10. edisyonu bu yıl 14 Temmuz - 27 Ekim tarihleri arasında Kitty Scott ve Sally Tallant’ın küratörlüğünde gerçekleştirilecek olan Liverpool Bienali, en önemli ortağı olarak Liverpool sanat okullarını gösteriyor. Güzel dünya, neredesin? temasıyla 22 ülkeden 40’tan fazla sanatçıyı bir araya getirecek olan ve şehirlilerin katılımını temel odağına koyan bienalin hazırlık sürecini Seda Yörüker yazdı
Suki Seokyeong Kang, Jeong, 2011-2015
Şairler bir satır ile dahi vurucu olmayı başarıyor, şiirin eşsiz gücü damıtılmış olmasından geliyor, nihayetinde sanatta azın estetiğine varmak büyük mesele. İşte Liverpool Bienali bu yıl Friedrich Schiller’in 1788 tarihli The Gods of Greece şiirindeki bir satırdan hareketle Güzel dünya, neredesin? başlığı ile karşımıza çıkıyor. Alabildiğine çarpıcı.
20 yılı geride bırakan Liverpool Bienali 10. edisyonunda politik, sosyal ve çevresel açıdan bir karmaşa ve derin belirsizlik içinde olan dünyaya, dünyamıza odaklanıyor. Merak edip biraz araştırdım, Schiller söz konusu şiirinde güzel dünyaya, tam olarak “nereye gittin?” diye yakarıyor. Yani bir kayıp ve ardından romantik bir sesleniş söz konusu. Güzel dünyaya “neredesin?” diye soran bu bienalin başlığında ise gelecek fikrinin bilinçli bir seçim olarak ağır bastığını görüyoruz. Romantik bir geçmişçilikten ziyade zihinsel ve üretimsel olarak aktif bir gelecek fikri, sanatın dünyalar kuran yapısına daha uygun duruyor. Öte yandan bu kavramsal çerçevede estetiğin büyük meselesi olan ‘güzellik’ kavramının da doğallığından sorgulanmaya hazır olduğunu söylemek gerekir. Güzel olan nedir?
İnci Eviner, Something Happened to Me, Video, 2016
14 Temmuz’da başlayacak olan 10. Liverpool Bienali’nin tanıtım toplantısı, Mart ayının ortasında Londra’da, Tate Modern’de gerçekleşti. Bu yıl iki kadın küratörün; Kitty Scott ve Sally Tallant’ın temasını belirlediği bienal 22 farklı ülkeden, aralarında dünya sanat hareketinde önemli yeri olan İnci Eviner ve Banu Cennetoğlu’nun da olduğu 40’tan fazla sanatçıyı ağırlayacak. 1998’ten beri gerçekleşen bienalin geçmişine bakıldığında 300’den fazla yeni işi desteklediği, 400’den fazla sanatçıyı misafir ettiği görülüyor. Bienallerin gücü de aslında burada açığa çıkıyor. Sao Paulo’dan Lyon’a, Shangay’a küresel sanat dünyasında büyük bir hareket yaratan bienaller dünyanın dört bir yanından sanatçılar ile yapıldıkları şehirler arasında tarihsel bir bellek ağı oluşturuyor. Örneğin çok erken yüzyıllardan itibaren şehir devletlerini kuran İtalya’da şehirler, zamanla ticaretle zenginleşenlerin de katkısı ile ‘en güzel şehir’ olma yarışına girdiler. Özellikle Rönesans döneminde ‘şehirli olmak’, onunla gurur duyacak bir şehir yaratmakla da eşdeğerdi. Bu yolla İtalyan şehirlerinde ortaya çıkan sanat ve mimari belleği dünya kültürel mirasında devasa bir yere sahip oldu. Dünyanın en eski bienal şehri Venedik de o eski şehir devletlerinden biri şüphesiz. Her ne kadar artık İnternet temelli küresel bir dünyada yaşıyor olsak da şehirlerin üretim dünyası açısından karşılaşmalar, sanatsal ve finansal ağlar ve de yeni tarihsellikler yaratma potansiyeli hiçbir zaman yok olmamışa benziyor. Sanat ve kültürün ne denli güçlü bir hareket ve ilişkisellik yaratacağının farkında olan şehirler ya da ülkeler, kurumlar, kişiler bienallerini de aynı güçte yaşatıyor. İngiltere’de Arts Council England’den Tate’e, British Council’den University of Liverpool’a pek çok ortağı olan Liverpool Bienali o güçte yaşayan bienallerden biri olma özelliğini taşıyor.
