top of page

YEL, TOZ, PORTRELER: A. Halim Kulaksız 

Kütüphanesinde yer alan sanatçı portreleri, fotoğraflar, davetiye, desen gibi görsel malzemeleri tekrar elden geçiren Necmi Sönmez, daha önce yayınlanmamış olan bu malzemeler üzerine YEL, TOZ, PORTRELER başlığı altında hazırladığı yazılara devam ediyor. Serinin bu haftaki yazısının odağında 27 Ocak'ta 80. yaşını kutladığımız A. Halim Kulaksız var


Yazı: Necmi Sönmez


Halim Kulaksız, Otopotre


27 Ocak 2024, yaşayan en önemli fotoğraf sanatçılarımızdan olan A. Halim Kulaksız’ın 80. doğum günü. Fotoğraf çekmek, kurgulamak ile bunun baskısını yapabilmenin birbirinden farklı yetenekleri, teknik yeterlilikleri gerektirdiği fotoğrafın icat edildiğinden beri bilinmektedir. A. Halim Kulaksız’ı bildik anlamda bir fotoğraf sanatçının ötesine taşıyan, onun farklı fotoğraf baskı tekniklerini sınır tanımayan merakıyla deneyerek, el yordamıyla tecrübe ettikten sonra bu alandaki en yeni makineleri, sistemleri tüm risklerini göze alarak yurtdışından Türkiye’ye getirerek amatör ve profesyonel kullanıma açmasıdır. Ülkemizde fotoğraf denince akla gelen ilk kurumlardan biri olan Refo Color’u 1969’da kuran Halim Bey'in fotoğrafla tanışması ve onu bir yaşam biçimi haline getirmesi belki de filmlere konu olacak ilginçtir. 


A. Halim Kulaksız, Türk Petrol Boru Döşeme Çalışmaları, 1970'ler


Gümüşhane’nin Şiran ilçesine bağlı Selimiye köyünde 27 Ocak 1944’te doğan A. Halim Kulaksız, ailesinin büyük fedakarlıklarla kendisini 1958’de Erzurum Lisesi’ne gönderdiği yıllarda fotoğrafa ilgi duymaya başlar. Lisenin fotoğraf kulübünde siyah beyaz çalışmaya başlayan bir genç olarak karanlık odanın büyüsü onu içine çeker. Ama çocukluğunu geçirdiği Karadeniz bölgesinden sonra gençliğini şekillendiren Doğu Anadolu coğrafyasında fotoğraf onun için adeta yaşama tutunma aracıdır. Liseyi bitirdikten sonra 1960’ta Erzurum Şeker Fabrikası’nda çalışmaya başlar. Bu sırada gözünü, kalbini İstanbul’a kaydırarak renkli fotoğrafa ilgi duymaya başlar. 1962’de, henüz 18 yaşındayken, İstanbul’a gelip o yıllarda renkli fotoğraf malzemeleri üzerine uzmanlaşan ünlü Ferrania Color firmasının ürünlerinin peşine düşen bir genç olarak, maddi imkânsızlıklarına rağmen, tutkusunun izini sürmeye devam eder. Aynı yıl ilk renkli fotoğraf baskı deneylerini de cyan, magenta, sarı filtreler bulamamasına rağmen kırmızı, yeşil ve mavi gözlük camlarını kullanarak bir arkadaşının karanlık odasında gerçekleştirir. Teknik zorlukları deneysel buluşlarıyla aşması onu renkli fotoğrafa daha da yakınlaştırır. Ferrania slayt baskısı yapacak kadar kendisini ilerletmesi üzerine Erzurum’dan ayrılarak üniversite okumak için İstanbul’a gelir.


A. Halim Kulaksız, Türk Petrol Rafinerisi, 1970'ler


IFSAK’a (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Kulübü) katılır, Şinasi Barutçu ile tanışır. O yıllarda yeni yeni yayınlaşmaya başlayan renkli fotoğraf İstanbul’da da popülerleşir. Beyoğlu’ndaki profesyonel bir renkli fotoğraf baskı stüdyosunda çalışırken bir yandan da İstanbul’u fotoğraflamaya başlar. 1962-67 yılları genç Halim’in fotoğraf icat edildikten sonra dünyanın ilgisini üstüne çeken, ilk fotoğraf stüdyolarının kurulduğu kent olan göz alıcı İstanbul’u arka sokaklarından tanıdığı dönemdir. Siyah beyaz fotoğrafa olan hayranlığına rağmen onu etkileyen renkli baskı tekniklerindeki anlatım farklılığı olur. İç göçlerin şekillendirdiği İstanbul’un renkli dünyası genç Halim’i etkisi altına alır. 1964’te bir arkadaşıyla ArColor isimli renkli fotoğraf laboratuarını kurar. Teknik becerilerini, giriştiği farklı deneylerle 1967-69 arasında askerlik görevini yaptığı Ankara Ordu Foto Film Merkezi’nde geliştirir. 


