top of page

Anılarda ve arşivlerde Tatavla


Anılar ve arşivler aracılığıyla Tatavla'nın tarihinde dramatik bir yolculuk deneyimi yaşatan 70 TK Tatavla'dan Kurtuluş'a sergisi, 2017 sonbaharında Kurtuluş Rum İlköğretim Okulu'nda izleyiciyle buluşmuştu. Sergiyi Özlem Altunok değerlendirdi

Dar ve uzun sokakları hala duruyor eski Rum semti Tatavla’nın belki ama ahşap evleri yandı, kül oldu; adı değişti, Kurtuluş oldu; sakinlerinin çoğu korktu, küstü ve göç etti, içeriği başkalaştırıldı. Karakteri, yapısı dönüştürülse de; Tatavla’yı Tatavla yapan insanların çoğu artık burada olmasa da, tüm bu olan biten semtin ruhuna nüfuz edemedi, edemez. Geçmiş silinemez, yaşanmış olan yok sayılamaz...

70 TK Tatavla’dan Kurtuluş’a: Bir Semtin Dönüşümü sergisi de bu ruhu besleyen içeriğiyle hafızaları tazeledi; haritalar, arşiv taramaları ve sözlü tarih çalışmalarıyla semtin yok olmaya yüz tutmuş kültürel hayatını yeniden hatırlattı.

Reelde peşine düşülecek, takip edilecek çok az iz var belki ama bu sergi bizlere arşivin, kayıt altına almanın, belgelemenin, araştırmanın önemini hatırlattı bir kez daha. Elimizden alınanlar siyasetin ve hamasetin malzemeleriyse elimizde kalanlar da gerçeğin, çok kültürlülüğün, zenginliğin malzemeleri... Ve onlar da dönüşebilir, yeniden başka biçimlerde hayat bulabilir.

Actors of Urban Change (Kentsel Dönüşümün Aktörleri) programının bir parçası olan sergi, 23 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında Kültürel Mirası Koruma Derneği ve Paros Dergisi ortaklığıyla düzenlendi. Serginin küratörlüğünü semtin hafızasını derinlikli bir çalışma ve kalabalık bir ekiple görünür kılmaya çalışan akademisyen Banu Pekol üstleniyordu.

70TK sergisi, adıyla hem geçmişin tortusunu havalandırıyordu Tatavla’dan Kurtuluş’a, hem de geçirdiği dönüşümleri aktarırken bugün yaşayan haline de referans vererek semtin ulaşım ihtiyacını karşılayan 70 numaralı otobüsle kuruyordu geçmişten şimdiye uzanan bağını.

Semtin 17. yüzyılda küçük bir yerleşim olarak kurulmasından bu yana, ama özellikle son 100 yılına ışık tutan serginin 2003 yılında kapanan Kurtuluş Rum İlköğretim Okulu’nda düzenlenmesi de o bağın nasıl zayıfladığını anlatıyordu sessizce.

Okulun giriş katında yer alan bellek haritası bugüne ulaşmış, az sayıda kültürel mirasın varlığına işaret ederken hafızalardan silinmiş değerleri gün yüzüne çıkarıyordu. Misal, Sabuncakis’in ilk çiçek bahçelerini Tatavla’da kurduğunu, Vakko’nun ilk dükkânı burada açtığını, Türkiye’nin ilk cambazhanesinin ya da bugün adı Columbia Records olan Orpheon plak imalathanesinin bu semtte olduğunu kaç kişi biliyor acaba?

Tarih kokan okulun merdivenlerini çıktıkça basamaklarda yer alan eski ve yeni sokak isimlerine bakarak azalmak, eksilmek... Şahadet Sokak’a dönüşen Ermeni Kilise Sokak, Türkbeyi olarak değiştirilen Russo Sokak, bugün Gülleci olan Papazoğlu Sokak... Burası neresi, geçmiş nedir, ben kimim gibi temel sorular zihne üşüşürken bir zamanlar bu okulda öğrenci olan çocukların sanki olması gerektiğinden daha küçük tozlu sıralarına sığmaya çalışmak... Serginin dramatik bir kurgusu olmasa da yok edilmiş bir kültürün kalıntıları arasında dolaşmaktan kaynaklanıyor bu. Çünkü aslında kurguya gerek yok, sergilenen her şey gerçek.

Bir diğer oda Apokries, yani Baklahorani karnavalına ayrılmıştı. Büyük Perhiz öncesi Tatavlalıların bir arada eğlendiği bu karnavalın en şaşaalı günlerinden yasaklandığı sürece uzanan hikayesi ortak bir coşkunun, neşenin yok edilmesi demek aynı zamanda.

Bir başka odada yemek tarifleri; Yako’nun Saganaki tarifi, Nono’nun yaprak dolması, Lizi’nin Khavidz, Arşo’nun aşure...

Bir sınıftan diğer sınıfa geçerken fotoğraflar, haber kupürleri, tanıklıklar eşliğinde kah bir hikaye dinleyip kah bir ezgiye kulak kabartıp mimariden gündelik hayata, kültürel zenginliklerden komşuluk ilişkilerine uzanan bir dünyanın içinde ve dışarıdan soyutlanmış bir biçimde ‘az’ hissetmemek mümkün değil sergiyi gezerken.

Peki ya Rum azınlık? Kim bilir onlar ne hissetti bu sergiyi gezerken... Patrikhane kayıtlarına göre 1949 yılına kadar semtte bin 154 Rum aile ikamet ediyormuş, 1955’teki 6-7 Eylül Olayları’ndan sonra artan göçle bugün Kurtuluş’ta yaşayan Rum sayısı 500 civarında.

Onlar için dışarısı ne demek acaba? Kurtuluş neresi? Ya da geçmişle bugün arasındaki tezatın ortasında olan bitene yabancılaşmadan devam etmeleri mümkün mü hayatlarına?

bottom of page