border_less ARTBOOK DAYS 7
- Huo Rf
- 37 dakika önce
- 12 dakikada okunur
Bu yıl 7. kez düzenlenen border_less ARTBOOK DAYS, 9-10-11 Mayıs tarihlerinde Yapı Kredi Kültür Sanat’ta gerçekleşiyor. Etkinliği yıllardır farklı açılardan deneyimleme fırsatı bulan beş sanat profesyoneline deneyimlerini sorduk
Röportaj: Huo Rf

2019 yılında düzenlemeye başladığımız border_less ARTBOOK DAYS, bu yıl 7. kez gerçekleşiyor. 9-11 Mayıs 2025 tarihleri arasında Yapı Kredi Kültür Sanat’ta gerçekleşecek edisyonda, 11 farklı ülkeden 49 katılımcı izleyiciyle buluşacak. Sanatçı kitapları ve sanat yayıncılığı odağında şekillenen border_less ARTBOOK DAYS, yıllar içinde birlikte nefes aldığımız bir buluşma mekânına dönüştü. İlk edisyondan bu yana farklı coğrafyalardan yüzlerce katılımcı ve binlerce ziyaretçiyi ağırladık. Katılımcıların ve ziyaretçilerin deneyimleri bizler için her zaman çok kıymetli oldu. Huo Soruyor’un bu sayısında, border_less ARTBOOK DAYS’i farklı açılardan deneyimleme fırsatı bulan beş sanat profesyonelini deneyimlerini paylaşmaya davet ettik. Küresel ölçekte pek çok krizin içinde ve eşiğinde olduğumuz bu dönemde, birbirimize iyi gelmek ve baharı birlikte karşılamak dileğiyle, 9-10-11 Mayıs’ta Yapı Kredi Kültür Sanat’ta buluşalım.
Erdem İlgi Akter
Yayınlar direktörü, Dirimart

border_less ARTBOOK DAYS, yedi yıldır sanat yayımcılığı alanında üretimde bulunan yayıncıları, bağımsız ya da kitlesel yayını bir mecra olarak kullanan sanatçıları, müzeleri, muhtelif sanat kurumlarını, inisiyatifleri, tasarımcıları ve sanat profesyonellerini bir araya getiren Türkiye’deki tek sanat yayıncılığı etkinliği. Sanatçıların kariyerlerine sanat kitapları aracılığıyla da katkıda bulunmayı ve Türkiye’deki mevcut sanat tarihi literatürüne bir taş koymayı 2002 yılında kurulduğu ilk günden bu yana ilke edinen Dirimart için de dolayısıyla büyük önem taşıyor. Dirimart olarak, her yıl, border_less için ayrı bir heyecan duyuyoruz. Etkinliğin her sene bir öncekine göre farklı bir heyecanla gerçekleştiriliyor olması da bunu perçinliyor. Hem kendi yayınlarımızı alanın sayılı aktörleriyle paylaşmak hem de alanın aktörlerinin üretimlerini görmek, anlamak bizlere yaptığımız iş için büyük bir motivasyon sağlıyor. border_ less’ın katılımcı profiline yıllar içerisinde dahil ettiği bağımsız yaratıcılar ve yaratımları, özellikle baskı ve yayım işindeki yaratıcı ve yenilikçi arayış ve üretimlerin yanı sıra alanın güncelliğini deneyimleyebilmek, hepimiz için büyük bir zenginlik.
Sanatçı kitapları, sanatçının zihinsel süreçlerini farklı malzemeler aracılığıyla ifade etmesine olanak tanırken; Dirimart olarak sizin kitap üretim disiplininiz, bu yaklaşımın ötesinde daha kurumsal bir boyutta şekilleniyor. Türkiye ekonomisi ile kültür-sanat ekonomisi arasında doğal bir paralellik var ve bu koşullar altında yayın üretimi ciddi maliyetler barındırıyor. border_less ARTBOOK DAYS’in kurucu ortaklarından biri, aynı zamanda bir izleyici olarak, Dirimart’ın temsil ettiği sanatçılara yayıncılık alanında önemli yatırımlar yaptığını düşünüyorum. Bu doğrultuda, kitap üretimindeki yaklaşımınızı ve kurumsal tutumunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?
