Cem Bölüktaş, Sakıp Sabancı Müzesi’nde geçtiğimiz aylarda gerçekleşen Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek sergisinden hareketle başlattığı yazı dizisinin ilk makalesinde konstrüktivizmin içinde oluşan farklı estetik kuramlara değinmişti. İkinci yazısı Peter Bürger’in Avangard Kuramı’nın Rus avangardını incelemede yetersiz kalışı üzerine olan dizinin üçüncü ayağı ise avangardın ilgasına ve sosyalist realizme geçişe odaklanıyor
1660 kelime
Pietro Canonica, Taksim Cumhuriyet Anıtı, 1928
Sabancı Müzesinde düzenlenen Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek sergisinin ardından başladığımız yazı dizisinin üçüncüsü, avangardın ilgasını ve sosyalist realizme geçişi konu edecek. Yazı, ayrıca bu yılın Rusya-Türkiye Kültür Yılı olması nedeniyle Mareşal Voroşilov’a değinecek. Avangardın ilgasında etkin rol oynamış Voroşilov’un 1933 yılının Kasım ayında Türkiye’yi ziyarete geldiği biliniyor ve hatta şerefine İzmir’de bulvarlara ismi verişmiş. Ayrıca, kimi tezlere göre Taksim Cumhuriyet Anıtı’ndaki generallerden biri de o. (1)
Sosyalist realizm
Avangarddan sosyalist realizme geçişi OST (Şövale Ressamları Derneği) üzerinden sanat tarihsel ve sosyolojik açıdan değerlendiren Cécile Pichon-Bonin (2), sol sanatın yok olmasını “Partinin empoze ettiği kurallar”, “AKhRR/AKhR’ın eylemleri” (Devrimci Rusya Sanatçıları Derneği 1928’den sonra Devrim Sanatçıları Derneği ismini almıştır) ve “avangard estetik deneylerinin nefesinin kesilmesi” olarak üç başlıkta özetlemektedir. (3) Yazara göre, IZO-Narkompros’un (Halk Eğitim Komiserliği Görsel Sanatlar Departmanı) direktörlüğünü yapan David Sterenberg’in de aralarında bulunduğu Şövale Ressamları Derneği üyeleri Rusya/SSCB’deki sol sanatın (kübo-fütürist, süprematist, konstrüktivist), Alman ekspresyonizminin ve Fransız kübizm ve post-empresyonizminin getirdiği yenilikleri figüratif resimde yorumlamaları ve en önemlisi sol sanatın estetik birikimlerini sosyalist realizme geçişte sürdürmeleri açısından tekil örnekler olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Pichon-Bonin, (Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek sergisinde olduğu gibi) sol sanatın ilga sürecinin başlangıcını, Sheila Fitzpatrick gibi, 1928 yılında ilan edilen Beş Yıllık Plan’a tarihlendirir. Kültür Devrimi olarak adlandırılan bu dönem 1928-1932 yılları arasına rastlar. Bu terim 1927’de Pravda gazetesinde ilk defa telaffuz edildiğinde sanayileşmek için gereken temel eğitim anlamını taşımaktadır. Fakat bundan birkaç ay sonra Stalin, Merkez Komite’deki liderliğini resmen ilan etmiş ve Kültür Devrimi'ni bir sınıf mücadelesi olarak nitelendirmiştir. 1928’deki ünlü Şahti Davası’nı (Donbass bölgesindeki sanayi çalışanlarının başına gelen iş kazalarının sorumlusu olarak eski dönemin burjuva mühendis uzmanlarını devlete kumpas ve sabotaj düzenlemeye çalışmakla suçlanmıştır) fırsata çeviren Stalin, eski burjuvalarla bağını koparmak maksadıyla proletaryayı, burjuva entelektüel ve uzmanlara karşı kışkırtmıştır. Eski burjuvaları, yabancı devletlerle iş birliği yapmakla suçlayarak kitleleri yüksek sınıflarla mücadeleye çağırmıştır. Bu dönemdeki işsizlik krizi göz önüne bulundurulduğunda iş sahibi olmak ya da işinde yükselmek isteyen yeni nesil ile eski neslin karşı karşıya gelmesi söz konusu olmuştur. 1928’deki Şahti davası Fitzpatrick’e göre 1930’lardaki “Büyük Temizlik” tasfiyesinin bir öncülü sayılmaktadır.
