top of page

I. Doğaya Sanat Çalıştayı: Kaz Dağları’nda birlikte keşfetmenin atölyesi

11-17 Ağustos 2025 tarihleri arasında düzenlenen I. Doğaya Sanat Çalıştayı, doğayla ve insanla sanat üzerinden buluşmayı amaçlıyor. Kaz Dağları’nda bu yıl ilk kez gerçekleşen etkinliğe dair izlenimlerimizi ve çalıştayın parçası olan kişilerin deneyimlerini derledik


Dosya: Uğur Ugan


ree

Reyhan Mente, Hiçbir Zamandan İzler 050, 2025, Kağıt üzerine emülsiyon transferi, 32x26 cm


Kaz Dağları’na her vardığımda ilk hissettiğim şey; genelde doğayla özdeşleştirilen sessizlik, sakinlik gibi duygular değil rüzgârın ağaçları kökünden sarsarcasına yarattığı oyunun büyüleyiciliği olmuştur. Öyle ki tarih boyunca efsanelere, mitlere konu olan bu kadim bölgede sert esen rüzgârın ağaçlara yaptığı bu görsel şöleni meditatif bir şekilde dalıp izlemek büyüleyici bir oyun yaratabilir. Üstelik yangınların çepeçevre sardığı günlerde, tüm güzel şeylere son kez bakıyormuşuz gibi ülkenin dört bir yanı alevler içindeyken… Böylesi günlere denk düşen bir doğa oyunu en azından bir nebze olsun bir nimet gibi. 


Belki de bu oyuna benzer duyguları keşfedenler binlerce yıldır mitlere, efsanelere ve direnişlere ev sahipliği yapmış bu dağ silsilesini, bu yaz daha farklı bir hikâyeye dahil etti. Kaz Dağları'nın eteklerinde nüfusu 450'yi geçmeyen ve bir cennet tasvirinden çıkmış gibi duran Mehmetalan Köyü yeniden keşif, deneyim ve üretim alanına dönüştü. Hem geleneksel yapısıyla şaman kültürünün izlerini taşıyan hem de bakir kalmış doğasıyla kartpostaldan çıkmış gibi güzellikleri olan köy; sanata, üretime ve birlikte keşfetmeye sahne oldu. 


11-17 Ağustos 2025 tarihleri arasında Mehmetalan Köyü’ndeki Kybele Natural Camping’inde ilk kez gerçekleşen I. Doğaya Sanat Çalıştayı doğayla bütünleşen, kırsal çevreyi irdeleyen ve yerel kültürü merkezine alan çağdaş sanat üretimlerini desteklemeyi hedefleme amacıyla yola çıktı. İş insanı ve koleksiyoner Oğuzhan Taflı'nın desteğiyle, Seydi Murat Koç ile Tuğçe Eren yürütücülüğünde hayata geçirilen çalıştay; Ahmet Duru, Betül Kotil, Göksu Gül, Nisan Talaz, Reyhan Mente, Sefa Çatuk, Selin Sezgin, Serdar Acar, Serkan Yüksel, Seydi Murat Koç, Sinan Orakçı, Taylan Türkmen ve Tuba Geçgel’i bir araya getirdi. 


Soldan sağa: Seydi Murat Koç, İnsanlar Alemi serisinden, 2025, Tuval üzerine akrilik ve yağlı boya, 80x60 cm Serkan Yüksel, Eşik 2, Masum Köylü, 2025, Kağıt üzerine elle kesim, sprey boya, 73x73 cm Tuba Geçgel, Touching, 2025, 110x80 cm


Çalıştay, sanatçıları doğayla buluşturmanın ötesinde, kırsal çevreyi ve yerel kültürü odağına alarak üretim pratiğini yeniden tanımlıyor. Katılımcılar, farklı disiplinlerden gelen sanatçılarla bir araya gelerek, hem köyün doğal peyzajı hem de yerel halkla kurdukları ilişkiler üzerinden yeni işler ürettiler. Bu yönüyle etkinlik, yalnızca bireysel sanatsal ifadelerin değil kolektif deneyimlerin de öne çıktığı bir paylaşım alanı oluşturmayı amaçlıyor.


Burada sanatçılar yalnızca çağdaş sanatın olanakları dahilinde değil doğadan aldıkları ilhamla; toprakla, dereyle, köylülerle kurdukları etkileşimi de işlerine yansıttılar. Atölyeler, söyleşiler ve doğa yürüyüşleri, üretimin ötesinde ortak bir yaşam pratiğine dönüştü. Sanat, bir nesneyi biçimlendirmekten çok, bir iz bırakma, bir tanıklık etme, belki de doğaya kulak vermenin yeni bir yolunu arama hâli olarak gözler önüne sunuldu.


Koleksiyoner Oğuzhan Taflı, I. Doğaya Sanat Çalıştayı Sanat Danışmanı Seydi Murat Koç ve I. Doğaya Sanat Çalıştayı sanatçıları Betül Kotil ile Tuba Geçgel’in çalıştay üzerine düşüncelerini derledik.