Dirimart, kurulduğu ilk günden bu yana temsil ettiği sanatçıların hem Türkiye hem dünya ölçeğindeki kariyer gelişimlerini önceliklendiren ve bu misyonu benimseyen bir galeri. Bunu da yalnızca sanatçıların eser üretimleri; etkinlik, sergi, bienal, misafir sanatçı programı gibi katılımları ve eser satışlarıyla sınırlı görmeden ele alıyor yıllardır. Bu bağlamda sanat yayıncı lığı, öncelikle mekânın ve zamanın sınırlarını aşabilme özelliğiyle ve elbette sanatçılar için bir mecra ve ifade alanı olarak galerinin söz konusu kurumsal misyonunun önemli bir ayağını oluşturuyor. Yaptığımız yayınlara bakışımız da, bu sebeple, kuruma genel maliyeti ve kitapların satışı üzerinden değil, uzun vadede yaratacağı katma değer üzerinden şekilleniyor. Tabii bu yayıncılığa yalnızca bir yatırım alanı olarak baktığımız anlamına gelmiyor. Yaptığımız yayıncılığı, yayıncılığın kendi teamül ve kriterleri çerçevesinde en profesyonel ve kaliteli şekilde yapmaya çalışıyor; bir sanatçı yayını için bir müze sergisi ciddiyetiyle çalışmaya gayret gösteriyoruz. Uzun vadede Dirimart Yayınları’nın markalaşmasına yönelik adımlar atma planımız var. Özellikle 2025 yılında planladığımız Dirimart Londra’nın açılışıyla birlikte kitaplarımızın yeni coğrafyalarda çıkacağı yeni yolculuklar için hazırlanıyoruz. Ve bunlar için yalnızca galeri, sanat dünyası dinamiklerini değil, ulusal ve uluslararası profesyonel yayıncılık dinamik ve gereklerini de dikkate alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Zeynep Kendi
Koleksiyoner

border_less ARTBOOK DAYS’i uzun yıllardır bir koleksiyoner ve ziyaretçi olarak deneyimliyorsunuz. Etkinliğe dair gözlemlerinizi, yıllar içinde edindiğiniz izlenimlerle birlikte bizimle paylaşabilir misiniz? Bu yıl border_less ARTBOOK DAYS, 13 farklı ülkeden 50’den fazla katılımcıyı ağırlıyor. Farklı disiplinlerde üreten sanatçılar ve kurumlar bu platformda bir araya geliyor. Sizce bu çok sesli ve çok yönlü yapı, Türkiye’nin kültür-sanat ortamına nasıl bir katkı sağlıyor?
Bir sanatsever ve aynı zamanda koleksiyoner olarak, border_less ARTBOOK DAYS’i kurulduğu 2019 yılından bu yana dikkatle ve ilgiyle takip ediyorum. Bu etkinlik, Türkiye’de sanat yayıncılığına ve özellikle sanatçı kitaplarına dair görünürlüğün artırılması, üretimin desteklenmesi ve bu alandaki söylemin genişletilmesi amacıyla ortaya çıkmış önemli bir girişimdir. Bu yönüyle hem içerik hem de yöntem açısından Türkiye kültür-sanat ortamında önemli bir boşluğu doldurmuş, sadece sanat kitaplarına adanmış bir platform olmanın ötesinde, çok katmanlı bir diyalog ve etkileşim zemini oluşturmuştur.
Sanatçı kitabı kavramı, tarihsel olarak Batı Avrupa ve Kuzey Amerika merkezli çağdaş sanat pratikleri içerisinde uzun süredir tartışılmakta olan, çoğu zaman deneysel üretimle iç içe geçmiş bir yayın biçimidir. Bu yayınlar, yalnızca sanatçının eserlerini belgeleyen araçlar olmanın ötesine geçerek, başlı başına bir sanat nesnesi ve ifade biçimi olarak değerlendirilir. Sınırlı sayıda üretilmeleri, özgün tasarımları ve kişisel ya da politik anlatılarla örülü olmaları, bu tür kitapları koleksiyon değeri taşıyan, aynı zamanda bağımsız ve alternatif ifade biçimlerine alan açan mecralar haline getirir. Türkiye’de sanatçı kitabı pratiği, özellikle 2000’li yıllardan itibaren görünürlük kazanmış; bu alandaki ilk sistematik örneklerden biri olarak 2006’da kurulan BAS (Başka Bir Atölye Sistemi) sanatçı yayınlarının toplanması, sergilenmesi, dağıtımı ve üretimi üzerine önemli bir altyapı oluşturmuştur. border_less ARTBOOK DAYS ise, bu çerçeveyi hem uluslararasılaştırarak hem de daha geniş kitlelere yayarak dinamik bir dönüşümün parçası olmuştur.
