top of page

Geçmişle BİR olmak: Nazlı Gürlek’in çağdaş ayini


Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) ve Performistanbul işbirliğiyle, Nazlı Gürlek’in BİR isimli performans projesi, 23 Eylül tarihinde Çatalhöyük Araştırma Projesi’nin 25. yılını kutlamak amacıyla düzenlenen, 9 bin yıllık tarihe sahip yerleşmede sürdürülen arkeolojik çalışmaların bilinmeyen yanlarını sunan Bir Kazı Hikâyesi: Çatalhöyük isimli sergi kapsamında gerçekleşti. Performans Çatalhöyük’te ortaya çıkarılan, M.Ö. 6500 yılı civarına tarihlenen, ritüel amaçlı yapıldığı düşünülen bir duvar resminden ilham alıyor

BİR performansından bir kare, Fotoğraf: Jason Quinlan

Nazlı Gürlek ile 2016 yazında, kazı direktörü Ian Hodder eşliğinde Çatalhöyük kazı alanını gezdiği sırada tanıştım. Ben ise yaklaşık bir sene sonra 23 Eylül 2017’de ANAMED’de sergilenecek olan performans projesi BİR’e ilham veren aynı resim üzerinde çalışıyordum. Büyüteçler, ameliyat neşterleri ve fotoğraf makinelerinden oluşan bir donanımla resmin bir zamanlar nasıl yapılmış olduğunu ve kaç kere yeniden boyandığını çözmeye uğraşıyordum. Nazlı Ian’a “Bu resmin anlamı nedir?” diye sorduğunda gözlerimi devirdim ve çok basit görünen bu soruya bir cevap veremiyor olmaktan dolayı utandım. Aynı obje karşısındaki tavrımız daha farklı olamazdı. Arkeoloji bilimini uygulayan biri olarak ben, gözümle görebileceğim ve elimle dokunabileceğim maddi kalıntılarla desteklenmeyen hiçbir yorumu kabul edemezdim. Oysa Nazlı bu güvensizlik ifadesinin ötesine geçmek, sezgileri ve resimle kurduğu duygusal bağ üzerinden bir anlam bulmak istiyordu.

Eylül ayında BİR'in provaları sırasında yeniden karşılaştığımızda bana, Neolitik dönemden kalma o resmi görür görmez, sürekli akan nehirleri, doğa ve insan vücudundaki yaşam enerjisini anımsatan akışkan geometrik desenlere karşı bir yakınlık hissettiğini söyledi. Resim öylesine tanıdık ve yakın gelmişti ki, pekâlâ çağdaş bir sanatçı tarafından da çizilmiş olabilirdi. BİR işte tam da bu gerilim duygusundan, çok derin bir bağ hissettiğiniz ama hakkında pek az şey bildiğiniz bir şeyle karşılaşmış olmaktan kaynaklandı. Ancak bu gerilim duygusu bir son değil, BİR'in bütün kaçınılmazlığıyla ifade ettiği inatçı bir bağ kurma tutkusunun, geçmişle söylemsel değil daha çok duygusal, neredeyse içgüdüsel olarak kurulan ve kaynağını insan vücudundan alan bir bağın başlangıcıydı.

BİR performansından bir kare, Fotoğraf: Jason Quinlan

Bu bağın öncelikle arandığı başlangıç noktası ritüeldi. Çatalhöyük’teki resimlerin bir tür ayinin bir parçası olarak yaratıldığı yolundaki arkeolojik anlayıştan yola çıkan Gürlek resim, ses, belgeleme ve hareket gibi birçok ifade biçimini bir araya getiren güncel bir ayin vücuda getiriyor. Performansçı (son derece etkileyici bir Aslı Bostancı), üç saat süren performans boyunca üzerlerinde Çatalhöyük’teki resimden esinlenmiş çizimlerin bulunduğu, her biri dokuzar metrelik iki kâğıt rulosunu yavaş yavaş açarken, Neolitik dönemden kalma resmin görüntüleri, orijinal lokasyonuna benzetilmiş alçak bir duvar üzerine yansıtılıyor. Performansçı resim ve kendi bedeniyle, halatlar, ayna küreler ve toprak aracılığıyla etkileşime girerken, arka planda denizin sesi, Çatalhöyük’te kaydedilen kazı seslerine karışıyor.

Bu performansın can alıcı noktası, insan -özellikle kadın- vücudu ve bedensel farkındalık süreci: birinin üzerinde bedenden kesilmiş gibi görünen uzuvlar, diğerinde ise el izleri ve kadın vücudu çizimleri yer alan kağıt ruloları yavaş yavaş açılırken, performansçı sadece çizimlerin değil, kendi vücudunun da farkına varma sürecini üstleniyor. Bütün resimler açıldıktan ve gün batmaya başladıktan sonra (performans akşam saat 5 ile 8 arasında yapılıyor) hareketleri biraz daha kendinin farkında ve meditatif bir hal alıyor. Performansın en çarpıcı anlarından birinde Bostancı resimlerden birinin üzerine toprak serperek Gürlek’in çizimlerinin ve idealde Neolitik resmin üzerine denk gelen, geçici formlar yaratıyor. Genellikle üst üste (boya) tabakalarından oluşan Çatalhöyük (duvar) resimlerinin doğasıyla örtüşen bu çok katmanlı etki, arkadan ışık aldığında özellikle gün batımından sonrasını andıran bir atmosfer yaratan kâğıt üzerindeki yağlıboyanın saydamlığıyla güçleniyor.

Çatalhöyük'te 80 numaralı binada bulunan 6500 yıllık resim, Fotoğraf: Jason Quinlan, Çatalhöyük Araştırma Projesi izniyle

Gürlek’in ilk performans projesi, Türkiyeli performans sanatçıları için ümit verici yeni bir platform olan Performistanbul iş birliğiyle düzenlendi ve kürasyonunu platformun kurucusu ve direktörü Simge Burhanoğlu yaptı. BİR Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde (ANAMED), Çatalhöyük Araştırma Projesi’nin 25’inci yılı dolayısıyla açılan Bir Kazı Hikayesi: Çatalhöyük sergisiyle eşzamanlı sahnelendi (sergi 31 Aralık 2017 tarihine kadar görülebilir). Gürlek’in belirgin bir şekilde sanatsal yaklaşımı (küratörlüğünü Duygu Tarkan’ın yaptığı) ve daha çok arkeolojik bilginin Çatalhöyük’teki bilimsel üretimine odaklanan sergiyle ilgi çekici bir zıtlık oluşturuyor. Böylece bu iddialı performansın hedefi, geçmişle geleceği bir araya getirmenin ötesinde, her ne kadar çok farklı olsalar da geçmişimizden kalanlarla ilişki kurma biçimlerimiz arasında bir diyalog arayışı haline geliyor.

bottom of page