Soldan sağa: Reyhan Mente, Hiçbir Zamandan İzler 048, 2025, Kağıt üzerine emülsiyon transferi, 32x26 cm

Sinan Orakçı, İsimsiz, Kağıt üzerine rapido kalem, 29x21 cm



Koleksiyoner Oğuzhan Taflı


Köy için yapabileceğimiz en iyi şeyin sanatı buraya getirmek olacağını düşündük. Mehmetalan Köyü’yle tanıştığımızda farklı bir şey bulduğumuzu fark ettik. Bu köy çok değerli, geçmişi çok sağlam ve âdetlerine çok bağlı bir yer. Geçmişten gelen kültürlerini öğrenip bu insanlarla yan yana geldiğinizde “biz burası için ne yapabiliriz” diye bir fikir uyandı içimizde. Yıllar içinde burayı çok özümsedik. Bu köyle ilgili daha yüceltici şeyler yapmak gerekliliğini hissediyorduk. Köy için yapabileceğim en iyi şeyin sanatı buraya getirmek olacağını düşündüm. Küçük bir koleksiyonum da vardı. Sanatçılarla beraber bir çalıştay yaparsak hem köy halkı hem de Mehmetalan için büyük bir gelişim olur diye düşündüm. Bu köydeki insanlar o kadar değerli ki onlar kadar değerli bir şey koymak gerektiğini düşünüyorum. Asıl amaç Mehmetalan Köyü ve köylüsünün doğal güzelliklerinin yanında sanatı da birleştirmek.

“Doğayla Sanat” dedik, doğa için değil. Doğa zaten kendi kendini idame ettiriyor. Doğayla sanatı iç içe geçirmek istedim ben. Buraya gelen sanatçıların doğayı keşfetmesini, nefes almasını, suyunu içmesini ondan sonra da kendi yapacakları eserler için etkilenmelerini istedim.

Buradaki hayalim; bu köyde bu tarihlerde bu organizasyonun olduğunun bilinmesi ve belki de çok büyük bir hayal ama bir süre sonra sanatsal işler üretmek isteyen herkesin buraya başvuru yapması. Çok ütopik belki ama Aziz Nesin’den ilhamla Matematik Köyü gibi bir sanat okulu olabilir burada. Böyle bir şey doğabilir belki ama öncelikle istediğimiz burada bunu sürdürebilmek. Burada yapılan hiçbir iş satılmayacak, devredilemeyecek ve hediye de edilmeyecek. Bunun için sözleşmeye özel bir madde koydurdum. Burada yapılan bütün iş, bu sanat çalıştayı için kalacak ve sonraki yıllarda birikecek. Bu birikim burada belki güzel bir sergi ya da müze oluşturabilir. 



I. Doğaya Sanat Çalıştayı Sanat Danışmanı Seydi Murat Koç


Fikir geçtiğimiz mayıs ayında doğdu ve çok hızlı gelişti. Bunu geleneksel bir hale getirelim ve her yıl burada yapalım fikri gelişti. Kaz Dağları’ndaki Mehmetalan Köyü’nde yaşayan insanları da dahil eden bir sanatsal etkinlik olsun diye düşündük. Onun için köydeki insanlarla birlikte geliştirilecek workshop’larla desteklenecek bir sanat çalıştayı yapalım istedik. Nihai sonuç olarak şu an burada bunu başardık. Süreç hızlı ve verimli ilerledi. Bu ilk deneyimimiz, buradaki Kybele Natural Camping mekanının ilk açılışı da bizimle beraber oldu. Bu fikrin gelişerek her yıl başka bir şeye dönüşmesi belki bir festival havasına dönüştürülmesi hayalini kuruyoruz ve bu bizi heyecanlandırıyor.

En önemli hedeflerden birisi olarak yerel halka bu çalıştayı gerçekleştirme amacımız vardı. 13 sanatçının seçkisini Tuğçe Eren’le beraber yaptık, multidisipliner bir çalıştay oldu, heykelden tekstile, seramikten resme kadar farklı disiplinler bir araya geldi. İlk defa fotoğrafla ilgili bir sanatçıyı bir çalıştaya davet etmiş olduk. En genç sanatçımız da o Reyhan Mente. Ben bugüne kadar 20’den fazla çalıştaya, seminere ve sempozyuma katıldım. Farklı sanat disiplinlerinden gelen sanatçıları bulundurarak farklı eserleri örneklendirmiş oluyoruz. Burada sanatçı davet etmenin yanı sıra koleksiyonerler ve sanatseverleri de davet ettik. Belki daha sonra yer vereceğimiz sanatçıları da burada görmek istedik. Bu bakımdan bu da bir ilk olabilir. Umarız bu her yıl gelenekselleşerek devam eder.

