Harflerin isyanı
- Ceylan Önalp
- 22 Ağu
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Ağu
Selçuk Demirel’in çizimleri ile Lyliane Adra’nın metnini bir araya getiren Uzak Bir Ülkede, Okuyan Us tarafından yayımlandı. Kitapta karşılaştığımız kelimesiz bir dünya anlatısının günümüzdeki yankısı üzerine düşünüyoruz
Yazı: Ceylân Önalp

Uzak Bir Ülkede kitabından, Çizim: Selçuk Demirel
Harfler bazen sessiz kalmayı reddeder. Hele ki yıllarca köşede tutulmuş, yasaklanmış, üzerine bastırılmışlarsa. Bu kadar baskıya dayanamayan harfler bir gece, aniden, duvardaki bir yazı olarak çıkar karşımıza: Özgürlük. Ve bunu kim yazmış biliyor musunuz? Tebeşiri hâlâ elinde tam tutamayan bir çocuk.
Selçuk Demirel’in incelikli çizgileriyle Lyliane Adra’nın Fransızcadan Melike Aydın tarafından dilimize taşınan anlatısını bir araya getiren Uzak Bir Ülkede, her ne kadar “çocuk kitabı” rafına iliştirilmiş olsa da aslında büyüklerin tüylerini ürpertecek kadar tanıdık bir hikâye anlatıyor. Her cümlesiyle “Bir yerden hatırlıyorum bunu” dedirtiyor. Peki ama nereden?
Hiçbir şey anlamadığı konularda kendinden emin nutuklar atan bir başkan adayı. Okumayı bilmeyen, harfleri tanımayan ama buna rağmen ülkenin kaderini yöneten bir lider. Kitaplardan korkan, düşünceden nefret eden, yazıyı suç sayan bir rejim. Bu, yalnızca Vérédonia’nın değil hepimizin hikâyesi.

Uzak Bir Ülkede
Kitaplar yasaklanıyor, gazeteler kapanıyor, sokak isimleri siliniyor, geçmişin bile unutulması isteniyor. Çünkü kontrol, bazen kelimenin en küçük birimine kadar iniyor: harflere. Ve sonunda, harfler dayanamayarak ayaklanıyor. Selçuk Demirel’in çizgileri burada yalnızca eşlikçi olmaktan çıkıp sayfalara kendi başına birer sözcük gibi işliyor. LePetit’in başkanlık sarayının soğuk, beyaz duvarlarıyla yer altındaki kömür yazılar arasında uzanan zıt kutuplar, çizginin de metin kadar politik bir eylem olabileceğini gösteriyor. Bir diğer deyişle, renk kullanmadan renklendiriyor durumu. Öyle ki bazı sahneler ister istemez bugünün gündemine göz kırpıyor. Televizyon karşısında tuhaf konuşmalar yapan bir lider, aynalarını bir ördekle kapatan paranoyaklar, halkı ihbarcılığa teşvik eden bir sistem.
Yalnızca kurgusal bir distopya değil bu; dilin silindiği, kelimelerin fişlendiği, kimliklerin alfabenin dışına itildiği başka coğrafyalardan tanıdık bir yankı da var içinde. Yasaklanan bir şarkının, kaybolan bir alfabenin, üç dilli büyüyen bir çocuğun belleğine yapılan baskı gibi. Ama hikâye yalnızca karanlıkla dolu değil. Aslında bu, kelimelerin geri dönüşünün; çocukların sessizce büyüttüğü bir devrimin hikâyesi. Okuma bilmeyen polisler, kömürle yazılmış duvar sloganları, yer altındaki şiir geceleri. Hepsi adım adım örülen bir özgürlük ağının parçası.
Uzak Bir Ülkede kitabından, Çizim: Selçuk Demirel
Okuyorum, öyleyse varım.
Kitabın en çarpıcı anlarından olan bu cümle, yalnızca René Descartes’a bir selam değil, aynı zamanda bugünün dünyasında hâlâ geçerli, hâlâ cesaret isteyen bir anın temsili. Hele ki bazılarının harflerden korktuğu, kitapların ancak dekor olarak kullanıldığı, “bir bilene sormak” fikrinin bilmenin önüne geçtiği coğrafyalarda. Ve ne zaman bir çocuk yeni bir kelime öğrense, bir yetişkinin yola çıkma ihtimali biraz daha azalıyor. Çünkü sözcükler çoğaldıkça, gitmek yerine anlatmak mümkün oluyor. Bazı kelimeler vardır; taşınmaz, yer değiştirince anlamını yitirir. Onlar bulundukları toprağa kök salar. Götürülmek değil orada yaşanmak ister.
Uzak Bir Ülkede, günümüzün politik baskılarla dolu atmosferine çocukların gözünden ama yetişkinlerin kalbine dokunan bir karşı çıkış. Aynı zamanda bir sanatçının duyarlılığıyla inşa edilmiş bir kitap. Söz, burada yalnızca anlam taşımaz; sayfa düzeni, çizgilerin boşlukla ilişkisi, anlatının nefes aldığı alanlarla birlikte hareket eden bir tür silaha, bazen de ilaca, dönüşür. Ve evet, bu zehir ya da panzehir bazen bir diktatörü boğabilir de. Gözümüzün önünde adım adım kurgulanan bu hikâye adeta hem siyasi hem estetik bir öneriye dönüşüyor.
Günün sonunda geriye kalan şey, dağılan harflerin uçuştuğu berrak bir gökyüzü, yeniden şarkı söyleyen nehirler ve kitaplara yeniden inanan bir çocuk. Bazen bir devrim sadece bir kelimeyle başlar. Bazen bir kitapla. Bazen de, suskun kalmak istemeyen bir harf ile.









Yorumlar