Etkinliğin her yıl artan katılımcı profili, farklı coğrafyalardan ve altyapılardan gelen sanatçıların, yayıncıların, küratörlerin, tasarımcıların ve kültürel kurumların bir araya gelmesine vesile olmaktadır. Bu çok sesli yapı, sadece üreticiler arasındaki etkileşimi artırmakla kalmamakta, aynı zamanda izleyiciyle üretici arasında doğrudan temas kurulmasına olanak tanımaktadır. Ziyaretçiler sanatçıların üretim süreçlerini birinci elden dinleyebilmekte, eserleri doğrudan sanatçıdan deneyimleyebilmektedir. Bu doğrudanlık, sanatçı-yayımcı-izleyici arasındaki ilişkiyi daha samimi, daha geçirgen ve sürdürülebilir hale getiriyor. Öğrenciler, akademisyenler, küratörler ve koleksiyonerler gibi farklı profillerden gelen izleyicilerin aynı fiziksel mekânda, aynı masaların etrafında fikir alışverişi yapabilmesi, etkinliği yalnızca bir “kitap fuarı” olmaktan çıkararak, yaşayan bir bilgi ve deneyim platformuna dönüştürüyor.
Bu etkileşim ortamı aynı zamanda sanat kitaplarının yalnızca koleksiyonluk objeler değil, kültürel anlatıların taşıyıcıları olduğuna işaret ediyor. Politik, toplumsal, kişisel ya da estetik anlatıların çoğu zaman ana akım sanat kurumlarında görünürlük bulamadığı bağlamlarda, sanat kitapları bu anlatıların korunmasını, dolaşıma girmesini ve alternatif izleyicilerle buluşmasını mümkün kılıyor. Bu, özellikle genç sanatçılar için ifade alanı açarken, izleyici için de farklı estetik ve düşünsel önerilere erişim anlamına geliyor. border_less ARTBOOK DAYS bu açıdan, Türkiye’de kültürel hafızanın çeşitlenmesine ve arşivlenmesine katkı sunan, bağımsız sanat üretimini destekleyen bir zemin oluşturuyor.
Etkinlik kapsamında düzenlenen panel tartışmaları, atölyeler ve söyleşiler ise görsel hikâye anlatıcılığı, kitap yapımı, eleştirel kuram ve tasarım üzerine eğitici ve düşündürücü bir içerik sunuyor. Bu tür yan etkinlikler, sanatçı kitaplarının yalnızca estetik bir nesne olarak değil; aynı zamanda kültürel okuryazarlığı geliştiren, düşünsel kapasiteyi artıran araçlar olarak görülmesini sağlıyor. Etkinlik böylece, farklı öğrenme biçimlerine ve yaratıcı süreçlere alan açıyor; görsel kültürle eleştirel düşünce arasında köprü kuruyor.
Günümüzde dijitalleşmenin hız kazandığı bir dönemde, sanat kitaplarının dokunsallığı, basılı olmanın verdiği fiziksel deneyimle birleşerek bir karşı duruş niteliği kazanıyor. Kitap üretiminin maddi yönüne, kağıt, baskı ve tasarım gibi unsurlar üzerinden yeniden değer kazandıran bu platform; aynı zamanda kitap tasarımı ve yayımcılığında deneysel ve yenilikçi üretimlere de alan açıyor. border_less ARTBOOK DAYS, bu bağlamda kitap nesnesini sadece içerik değil, biçimsel ve malzeme odaklı bir keşif alanı olarak yeniden tanımlıyor.
