top of page

Art Unlimited kapaklarıyla 2025

Art Unlimited’ın 2025 yılındaki kapakları, bir yılın hafızasını yeniden kurmak üzere yan yana geliyor. Fotoğraf editörümüz Berk Kır’ın kadrajından çıkan kapak portrelerini, onun metni eşliğinde paylaşıyoruz



Bir yüzey manifestosu


Yazı: Berk Kır


Benim için görüntü, zamanla kapanan bir kayıt değil; her bakışta yeniden açılan bir yüzeydir. Yazı da bu yüzeyle benzer bir şekilde çalışır: İleri doğru anlatmaz, geriye dönüp açıklamaz; daha çok eş zamanlı bir düşünme hâli yaratır. Bugün fotoğrafa dair birkaç şey söylemek için kelimeleri seçeceğim, biriktireceğim ve bir araya getireceğim. Fotoğrafın kendisini ortaya çıkarmak için de uzun süredir yaptığım şeyin bu olduğunu söyleyebilirim.


Zihnim; yürümek, karşılaşmak, toplamak, düşünmek ve dönüştürmekle şekilleniyor. Art Unlimited’ın kapakları için de son beş yıldır bu izleği takip ediyorum. Bu süreçte kapak, bir temsil alanı olmaktan çok, bakışın nasıl kurulabileceğine dair bir deneme alanına dönüştü. Kapakta yer alan her portre, bir kimliği tanımlamak ya da bir pratiği özetlemek üzere değil; bir karşılaşma anını mümkün kılmak üzere var oldu. Fotoğraf, burada bilgi taşıyan bir imge olmaktan ziyade, bakışı yavaşlatan ve dikkati askıya alan bir zemin olarak konumlandı.


Tek bir görsel dil içinde farklı sanatçı pratiklerinin yan yana durabilmesi, bu yaklaşımın doğal bir sonucuydu. Biçimsel tutarlılık, homojenleştiren bir estetik tercih olarak değil; farkların bastırılmadan var olabildiği bir zemin olarak işledi. Işık, mesafe ve kadraj; sabit anlamlar üretmek için değil, her portrede yeniden müzakere edilen ilişkiler olarak ele alındı. Böylece kapaklar, tekrar eden bir formdan çok, süreklilik içinde değişen bir düşünme pratiğinin izlerini taşımaya başladı.


Art Unlimited’ın entelektüel gövdesi ile fotoğraf pratiğim arasındaki ilişki, bir uygulama ya da uyarlama süreci değil; ortak bir düşünsel zeminde buluşma hâlidir. Kapaklar, içeriği temsil eden görseller olmaktan ziyade, derginin metinsel dünyasıyla aynı yoğunlukta düşünen yüzeylerdir. Görüntü metnin önüne geçmedi; metin de görüntüyü açıklama görevini üstlenmedi.


Zaman içinde bu kapaklar, birikimli bir yapıya dönüştü. Yüzler çoğaldıkça, bakışlar ve duruşlar da çoğaldı; fotoğrafın tek bir anı kaydettiği fikri yerini, zamana yayılan bir görsel düşünceye bıraktı.  Biriktirdiğim bu görüntüler, dünü koruyan pasif bir kayıt değil; her temasla yeniden canlanan, zamana yayılmış bir diyalogdur.


Bugün bu kapaklar; atölyede ya da şehirde beliren jestlerden, sohbetten ve paylaşılan zaman duygusundan besleniyor. Fotoğraf, burada bir cevap üretmekten çok, bakışı açık ve geçirgen tutan bir düşünme alanı olarak var olmayı sürdürüyor.


Çünkü fotoğraf bir son durak değildir; bakışı açık tutma kararlılığıdır.



ree

Sarkis


Ocak-Şubat 2025,

Sayı: 85


Sarkis için 2005-2025∞


Yazı: Misal Adnan Yıldız


Karşıtlıklar ikliminde tutunmaya çalışanlar için bir tür rehber görevi görerek araştırmaya dayalı yazı dosyası KÖK, görsel belleğimizi oluşturduğunu düşündüğümüz önemli isimleri odağına alıyor. Odağımızdaki yeni isim Sarkis olarak tanınan sanatçı Sarkis Zabunyan



ree

Nancy Atakan

Mart-Nisan 2025,

Sayı: 86


Önemli olan hep iki kişinin arasında geçen: Nancy Atakan ile söyleşi


Röportaj: Merve Ünsal


İMALAT-HANE, 12 Nisan 2025 tarihine dek Nancy Atakan’ın Beni Yok Etme adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Serginin küratörlüğünü ise Can Küçük üstleniyor. Sergi, Nancy Atakan’ın ziyaret ettiği ve kaydetmek istediği yerleri, güçlü bağlar kurduğu insanları ve hafızasında yer eden anıları kendi pratiğine dâhil etme biçimlerini konu alıyor. Serginin üç bölümden oluşan anlatısı, Atakan’ın yapıtları etrafında kurgulanan çeşitli bir aradalıklar ile iç sesini paylaştığı daha kişisel bir alan arasında gezinirken Can Küçük ve Nancy Atakan’ın uzun süredir çeşitli bağlamlarda birlikte geliştirdikleri çalışma pratiklerini de ilk kez iş birliği içinde ürettikleri yapıtlarla mekâna taşıyor




ree

Kirkor Sahakoğlu


Mayıs-Haziran 2025,

Sayı: 87



Kirkor’un atölyesinde…


Yazı: Nazlı Pektaş


Sınırsız Ziyaretler için Kirkor Sahakoğlu atölyesinde, Tokatlıyan Han’dayım. İki oda bir hol. Odalar Pera’daki binalara komşu. Ressamların atölyesinde olmak bir mekânda geçici bir süre var olmaktan öte bir deneyim. Peki nasıl?