A. Halim Kulaksız, Türk Petrol Rafinerileri, 1970'ler


Askerliğini tamamladıktan sonra, 1969’da Ankara’da arkadaşı Muharrem Birsel’le REFO Color Renkli Fotoğraf Laboratuarı’nı kuran A. Halim Kulaksız’ın buradaki çalışmaları hayatının tüm akışını köklü olarak değişti. Teknik becerisini, buluşlarını devreye sokarak o zamana dek hiç kimsesinin başaramadığı kadar etkileyici sonuçlar alan Kulaksız, 1971’de Görüntüler ismini verdiği ilk kişisel sergisini renkli fotoğraf baskılarıyla Ankara Zafer Çarşısı’nda açar. Bu onun bir fotoğrafçı olduğu kadar renkli fotoğraf baskı tekniklerindeki araştırmacı kimliğinin de altını çizer. Zaten aynı yıl CIBA Photo Chemie AG’nin davetlisi olarak İsviçre’nin Fribourg kentinde Ferrania slayt tekniğinin yerini alacak olan Cibachrome tekniğinin eğitimini alır. Refo Color fotoğraf profesyonelleri için Cibachrome tekniğini de bünyesine katınca Halim Bey için de yeni bir dönemin kapıları aralanmış olur.


A. Halim Kulaksız, Tarla ve Ağaç, 1980'ler


1972’de hem İstanbul’da Görüntüler 2 isimli kişisel sergisini açar, hem de New York Institute of Photography’den sertifika almayı başarır. Bunlar onun fotoğrafı bir yaşama biçimi olarak şekillendireceği 1970’lerde gerçekleştireceği bir dizi deneysel çalışmanın kapılarını aralar. O yıllarda hızlıca sanayileşme adımlarını atan Türkiye’de Kulaksız kamerasıyla Anadolu’daki petrol, maden, doğal gaz araştırmalarına eşlik eder, kurulan yeni rafineri bölgelerini, fabrikaları belgeler. Ülkemizin endüstrileşme süreci onun siyah beyaz ve renkli fotoğraflarıyla arşivlenirken kendi fotoğraf laboratuarlarındaki çalışmaları Türkiye’de fotoğrafın gelişmesi için son derece önemli bir humus toprağını oluşturdu. Çünkü 1975’de KODAK firmasının Photo Finishing sistemlerini ülkemize ithal ederek renkli baskı tekniklerinin yaygınlaşmasını sağlayan Kulaksız, hem amatörlere hem de profesyonel sanatçılara hizmet vererek o yıllara kadar ülkemizde imkânsız görünen bir çok projeye gizli imzasını atar. 


A. Halim Kulaksız, İstanbul, 1990'lar


1977’de REFO Color’u İstanbul’a taşıyarak çalışmalarını burada sürdüren Kulaksız fotoğrafın akademik eğitim programlarında yer alması için aktif olarak çalıştı. 1988-91 yılları arasından REFO Fotoğraf Sanatı Dergisi’nde gelişmekte olan dijital teknolojiler üzerine ülkemizdeki öncü yayınları yaptığı gibi kendisi de bizzat dijital tekniklerle çalışarak özellikle İstanbul manzaraları üzerine yoğunlaştı. 1995’te Türkiye’ye direkt olarak dijital imgelerden baskı alınabilecek makineleri ithal eden Kulaksız, fotoğrafın faklı alanlarda ve yüzeylerde uygulanılabileceğinin altını çizer. 2004 yılında oğullarıyla birlikte DIFO Lab Dijital Fotoğraf Laboratuarı’nı kurar. Benim kendisiyle tanışmam DIFO’da hazırlamakta olduğum projelere inanılmaz katkılarıyla oldu. Farklı sergilerdeki üretim süreçlerinde Halim Bey'in sorunlar karşısında geliştirdiği çözümler hayatımı kolaylaştırdığı gibi, birlikte çalıştığım zor karakterli sanatçıların yanıtlanması kolay olmayan sorularına da en yetkin teknik yanıtlar vermemi sağladı. Birlikte çalıştığımız sürede bana kendi fotoğraflarından bahsetmemesi de ilgimi çekmişti. Olağanüstü teknik yeterliliğinin arkasındaki fotoğrafçı karakterini ortaya çıkarmakta ısrarcı olmaması benim merakımı kamçıladı. Neden mi? Kendisi de fotoğrafçı olmasına rağmen çoğu arkadaşı olan diğer fotoğraf sanatçıları için çalışırken, onların farklı projelerini şekillendirirken Halim Bey onların nelerde eksik kaldıklarını yakından gözlemlediği için bir şekilde “ters tepki” olarak kendi çalışmalarında bu alanlara yönelmişti: Deneysellik, ustalaşmadan uzak durarak yeninin, farklının peşinde olma. Bu özellikler onun fotoğraflarını farklılaştırıyordu. Hakkında yayınlanmış olan kitaplara rağmen (A. Halim Kulasız, Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi, 2005; Siluetler Şehri İstanbul, 2011; Döngü, 2012) onun kendi fotoğrafları hakkında ne yazık ki kapsamlı, kronolojik bir bilgiye sahip değiliz. Halim Bey'in 1958’de Erzurum Lisesi’nde öğrenciyken neler çektiğini, 1962’de Ferrania slayt tekniğiyle gerçekleştirdiği deneyleri, 1989’da Kodak’ın davetlisi olarak gittiği Rochestar fabrikalarında karşılaştığı dijital devrim karşısında nasıl bir tavır takındığını, ilk dijital çalışmalarını merak ediyorum. 


A. Halim Kulaksız, Balon ve Kız Kulesi, 1980'li yıllar


1962’den günümüze dek uzanan 62 yıllık süreç içinde A. Halim Kulaksız, hem kapsamlı bir retrospektif sergiyi, hem de detaylı bir monografik kitabı hak ediyor.


Doğum gününüz kutlu olsun Halim Bey!

bottom of page