Etkinliğin erişilebilirliği ise demokratikleştirici bir rol üstleniyor. Sanat kitaplarının, orijinal sanat eserlerine kıyasla daha ulaşılabilir fiyatlarla sunulması, daha geniş bir izleyici kitlesinin sanatla buluşmasını sağlıyor. Bu, Türkiye’de sanatın hâlâ belirli sosyal ve ekonomik sınıflar arasında dolaşıma girdiği bir ortamda, kapsayıcı ve yaygınlaştırıcı bir etki yaratıyor. Ziyaretçi sayısındaki artış, bu demokratikleşmenin ve çeşitliliğe olan ihtiyacın açık bir göstergesi.
Öte yandan, sanat ortamında her yapının karşı karşıya olduğu gibi, border_less ARTBOOK DAYS’in de sürdürülebilirliği noktasında sponsorluk, fon ve iş birlikleri belirleyici hale geliyor. Bu kaynakların varlığı, kısa vadede üretimi desteklese de; uzun vadede içerik bağımsızlığı, eleştirellik ve çoğulculuk açısından dikkatli yönetilmesi gereken bir zemin yaratıyor. Etkinliğin bugüne kadar sponsor ve paydaş seçiminde gösterdiği özen, içerik kalitesini koruma yönündeki kararlılığın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bu hassasiyetin korunması, platformun bağımsız karakteri açısından son derece önemli.
Son olarak, etkinliğin coğrafi çeşitliliğini artırarak, İstanbul merkezli kültürel sahnenin ötesine geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin farklı bölgelerinde üretim yapan sanatçıların ve kolektiflerin görünür kılınması, bu platformun yerelliğiyle birlikte uluslararası bir dolaşım alanı yaratmasına büyük katkı sağlar. Nitekim bu yılki etkinlikte 13 farklı ülkeden 50’nin üzerinde katılımcının yer alması, border_less ARTBOOK DAYS’in yalnızca Türkiye için değil, bölgesel ve küresel ölçekte de bir çekim merkezine dönüştüğünü gösteriyor.
Sonuç olarak border_less ARTBOOK DAYS, sanat kitabı üretimini bir düşünsel alan ve estetik deneyim olarak merkeze alarak; kültürel çeşitliliği, bağımsız üretimi ve kolektif diyaloğu teşvik eden, Türkiye’nin çağdaş sanat ortamında nadir rastlanan nitelikte bir platform olarak konumlanıyor. Gerek içerik üretimi gerekse bu içeriğin paylaşım biçimleri açısından özgünlüğünü koruduğu sürece, Türkiye’deki sanat yayıncılığının gelişiminde ve kültürel çeşitliliğin desteklenmesinde önemli bir rol oynamaya devam edecektir.
Romina Meriç
Görsel sanatlar eğitmeni

border_less ARTBOOK DAYS’in ilk edisyonunda, kendi yayının Boya Bitirme Enstitüsü ile sanatçı katılımcılar arasında yer aldın. O günden bugüne, ilk edisyondaki katılımını ve sonraki yıllarda izleyici olarak edindiğin deneyimleri değerlendirebilir misin?
Etkinliğin ilk edisyonunda, bağımsız sanatçılar olarak büyükçe bir alanda yan yana yer almıştık. Aramızda hem fiziksel hem de duygusal bir yakınlık vardı; bu birliktelik, bağımsız üretimlerin potansiyelini güçlü bir şekilde hissettirmişti. Sonraki yıllarda farklı yayınlarla yeniden katıldım ya da izleyici olarak takip ettim. Etkinliğin büyüyerek ve daha merkezi konumlara taşınarak daha geniş bir izleyici kitlesine ulaştığını görmek, özellikle anlatı çeşitliliğinin görünür olması bakımından bana heyecan veriyor. Zamanla, etkinlikte bağımsız sanatçılara ayrılan alanların değiştiğini ve katılım koşullarının maddi açıdan daha zorlayıcı hale geldiğini de gözlemledim. Bağımsız sanatçıların yerleştirildiği alanların daha kopuk hâle gelmesi, benim için ilk yıllardaki kolektif hissin zayıflamasına neden oldu.
