Bir Resmin Bütün Parçaları
- Ecem Ümitli
- 29 May
- 3 dakikada okunur
Nuri Kuzucan’ın 21 Haziran’a kadar Galerist'te devam eden kişisel sergisi Bir Resmin Bütün Parçaları, izleyiciyi mekânla kurulan görsel ve düşünsel bir diyaloğun içine davet ediyor. Serginin katalog metnini paylaşıyoruz
Yazı: Ecem Ümitli

Nuri Kuzucan, Bir Mekânın Bütün Parçaları, 2025, Mekâna özgü yerleştirme. Fotoğraf: Zeynep Fırat. Nuri Kuzucan'ın ve Galerist'in izniyle
Nuri Kuzucan’ın galerideki ikinci sergisi Bir Resmin Bütün Parçaları, mekân algısı, maddesellik ve mimarlık ile sanat arasındaki felsefi ilişki üzerine derinlikli bir düşünme alanı sunuyor. Sanat pratiğinin ilk yıllarından bu yana kentsel manzaranın karmaşık geometrileri ve mekânsal yapıları üzerine yoğunlaşarak, iç ve dış mekânlar arasındaki katmanlı ilişkileri araştıran sanatçı, bu sergiyle birlikte odağını, özgül ve somut bir alana, galeri mekânına çeviriyor. Yıllardır inşa olan bu mekânsal diyalog, bu noktada daha samimi, daha bütünlüklü bir hâle evriliyor; serginin içinde dolaşmak, sanatçının zihninde gezinme ve onun perspektifinden gözlemleme şansı sunuyor. Sergi, bu ikili arasındaki aşinalığın açık bir göstergesi, hem düşünsel hem de derinlemesine kişisel bir mekânsal bilincin ifadesidir.

Nuri Kuzucan, Bir Manzaranın Bütün Parçaları, 2025, Mekâna özgü yerleştirme. Fotoğraf: Zeynep Fırat. Nuri Kuzucan'ın ve Galerist'in izniyle
Sergide öne çıkan dört esere, Bir Manzaranın Bütün Parçaları, Bir Resmin Bütün Parçaları, Rölyef ve Bir Mekânın Bütün Parçaları’na odaklandığımızda Kuzucan, izleyiciyi sanat eseri, çevresi ve gözlemci arasındaki sınırları yeniden düşünmeye davet ediyor.
Bir Manzaranın Bütün Parçaları isimli mekâna özgü yerleştirmede sanatçı, bir duvarı mürekkeple müdahalede bulunduğu kâğıtlarla kaplıyor. Kâğıtların uzunluğundaki ritmik değişim, görsel deneyime neredeyse müzikal bir tempo katıyor ve eseri yalnızca görsel değil, duyusal bir notasyon hâline getiriyor. Siyah mürekkep desenleri, galeri mekânının dışında kalan peyzajın içeride yankılanması gibi işliyor; iç ve dış arasındaki bu geçirgenlik, sanat eseri ile onu barındıran mekân arasındaki sınırları bulanıklaştırarak izleyiciyi salt bir gözlemci olmaktan çıkarıyor.
Solda: Nuri Kuzucan, Rölyef, 2025, Toz boya kaplı çelik. Fotoğraf: Zeynep Fırat. Nuri Kuzucan'ın ve Galerist'in izniyle
Sağda: Nuri Kuzucan, Rölyef, 2025, Toz boya kaplı çelik. Fotoğraf: Zeynep Fırat. Nuri Kuzucan'ın ve Galerist'in izniyle
Bir Resmin Bütün Parçaları isimli resim, farklı derinliklere sahip dört tuvalden oluşan poliptik bir eser. Bu tuvallerden ikisinde, alt ve üst kenarlara gizlenmiş neon unsurlar yer alıyor; bu elemanlar, doğrudan görünmektense beyaz galeri duvarında oluşturdukları yansıma ve gölgeler aracılığıyla kendilerini belli ediyor. Böylece yalnızca görünen değil, görünmeyen de deneyimin bir parçası hâline gelirken, çevreleyen yüzey, yapıtın algılanmasında aktif bir unsur hâline geliyor.
Formun alışageldik iki boyutlu yüzeyden kurtuluşu, Kuzucan’ın Rölyef adlı heykelsi dizisinde de kendini gösteriyor. Siyah ve beyaz olmak üzere iki ayrı çalışmadan oluşan bu seride, fırın boya kaplı çelik plakalar, duvardan farklı mesafelerde uzaklaşmak üzere matematiksel bir grid düzeniyle yerleştiriliyor. Yüzeyden ayrışan bu modüler parçalar, adeta mekânda süzülen yüzey kırıntılarını andırıyor. Formların bazen değişken, bazen de tekrar eden geometrik yapıları, sanatçının tuvallerinden ve litografilerinden tanıdığımız form diline gönderme yapıyor. Ancak bu kez, yüzeyden ayrışan her bir parça, kendi başına ayakta duran heykelsi bir varlık hâlinde. Bu çalışma, izleyiciyi mekân algısını çerçevenin dışına taşıyarak düşünmeye davet ediyor.
Bir diğer mekâna özgü yerleştirme olan Bir Mekânın Bütün Parçaları'nda ise Kuzucan, doğrudan galeri mimarisiyle etkileşime giriyor. Homojen biçimde beyaz duvara yayılmış sayısız beyaz tuvalden oluşan bu yerleştirmede, bazı parçalar çerçevelenerek ötekilerden ayrışıyor. Siyah çizgiler, tuvallerin üzerinden geçerek 19. yüzyıldan kalma galeri mekânının perspektifinin bir yansımasını izleyiciye sunuyor. Çizgiyle kesilen ya da tamamen boş bırakılan her tuval bağımsız bir eser olarak var olabilirken, tümü bir araya geldiğinde galeri mimarisinin haritasını oluşturuyor. Boya katmanları ve dokuları ise, bu mekânın fiziksel varlığını yansıtan bir üç boyutluluk hissi yaratıyor.
Kuzucan’ın bu yaklaşımı, genel sanat felsefesiyle de örtüşüyor: sanatçının işlerinde sıkça karşımıza çıkan, kent manzaralarının geometrik katmanları ve iç-dış mekânlar arasındaki geçirgenlik burada da belirgin. Eserleri, yalnızca içinde bulundukları mekânı işgal etmekle kalmıyor; onunla iletişime geçiyor, onunla konuşuyor. Bir Resmin Bütün Parçaları adlı sergide bu diyalog artık daha öne çıkıyor, sanat ve mimarlık arasındaki hiyerarşik ayrım sorgulanıyor.
Cansız ve insan yapımı olan mimari mekânı bir eş olarak ele alarak, Kuzucan izleyiciyi mekân, hafıza ve varoluş algılarını yeniden düşünmeye davet ediyor. Sanatçının eserleri, alışageldik sınırların ötesine geçerek, sanat eseri, onu çevreleyen mekân ve izleyici arasında dinamik bir etkileşim kuruyor. Bu sergi aracılığıyla Kuzucan yalnızca geometrik minimalizmle ilişkisini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda mekânsal deneyimin özüne dair düşünsel bir yolculuğa davet ediyor.
Comentarios