Francis Alÿs, Outskirts of Mosul, 2016
Liverpool Bienali’ni değerlendirirken, kuşkusuz hayat bulduğu şehrin kültürel ve sanatsal açıdan hem tarihsel bir altyapıyı hem de çağdaş bir devinimi bir arada barındırdığını gözden kaçırmamak gerekir. Bienalin gerçekleşeceği mekânlar da bunu kanıtlıyor. Örneğin İngiltere’nin ilk sanat merkezi, şehrin ise en eski mimari yapısı ve dolayısıyla 100 yılı aşkındır sanata mekân olan Bluecoat bu anlamda tarihsel altyapıya örnek ise, çok yakın zamanda, 2017’de açılan şehircilik ve çevre konularında yaratıcı projelere mekân olan RIBA North - Ulusal Mimarlık Merkezi, süreklilik gösteren kültürel bir devinimin karşılığı olarak görülmeli. Günümüzde kültürel ve sanatsal aktivitelerin düzenlendiği bir kurum olarak varlık gösteren, İnci Eviner’in işinin de gösterileceği St. George’s Hall, dünyanın en iyi neoklasik yapılarından biri olarak İngiltere Ulusal Miras Listesi’nde yer alıyor. Bu yapının yanısıra 1977’den kurulan fotoğraf odaklı sanat mekânı Open Eye Gallery, 1866’da tiyatro binası olarak açılan ve halen aynı işlevi gören The Liverpool Playhouse, 2008 yılında açılan, Francis Alÿs’in de Ortadoğu’nun çatışma bölgelerinde ürettiği minik açık hava resimlerinin gösterileceği Victoria Gallery & Museum, şehrin üniversitelerinden biri olan ve küratörlerin en önemli ortaklardan biri olarak işaret ettiği Liverpool John Moores Üniversitesi’nin John Lennon Sanat ve Tasarım Binası, dünya çapında çağdaş ve modern sanat sergilerine mekân olan Tate Liverpool, 15 yıldır sanat ve teknoloji odaklı yaratıcı bir sergi ve öğrenim merkezi olarak varlık gösteren FACT, 19. yüzyıldan anıt heykel koleksiyonuna mekân olan John Foster tasarımı The Oratory gibi mekânlar Liverpol’un nasıl bir devinimi olduğunu da açığa çıkarıyor.
St. George's Hall
Bienal, Katolik kilisesinden alışveriş merkezine, yukarıda sözünü ettiğim kültür-sanat mekânlarından şehrin sokaklarına ve de online platforma dek pek çok yere yayılacak. Ancak belki de en dikkat çekicisi, toplantıda üzerinde durulduğu gibi bu bienalin eğitim konusundaki önceliği. Scott ve Tallant, Liverpool okullarının bienalin stratejik ortağı olduğunu belirterek Liverpool Sanat ve Tasarım Okulu’nun ART LABS araştırma merkezinin, yaratıcı araştırmalar için bienale mekâna olacağını dile getirdiler. Aile workshopları ve okullar ile uzun süreli ortak çalışmaların yanı sıra Ryan Gander, Knotty Ash İlköğretim Okulu birlikte çalışarak şehre yerleştirilecek yeni işler üretecek. Bu bienalin dikkat çekici bir yanı olan 7’den 70’e şehirlilerle birlikte öğrenme ve birlikte araştırma fikri, eğitim konusuna büyük önem veren İngiltere için oldukça tipik bir mevzu. Müzeler ülkesinde müzelerin zaten öteden beri bu konudaki rolü çok açık, yani İngiliz toplumu sanat ile öğrenme arasındaki korelasyona çok aşina.
RIBA North, Fotoğraf: Edmund Sumner
Diğer yandan, İngiltere’de 1949 yılından bu yana devam eden New Contemporaries, bu seneki bienal kapsamında Liverpool’da gösterilecek. Ülkedeki sanat okullarından yenilikçi çıkışları ve yaratıcı denemeleri destekleyen bu organizasyon daha önce Damien Hirst, Chris Ofili, Tacita Dean, Mona Hatoum, Laure Prouvost gibi önde gelen sanatçıları da sergilemiş. Bloomberg Philanthropies ve Arts Council England desteği ile gerçekleşen New Contemporaries de ülkedeki sanat ile (yenilikçi yaratıcı) eğitim arasındaki ilişkinin dikkate değer bir kurumsal örneği. Ayrıca bu yıl, John Moores Resim Ödülü’nün 60. yılına girmesi vesilesiyle çağdaş sanattan ortaçağa uzanan geniş koleksiyonu ile önem taşıyan Walker Art Gallery’de bienale eş zamanlı bir resim sergisi düzenlenecek. Çağdaş Britanya resmi kapsamında verilen söz konusu ödülü geçmiş yıllarda David Hockney, Peter Doig, Rose Wylie gibi önemli isimler de almış. Bu tür etkinlikler, küresel ölçekte bir organizasyona ulusal odaklı organizasyonlar dahil etmek anlamına geliyor ki bu da sanat hareketini fazlasıyla ulusal bir değer olarak gören, destekleyen İngiltere’ye özgü bir yaklaşım olarak görülebilir.