Elbette bu dönüşümün pek çok nedeni olabilir; organizasyonun sürdürülebilirliği adına farklı önceliklerin devreye girmesi anlaşılır bir durum. Yine de bu değişimi izleyici olarak gözlemlemek benim için önemliydi; çünkü bağımsız üretimlerin yalnızca ortaya koydukları içerikle değil, kapladıkları alanlar ve kurulan bağlamla da bütünleşik bir deneyim sunduğuna inanıyorum. Bununla birlikte, border_less ARTBOOK DAYS’in Türkiye’de sanatçı kitabı ve sanat yayıncılığı alanlarına daha fazla görünürlük kazandırması, bu alanda üretim yapan yerel ve uluslararası yayıncılarla yollarımın kesişmesine yol açtı. Bu sayede, farklı anlatılarla tanışmak ve benzer sorular etrafında üreten kişilerle karşılaşmak benim için hâlâ çok besleyici olmaya devam ediyor.
Sanatçı kitabı üretmek her ne kadar zorlu bir süreç olsa da, çoğaltılabilir yapısı sayesinde geniş kitlelere ulaşma potansiyeli taşıyor. Senin kendi pratiğinde sanatçı kitabına duyduğun yakınlık nereden geliyor? Bu sürece nasıl dahil oldun, deneyimin nasıl şekillendi? Ayrıca bu deneyimin sonraki üretimlerine bir katkısı oldu mu?
Sanatçı kitabı formuna duyduğum yakınlık, anlatının belli bir mekâna, zamana ya da otoriteye bağlı kalmadan dolaşıma girebilmesiyle ilgili. İlk kitabım olan Boya Bitirme Enstitüsü, sanatçı kimlikleriyle yola çıkılmış ya da projelendirilmiş bir üretim değildi. Arkadaşım Nildem Özçelik ile iki yıl boyunca birlikte düşünerek ve resim yaparak geçirdiğimiz sürecin sonunda, aramızda oluşan ortak dilin bedenlendiği bir nesneydi daha çok. Paylaşım açısından da, sergi mekânlarının resmiyetinden uzak, daha doğrudan bir aktarım yolu olması bizim için önemliydi. O dönemde sanatçı kitabı üretimine dair bilgim sınırlı olsa da, sürecin doğası bizi bu yöne yönlendirdi. Sanatçı kitaplarının, sanat yapıtlarına kıyasla daha erişilebilir ve gündelik bir ilişki kurma imkânı sunması; kitabın müziğe benzer şekilde evlere girebilmesi ve izleyicinin kendi ritminde, tekrar tekrar açıp deneyimleyebilmesi bana değerli geliyor. Bu deneyim, kendi düşünme pratiğime de katkı sağladı; düşüncenin ya da deneyimin nesneye dönüştüğü an, yalnızca bir sunum biçimi değil, anlatının zamanla dönüşmesine ve kişisel alanların toplumsal karşılıklar bulmasına dair bir yaklaşım olarak pratiğime yerleşti.
Sevim Sancaktar
Sanatçı, küratör, sergi tasarımcısı

Hem bir sanatçı hem de kültür-sanat alanına farklı kollardan katkı sunan bir sanat emek çisi olarak, sanatçı kitabı ve sanat kitabı üretmenin zorluklarından ve kendi pratiğindeki yerinden bahsedebilir misin?
Basılı malzemelerin her zaman pratiğimi belirlediğini ve düşünme araçlarımın önemli bir taşıyıcısı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sanatçı kitabı üzerinden düşünmek ya da üretmek, nesne olarak bir üretim yapmanın ötesinde zamanla, emekle, biçimle, bellekle ve temsil biçimleriyle diyalog kurmanın yanı sıra bir müzakere sürecidir. Basılı malzemenin imkân ve imkânsızlıkları düşünsel ve maddesel emeğin iç içe geçtiği bir alana dönüşür. Sanatçı kitabı, pratiğimde her zaman hem bir taşıyıcı hem de bir özne olarak var oldu; bazen sergilenemeyeni taşır, bazen de işin kendisine dönüşür.