Bu durum, SSCB yıllarında eğitim almaya başlayan genç ideologların dahil oldukları sanat gruplarının radikal bir biçimde dönüşmesine neden olmuştu. Devlet politikasından avantaj sağlamaya çalışan yeni nesil komünistler, partiye bağlılık söylemiyle tehdit, şantaj ya da ihbar gibi yollar kullanarak hocalarının yerine geçmeye çalışmışlardı. İlk olarak AKhR’ın (Devrim Sanatçıları Derneği) yönetimini ele geçiren genç komünistler, 1930’da FOSKh’un (Sovyet Sanatçı Birlikleri Federasyonu) oluşmasını sağlamışlardı. Edebiyat alanında RAPKh’ı (Rus Proleter Sanatçılar Derneği, 1931) örnek alan FOSKh, biçim ve içeriğin diğer gruplara empoze edilmesi için çalışmıştı. Temmuz 1931’de sanayideki sorunlar daha da artınca Stalin eski nesil mühendis uzmanlarla tekrar barış sağlayarak Kültür Devrimi’nin sonunu ilan etmişti.
Bu dönemde sanat tartışmalarının yerini “sanatın yönetimi” tartışmaları almaya başlamıştı. 1929’da Anatoli Lunaçarski görevinden uzaklaştırılarak yerine Kızıl Ordunun siyasi kanadından Andrey Bubnov getirilmişti. 1932’ye gelindiğinde gruplar arası şiddetli tartışmalar “devrim karşıtlığı” suçlamalarına dönüşmüştü. Sanat yönetimi tartışmalarını bitirmek üzere 23 Nisan 1932’de açıklanan “Edebiyat ve Sanat Organizasyonlarının Yeniden Yapılandırılması” deklarasyonu ile tüm sanat dernekleri kapatılmıştı. Bu durum RAPKh ve FOKSh gibi grupların yok olması anlamına geldiğinden sanatta anlık bir rahatlama hissi uyandırmış ve sanatçılar Moskova Sanatçılar Birliği (MOSSKh, 25 Haziran 1932) ve Leningrad Sanatçılar Birliği (LOSSKh) gibi bölgesel gruplaşmalara yönelmişlerdi. Böylece genç komünistler tarafından hor görülen eski nesil sanatçılar yöneticilik görevlerini yeni kurulan “sanatçılar birliklerinde” geri kazanmışlardı.
Yeni kurulan Moskova Sanatçılar Birliğinin (MOSSKh) yönetim kadrosu eski grupların başkanlarından oluşmaktaydı. AKhRR’ın kurucularından Aleksandr Volter 1932’den 1937’ye kadar bu birliğin başkanlığını yürütmüş; daha sonra yerini Aleksandr Gerasimov almış ve Gerasimov 1939’a dek göreve devam etmişti. Başlarda hiçbir grup belirli bir estetik rejimi empoze etmemiş ve tüm sanatçılar “sosyalist realizm” başlığıyla iki birlik altında buluşmuşlardı. Fakat oluşan yeni düzenin ekonomik yapısı daha merkezi bir biçim aldığından, sanatçılar, sanat üretimini talep eden devlet kurumlarına ve bu kurumların belirlediği estetiğe uymak durumunda kalmışlardı. 1920’lerdeki devlet politikası yerel ve özerk yönetimlere hareket alanı sağlarken 1930’lardaki merkezi yapı sanatçıları devlete daha fazla bağımlı kılmaktaydı.
Stalin ve Voroşilov Kremlin'de
Mareşal Kliment Voroşilov (4)
Devrime ve özellikle Joseph Stalin’e olan sıkı bağlılığı sayesinde Sovyet yönetiminde ve orduda önemli görevler edinen Voroşilov, iyi bir hatip ve sanat meraklısıydı. Üniforma giymeyi, törenlerde konuşmalar yapmayı ve sanatçılarla vakit geçirmeyi severdi. 1920’lerin başlarından beri AKhRR grubunun en yakın destekçilerindendi. Pavel Radimov, Evgeni Katsman ve Aleksandr Gerasimov gibi sanatçılar onun sayesinde Kremlin’de atölye edinmişlerdi. Voroşilov’un daveti üzerine Kızıl Ordunun kuruluşunun 1928’deki 10. yılı ve 1933’teki 15. yılı sergilerine Koba (sadece yakınlarının kullandığı Stalin’in gençlik yıllarındaki takma adı) da katılmıştı. Sanatla pek ilgili olmayan Stalin’in muhafazakâr zevkleri vardı. En sevdiği ressam Ilya Repin’di ve AKhRR grubunun 19. yüzyıl realizmini canlandıran üslubunu tasvip ediyordu.
