Farklı birçok disiplinle çalışan; klasik, çağdaş, yaratıcı dans ve doğaçlama alanında farklı yaş gruplarına on yıldan fazla süredir Fransız okullarında ders veren Dila Yumurtacı ile devam eden performansı Anicca ve Stay LIVE At Home dâhilinde gerçekleştirdiği, sona eren Ouroboros hakkında konuştuk
Röportaj: Ayşegül Tabak
Dila Yumurtacı, Anicca, Performans Projesi, Performistanbul ile, Dijital Platform, 2020
Pandemi dönemi, performans sanatının seyrini, en azından bu süreçte epeyce değiştirdi sayılır. Çevrimiçi performanslar çok daha geniş alana ulaşmaya ve daha fazla insana deneyim yaşatmaya imkân oluşturdu. Performistanbul’un sürecin başında hızla öngördüğü ve yarattığı çevrimiçi üretim mekanizması hâline gelen ve çok sayıda performans sanatçısını işin içine katan Stay LIVE At Home serisi başta olmak üzere, sanatçılar uzun soluklu üretimler gerçekleştirdi ve gerçekleştirmeye devam ediyorlar.
Farklı birçok disiplinle çalışan; klasik, çağdaş, yaratıcı dans ve doğaçlama alanında farklı yaş gruplarına on yıldan fazla süredir Fransız okullarında ders veren Dila Yumurtacı ile devam eden performansı Anicca ve Stay LIVE At Home dâhilinde gerçekleştirdiği, sona eren Ouroboros hakkında konuştuk.
Performistanbul’un pandemide kolektif bir deneyim ve paylaşım ağı yaratmayı amaçlayarak başlattığı hem Stay LIVE At Home performans serisi içinde Ouroboros adlı performansını hem de yine dijital mecralar üzerinden gerçekleştirdiğin Anicca’yı izleyiciyle buluşturuyorsun. Ouroboros 21 gün sürdü ve bitti. Anicca ise devam ediyor. Her iki performanstan da kısaca bahseder misin, neden ve nasıl ortaya çıktılar? Pandemi onları yaratmanda nasıl bir etki gösterdi?
Ouroboros, Stay LIVE at Home serisi içinde yer aldı. Aralık ayında aralıksız olarak 21 gece boyunca YouTube üzerinden canlı yayında bilinç akışımı paylaştım. Anicca’ya ise Kasım ayında başladım. Bire bir gerçekleşen performanslarda günlüğümden bir parçayı okuyorum. Instagram ve Zoom üzerinden bugüne kadar yaklaşık 50 kişi katıldı. Performans sonrasında katılanların, performansın onlardaki yankısını istedikleri bir medyum ile paylaşmalarını istiyorum ve gelen yansımaları da aniccaperformance Instagram hesabında paylaşıyoruz. Anicca performansına hâlâ devam ediyorum. Pandeminin doğrudan yaratım sürecime bir etkisi olmadı. Pandemiden bir yıl önce zaten inziva hâlinde kabuğuma çekilmiş, iç dünyama dönmüş bir ritimde yaşıyor ve üretiyordum. Anicca’nın ortaya çıkışı, hayatımda büyük değişimlerin olduğu bir dönemde gerçekleşti; arkadaşlarımla özel hayatımı paylaşmaya çekinmeden, yaşadıklarım travmatik olsa da kurban psikolojisine girmeden paylaştığımı farkettim. Arkadaşlarımın beni yargılamadan, yorumlara boğmadan sadece dinliyor olmaları, benim en büyük şansım oldu. Üzerimdeki travmayı onların desteği ile attım ve mahremimi ne kadar açabileceğim konusunda düşünmeye başladım.
Gençlik yıllarımdan bu yana düzenli günlük tutuyorum. Yazmak hep hayatımın merkezinde olmuş. Kendi terapi sistemlerimi, ne şanslıyım ki, yıllar içinde geliştirmişim, böylece kendimi iyileştirmeyi bilmişim. Kafamın içinden geçenleri filtrelemeden ne kadar yazıya aktarabiliyorum ve eğer benim için en özel olan duygu ve düşünceleri biri okursa ne hissederim? Saklayacak neyim var ki? En mahrem olanı açmak, kendimi olduğum gibi tüm hassasiyetlerim, kırılganlığım ve zayıflıklarım ile ortaya koymak istedim. Ouroboros da aslında benzer yerlerden çıkıyor.
