top of page

İstanbul çağrışımları

Meşher Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi kapsamında Çağrışımlar isimli bir panel düzenledi. İstanbul’a bugünden ve farklı disiplinlerden bakışlar sunan panelde, konuşmacılar serginin kendilerinde bıraktığı çağrışımları paylaştı


Evelyn Gorkiewicz de Habdank, Ağa Hamamı'ndan, Yılın Son Günü, 1895, Kağıt üzerine sulu boya


Meşher'de 20 Eylül 2023 tarihinde açılan ve 26 Mayıs 2024'e kadar devam edecek, küratörlüğünü Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı'nın yaptığı Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan çeşitli nadide eserlerden oluşuyor ve İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan zaman dilimini kapsıyor. Şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki sergide geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eser yer alıyor. Sergideki eserlerin üreticileri de büyük çeşitlilik gösteriyor. Gemi kaptanından seyyahlara, askerlerden elçilere, yazar, ressam ve fotoğrafçılardan mimar ve şehir plancılarına kadar Batılılar tarafından bazen politik veya askeri bazen estetik amaçlarla üretilen eserlerde farklı teknikler öne çıkıyor. Yapıldıkları dönemin diplomatik ilişkilerine, şehrin geçirdiği dönüşümlere, çok kültürlü yapısına ve sosyal yaşamına ait izler bulunduran görüntülere yazılı kaynaklardan alıntılar eşlik ediyor.


Çağrışımlar panelinden


Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi kapsamında 5 Ocak 2024 tarihinde, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) Oditoryumu’nda, farklı disiplinlerden uzmanların katıldığı Çağrışımlar isimli bir panel düzenledi. İki oturumdan oluşan panelin açılış konuşması Nilüfer H. Konuk tarafından yapıldı.


 

Panel Programı

Şeyda Çetin moderatörlüğünde 1.Oturum

11.00–11.10 Nilüfer H. Konuk – Açılış Konuşması

11.10–11.30 Latife Tekin – İstanbul Üstüne İstanbul Kuranlar

11.30–11.50 Murat Germen – Bakma, Görme ve Aktarma Biçimleri: İstanbul’un Evveli ve Âhiri 

11.50–12.10 Dikmen Gürün – Beyoğlu’nda Seyir Hâli

12.10–12.30 Soru – Cevap 

12.30–14.30 Öğle Arası 

Ebru Esra Satıcı moderatörlüğünde 2.Oturum

14.30–14.50 Cem Behar – Şehrin Ortak “Sound”u

14.50–15.10 Murat Belge – Batı’dan Bakışla İstanbul

15.10–15.30 Gülsün Karamustafa – Sosyal Medyada “Paylaşılan” Eski İstanbul

15.30–15.50 Soru – Cevap 

16.00–16.30 Zeynep Çelik – Kapanış Konuşması

 

Murat Germen, Latife Tekin

Murat Belge, Gülsün Karamustafa, Cem Behar


Latife Tekin – İstanbul Üstüne İstanbul Kuranlar

Serginin küratörlerinden Şeyda Çetin’in moderasyonundaki ilk oturumda Latife Tekin İstanbul Üstüne İstanbul Kuranlar başlıklı metnini okudu. Şehri şehir yapan etkenleri öne çıkardığı konuşmasına, İstanbul’u görmeden hayalen resmeden sanatçıları selamlayarak başlayan Tekin, “O hayal meyal eserler başka bir yerden dokunup duygulandırdı beni, İstanbul’u görmeden göçüp gelmiş insanlar arasında büyüdüğüm için. İlk romanlarımda şehrin içinde hayat arayanları hikâye edip anlattım; kederli, masum bir habersizlikle İstanbul üstüne kurdukları İstanbul’da savrulup gidenleri,” dedi.


Murat Germen – Bakma, Görme ve Aktarma Biçimleri: İstanbul’un Evveli ve Âhiri 

Etkinlik, Murat Germen'in Bakma, Görme ve Aktarma Biçimleri: İstanbul’un Evveli ve Âhiri başlıklı sunumuyla devam etti. Germen, sergide yer alan Henry Aston Barker, Antoine-Ignace Melling gibi isimlerin eserlerini benzer açı ve kadrajlardan kendi çektiği fotoğraflarla karşılaştırmalı olarak sundu ve “İstanbul’un evveline dair pek çok tasvir var. Bu şehir bir yandan da büyük bir hızla değişiyor. Son zamanlarda korkutucu bir hal aldı bu değişim… Âhir de biraz ona gönderme, onu temsil ediyor,” dedi.