AKhRR grubunun diğer sanat gruplarına oranla daha fazla sipariş alması, sanatçı destek fonlarından kolayca yararlanması ve hatta kendi basım-yayın evinin olması başta Voroşilov olmak üzere, ordunun desteğinden kaynaklanmaktaydı. Voroşilov, AKhRR grubuyla o kadar yakındı ki toplantılara katılamadığı günlerde, arkasından “Gerasimov’a resmini yaptırmakla meşgul” diye dalga geçiliyordu. 1939’da Finlandiya’daki Kış Savaşı sırasında gösterdiği başarısızlıktan ötürü Savunma Komiserliği görevinden alınıp Merkez Komite içinde kültürel ilişkilerle sorumlu üye seçildiğinde etraftaki yöneticiler bunun bir şaka olduğunu zannetmişlerdi.
Evgeni Katsman’ın günlüğünde yazdıklarına göre Voroşilov’un inisiyatifiyle 6 Temmuz 1933’te eski AKhRR üyerinden Isak Brodski, Aleksandr Gerasimov ve Evgeni Katsman’dan oluşan delegasyon Stalin’le bir araya gelmişlerdi. Bu buluşmada sanatçılar Moskova ve Leningrad Sanatçılar Birliği yönetimleri hakkındaki şikayetlerini Stalin’le paylaşma fırsatı bulmuşlardı. Toplantı sonrasında Brodski, Leningrad Sanatçılar Birliği (LOSSKh)’nin başına geçirildi. Gerasimov ise Moskova Sanatçılar Birliğine 1937’de atandı.
Voroşilov’dan sonra Stalin’in ve dolayısıyla Partinin desteğini arkalarına alan Brodski, Gerasimov ve eski AKhRR üyelerinin devletten diğer sanatçılara oranla daha fazla sipariş almaya başlamışları, Moskova ve Leningrad Birliklerindeki estetik tartışmaları tekrar alevlendirdi. 1936’da Platon Kerjentsev’in başkanlığında Sanatsal İşler Komitesi kuruldu (1936-1953). Çok geçmeden Brodski ve Gerasimov’un çevresindeki eski AKhRR üyeleri kurumun önemli yerlerine getirildi. Bu durum devletin sanat eseri alımlarını doğrudan etkilemekteydi. Komitenin ilk icraatı “formalizm ve natüralizme karşı mücadele” oldu. Buradaki natüralizmin tanımı sosyalist realizm gibi net sayılmazdı. Şostakoviç’in operalarından, Katsman’ın resimlerine kadar bu terim burjuva estetizmini desteklemekle suçlanan sanatçıların yapıtları için kullanılmıştı. Sanatsal İşler Komitesinin hedeflerinin belirlenmesi ancak 1937’de tamamlandı. Sanatlardaki “Büyük Temizliğin” hayata geçirilerek tasfiyelerin gerçekleşmesi ise Kliment Voroşilov’un Merkez Komitenin kültürel faaliyetlerden sorumlu olduğu 1939 yılından itibaren gerçekleşti. 1938’in Ocak ayından Mayıs’a kadar Kerjentsev’in yerine iki ayrı atama yapıldı. Eylül’de ise doktriniyle ünlü Andrei Jdanov Sanatsal İşler Komitesi başkanlığına atandı. 1937-1938 tutuklamaları estetik değil politik nedenlerden kaynaklanıyordu. “Halk düşmanı” ilan edilen Zinoviev, Kamenev, Bukharin ve özellikle Trotski gibi siyasi figürlere yakın olan sanatçılar şüpheli kabul ediliyordu. Katsman dahil birçok eski AKhRR grubu üyesi de bu şüphelilerin arasındaydı. Aralarında tutuklanan, çalışma kamplarına yollanan ya da derhal idam edilenler oldu. Gerasimov bile bazı resimlerindeki figürlere rötüş yapmak zorunda kalmıştı. 1940’lar SSCB için karanlık yıllardı. Bir taraftan 2. Dünya Savaşı ülkeyi harap etmiş, diğer taraftan Jdanov’un soğuk savaş stratejilerine bağlı yoğun sansür siyaseti sanatları etkisi altına almıştı. Bu dönemde Stalin kültünden başka hiçbir sanatsal üretim sergilenmez olmuştu. 1947’de Sovyet Sanat Akademisi kurulurken rektörlük için akla ilk gelen isim yine Voroşilov’un protégé’si Aleksandr Gerasimov olmuştu.
