodi, bir sonraki kitapta da bizi yine benzer bir ruhla tanıştıracağının müjdesini şimdiden veriyor.

Bir Dağda Mucize Yaratan Ressam: Hüsamettin Koçan sayesinde, Bayburt yolculuğum başladı diyebilirim. Baksı’ya giden yolda bu kitap; aşk, tutku, başarı, mücadele, azim, vefa ve umudu simgeliyor aslında.

Hüsamettin Koçan, Fotoğraf: Muhsin Akgün

Kitap, sanatçı Hüsamettin Koçan’ın Bayburt’un dağ köyündeki çocukluğundan okul hayatına, aile yaşamından üniversite zamanlarına, eşi Oya Koçan’la tanışmasına ve sanat kariyerine uzanan derin ve anlamlı bir hikaye sunuyor. Lodi, Koçan’la yaptığı bu uzun söyleşiyi kronolojik sıraya dizerek; Çocukluk anıları ve aile, Okul yolunda köyden şehre, Aşk, Askerlik anıları, asistanlık ve İstanbul’da yaşam, Hayalden gerçeğe müze: Baksı, 70 yılı anlatan sergi, Ayağımdaki Diken’in hikayesi ve Dünya halleri başlıklarıyla sunuyor.

Koçan’ın özellikle ilk bölümü oluşturan Baksı Köyü’ndeki maceraları; çocukluğun ve ailenin kişiliği ne denli etkilediğini öyle güzel anlatıyor ki... Bazı şeyler tehlikeli de olsa çocuğa bu bilgiyi verdikten sonra denemenin salık verildiği bir hayat; içinde yaşadığımız çağa ne kadar da uzak diyorum içimden. “Okulda, sanat eğitimimde çok şey öğrendim ama asıl öğretmenim ait olduğum coğrafyadır, tabiatla olan ilişkimdir” diyor Koçan. Doğduğu yerin, gördüğü manzaranın izleri kitabın tümüne yansıyor.

Bir dağ köyünde başlayan ama üstüne onlarca önemli görev ve sorumluluk alan bir sanatçının hikayesi bu. Zorluk tanımıyor, imkansızlıklara inanmıyor. Hüsamettin Koçan; Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Başkanlığı, İstanbul Sanat Fuarı Kuruculuğu ve Başkanlığı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi dekanlığı görevlerinin yanı sıra 44 sergi de açıyor. 2005’te ise farklı bir yolculuk başlıyor ve Baksı Kültür Sanat Vakfı’nı kuruyor.

Baksı Müzesi

Hayalden gerçeğe: Baksı Müzesi

“1987’de babam vefat edince köye gittiğimizde, oradaki ortak hayatın bir anlamda değiştiğini gördük. İnsanlar birbirinden kopmuş, herkes bir televizyon karşısına geçmişti. ‘Çocukken çok vakit geçirdiğimiz o eski konağı yeniden inşa edelim’ düşüncesi doğdu önce. Bir kütüphanesi olacaktı, çocuklarla dolu olacaktı. Sonra zaman içinde konak fikri Baksı Müzesi hayaline dönüştü.” Kitabın ilk kahramanı Hüsamettin Koçan ise, ikinci kahramanı da Baksı Müzesi. 2014 yılında Avrupa Konseyi Parlamento Üyeleri tarafından ‘Yılın En İyi Müzesi’ seçilen Baksı, bir tepede sessiz sakin nasıl da dikkat çekebileceğini bize kanıtlıyor.

Koçan’ın hayatına dokunan, hayatından geçip giden herkes ve her şeyin ona bir şeyler kattığını görüyoruz. Hiçbir şey öyle sıradan olmamış onun hayatında. Aslında kitabın isminde de geçen ve ‘beklenmeyen, umulmadık’ anlamına gelen ‘mucize’ kelimesinin ötesinde bir şey var bu yaşamda. Yaşama, insana, kendine saygı, sevgi ve inanç...

Böylesine gerçek bir hikayenin, okura ilham ve güç vermemesi imkansız. Aslıhan Lodi, Hüsamettin Koçan’ın hayatını bize aktarmak ve bu hikayenin yayılması için iyi ki inat etmiş. Böylece, umudu ve inancı yitirdiğimiz dönemlerde de açıp okuyabileceğimiz nefis bir çalışma ortaya çıkmış.

Comments


bottom of page