Eylül 2023’de Tate Britain’de açılan Sarah Lucas: Happy Gas sergisi, sanatçının izleyicileri içten ve provakatif bir selamlaması. Lucas'ın pratiğini sergideki yapıtlar üzerinden ele alıyoruz
Yazı: Yıldız Öztürk
Sarah Lucas, HAPPY GAS, Tate Britain'da yerleştirme görünümü, 2023, Fotoğraf: Tate (Lucy Green)
Sarah Lucas, 40 yıla yakın bir süredir, muzip bir şekilde, gündelik nesnelerin nötr olduğu varsayılan anlamını imalarla bozuyor. Lucas, 1990’larda ortaya çıkan ve güncel sanat kanonunda çoktan yerini alan Genç İngiliz Sanatçılar grubunun bir parçası olarak öne çıktı. O günden bugüne Lucas’ın sanatı hakkında konuşurken onu “provakatif” ve “mizah” kelimeleriyle yan yana anmadan geçemeyiz.
28 Eylül 2023’de Tate Britain’da açılan ve 14 Ocak 2024’e kadar devam eden Sarah Lucas: Happy Gas sergisi, sanatçının izleyicileri içten ve provakatif bir selamlaması gibi görünüyor. “Lucas’ın sergi başlığı HAPPY GAS -bu başlık nitrojen oksite bir göndermedir- 2023 İngiltere’sindeki antisosyal davranışlara ilişkin gazete manşetlerinden biri olabilirdi. İlacın satışının yasaklanması ve rekreasyonel kullanımına dair siyasi vaatler İngiliz basınında yer alan bir dizi vesveseli hikâyenin ana temasını oluşturuyor. HAPPY GAS, aynı zamanda, Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) sistemiyle birlikte kurulan doğum servislerini ve dişçi randevularını anımsatıyor. Bu anımsatma -Lucas’ın çalışmalarının diğer boyutlarında da olduğu gibi- sanatçının eserlerinin İngiliz motifleri ve referanslarına çok bağlı olduğunu gösteriyor.”[1]
Dört galeriye bölünen serginin girişinde sanatçının erken tarihli işleri yer alıyor. Tabloidlerde yer alan görüntüler, hayatımızın parçası haline getirilen eril görsel kültürün sarih bir ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Medyada kadın bedeni temsilinin arkasında yatan erkek bakışını mizahi bir dille müzeye taşıyan sanatçı, kelime oyunları ile kanıksanan söylemleri tersine çeviriyor. Argo ve gündelik dili bir zamanlar adeta kutsal mabet alanları olarak görülen müzeye sokarak, sanat ve gündelik hayat arasındaki sınırları eritiyor: Tabloidleri anıtsallaştırarak sokağın dilini sergiye dahil ediyor. Sıklıkla kolajın gücünden yararlanan sanatçı montajın etkin dilini dolaşıma sokuyor. Anlamı parçalayıp yeni bütünler oluşturuyor. Bu bütün, parçaların da anlamını yitirmediği bir noktada, grotesk sahneler yaratıyor.
Sergiye dahil olduğumuz ilk andan itibaren sanatçının malzeme repertuvarının ve anlatım dilinin zenginliği görülüyor. Sandalye, kova, mum, motosiklet başlığı gibi malzemelerin kullanıldığı yerleştirme ve heykeller, müdahale edilmiş tabloidler, duvarın tamamını kaplayan fotoğraflar Lucas’ın sanat üretim dilinin zenginliğini yansıtıyor. Malzemelerin sanatçı tarafından erişilebilir olması, onun sanat pratiğindeki sınıfsal dinamiklerine de ayna tutuyor. Sanatçının duvarda yer alan açıklamaları, izleyici ve sanatçı arasındaki diyaloğu kolaylaştıran bir küratöryel tercih. Bu açıdan sergi izleyiciyi anında içine çekiyor, izleyicide merak duygusunu tetikliyor, keşfe ve deneyime kapı aralıyor. Sergi, ilk galeriden itibaren erkekliğin yarattığı konfor alanlarını deşifre ediyor. Genellikle erkeklikle özdeşleştirilen sandalye neredeyse taht olarak karşımızda dururken sanatçının Wanker (1999) işinde olduğu gibi bu algıyla dalga geçiyor, aşağı yukarı hareket eden mekanik bir kolun olmayan bir penisi okşama sahnesi erkeklik imgesini gülünç hale getiriyor.
Sarah Lucas, HAPPY GAS, Tate Britain'da yerleştirme görünümü, 2023. ZEN LOVESONG, 2023; GODDESS, 2022; Eating a Banana, 1990, Fotoğraf: Tate (Lucy Green)
Sarah Lucas, HAPPY GAS, Tate Britain'da yerleştirme görünümü, 2023. BUNNY RABBIT, 2022; ZEN LOVESONG; 2023; GODDESS, 2022, Fotoğraf: Tate (Lucy Green)
İkinci galeriye geçtiğimizde duvarları kaplayan Eating a Banana (1990) ile karşılaşıyoruz. Bu işte, Gary Hume tarafından farklı açılardan çekilmiş fotoğraflarda Lucas’ı farklı şekillerde muz yerken görüyoruz. Hem muz yemenin yarattığı cinsel çağrışımlar hem de devasa boyutuyla fotoğraflar ikonikleşiyor. Bu galerinin merkezine konumlandırılan yerleştirmeler için Bunny (1997)’nin yakın akrabaları diyebiliriz. Bir geçit töreni havasında sergilenen bu bedenler genel olarak arzulu ve kışkırtıcı görünüyor. Fat Doris (2023) ise yorgun görünmesine rağmen seksiliğinden ödün vermeden taht benzeri geniş bir koltukta kendinden emin bir şekilde oturuyor. Dayatılan tek tip güzellik algısı doldurulmuş çoraplarla kelimenin gerçek anlamıyla da eğilip bükülmüş durumda.