Atatürk, Rus Mareşal Kliment Yefromoviç Voroşilov ile, Ankara, 29 Ekim 1933
Sonuç yerine bir değerlendirme
Sosyalist Realizm bir anda avangardın yerini almak için ortaya atılmamıştı. İlk telaffuz edildiği 1932 yılında SSCB’de bugün bizim avangard dediğimiz sanat müze depolarındaydı. Diğer figüratif üsluplara alternatif olacak bir Sosyalist Realizmin tanımı hiçbir zaman net olarak yapılamamıştı. Sanat tarihçisi Dimitri Sarabianov, 1988 yılında “Sosyalist Gerçekçilik terimi yerine, bana kalsa artık tamamıyla farklı, bize örnek olacak ve yeni kategoriler sunacak bir kavram önerirdim. Görüyorsunuz ki, hala sosyalist gerçekçiliğin ne olduğunu bilmiyoruz ve uzun zamandır bununla uğraşıyoruz” demişti. 1925’ten itibaren irtifa kaybetmeye başlayan “formalizm” (avangard - nesnesiz sanat, süprematizm ve konstrüktivizm) 1930’lara gelindiğinde burjuva sanatı olarak belirlenmiş; sadece araştırma enstitüleri içinde sınırlandırılarak nadir sergilerde görünür olmuştu. 1932’de Parti’nin “Edebiyat ve Sanat Organizasyonlarının Yeniden Yapılandırılması” adlı deklarasyonuyla tüm sanatsal grupların kapatılması kararını, bölgesel sanat birliklerinin oluşumu izlemişti. 1934’teki Sovyet yazarlar kongresinde “sosyalist realizmin” resmi sanat olarak kabul edilmesinden sonra bu üslubun net bir tanımının yapılamayışı avangard deneyselliği sürdüren figüratif ressamların üretimlerini sürdürebilmelerini sağlamıştı. Mareşal Voroşilov’un inisiyatifiyle Stalin’in desteğini alan Gerasimov, Brodski ve çevrelerindeki eski AKhRR grubu üyeleri önce devlet alımlarını kontrol ederek dolaylı ve/ya da dolaysız biçimde kendi estetik görüşlerini empoze etmişlerdi. Daha sonra Büyük Temizliğin sanatlardaki tasfiyesinde de söz sahibi oldular.
(1) Taksim Cumhuriyet Anıtındaki figürlerin kim oldukları tartışmalı bir konudur. Rus Türkolog Prof. Dimitri Vasilyev’e göre anıtta Kliment Voroşilov ve Semyon İvanoviç Aralov’un heykelleri bulunmaktadır. Murat Bardakçı ve Mahir Öztaş’a göre anıttaki Rus generaller Voroşilov ve Mikhail Frunze’dir. Mehmet Perinçek, anıttaki figürlerin Frunze ve Voroşilov olduğunu reddetmektedir. Perinçek’e göre anıttaki kep şapkalı figür Semyon İvanoviç Aralov’dur. Konu hakkındaki tartışmalar için: İmren Arbaç, Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda Rus-Türk yakınlaşmasının Sembol Figürü: https://dergipark.org.tr/download/article-file/264832
(2) Cécile Pichon-Bonin, Peinture et politique en URSS : L'itinéraire des membres de la Société des artistes de chevalet (1917-1941), Les Presses du réel, 2013, Aleksandr Deneika, Yuri Pimenov, Andrey Gonçarov, Piotr Williams, Aleksandr Labas, Aleksandr Tychler, Konstantin Vialov ve Sergey Luçşişkin gibi sanatçıların üyesi olduğu dernek 1925-1932 yılları arasında aktiftir.
(3) Bu çalışmasında sosyalist realizm içindeki farklı üslupları inceleyen yazar, 1920’lerden 1930’lara kaliteli resimden kalitesiz resme geçiş (Greenberg’in kitsch olarak gördüğü) tezini eleştirir.
(4) Kliment Voroşilov, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisinin Bolşevik fraksiyonuna 1905’te katılmıştır. Joseph Stalin’le olan dostlukları İç Savaş Dönemi’ne rastlamaktadır. Lev Trotski’nin başkanlığını yaptığı Devrimci Ordu Konseyinde, Çaritsin Savunmasında birlikte savaştığı Stalin’in destekçilerinden biri olmuştur. İç savaşın sona erdiği 1921 yılından 1961’e kadar Merkez Komite üyesi olarak kalmıştır. Mikhail Frunze’nin 1925’teki ölümünden sonra Harbiye Komiserliğine ve Devrimci Ordu Konseyi başkanlığına atanmış; Politbüro’da 1960’lara dek daimî üye olarak kalmıştır.
Comments