top of page

Pelesiyer ve Darağaç sunar: İyi Saatte Olsunlar


Hayy Açık Alan İyi Saatte Olsunlar sergisi ile Ankaralı Pelesiyer ile İzmirli Darağaç inisiyatiflerini 19 Mart - 20 Nisan 2019 tarihleri arasında Piyaleoğlu Han’daki mekânında ağırlıyor

İyi Saatte Olsunlar sergisi hem Pelesiyer hem de Darağaç inisiyatiflerinin yaşadıkları yerlerdeki insanlarla yaptıkları sözlü çalışmalarla topladıkları o bölgelere ait mit ve hurafelerden yola çıkılarak oluşturuldu. Papatya Tıraşın’ın mitlerden hareketle yazdığı öykülerden esinle Pelesiyer ve Darağaç üyeleri İyi Saatte Olsunlar sergisini hazırladılar. Sergide, mekânı da kurgunun bir parçası haline getiren Pelesiyer ve Darağaç’ın resim, enstalasyon, video, fotoğraf işleri görülebilecek.

Pelesiyer, Urasa adlı video-performansı ile sergide yer alıyor. İnsanların pek de gezinmek istemediği ve inançlarına göre, dillendirilmemesi gereken varlıkların dolaştığı mekânlardan biri olan ve Pelesiyer’in ilk üretim yeri Dam’a geri döndürüyor. Burada Urasa eylemini kendilerince gerçekleştiriyorlar. (Urasa hastalığa, cine ve periye karşı okuyup üfleme ayini) Pelesiyer, Papatya Tıraşın’ın Eski Köyde Bir Akşam Vakti başlıklı kurgusal metnini Dam’a götürüp sesli bir şekilde okuyarak, boş ve terk edilmiş bir arazide yankılanacak yeni bir söylenceye dönüştürüyor. Dam’ın geçmişindeki kendine ait doğa üstü hikayelerin üstüne eklemlenen bu metin, Pelesiyer tarafından beş ağızdan eş zamanlı okunarak, boyutlar arası ruhsal bir paradoks yaratıyor. Mekânda yankılanan ve birbiri içine geçen hikayeler, belki de hikayelerde yer alan karakterleri arazi katmanları arasına mühürlüyor. Birbiri içerisine geçen sesler, metni bir düğüm haline getirirken bir ayine dönüşüyor.”

Darağaç’tan Ayşegül Doğan Hatçe metninden yola çıkarak belgeler ve fotoğraflarla bir ses yerleştirmesi yapıyor. Ali Kanal ise yazıda geçen ölmüş yetimin temsili bir mezarı ve onun kimliği üzerinden bir iş üreterek yazının sonuna sanatçı müdahalesinde bulunuyor. Fatih Altan ise metin içinde geçen akmayan çeşme metaforunu kendi iş üretim disiplininde ortaya koyuyor. Cem Sonel, Allah Korusun ışıklı led tabela yerleştirmesi ile yer alıyor. Cenkhan Aksoy ise Ak sakallı gidince olanlar oldu adlı mekâna özgü yerleştirmesi izleyici ile buluşuyor. Tuğçe Akay tüm yazılarda yer alan kadın figürlerinden yola çıkarak buluntu fotoğraf arşivinden temsili görüntüleri birleştirerek mekâna bir yerleştirme yapıyor.

Sergide Papatya Tıraşın kaleme aldığı metinler de mekâna özgü bir yerleştirme ile sunuluyor.

Darağaç kimdir?

2016 yılında İzmir’deki sanat üretimleri için alternatif ortamlar arayan genç sanatçıların yoğun diyalog ve tartışmalarıyla gelişen sergiler bütünü Darağaç, adını kent ulaşımının düğüm noktası Halkapınar ve kentlinin sosyal yaşam merkezi Alsancak arasında yer alan, aynı zamanda İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen Darağaç Mahallesi’nden alıyor.