Üç çalıştay gerçekleştirdikten sonra büyük bir sergi yapmayı düşünüyoruz. İlki belki köyde olabilir, ikincisi ya da üçüncüsü İstanbul ya da Ankara gibi bir büyük şehirde olacak. Büyük bir sergi yaparak çalıştaydaki bağlantıyı da izleyiciye göstermiş oluruz. Gelecek yıl belki çalıştayı sadece plastik sanatlar alanında sınırlamayıp, müzik, edebiyat, şiir, gösteri sanatları gibi bir şeye dönüştürebiliriz.



I. Doğaya Sanat Çalıştayı sanatçılarından Betül Kotil


Buradaki bütün sanatçılar gibi, atölyeden bağımsız ve kapalı alandan çıkıp ortak bir çalışma alanında buluşmak çok güzel. Birçok disipline şahit olmanın yanı sıra seramik, mozaik ve farklı tekniklere de aşina oluyorsunuz. Sanatçıların üretimini ve aşamasını görmek çok şeffaf. Benim ilk çalıştayım bu. Daha önce bir bienal deneyimi var ama orada bir atölye deneyimi olmadı. Aslında biraz kaygılı geldim, herkesin içinde çalışabilir miyim diye çünkü benim işlerim biraz daha meditatif ve kapanmayla ilgili. Fakat çok güzel gidiyor her şey. Doğada olduğumuzdan dolayı bir enerji var, birlikte olmakla da alakalı olabilir. Ne üretim sürecinde ne de sosyal süreçte herhangi bir dezavantaj yaşamadım. Görünürlük, işi birlikte üretme, sanatçının birbiri arasındaki duygusal paylaşımı ve özel alanı birlikte paylaşmamız adına olumsuz hiçbir şey görmedim. O tezgah hepimizin özel alanı. Aslında benim atölye anlayışım içeriye kimin gireceğine bile karar vermekle alakalı. Showroom gibi kullanmıyorum atölyeyi. Bu biraz daha iç dünyaya izin vermek gibi gelir her zaman. Ben ilk kez bambaşka bir duygu yaşıyorum burada. Paylaşımcı olmak, bir aradalık, bu pazarın içinde rekabetsiz yer almak, kolektif bir şekilde bulunmak sempatik bir durum. Pazarda bir rekabet var ama buradaki çalıştayda herkes birbirine destekçi.



I. Doğaya Sanat Çalıştayı sanatçılarından Tuba Geçgel


Daha önce hiç çalıştayda yer almamıştım, kolektif çalışmalarda bulunmuştum. Birlikte üretiyor olmak bana çok iyi ve çok doğal hissettiriyor. Onun dışında farklı disiplinlerden insanlarla bir yerde olmak farklı yeteneklerle birlikte olmak aşırı heyecan verici. Hiç bakmadığın yerlerden bazı konulara bakmayı görebiliyorsun. Bu çalıştayın katkıları var. Mesela muhteşem bir çocuk etkinliği gerçekleştirildi. 40 tane çocuğa hiç yapmadığı bir şey bir sanatçı tarafından gösterilerek yapıldı. Belki o çocuk o hikayeden çok zevk aldı. Bundan zevk aldığını o an öğrendi. Bizim için de öyle. Farklı perspektiflerden bakıyorsun ve farklı yetenekleri alıp kendine entegre edebilirsin. Şu an ilki yapılıyor ama gayet iyi ilerliyor. Belki daha profesyonel bir yapıya dönüşebilir ve gelenekselleşebilir. Daha fazla insanın katkısıyla farklı üretim süreçleri geliştirilebilir. İçinde bulunduğumuz köy, sanatla iç içe bir yere dönüşebilir. Bence kolektif üretimler her zaman çok iyi. Yeteneklerimiz ve düşüncelerimiz sadece kendimiz için değil. Faydamız olabiliyorsa çok iyi.

Sonuç itibarıyla ilki düzenlenen ve emekleme aşamasında olan çalıştay için ilerleyen yıllar bir başka etkinliğe de ya da sözü edildiği gibi diğer sanat disiplinlerini de kapsayan bir festivale dönüşebilir. Köyün çocukları ve kadınlarıyla beraber gerçekleştirilen atölyeler, o an için birçok insanın hikayesine dokunması sebebiyle çok değerli. 

Homeros’un İda Dağı’nda, tanrıların izlediği o kutsal topraklarda, çalıştayın küçük ama kıymetli girişimi bu vesileyle çağdaş sanatın fırçasını doğanın tuvaline dokunduruyor. Doğanın kalbinde düzenlenen bu çalıştay, insana şu yalın gerçeği hatırlatıyor: Sanat, kendini yalnızca galerilerin duvarlarında değil, bir ağacın gölgesinde, bir taşın dokusunda, bir köyün gündelik yaşamında da bulabilir. Ve belki de asıl anlamını, tam da burada – doğanın sarsılmaz döngüsünde – kazanabilir.


Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.

Bütün yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Unlimited’a aittir. İzinsiz alıntı yapılamaz.

All content is the sole responsibility of the authors. All rights to the texts and images belong to Unlimited.

No part of this publication may be reproduced or quoted without permission.

Unlimited Publications

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page