Martha Graham dış mekânlarla kendi bedenini çok iyi birleştiren bir dansçıdır. Sahnedeki her nefes alışverişini dansının içine katarak izleyiciyi soluksuz bırakırken dansı bambaşka bir sırra sahiptir. Graham’ı sahnede devleştiren ve onu insan-ötesi yere taşıyan bu sır iki yüzyıllık geçmişe sahip. Yani dansın gelişiminin sanatla olan doğrudan ilişkisinden bahsediyorum.
18. yüzyıl poetikacıları, dans sanatının güzel sanatlara ait olup olmadığı meselesini çözmek için şöyle bir soru sorarlar: Dans bir hikâye anlatıyor mu? Yoksa bir mimesis mi?
Nitekim mimesis yasalarında, yapma tarzı (poiesis) ile ondan etkilenen var olma biçimi (aisthesis) arasında kurallı ilişki vardır. İnsan doğasının garantörlüğü altında vuku bulan bu yasalar, sanatı yalnızca temsili rejime indirger. Oysa estetiğin ortaya çıkışıyla birlikte temsil denen düğüm çözülür ve böylelikle estetik, mimetik yasama yetkisini altüst eder. Artık ‘poiesis’ ile ‘aisthesis’ arasında doğrudan ilişki olmakla birlikte estetik, insan dışılık diyebileceğimiz ve hafif meşrep baştan çıkarıcılığın bileşimiyle oluşur.
Martha Graham
Martha Graham’ın dansındaki sır ise estetik devinimdir. Zira sanatçı dansını kendi sınırlarının ötesine taşıyarak cisimleşmiş benliğinden sıyrılıp düşünme, algılama ve hissetme yönlü yeni güzergâhlar yaratarak dans eder. Estetiğindeki canlılık Deleuze ve Guattari’nin makine-oluş diye tanımladığı süreçtir. Sürrealistlerin bekâr makinelerinden ilhamla ortaya çıkan makine-oluş kavramı adındaki gibi makinelerle ilişkiye dayanmayıp ‘organsız beden’ diyebileceğimiz insan cisimleşmesini toplumsal üretkenliğe endekslenişinden kurtarma projesidir. Bu durum iki amaca hizmet eder. İlki, beden kendi ayrıntılı yapıları içinde doğa-kültür sürekliliğinin parçası olarak yeniden düşünmeye teşebbüs eder. İkincisi, bedenin maddiliği ileri kapitalizmin yapay verimliliğinden ve acımasız oportünizminden zıt yöne kayarak kendini yeniden oluşturma çerçevesiyle siyasi boyut kazanır. Beden, kuvvetleri, enerjileri toplayan ve dünyayla bağlantıyı güçlendiren aygıt gibi çalışır.
Heretic adlı gösterisinde organsız beden olarak Martha Graham kitlelerle olan uyumsuzluğunu gösterir. Oyunda onlarca dansçı siyahlar içinde iktidar ağı biçiminde sanatçıyı içlerine çekmeye çalışırken Graham, bedensel hamlelerle kaçmaya gayret eder. Onun için “sıradanlık yegâne günahtır.”
11 Mayıs Martha Graham’ın doğum günü ve 123 yıl önce böyle bir sanatçının doğumu bizler için büyük şans.
Sanatçının 1926’da kurduğu Martha Graham Dans Topluluğu hâlâ dünya turnesinde ve grup, Graham’ın tüm oyunlarını sahneye koymaya devam ediyor. Sahnede izleyemeyenler için hem grubun, hem de sanatçının performansları İnternet’ten de izlenebiliyor. Unutmayalım ki, şu kriz günlerinde Martha Graham’la bir an olsun rahatlayıp kendimize bakma fırsatı bulabiliriz.
Comments