Paulina Olowska, Alphabet, 2005
Yeni Dalga’nın büyük ismi Agnès Varda’nın bu sene 90. yaşında, bienal ortaklığı ile British Film Institute, Picturehouse ve FACT tarafından, seçkisini kendi yaptığı filmleri gösterilecek. Ayrıca Varda, sergilenecek üç kanallı video enstalasyonu ile bienalin sanatçı listesinde de yer alıyor. Indigenous (Yerli) toplulukların Tate Liverpool’da yer alacak olması, Cezayirli sanatçı Mohamed Bourouissa’nın, ülkesinin bahçelerinden yola çıkarak bir şifa bahçesi düzenleyecek olması, mimarlık tarihçisi ve malzeme uzmanı Mae-ling Lokko’nun Liverpool Rıhtımı’nda rhizomatic (köksap) temelli Kendin Yetiştir workshopları da dikkat çekici işler olarak öne çıkıyor.
Haegue Yang, Follies, Mehrfach: Gabriel Lester, 2014
Bienalin jeopolitik konulu işleri de oldukça fazla. Ortadoğu’nun İsrail - Filistin, Afganistan gibi çatışma bölgelerinde işler üreten, Irak’ta yerli sanatçılar ve göçmenlerle rezidans programına katılan, Musul’da İsis’e karşı savaşan Kürt peşmergelerin içine dahil olarak savaşı belgeleyen Francis Alÿs, yıllar içinde buralarda ürettiği minik açık hava resimleri ile Victoria Gallery & Museum’da çarpıcı bir belgesellik ortaya koyacak. Bir diğer jeopolitik odakta Banu Cennetoğlu, 1993 yılından beri Avrupa’ya girmek isterken hayatlarını kaybeden 33 bin’den fazla göçmen ve mültecinin isminin yazılı olduğu The List adlı çalışmasını kamusal alanlarda basılı ve online olarak gösterecek. Cennetoğlu’nun 2007 yılından bu yana üzerinde çalıştığı ve daha önce çeşitli ülkelerde gösterdiği liste, yok olup gidenin ismiyle anıldığı etkili bir çalışma, adeta yüze çarpan etik bir soru.
10. Liverpool Bienali sergileri, panelleri, workshop ve araştırma projeleriyle dünya sanat hareketinde önemli bir bellek yaratacak ama aynı zamanda şehirliler için eşsiz bir katılım, karşılaşma ve öğrenme alanı olacak.
Chou Yu-Cheng, 2017
#hergünebiryazı #artunlimited #unlimitedrag #KittyScott #SallyTallant #LiverpoolBienali #Liverpool #Güzeldünyaneredesin #SedaYörüker #FriedrichSchiller #TheGodsofGreece #10LiverpoolBienali #TateModern #Londra #İnciEviner #BanuCennetoğlu #SaoPaulo #Lyon #Shangay #BritishCouncil #ArtsCouncilEngland #UniversityofLiverpool #RIBANorthUlusalMimarlıkMerkezi #RIBANorth #StGeorgesHall #OpenEyeGallery #TheLiverpoolPlayhouse #FrancisAlÿs #VictoriaGalleryMuseum #LiverpoolJohnMooresÜniversitesi #TheOratory #JohnFoster #RyanGander #KnottyAsh #KnottyAshİlköğretimOkulu #NewContemporaries #DamienHirst #ChrisOfili #TacitaDean #MonaHatoum #LaureProuvost #BloombergPhilanthropies #JohnMooresResimÖdülü #WalkerArtGallery #DavidHockney #PeterDoig #RoseWylie #MohamedBourouissa #BritishFilmInstitute #Picturehouse #FACT #AgnèsVarda #MaelingLokko
Comments