İstanbul Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali’nin ikincisi, Boş Alan temasıyla 10-19 Haziran 2022 tarihleri arasında şehrin farklı mekânlarında izleyiciyle buluştu. Festival direktörü Damla Durman ile, festivalin şekillenme serüvenini, bu seneki festivale dair izlenimlerini ve geleceğe dair hayallerini konuştuk
Röportaj: Ayşe Draz
Damla Durman, Fotoğraf: Genco Gülan
İlk defa 2021 yılında çevrimiçi olarak gerçekleşen İstanbul Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali’nin ikincisi, Boş Alan temasıyla ve İBB Kültür Dairesi Başkanlığı ev sahipliğinde, 10-19 Haziran 2022 tarihleri arasında İstanbul’da, Müze Gazhane, İBB Şehir Hatları, Akbank Sanat, Arter Müzesi, Hope Alkazar ve Purespace_ist gibi farklı açık ve kapalı mekânlarda izleyiciyle buluştu. Festival kapsamında dünyanın farklı yerlerinde İstanbul’a gelen uluslararası dansçılar ve dans üreticileri ile Türkiye’den sanatçılar bir araya gelerek dansta doğaçlamanın ve doğaçlayan bedenin olanaklarını araştırdılar. Aynı zamanda festivalin kürasyonunu üstlenenlerden biri olan festival direktörü Damla Durman ile, festivalin şekillenme serüvenini, bu seneki festivale dair izlenimlerini ve geleceğe dair hayallerini konuştuk.
Revert_Terminal 1, Tuğçe Ulugün Tuna Improdancefest/Doğaçlama Dans Festivali'nden Fotoğraf: Umut Deniz
2021 yılında Improdancefest’in ilk festivalini, hem de çevrimiçi gerçekleştirdiniz; hangi ihtiyaçlardan doğdu bu festival?
Birbirinden uzaklaşmış ve birbirini arayan bedenler düşün, birbirini görmek isteyen, dokunamasa da hissetmek, dinlenmeyi ve dinlemeyi özleyen bedenler.. Birlikte hareket etmek ve birbirimizin farkında olmak dans alanındaki üretimi yeniden canlandırmak isteyen bizler, içimizdeki bu çağrıya kulak vererek 2021 senesinde bir araya geldik.
Improdancefest/Doğaçlama Dans Festivali'nden yola çıkarak doğaçlama kavramını biraz açar mısın? Dans alanında doğaçlama nedir, ne anlama geliyor?
Benim için doğaçlama dans içinde bulunduğun anın tüm katmanlarını hissederek özgürce ve bir o kadarda bedenin taşıdığı deneyimleri ve hareketleri araştıran bir disiplinidir. Okuyucularla festivaldeki dansçılardan Teti Nikolopoulou’nun doğaçlama dans tanımını paylaşmak istiyorum. Diğer katılımcı dansçılar ile doğaçlama dans üzerine yaptığımız konuşmaları özetler nitelikte bir tanım.
“Doğaçlama, kimsenin kolayca tanımlayamayacağı bir danstır. Farkındalık, varlık gerektirir, yaratan spontane bir sürece izin verme ve onu takip etme gücü (becerileri) geliştirir. Dans doğaçlamasından bahsederken, kişinin hareketli araçlara sahip olması gerekir, örneğin deneyimsel anatomi ve gelişimsel hareket kalıplarının yanı sıra türetilen araçlar olarak somatik uygulamalardan farkındalığı ve mevcudiyeti keşfetmeye ve doğanın güçlerini uzayda işlevsel olarak hareket ettirmek için yönetme becerisine kadar.”
Improdancefest/Doğaçlama Dans Festivali'nden, Fotoğraf: Umut Deniz
Peki bu seneki festivalde nasıl bir seçki sundunuz? Festival programını oluştururken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?
Doğaçlama dansın farklı dans formları ile ilişkisine de odaklanarak hem açık çağrı ile hem de davetli dansçılardan oluşan bir seçki hazırladık. Bu sene temamızı Peter Brook’un Empty Space (Boş Alan) kavramından esinlenerek oluşturduk. Festival sürecinin başında doğaçlama dans sanat formunu araştırmaya ve pratik etmeye yönelik yola çıkmış olsak da Türkiye’de çağdaş dans alanına yönelik çalışmaların var olma, yaygınlaşma ve gelişme ihtiyaçlarını gözeterek festival seçkisini genişletmiş olduk. Festivalde anlık doğaçlama kompozisyonları ile karşılaşırken bir yandan da koreografi ve kompozisyonun yer aldığı çağdaş dans eserleri seçkide yer aldı. Değerlendirme sürecinde tema ile ilişkilenme , doğaçlama unsurlarının süreçte veya dans performansında yer alması, performansın teknik ihtiyaçları, süresi ve bütün programdaki varoluşuna dikkat ettik. Dans filmlerinin kürasyonu ve değerlendirilmesi Dans Kamera İstanbul kurucu direktörü Onur Topal Sümer tarafından gerçekleştirildi.