Bu tür yayınların zorluğu, yalnızca finansal ya da teknik sınırlılıklarda değil; daha çok, görünmeyen emeğin nasıl temsil edilebileceği, okurun nasıl bir deneyim yaşayacağı ve bu de neyimin ne kadar süreklilik taşıyabileceği gibi sorularda düğümlenir. Kitap, burada yalnızca bir format değil, aynı zamanda düşüncenin ve estetik kararların somutlaştığı bir yer olabiliyor. Bir kitabın sayfalarında gezinmenin pek çok mecra ve yönteme göre demokratik bir karşılaşma alanı sağladığını düşünürüm çünkü hangi anın ve mekânın içindeysek; onun ihtimalleri kitabın üzerimizdeki etki alanını dönüştürüyor. Bu anlamda her zaman büyüleyici bir üretim aracı ve mecra oldu benim için.
Bir sanatçı kitabının ortaya çıkma hikâyesi kitabın dünyasının çok ötesinde politik alana dair “şey”ler söyleyebilir. Üretim koşulları, aktörler, iş birliği, emek ve ikna… Bu maddelerden sanırım en çok üzerine düşünmek istediğim “ikna” oldu hep. Sanatçı kitabı üretim aşamalarında tüm aktörleri etkileyen ikna süreçleri hem sanatsal hem de politik açıdan bir müzakere alanı olarak kendini var eder. Orada kurduğumuz dil, iş yapma biçimlerimiz ve bulduğumuz yaratıcı çözümler çok önemli diye düşünüyorum. Kendi deneyimlerimde, hem bireysel üretimlerimde hem de başka sanatçıların ya da kurumların yayın projelerine sunduğum katkılarda sanatçı kitabının, bir pratiği belgelemekten öteye geçip o pratiğin kendisi haline geldiğini gözlemlediğimi söyleyebilirim. Kimi zaman bir sanatçının üretim sürecine tanıklık eden bir belge, kimi zaman da bizzat üretimin kendisini mümkün kılan kapsayıcı bir alan.
Bu da nesne olarak kitabın kendisini yalnızca içeriği düzenlemek ya da biçimi tasarlamak değil; aynı zamanda içerik ile biçim arasındaki ontolojik ilişkiyi; üretim ve izlenme koşullarının politik karşılıklarına dair düşünmek anlamına geliyor.
Kendi üretiminde yer alan yayın geçmişin, border_less ARTBOOK DAYS’e sağladığın katkılar ve bir izleyici olarak etkinliğin açtığı alana dair izlenimlerini paylaşabilir misin?
Sanatçı kitapları üretmenin bir diğer önemli adımı olan üretimlerin dolaşıma sokulması, dağıtımın neredeyse imkânsız koşullarına çözümler üretilmesi yine sanatçıların ya da küçük yayınevlerinin çabalarıyla mümkün oluyor. Bunun koşullarının sınırlı olduğu durumlarda sergiler, sanatçı kitabına yoğunlaşmış kitap fuarları ya da kitabevlerinin varlığı çok önem kazanıyor. Elbette bu süreçlerdeki dirsek temasının kümülatif olarak kültür sanat emeğine katkısı tahminin ötesinde kritik hale geliyor. Aynı zamanda böyle etkinliklerin, sanatçı kitaplarına yoğunlaşmış farklı yayıncıların ve sanatçıların çok görünür olduğunu düşünmediğim emek haritasını gözler önüne serdiğini düşünüyorum.
border_less ARTBOOK DAYS de bu anlamda önemli bir boşluğu doldurmaya ve bileşenlere alan açmaya devam ediyor. Böyle etkinliklere izleyici, üretici ve kimi zaman destekçi olarak katıldığımda gördüğüm şey etkileşim alanlarının çoğalmasına olan ihtiyaç. border_ less’ın daha önceki yıllarda kitap üretimlerini desteklemek için oluşturulan fonun seçici kurulunda yer aldığımda da, Omuz Dayanışma ve Paylaşım Ağı olarak dahil olduğumuz yıllarda da birlikte üretmenin ve dolaşım kanallarının imkân ve imkânsızlıklarını konuşmanın bir tür tanıklığa dönüştüğünü de gözlemledim. Üstelik bu tanıklık, bireysel değil, ortaklaştırılmış bir hafızanın taşıyıcısı haline gelebilme potansiyeline sahip. Dayanışma temelli bir sistemi henüz kurabilmiş değiliz ama böyle alanlar üzerinden kurulacak diyalogların harekete geçirebilecek işlevi görebileceğine yürekten inanıyorum.