Arzu nesnesi olarak kodlanan bedenler kendinden emin görünüyor. Bu başsız bedenler rahatça olduğu alana yayılmış, bacaklarını uzatmış ve varlığını hissettiren kişilikler. Naylon çoraplı dolgu bacaklar, heteroseksüel erkek bakışı tahayyülündeki kışkırtıcılıktan oldukça uzak, kışkırtıcılıkları içten gelen bir tona sahip. Bir başkasının zevki için değil, kendi istediği için. Eril bakışı ters yüz eden Lucas, mizahi unsurlarla yeni imgelem dünyası yaratıyor. Böylece anlamın politik olarak yeniden ele geçirilmesini sağlıyor. Sanatçının odaklandığı konu ve malzeme kadar ölçek de nesnelerin anlamını yapı-söküme uğratıyor.
Sarah Lucas, HAPPY GAS, Tate Britain'da yerleştirme görünümü, 2023. Fat Doris, 2023 and Tit Tom 2, 2023, Fotoğraf: Tate (Lucy Green)
Üçüncü galerinin girişine konumlandırılan dev penis, Lucas’ın sanatına aşina olanlar için şaşkınlık yaratmasa da sanatçıyla ilk kez tanışanlar açısından şaşırtıcı olabilir. Sanatçı grotesk penisin izleyici üzerinde yarattığı etkiyi ölçüyor. Sanatçının işleri bir avuç dolusu soğuk su gibi, izleyicinin yüzüne çarpıp onu ayıltıyor. Erkekliklerle ve erkek bakışıyla ince ince dalga geçerken mizahın gücüne yaslanıyor. Erkek merkezli arzuyu sorgulayan sanatçı kadınları kurbanlaştıran eğilimleri darmadağın ediyor. Bu görsel kültür dünyasında hazdan vazgeçmeyen ama onu var olan şekliyle de kabul etmeyen bir konumun olanaklarını ortaya koyuyor. Üçüncü galeride maskülen otoportrelerinden örnekler de mevcut. “…feminist sanat tarihçisi Linda Nochlin, bu görsel kelime oyununun nirengi noktasını özlü bir şekilde şöyle açıklar: ‘Lucas’ın birçok eserinde olduğu gibi, kadınlık ve erkeklik bir maskeli balodur ve özlerden ziyade inşalar olarak temsil edilir.’”[2] Sanatçının önünde bir kurukafayla bacakları açık bir şekilde yerde oturmuş ve doğrudan izleyiciye bakan portresi, Self-Portrait with Skull (1997), cinsiyet ve cinsel kimlik kategorilerindeki akışkanlığa gönderme yapıyor. Bu portenin önüne konumlandırılmış devasa büyüklükte ve oldukça sağlıksız görünen Sandwich (2004-20) sanatçının ölüm temasıyla yakın ilişkisine işaret ediyor. Sergide bolca yer bulan sigara, sağlıksız sandviçler, hız tutkusuna işaret eden imgeler ve sahneler, günümüzde ölümün doğal bir süreç şeklinde işlemediğini söylüyor.
Sarah Lucas, HAPPY GAS, Tate Britain'da yerleştirme görünümü, 2023. This Jaguar’s Going to Heaven, 2018 ve Red Sky portraits 2018, Fotoğraf: Tate (Lucy Green)
Dördüncü ve son galeride yer alan ikiye bölünmüş araba heykeli ile ihtişamlı bir kaza sahnesi oluşturulmuş. Kaza sonucunda bir koltuk dışarıya fırlamış ve sanatçı bu koltuğu sigaralarla kaplamış. Aynı şekilde Jaguar’ın ön tarafı da sigarayla kaplanmış. Bu süslü görüntüye karşın arabanın arka tarafı yanarak kömürleşmiş durumda. Hız, araba ve ölüm kavramlarıyla düşünüldüğünde bu işin, maçoluğun göstergesi olduğu söylenebilir. This Jaguar’s Going to Heaven (2018) ikinci galeride yer alan üzerinde motosiklet kaskı ve sigara bulunan yanarak kömürleşmiş koltuğu anımsatıyor. İkisi de erkekliği ispat çabası. Ama görünen o ki sonuç erkekliğin ölüm törenine dönmüş. Son galeride yer alan kirli klozet insanı her haliyle bütün olarak ele alan Lucas’ın bakışını çok net bir şekilde yansıtıyor. Sergiye girerken mastürbasyon sahnesiyle karşılaşan izleyici pis bir tuvaletle sergiye veda ediyor. Inferno (2000), Marcel Duchamp’ın parlak ve bakımlı Fountain (1917)’inden çok farklı. Inferno’nun üstünde bir puroya bağlanmış iki ceviz mevcut. Sergiyi gezen ve Lucas’ın sanatını bilenler için oldukça açık bir ima. Tanıdık olan ile absürt arasında salınan nesneler bedenlere biçilen rollerin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.
Comments