ree

Mehtap Baydu


Temmuz-Ağustos 2025, Sayı: 88


Sıkışmışlıklar, delmeler ve dönüşümler* Mehtap Baydu yapıtından


Yazı: Süreyyya Evren


Performans, heykel ve ritüel arasında bedenin sınırlarını, arzunun izini ve dönüşümün yollarını arayan Mehtap Baydu’nun pratiği; sıkışmışlık, mühürleme ve delme eylemleri etrafında çok katmanlı bir okuma sunuyor. Staatliche Kunsthalle Baden-Baden’de Kendi Yağmurunu Yağdırmak adlı kişisel sergisi devam eden Baydu’nun işlerini simya, hafıza, annelik ve kaçış motifleri ekseninde, bedenin içinden konuşan parçalı bir anlatıyla ele alıyoruz




ree

Åsa Jungnelius


Eylül-Ekim 2025,

Sayı: 89


Feminist haykırıştan şiirsel yankıya: Åsa Jungnelius Pera Müzesi’nde


Röportaj: Merve Akar Akgün


İsveçli çağdaş sanatçı Åsa Jungnelius, kişisel sergisi Toprak, Ateş, Su ve Havayla Yazılmış Bir Dize ile 16 Eylül 2025 ile 18 Ocak 2026 tarihleri arasında İstanbul Pera Müzesi’nde izleyiciyle buluşuyor. Elif Kamışlı küratörlüğünde gerçekleşen 18. İstanbul Bienali paralel etkinlikleri arasında yer alan sergi, sanatçının 2004’teki çığır açıcı mezuniyet sergisinden bugüne 20 yılı aşkın pratiğini gözler önüne seriyor. Jungnelius’un camı öfkeli bir feminist haykırıştan şiirsel ve felsefi bir dile dönüştürme sürecini yansıtan sergi, camın hâlâ modernitenin kırılgan ama dirençli yüzünü nasıl taşıdığını gösteriyor. Cam, sanatçı için kimlik, beden politikaları, zanaat ve kolektif deneyim üzerine düşünmenin bir aracı olmaya devam ediyor. Bir cam ustası olarak aldığı eğitimi kavramsal bir derinlikle birleştiren Jungnelius; kimi zaman parlak ve baştan çıkarıcı ama politik açıdan keskin işler, kimi zaman yerçekimi ve zamanın şekillendirdiği heykeller üreterek üretmenin düşünmekten ayrılamaz olduğunu ve maddeselliğin bizi tarih ve insanlık boyunca birbirine bağladığını ortaya koyuyor




ree

Hera Büyüktaşcıyan


Kasım-Aralık 2025,

Sayı: 90


Zamanın ve maddenin hibrit beraberliği


Röportaj: İlker Cihan Biner


27 Kasım’da Arter’de açılacak Hayalet Kuartet sergisi, Hera Büyüktaşcıyan’ın kimlik, doğa ve hafıza ekseninde çok katmanlı dörtlemeler üzerinden ördüğü anlatının izini sürüyor. Nilüfer Şaşmazer küratörlüğünde hazırlanan sergi öncesinde, sanatçının zaman, mekân ve tanıklık kavramlarına uzanan düşünsel yolculuğunu konuştuk




*Çift kapaklı olarak yayımladığımız Temmuz-Ağustos 2025 sayımızda Daron Mouradian'un yer aldığı edisyonun kapak fotoğrafını Samvel Muradyants çekti.
ree
Daron Mouradian

Temmuz-Ağustos 2025, Sayı: 88

Küçük bir tebessüm

Röportaj: İbrahim Cansızoğlu

Odak: Resim serimizin sekizinci konuğu, Orta Çağ’ın unutulmuş figürlerini anakronik bir geçit törenine dönüştüren ressam Daron Mouradian. Edgar Degas’nın nüleriyle başlayan çocukluk kopyalamaları, Erivan’daki heykel ve grafik eğitimi, Paris’te karşılaştığı Vermeer’in sarsıcı etkisi… Tüm bunlar, onun hayali hükümdarlarla, sakil yaratıklarla ve ironik grotesklerle dolu evreninin yapıtaşları. Mouradian bu söyleşide, çocukların sertliğe yabancı bakışından aldığı ilhamla, resimlerini anlatıyor


Berk Kır'ın kapak fotoğraflarını çektiği tüm sayılarımızı incelemek için;



Bütün yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Unlimited’a aittir. İzinsiz alıntı yapılamaz.

All content is the sole responsibility of the authors. All rights to the texts and images belong to Unlimited.

No part of this publication may be reproduced or quoted without permission.

Unlimited Publications

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page