top of page
Neslihan İmamoğlu

Bir kent imgesi: Taşların Ardında: An ve Arşiv

Tuğçe Diri'nin kişisel sergisi Taşların Ardında: An ve Arşiv, 30 Haziran 2024 tarihine kadar Anna Laudel İstanbul'da devam ediyor. Sanatçının kentin izlerini üzerinde taşıyan desenlerini ele aldık


 Yazı: Neslihan İmamoğlu


Tuğçe Diri, Zanaatkarca Yineleme serisi, 2023, Kağıt üzeri grafit ile frotaj tekniği, akrilik mürekkebi ve çizim kalemi ile desen,100x100 cm

 

“Bizlerin kent algısı genellikle bütüncül değildir. Daha çok, başka endişeleri de içinde barındıran parçalı bir algıdır. Neredeyse her bir duyu işin içine girer ve imge de bütün bunların birleşimidir”

Kevin Lynch, Kent İmgesi

 

Ziyaretçi ister Taksim’den ister Tophane’den geliyor olsun, nasıl bir ulaşım aracı ve yönü seçerse seçsin İstanbul’un eğimli topografyasının etkilerini hissederek gittiği galeriye ulaştığında karşısında renkleriyle, dokusuyla, ritmiyle İstanbul’dan bir parça bulur. Sanatçı Tuğçe Diri’nin katmanlar arasında, geçmişte ve bugünde arayıp durduğu bir kent imgesi bu: Taşların Ardında: An ve Arşiv


Şehir plancısı ve yazar Kevin Lynch, 1960 yılında yayımlanan Kent İmgesi adlı kitabında “Bir parça kilin, bir vazonun veya herhangi bir formun çeşitli gözlemcilerde güçlü bir imge yaratma olasılığı taşıdığını”[1]  söyler.  Lynch, pilot bölge olarak seçtiği ABD şehirlerinden farklı gözlemcilere sorular yönelterek yaşadıkları şehre dair kendi bilişsel haritalarını çizmelerini ister. Bu haritalar aracılığıyla Lynch, kentlilerin hafızasında bir yeşil alanın keyifli bir “bölge” ve bir yolun “sınır” olarak yer edebileceğini gösterir. Lynch’e göre; “yollar”, “kenarlar”, “bölgeler”, “düğümler” ve “işaret öğeleri” bir araya gelerek kent imgesini oluşturur.


Tuğçe Diri, Zanaatkarca Yineleme serisi, 2023, Kağıt üzeri grafit ile frotaj tekniği, akrilik mürekkebi ve çizim kalemi ile desen, 130x130cm


Şehir planlama ve mimarlık disiplinlerinde bir kenti, yapılı çevreyi ve binaları anlamak, tasarlamak, anlatmak için çeşitli diyagramlara sıklıkla başvurulur. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Uygulamalı Litografi Atölyesi ve Resim Bölümü’nden mezun olan Tuğçe Diri, Taşların Ardında: An ve Arşiv sergisindeki işlerini oluştururken mimarlık veya şehir planlamanın araçlarını ödünç almayı; bilişsel bir harita veya bir doluluk boşluk haritası elde etmeyi, tarihi yapıların rölöve ve restitüsyon çalışmaları için temel olacak teknik detay ve bilgileri arşivlemeyi amaçlamamış olsa da kişisel deneyiminden ve araştırmalarından yola çıkarak kentin imgesine ve hafızasına dair bir aktarım yapıyor. Bu nedenle Diri’nin Kapadokya ve İstanbul’un renklerini, dokusunu ve kendi deneyiminin izlerini taşıdığı işleri, gözlemcilerin yaşadıkları yerle ilgili hafızalarına başvuran bilişsel haritalara benziyor. Öyle ki bu işlerde Lynch’in beş öğesinin izlerini bulmak bile mümkün. Kente veya bir fotoğrafa bakarak çizmediği kubbeler, kapılar, kemerler kentin “işaret öğelerini”; sıklıkla kullandığı çerçeve içinde çerçeveler “kenarlarını”; zemin üzerine tek renk kullanarak elde ettiği ve doluluk boşluk haritalarını andıran işleri “bölgelerini” ve “düğümlerini”; belirli yapılara doğrudan referans veren işleri de sanki “işaretlerini” resimlere taşıyor.


Kendini desen sanatçısı olarak tanımlayan Diri’nin mimarlıktan ve kentten etkilenerek yaptığı desenlerinin ardında İstanbul’un çok katmanlı ve çok kültürlü yapısı ve sanatçının tarihi yapılar üzerinden şehirle kurduğu bağın etkisi var. Sanatçı, kimi eserlerinde Ayasofya, Arap Cami ve Molla Zeyrek Cami gibi zaman içinde işlev değiştiren tarihi yapıları doğrudan ele alıyor. Bu yapıların hafızayı iletme ve temsil etmedeki rolleri sanatçının tuvallerine taşıdığı desenlerle; kubbe, kemer, tuğla duvar gibi yapı elemanlarına dair çizimlerle ve renklerle vurgulanıyor. Bu işlerin kendileri de bazen hafızanın bir taşıyıcısı, haritası, anı defteri bazen de kent belleğinin kendisi oluyor.


Ağırlıklı olarak tuval üzerine yağlı ve akrilik boya, dantel, ip ve kolaj gibi tekniklerle çalışan Diri, çalışmalarının bir kısmında frotaj/sürtme tekniği kullanmış. Bir nesnenin üzerine kâğıt yerleştirilerek boyama/tarama aracılığıyla dokusunun kopyalandığı bu tekniği sanatçı, yeniden yaratma ve silme eylemi olarak yorumluyor. Kentin ve hafızanın palimpsest yapısını hatırlatan bu yöntemle fiziksel bir mekâna dair dokunsal bir veri, hafızadaki kent imgesiyle yeniden kurgulanıyor.


Taşların Ardında: An ve Arşiv’de sanatçının desenleri aracılığıyla bir anlamda duyusal ve bilişsel haritalama yaparak yok olan çevre ve kültürel mirası hatırlatma çabası güttüğü işlere, ziyaretçi de kendi İstanbul imgesiyle bir katman ekliyor.


Tuğçe Diri, Taşların Ardında; An ve Arşiv, sergiden görünüm, Anna Laudel İstanbul, 2024


[1] Kevin Lynch, Kent İmgesi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page