Festivalin bu seneki programında 20 atölye, 4 yaratım, (yurtdışından gelen bir mentörün yerel dansçılarla yeni bir eser üretmesi veya ürettiği dans parçasının yeniden yorumlanmasını odağına alan bir program) 37 performans ve dans filmleri gösterimi yer aldı. Programda performansı ve atölyesi ile yer alan Ingo Reulecke, müzisyen Kerem Can Dündar ve Barış Ertürk ile ilk defa buluşarak Anda kompozisyon ve doğaçlama müzik ile performansını gerçekleştirdi. Bir başka gün ise Müze Gazhanenin köprüsünde, su deposunda gezici performanslar gerçekleştirdik. Festival, katılımcılarına, farklı geçmişlerden ve kuşaklardan gelen dansçıların performanslarından çeşitli bir seçki sundu.
Improdancefest/Doğaçlama Dans Festivali'nden, Fotoğraf: Umut Deniz
Festival kapsamında hangi mekânları kullandınız, nasıl mekanları tercih ettiniz?
Festival için Arter, Müze Gazhane, Seyir halindeki Kadıköy-Beşiktaş vapuru, Akbank Sanat Dans Stüdyoları, Hope Alkazar, Cemal Reşit Rey Konser Salonu ve Fuaye alanı bize kapılarını açtılar. Provalar için Çatı, Çıplak Ayaklar Dans Kumpanyası bize kapılarını açan mekânlar oldu, yaratım atölyesi provalarını ise Purespace.ist’de gerçekleştirdik. Şehrin iki yakasındaki kültür sanat alanlarına temas ederek mekan seçimlerini oluşturmuş olduk.
Kamusal alanların bu festivalde özel bir yeri var mı?
Bu sene kamusal alan olarak şehir hatları ve müze bahçelerine performanslarımızı yerleştirdik. Performanslarda gün ışığını, mekanın kendi bilişenlerini kullanmaya ve seyircinin de performans deneyimi ile ansızın veya sahne dışında bir mekânda karşılaşmasına özen gösterdik.
Dansın gündelik hayatla buluşabilmesini, şehirde akıp geçtiğimiz boşluklarda yer alabilmesini önemsiyoruz. Bunun yanı sıra festivalde daha çok kamusal alana yer vermek istedik, umarız önümüzde senelerde şehrin her bir köşesinde daha çok dans ile karşılaşma alanları tasarlarız.
Gözlemlediğin kadarıyla seyircilerin katılımı ve tepkileri nasıldı?
Festivaldeki atölyeleri takip eden ve bu alana merakı olan, gelişmek isteyen heyecanlı katılımcılar vardı. Performanslar, dans filmleri seyircileri ise farklı yaş grupları ve geçmişlerden geliyordu. Festival seyircileri arasında “Abla bu izlediğim ne, ilk defa görüyorum ama hoşuma gitti” diyen bir çocuk varken, bir başka seyirci ise şaşkın ve gözlerini kaçıran bir tavırla izlediğini anlamlandırmaya çalışıyordu.
Yoshiko Chuma’nın performans ekibi Müze Gazhane’nin farklı köşelerinde performanslarını yaparken hemen yanında başörtülü bir teyze ellerini açmış bankta oturur halde elleriyle hareket ediyordu.
Stephanie Miracle’ın Fakers Club performansında ise Senden Başka şarkısını duyup gelen komşular, birbirine her akşam Müze Gazhane böyle ise buraya gelelim diyen teyzeler, bir yandan izlediği performansın başından itibaren “bunu Adana’da yapsa olay olur, bu nasıl şey, ben de bunu yaparım” diyenler.. Uzun zaman sonra İstanbul’da bir dans festivalinin yer almasının, yeni eserler ve yerel sahnede neler olduğunu görmek için iyi bir fırsat olduğunu söyleyen seyirciler de vardı.
Bir ressam arkadaşım, Al Jazeree programında festivalin haber olduğundan bahsetti. Haberde, festivalde dans eden sanatçı Ingo Reulecke’nin Anda doğaçlama performansını referans vererek, performansın artık özgürleşen ve gücü eline almakta olan bir toplumun göstergesi olduğunu ifade etmişler.
Tepkilerin bu denli çeşitli olması, medyada ve İBB meclisinde dansın konuşuluyor olması çok önemli. Keşke haberlerin içerikleri biraz daha düzeyli olabilse…. Yine de içerikler ne olursa olsun çağdaş dansın, doğaçlamanın belki de uzun zaman sonra insanlarla temas etmesi, bir takım çarpışmaları, merakı ve yeni hissiyatları uyandırması, dönüşümün başladığını göstermekte.