Anicca’yı deneyimleme şansım oldu. Dijital ortamda yeterince samimiyetle içine dahil olacağımı düşünmüyordum, ancak ilk kez karşılaşıyor olmamıza rağmen önce çok yakın bir arkadaşımı dinliyor gibi hissettim, sonra bilinç akışıyla yazılan bir romanın yazarından onu dinliyor gibi geldi ve bir süre sonra benzer duygu durumlarının da etkisiyle bana kendi günlüğümü okuyan bana benzer biri var karşımda gibi bir hisse dönüştü performans.
Anicca, senin için nasıl bir deneyim? Ekranda tanımadığın yüzlere kendi günlüğünü okuyor olmak performansın sahibi olarak sana ne hissettiriyor?
Söylediklerin için teşekkürler. Anicca ilk olarak Ağustos 2019’da kapalı bir grup karşısında canlı olarak, performatif bir okuma formatında gerçekleşti. İçimdeki fırtınalar izleyicilerde de yankılanmış ki yazılı veya sözlü olarak birçok geri bildirim aldım, arada bir bağ oluştu. Pandemide sürekli Anicca’yı yeniden nasıl yapabileceğimi düşündüm. Artık fiziksel mekânlarda bir araya gelemeyecek olduğumuz gerçeğini kabul ederek performansı Performistanbul ile yeniden tasarladım. Ekranda tanıdık veya tanımadıklara kendi iç alanımı açıyor olmak farklı açılardan bağ kurmamı sağlıyor. Kimi zaman olaylar farklı da olsa hisler ortak, insanlık hâlleri ile karşılaşıyoruz.
Anicca’da izleyici deneyimini ifade eden görsel, yazılı vb. şeylerle geri bildirim yapabiliyor. Seni etkileyen bir geri dönüş oldu mu? Neler paylaştı insanlar çoğunlukla?
Yazı, çizim, video, ses kayıt, dans… herkes performansın kendindeki yansımasını istediği ve içinden geldiği şekilde, istediği medyum ile paylaştı. Biz de Performistanbul ile bunu Instagramdaki aniccaperformance hesabında paylaşmaya devam ediyoruz. Geri bildirimler aslında performansın kendisi diyebilirim ve katılanların oluşturduğu büyük bir havuz olarak hayal ediyorum sonunda Anicca’yı. Geri dönüşlerin bazıları tabii beni çok etkiliyor.
Anicca’nın, Budizm’de her şeyin geçiciliğini ifade eden bir kavram olduğunu belirtiyorsun. Yeterince beklersek her şey geçiyor sahiden. İyi şeyler de kötü şeyler de. Performans sırasında ifade ettiğin; geçmesini beklediğin ama geçmeyen bir ruh hâlinden, sürekli başa saran bir döngüden söz ediyorsun. Bu da bana her şeyin durmadan dairesel biçimde hareket edip, anlık olarak geçse de başa sardığı ve aslında çemberi kırmadığımız sürece geçmeyen, her şeyin aynı kaldığı düşüncesini verdi… Sence gerçekten Anicca doğru mu? Her şey geçici mi yoksa dönüp duruyor muyuz çoğu zaman?
Anicca kelimesi, birkaç yıl önce katıldığım Vipassana sessizlik inzivasında hayatıma girdi. On gün boyunca sabah dörtte uyanıp akşama kadar meditasyonda oturduğum günler oldukça zordu ancak içinde bulunduğum döngüleri ve kendimi daha net görmeye başladım. Anlık tepkilerimin farkına vardım, duygularımın beni nasıl kontrol ettiğini açıkça görmeye başladım. Evet, her şey geliyor ve geçiyor, bu yüzden teslimiyet ve kabullenme gibi özellikleri yeniden hatırlamakta fayda var. Bunları pasif eylemler olarak değil tam tersi uyanık bir zihin ile, tam da hayatın karmaşasının içinde nasıl uygulayabiliriz, nasıl pratik edebiliriz yeniden düşünmeliyiz. Döngünün içinde olduğumuzu fark etmediğimizde, hayat zaten olaylarla, kişilerle bize yeniden ve yeniden hatırlatıyor. Geçicilik, yaşamın özü, değişim ile birlikte her şey doğuyor ve ölüyor. Bunun önüne geçmek mümkün değil. Tüm sanat pratiğimde geçicilik üzerine düşünüyorum ve üretiyorum.