Ayşe Umur
Sanatsever

border_less ARTBOOK DAYS’i uzun yıllardır hem bir sanat profesyoneli hem de bir izleyici olarak farklı yönleriyle deneyimlediniz. Etkinliği bu kadar yakından tanıyan biri olarak, kitap üretimi, sunumu ve paylaşımı bağlamında border_less ARTBOOK DAYS’in sizce nasıl bir rolü var?
border_less ARTBOOK DAYS’i başlangıcından bugüne hem bir sanat sever olarak hem de bir kitapsever olarak izliyorum. Kuruluş amacı sanatçı kitaplarının üretimini desteklemek olsa da, her yıl kendisini geliştirip hem etki alanını hem de yaptığı katkıları büyüten dinamik bir yapıya dönüştü.
border_less’ın varlığını; özellikle Türkiye’de sanatçı kitabı gibi daha niş bir alanda çalışan sanatçıların, tasarımcıların, yazarların, çevirmenlerin, editörlerin, matbaaların, inisiyatiflerin, müzelerin, kar amacı gütmeyen kurumların, galerilerin, dağıtıcıların bir araya gelebileceği, deneyimlerini aktarabileceği ve doğrudan okuyucularla ve sanatseverlerle buluşabileceği bir platform sunması açısından çok kıymetli buluyorum.
Alternatif bir destek programı olan bu programı, ülkemizde pek az bilindiğini düşündüğüm, sanat kitabı ile sanatçı kitabı ayrımı için farkındalık yaratması, bir kitabın başlı başına bir eser olduğu bilincini oluşturması açısından da çok değerli buluyorum.
Sanatçı kitabı üretmek, özellikle Türkiye gibi destek mekanizmalarının sınırlı olduğu bir ülkede maddi-manevi bir özveri gerektiriyor. Disiplinler arası bir üretim pratiği gerektirdiği için hem içerik hem de üretim süreçlerinde tutkulu, paylaşımcı, azimli ve pes etmeden gayretle sürdürebilen bir ekip çalışmasını gerektiriyor.
Kendi deneyimlerimden, projelerin hem üretim aşamasında hem de dağıtım süreçlerinde sınırlı imkânlarla ilerlediğini gözlemliyorum. Yurtdışında; özellikle bağımsız sanatçı kitaplarının hayata geçmesi için, devlet, yerel yönetimler, özel kurum ve kişi destekleriyle sağlanan “yayın destek fonları’’ olduğunu izliyoruz. Bu kaynaklardan kısmen de olsa yararlanabilmek bizim sanatçılarımız ve tasarımcılarımız için de mümkün gibi görünmekle birlikte, bu desteklere ulaşabilmek için proje hazırlamak (ki ciddi bir yöntem bilgisi de gerektiriyor) yazışmalar yapmak ve uzun zaman beklemek gerekiyor. Tüm bu gerçekler ve süreçler dikkate alındığında border_less’ın sadece iki kişilik kurucu gücü ve sınırlı sayıda destekçileriyle yarattığı katma değer ülkemiz şartlarında bir anlamda mucize gibi.
Sanatçı kitabı üretmek birçok açıdan zorluklar barındırıyor, özellikle farklı disiplinleri ve üretim süreçlerini düşündüğümüzde. Bu bağlamda Türkiye’de sanatçı kitaplarına ve ulusal/uluslararası kitap fonlarına dair yaklaşımınız ve görüşleriniz nelerdir?
Kişisel olarak; border_less’ın kültür ve sanat alanında oluşturduğu geniş ve derin etkileri maddeler halinde sıralayarak daha iyi ifade edebileceğimi düşünüyorum.
1. border_less ARTBOOK DAYS sanatçı kitapları üreticileri için; eserlerini sergileme, ülke içinde ve yurtdışında görünürlük yaratma, uluslararası ağlar kurma ve yeni iş birlikleri geliştirme açışından fırsatlar sunması.
2. Tüm sürecin içinde olarak üretim aşamalarının desteklemesi, herhangi bir koşul dikte edilmeden doğrudan kitap fonlaması yapılması ile daha özgün çalışmaların ortaya konması ve sanatçıların yüksek motivasyonla ve en önemlisi yaratıcılıklarını özgürce ortaya koyarak çalışmalarının sağlanması.
