Sorular da iyidir, değil mi?
- Ali Taptık
- 2 gün önce
- 3 dakikada okunur
Sanatçı Ali Taptık’ın unlimitedrag.com üzerinden okuyucuyla buluşan yazı dizisi sanatçı ve fotoğraf kitaplarını merceği altına alıyor. Serinin sıradaki yazısının odağında Emin Özmen'in Olay başlıklı kitabı var
Yazı: Ali Taptık

Emin Özmen, Olay, Fotoğraf: Beyza Bayrak (@curukkiraz) / Onagöre (@onagore.ist)
Barış çok yakın. Sırrı Süreyya Önder’i geçtiğimiz haftalarda kaybettik, 48 öğrenci hâlâ tutuklu. Olay yazmak için iyi bir zaman mı emin değilim. Emin Özmen meşgul olmalıdır bu dönemde. Foto muhabirlik günü gecesi olmayan bir iş.
Esra’dan (Özgüroğlu) ödünç alıp haftalardır geri vermediğim kitapla bakışıyoruz. Bu kitabı yazmak çok zaman aldı. Bazı eserler sizin ritminizi bir bozar ya. Kırmızı sert kapaklı, İsviçre ciltli kitabın kapağında duvardaki bir yarıktan geçen bir adam var. Sırtında “Emin Özmen Olay” yazıyor. İç kapakta da aynı ibare. Sonra dumanların içinden Taksim Meydanı’na benzeyen bir yerden gazdan kaçan bir öbek insan. Öbekler, gruplar, birbirine kenetlenmiş insanlar kitaplarındaki leitmotif’lerden biri.

Emin Özmen, Olay, Fotoğraf: Beyza Bayrak (@curukkiraz) / Onagöre (@onagore.ist)
Ben o gün o bulutun içindeydim. Emin’in sırtı polislere dönük. Olması gerektiği gibi belki de...
Kitaptaki birkaç muhteşem bir kompozisyonda kaçan adamlara bakıyoruz. Oyuncu çocukları, asker bölükleri ve duvardaki yarıktan geçen adamın fotoğrafı izliyor. Bu yarık militan bakikatleri ile polis barikatlerine varıyor. Çatışma ve polis işkencesi görüntülerini bir güruh izliyor. Önce Gezi’den sandığım bu fotoğrafa biraz dikkatli bakınca Ankara’dan olduğunu düşünüyorum. 15 Temmuz’un hemen ertesi olmalı.

Emin Özmen, Olay, Fotoğraf: Beyza Bayrak (@curukkiraz) / Onagöre (@onagore.ist)
Emin Özmen, son on yılın en etkileyici Türkiyeli fotoğrafçılarından biri. Gezi Direnişi’nden Kürt kentlerindeki yıkıma, mülteci krizinden 2023 depremlerine kadar birçok önemli olayı belgeledi. Magnum Photos üyesi olan Özmen, aynı zamanda 2014’te kurduğu Agence Le Journal ile genç fotoğrafçılara destek de veriyor.
Kitabın sonunda yazısı yer alan Piotr Zalewski ise The Economist’in İstanbul muhabiri. Türkiye üzerine yıllardır yazan Zalewski, kitabın sonunda yer alan metniyle hem bağlamsal bir çerçeve sunuyor hem de fotoğrafların tarihsel sürekliliğine dikkat çekiyor. Onun bakışı, Özmen’in duygusal ve sezgisel anlatımına analitik bir denge sağlıyor.
Sayfanın içinde beyaz çerçeveli renkli fotoğraflar, devlet ve ülkenin doğayla ilişkisini gösteriyorlar. Sonuçta doğal afetler ve onlara karşı hazırsızlığımız ülkenin bitmeyen lanetlerinden biri. Şefkat ve şiddet anları birbirini kovalıyor. Cenazeler, doğal afetler… Muhabir her yerde tüm ihtişamını kaybetmeden tanıklık ediyor. Kümeler, topluluklar ve bunların arasında sıklıkla çaresiz, öfkeli bağzan da şefkatli bir tanığı takip ediyoruz.
Emin Özmen, Olay, Fotoğraf: Beyza Bayrak (@curukkiraz) / Onagöre (@onagore.ist)
Kitap hakkında uluslararası basında birçok olumlu yorum yapıldı. The Washington Post, Olay’ı yoğun, şiirsel ve sürükleyici bir anlatı olarak tanımlarken, kitabın izleyiciyi olayların tam ortasına taşıdığını vurguladı. The Independent ise Özmen’in işini “Türkiye sokaklarında insanlık ve entrikanın günlük kaydı” olarak nitelendirdi. Collector Daily, kitabın tasarımına dikkat çekerek, tam sayfa basılan fotoğrafların izleyicide güçlü bir duygusal etki yarattığını belirtti. Bu yorumlar, Özmen’in görsel anlatımının sadece estetik değil, aynı zamanda tarihsel ve politik bağlamda da güçlü bir tanıklık sunduğunun altını çiziyor.

Emin Özmen, Olay, Fotoğraf: Beyza Bayrak (@curukkiraz) / Onagöre (@onagore.ist)
Kitabın sonunda Zalewski’nin bizi karşılayan yazısını küçük fotoğraf ile kronoloji izliyor. Özmen’in tarihsel sınırları 2013 ve 2023 arasındaki bir kronoloji bana hemen George Georgiou’nun Fault Lines isimli kitabını çağrıştırıyor. Bu kronolojik hatırlatma, fotoğrafların bazılarına bir alt yazı olurken diğerleri Türkiye’nin sıklıkla kendini boğduğu ahtapot kollarına mı dokunuyor. Yoksa tüm bunlar dünya gündemine sürekli bağlanma arzumuzun bir tezahürü mü?
Olay, olağanüstü bir görsel hafıza oluşturuyor; zamanın, coğrafyanın ve acının içinden geçen bir bakış sunuyor. Özmen’in tanıklığı etkileyici ve sezgisel; fotoğraflar izleyiciyle güçlü bağlar kuruyor. Ancak bu yoğunluk içinde, çok farklı bağlamlardaki olaylar—siyasal, toplumsal, doğal—birbirine yakın sunulduğunda, aralarındaki özgül farklar silikleşebiliyor. Kitapta güçlü bir empati ve dürüstlük var ama bu anlatım biçimi, failleri ve nedenleri yer yer geride bırakabiliyor. Bu da ileride bu arşivi kullananlar için, olayları tarihsel bağlamlarından kopararak okuma riskini beraberinde getiriyor. Özmen’in niyetiyle değil ama anlatının yapısıyla ilgili bir mesele bu. Belki de bu kitap, dışarıdan bakanlar için daha bütünleyici; içeriden yaşayanlar içinse daha çok soru doğuran bir çalışma. Sorular da iyidir, değil mi?

Emin Özmen'in küratörlüğünü üstlendiği Magnum İstanbul’da: İnsan Hakları-Olanlar Olmayanlar 10 Haziran'a kadar Bulgur Palas'ta devam ediyor. 10 Aralık'ta, 1948’te kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yıldönümünde açılan sergide 45 sanatçının Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 30 maddesine atıfta bulunan fotoğrafları bir araya geliyor.
Commentaires