Dila Yumurtacı,Ouroboros, Stay LIVE at Home-Ev Performansları Serisi kapsamında, Performistanbul, Dijital Seri, Bodrum-İstanbul, 2020
Ouroboros nasıl bir deneyim oldu? Biraz detaylandırarak bahseder misin?
Ouroboros, kendini yiyen yılan, kuyruğunu yemek üzere dönüp duruyor. Değişim metaforu olarak eski kadim metinlerde ve görsellerde bolca yer alan Ouroboros, ekran karşısında canlı yayında ne söyleyeceğini bilmeden, kendi zihnimden geçenleri filtrelemeden bir aktarma çabası olarak yansıyor. Uzun yıllardır devam ettiğim meditasyon pratiğimi performatif olarak ekran karşısında gerçekleştirmek istedim. Çoğu zaman dışarıya kendimizi nasıl göstermek istediğimize göre konuşuyor, davranıyor, giyiniyoruz. Her eylem sanki diğerlerinin bizi sevmesi, onaylaması, dışlamaması üzerine kurulu gibi. Bilinçaltına yerleşmiş köklü bir mekanizma. Bu mekanizmanın dışına çıkmak üzere Ouroboros ortaya çıktı. Sezgilerimin güçlendiği ve bilginin içeriden doğduğunu gözlemlediğim bir dönemde olsam da bir yandan eleştirel bir zihin ile sezgilerimin ve bilginin doğruluğu üzerine düşündüğüm kendi iç dünyamı açmak istedim.
İşin dijital tarafıyla ilgili de konuşmak istiyorum. Anicca için rezervasyon yaparken bir link üzerinden performansa dair izinleri içeren soruları da cevapladığımız, günü ve saati seçtiğimiz bir sistem kullanıyorsun. Pandemi 1. yılına doğru giderken sanat etkinliklerine ulaşımda hızlı, kullanışlı yöntemler çıkmaya başladı önümüze. Bu işinizi kolaylaştırıyor mu sahiden? Daha fazla izleyiciye ulaşmak mümkün hâle geldi mi?
Kesinlikle işimizi kolaylaştırıyor, bu anlamda Performistanbul’un büyük desteği oldu. Belli bir sistem içinde düşüncelerimin somutlaşmasını görmek benim performansın kendisine odaklanmamı sağladı. Fiziksel alanlarda buluşarak gerçekleştirdiğim performanslardaki hissi çok özledim ama bunun yasını tutmak yerine, yeni düzene uyum sağlamayı tercih ediyorum. Biraz da sanal olarak performansları deneyimlemek, yeni ve bilinmez olana yer açmak beni heyecanlandırıyor. Daha çok katılımcıya da ulaşmak bu sayede kolaylaşıyor
Çevrimiçi performans ve canlı performans arasında izleyiciye ulaşmakta bir fark var mı peki? Hem sayı olarak hem de deneyimde ne gibi farklılıklar yaşanıyor?
İkisi birbirinden çok farklı, biri diğerinden daha iyi diyemem çünkü farklı deneyimler ve birbirlerinin yerine geçmiyor. Fiziksel alanda buluşamıyor olduğumuz için başka alternatifler yaratmaya çalıştık ama benim için bu sınırlar olmasa da yeni olanın arayışında olarak perfromansın içeriğine en uygun olan, merak ettiğim doğru yapıyı, mecrayı arıyor olurdum.
Performistanbul arşiv ve kütüphane çalışmalarıyla Türkiye’de performansı oldukça görünür ve disipliner şekilde ortaya koymanın yolunu açtı. Bunun içinde olmak sanatçı olarak sana neler düşündürüyor? Olmasaydın nasıl gelişirdi işler sence?
Performistanbul bünyesindeki sanatçılardan biri olduğum için şanslıyım, çünkü beni anlayan, sınırlandırmayan bir oluşum ve yeniliğe çok açık, zaten performans sanatı Türkiye ve hatta hâlâ dünya için anlaşılması kolay olmayan bir sanat alanı iken, Performistanbul bu bilinmez alanda sabırla direnen, gelişen, büyüyen bir yapı olarak belirmesi beni umutlandırıyor. Performistanbul, performansın ne olduğuna dair Türkiye’deki algıyı oluşturuyor ve bu anlamda önemli bir sorumluluğa sahip.
Comments