3. Sanatseverlerin, hem güncel kitaplarla hem de sınırlı sayıda basımı olan eserlerle buluşması. İlgilendiği eserlerin sanatçılarını, tasarımcılarını, yayıncılarını tanıyarak, sohbet ederek süreci tam olarak kavramalarının, dolayısıyla yaratılan katma değeri daha yakından netlikle algılamalarının sağlanması
4. Yurtdışında gerçekleşen nitelikli sanat kitapları fuarlarının takip edilmesi, yeniliklerin izlenmesi ve bir kısmına katılarak Türk sanatçılarının görünürlüğünün sağlanması
5. Yayınların İngilizce-Türkçe olarak iki dilde yapılmasının her koşulda kararlılıkla sürdürülmesinin hem getirdiği iş yükü hem de telifler ve editler için ayrılan bütçeler düşünüldüğünde katma değeri çok yüksek bir uygulama olması
6. Kurumlara bu sanatçı kitaplarının girmesine aracı olunarak görünürlüğün arttırılması
7. Küçük yayınevlerine üretimlerinin bilinirliği ve görünürlüğü için alan yaratılması
8. Hem katılımcıları hem de izleyicileri mutlu eden bir girişim olması; üç gün boyunca enerjisi ve iletişimi yüksek, dinamik, renkli, paylaşımcı bir ortam yaratılması, hem katılımcılar hem de izleyicilerin mutlu yüzlerle ayrılması
9. Değişen etkinlik mekânları kullanarak, bağımsız , çok yönlü, deneyimlere açık olunması ve yenilikçi bakış açısı sunulması
10. Konuşma programlarıyla sürecin irdelenmesi, olumlu uygulamaların pekiştirilmesi, analiz edilerek gelişmeye açık yönlerinin belirlenerek aksiyon planlarının hazırlanması
11. Diyalog alanlarının oluşturulması, farklı seslere kulak verilmesi ile dinamikliğin ve güvenirliliğin arttırılması
12. Çeşitli ülkelerden katılımcılar olması, değişik alan ve değişik malzeme/yöntem kullanan sanatçılara yer verilmesi, hatta kendi dillerinde eserler sergilenmesi ile çeşitliliğin ve birleştiriciliğin sağlanması
13. Kararlılık, tutarlılık, özveri ile sahip çıkılan bu oluşumun yarattığı güven ile gönüllü destekçilerinin artması, sıcak ve içten etkileşim ile giderek daha fazla katma değer yaratılması
14. Platformun geniş bir iletişim ağına dönüşmesi, etkinliği günbegün artan iş birliklerine ortam sağlanması
15. border_less PAPER ve EDITIONS ile farklı iş modelleri geliştirilmesi ile bir yandan sürdürülebilirlik sağlanırken, bir yandan da genç sanatseverler için nitelikli edisyon sanat eseri alabilme olanağı sağlanması
Tüm bu maddeler, ülkemizdeki eğitim olanakları, ekonomik koşullar, inişli çıkışlı ilerleyen güncel meseleler dikkate alındığında border_less’ın kültür, sanat ve yayın alanlarında ne denli önemli bir boşluğu doldurmakta olduğunu ortaya koymakta. Sanat kitabı ya da sanatçı kitabı üretiminin her aşamasında, sanatçılarımız ve tasarımcılarımız ne denli büyük bir çaba ve dayanışma ile yol almaya çalışsalar da, her geçen gün daha da ağırlaşan koşullarla baş etmeleri pek de kolay olmuyor. Bu nokta da özel kişi ya da kurum destekleri olması çok değerli ancak bu defa da sanatçıların bağımsızlıkla ilgili kaygıları, zaman baskıları ortaya çıkabilmekte. border_less’ın sessiz, geri planda kalarak sanatçıyı özgür bırakan yaklaşımı, kurucularının istekle, heyecanla ve disiplinle hareket ederek yarattıkları güven ortamı ile yenilikçi, alternatif bir sürdürülebilirlik programları sayesinde sağladıkları olanaklar giderek artmakta.