Improdancefest/Doğaçlama Dans Festivali'nden, Fotoğraf: Umut Deniz
Türkiye’de doğaçlama dans ile uluslararası arenada doğaçlama dans arasında bir kıyaslama yapmak gerekirse neler söyleyebilirsin. Burada ön plana çıkan ihtiyaçlar ve farklılıklar neler?
Uluslararası arenada doğaçlama dans disiplini, üzerine araştırılan, kitaplar yazılan, ve üniversitelerde uygulanan bir disiplin. Festival sanatçılardan Ingo Reulecke ile konuştuğumda, Avrupa’da alanın ayrıca bir disiplin olarak ele alındığının, ancak festival ve programların yeni olduğundan bahsetmişti. Uluslararası arenada kurumların ve seyircilerin daha fazla doğaçlama dans alanına temas ettiğini, dansçıların, kamusal alanlarda, müzelerde ve opera binalarında düzenli olarak yaptıkları performanslardan gözlemlemekteyim. Ingo Reulecke ve Heike Gäßler’in kaleme aldığı Radikale Echtzeit. Tanz, Musik, Sprache als Moment-Komposition adlı açık kaynak kitap bu konuda yazılı güncel bir kaynak. Festival sanatçılarından Teti Nikolopoulou, doğaçlama alanında tezini yazmış ve hala araştırma yapmaya devam etmekte. Bulgaristan’da yeni bir araya gelen Platform for Improvisation ve Composition’ın açık doğaçlama pratiğine katılmıştım. Ekip, aldıkları bir fon ile bu grubu oluşturarak doğaçlama araştırmaları gerçekleştiriyorlardı.
Farklı ülkelerde ve Türkiye’de gözlemlediğim, doğaçlama alanına dair pratiklerin daha fazla arttığı ve görünür olduğu. Tabi büyük bir farkla.. dansın ülkemizdeki faaliyetlerinin, festivallerin ve yeni partnerliklerin aktive olması çok önemli. Uluslararası festivallerin sanatçı listelerinde Türkiye’den dansçılar görmeye ihtiyacımız var ve konuştuğum dansçıların, festival direktörlerinin ve küratörlerinin on sene öncesinde kalmış İstanbul/Türkiye dans hafızasının acilen güncellenmesi, yeniden bağlantı kurulması lazım.
Kısaca değinecek olursak, ülkemizde doğaçlama dansa dair 2005 yılında Talin Büyükkürkciyan ve Yanael Plumet'in başlattığı Transit dans festivali bu alanın araştırılması ve pratik edinilmesinde önemli bir yer edinmiş. 2007 yılında Gurur Ertem ve Aydın Silier’in projesi olan İdans festivali bizleri çağdaş dans alanındaki önemli performanslarla ve araştırmalarla buluşturmuştu. Hala devam etmekte olan Kontak Doğaçlama Türkiye buluşmaları bu alanda birçok kişinin ilgisini ve pratiğini desteklemekte. Gördüğüm farklılıklar arasında, uzun zamandır İstanbul’da doğaçlama ve çağdaş dans alanında aktif ve çeşitli bir buluşma, değişim ve üretim ağının olmamasıydı. Bu farklılıklar ve ihtiyaçlarımıza dair bir örnek verecek olursam, yakın zamanda ziyaret ettiğim Bulgaristan dans platformu ile düzenlenen Antistatic Festivali, Sofya’da gerçekleşti. Bu Sofya’daki festival henüz bitmeden, bir başka festival olan One Dance Week Plovdiv’de başlıyordu. Bu iki yakın şehirde, dansa dair aynı tarihlerde festival yapılıyor olması, yeni kültür sanat kurumlarının, değişim programlarının olması Bulgaristan’da dans alanına yapılan yatırımların her geçen gün artmakta olduğunu göstermekte. Farklılıklarımızı ve ihtiyaçlarımızı uluslararası arenayı her ziyaret ettiğimde daha iyi okuyabiliyorum. Ve daha çok yolumuz var..
Improdancefest/Doğaçlama Dans Festivali'nden, Fotoğraf: Umut Deniz
Gelecek yıllarda bu festivalin nasıl evrileceğini öngörüyorsun veya nasıl evrilmesini arzuluyorsun?
Bundan sonraki süreçte bir dans platformu formunda faaliyetlerimizi sene içerisine yayılmış şekilde gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. Uluslararası ağların bir parçası olarak Türkiye’deki genç nesil dansçılara, yeni eser üretimlerine, ortak yapımlara ve işbirliklerine ağırlık vereceğiz. Faaliyetlerimizi şu anda aktif olarak İstanbul’da yürütmekteyiz ancak farklı şehirlerdeki işbirlikçilerimiz ile de projeler geliştirmeye istekliyiz.
Comentarios