Dikmen Gürün – Beyoğlu’nda Seyir Hâli

Panele rahatsızlığı nedeniyle katılamayan Dikmen Gürün’ün Beyoğlu’nda Seyir Hâli başlıklı metnini Nilüfer H. Konuk okudu. Beyoğlu’nun yok olan tiyatro sahnelerinin izini süren Gürün, metni Muhsin Ertuğrul’un 1931 yılında Darülbedayi dergisinde çıkan şu sözleriyle bitirdi: “Bir tiyatro istiyorum efendim. Ben bir tiyatro istiyorum. Bir tiyatro binası lazım. Bu İstanbul şehrine her şeyden evvel bir tiyatro binası lazım.”


Cem Behar – Şehrin Ortak “Sound”u

Panelin ikinci oturumuysa serginin küratörlerinden Ebru Esra Satıcı’nın moderasyonunda devam etti. Sergide yer alan Cosimo Comidas de Carbognano’nun (Kömürciyan) iki panoramik eserine odaklanan Behar, “Meşher’deki panoramalara bakınca neredeyse beş asra yayılan bir ses yelpazesi söz konusu. İki panorama benim için çağrışım kaynağı oldu. Pera’da Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen biri Carbognano. Yani İstanbul’a dışarıdan bakanların aksine İstanbul’un içinden biri… Tarihi yarımadayı çok geniş bir açıyla ele almış. Biri Galata Kulesi, diğeri Kız Kulesi yakınlarından. Yüzlerce, binlerce evin hepsi aynı şekilde çizilmiş. Bu manzaralar bana şehrin genel müzikal sound’unun da homojen olduğunu düşündürüyor. Sözünü ettiğim müzikal sound, geleneksel Osmanlı-Türk musikisi. 19. yüzyılın ortalarına, belki de daha sonrasına kadar bu musiki geleneği tıpkı resmedilen evlerin şekli şemali gibi homojen,” dedi.


Murat Belge – Batı’dan Bakışla İstanbul

Batı’dan Bakışla İstanbul başlıklı konuşmasında Murat Belge söze, ilk çağlardan günümüze İstanbul’un yüzyıllara yayılan tarihi, değişim ve gelişimine dair genel bilgiler vererek başladı. İstanbul’un birkaç kez el değiştirmiş bir şehir olmasının, hem mimari hem de kültürel anlamda değişiklikler yaşamasına neden olduğunu anlatan Belge, şehrin mimari kökeninin Grekoromen, geometrik ve kamuya yönelik olduğu, Osmanlı’daki yaklaşımın ise kamudan özele doğru olduğu bilgisini verdi.


Gülsün Karamustafa – Sosyal Medyada “Paylaşılan” Eski İstanbul

Karamustafa, Sosyal Medyada Paylaşılan Eski İstanbul isimli konuşmasında “Sosyal medyada karşımıza eski bir fotoğraf çıktığı zaman önce özlem ve nostalji oluyor. Herkes ‘Ne kadar güzelmiş o günler, keşke o günlere ışınlansam,’ diyor. Bu kaynakların sunum biçiminde aynı zamanda bir bellek oluşturma çabası da var. Ancak bu çaba akademik bir çalışma ya da kaynak arama değil. Bir -miş’li geçmiş konuşma tarzıyla İstanbul anlatma durumu var, bir şehrin tarihi -miş’li geçmiş zamanla yazılamaz. En önemli noktası da bu resimler sebil gibi kullanılıyor ve hiçbirinin nereden geldiğini, kimin olduğunu bilmiyoruz. Sadece internette akıp gidiyor. Bu durumun nereye doğru gittiği de belirsiz. Peki, bu kaynaklarda yazılan yanlışlar nedeniyle ilerisi için nasıl bir bellek oluşacak? Bir hayli dramatik,” dedi.


Zeynep Çelik – Kapanış Konuşması

Panelin kapanış konuşmasını sergi çalışmalarına Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergi kataloğu için kaleme aldığı Biz ki İstanbul şehriyiz, güzelizdir başlıklı makalesiyle katkı sağlayan Zeynep Çelik yaptı. Çelik, “Sergideki panoramalardan aldığım ilk mesaj sadece şehrin güzelliğiyle sınırlanmıştı. Halbuki serginin, İstanbul’un göz alıcı cephesi ardında dürtüklediği pek çok konu ve soru var. Bugünkü sohbetimizin formatını oluştururken amacımız belki de ilk bakışta birbirine benzeyen 100 küsur sanat eserinin bizleri nereye götüreceğini izlemekti. Farklı alanlardan gelen konuklarımızın konuşmaları birbirlerini çok güzel tanımladı, yeni pencereler açtı ve sergiye yeni anlamlar kazandırdı,” dedi.


Şeyda Çetin ve Esra Ebru Satıcı küratörlüğündeki Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi 26 Mayıs 2024'e kadar Meşher'de ziyaret edilebilir. Sergi kapsamında düzenlenen panel Çağrışımlar, Meşher'in YouTube hesabındaki Çağrışımlar Paneli (1. Oturum) ve Çağrışımlar Paneli (2. Oturum) videolarından izlenebilir.


bottom of page