Kentin ilk sanayi bölgelerinden biriyken günümüzde sanatçı atölyelerinin, endüstriyel üretim atölyeleriyle iç içe geçtiği bir yerleşim bölgesi haline gelen Darağaç’ta -yeni adıyla Umurbey Mahallesi’nde- 2013 yılında açılan ilk atölye, İzmir’de alışılagelmiş örneklerinden farklılığını kısa bir sürede ortaya koydu. Ekibin geri kalanının yavaş yavaş bu bölgeye yerleşmesiyle ar­tan atölye sayısı ve mahalleliyle iç içe geçen ilişkiler yeni bir diyalog ortamı oluşturdu. 10 Haziran 2016’da ikisi mahalle esnafından oluşan toplam 15 sanatçı, mahallenin birbirini kesen iki sokağında, DARAĞAÇ I bu arada adlı ilk sergiyi gerçekleştirdi. Sergi sonrasında mahalleyle yeni tanışanlardan gelen geri bildirimler ve sene boyu devam eden iletişim ortaklıkları, ikinci serginin zeminini hazırladı. 29 Eylül 2017’de, bkz.darağaç adını verdikleri ikinci karma sergide toplamda 25 sanatçının çalışmaları, mahallenin altı sokağında izleyiciyle buluştu. 5 Ekim 2018’de Darağaç III, 10’u şehir dışından toplam 28 sanatçının katılımıyla 23 projeden oluşan üçüncü sergi gerçekleştirildi. Zaman içinde artan güncel sanat pratiklerinin, bölgenin endüstriyel üretim alanı kimliğiyle bütünleştiği mahallede çeşitli sergilere de ev sahipliği yapıldı

Cem Sonel, Ali Kanal, Ayşegül Doğan, Tuğçe Akay, Cenkhan Aksoy ve Fatih Altan’ın organizasyon ekibini oluşturduğu Darağaç, geçici ve uzun soluklu projeler üretmeyi ve sanat alanında yenilikçi iş birlikleri yaratmayı amaçlıyor. Güncel sanat pratiklerini ve mahalle yaşamının dinamiklerini bir araya getirerek birlikte üretmenin farklı perspektiflerini sorgulamayı ve bunları seyircisiyle birlikte deneyimlemeyi hedefliyor.

Pelesiyer kimdir?

Pelesiyer Ali Şentürk, Alper Aydın, Hüseyin Arıcı, Mert Acar ve Sultan Burcu Demir’in bünyesinde bulunduğu 2012 yılında Ankara’da kurulmuş bir sanat projesidir. Katılımcılarını kendi sanat anlayışlarından ya da çalıştıkları konulardan ayırır ve onları seçtiği bir mekanda, sil baştan yeni bir üretime yönlendirir. Sanatla ilgilenen herkesin katılabileceği Pelesiyer, sanatçıları bağımsız bir mekanda yalnız bırakır ve o ana kadar yaptığı işleri unutup yeni bir iş yapmasını ister. Katılımcılarına seçilen mekanda yeni bir oyun alanı açar.

Pelesiyer ufak ilçe ve köylerde yaşayan insanların gündelik hayatta kullanmaktan çekindiği bir kelimedir. Özellikle insanların çok gezinmek istemediği ve inançlarına göre, dillendirilmemesi gereken varlıkların dolaştığı mekânlar için kullanılır. Üretim mekanları da bu kelimenin anlamına uygun bir şekilde seçilmektedir. Pelesiyer’de yer alan sanatçılar, salt bulundukları mekânın büyüsüne kapılmaz aynı zamanda yarattıkları bu oyun alanında var olan kaygılarından uzaklaşarak işlerini üretmeye odaklanırlar.

Pelesiyer’in ilk mekânı ve projesi olan Dam, Ankara’nın altmış kilometre dışında Beypazarı’na bağlı ana yolun yakınında terk edilmiş bir mekanda, 2012 yılında gerçekleşmiştir. Sonrasında 2016 yılında Bilgi Üniversitesi’nin Santral İstanbul Kampüsü’nde yer alan Enerji Müzesi-Kontrol Odasında, Buradan Nereye? Kolektif Sanat Pratikleri adlı etkinliğe katılan Pelesiyer, ikinci çalışmasıyla mekana müdahale etmiştir. 2017’de gerçekleşen 15. İstanbul Bienali yan etkinliği olan ve Birleşik Krallık Sanat ve Beşeri Bilimler Araştırma Konseyi’nin verdiği bursla Komşuda Pişer Bize de Düşer sergisine katılan Pelesiyer, Halka Sanat Projesi’nde Pelesiyer Sofrası adlı performatif dökümantasyonunu sergilemiştir. Son olarak ise Alargada adlı mekâna özgü video çalışmasıyla, 2018 yılında gerçekleşen 4. Mardin Bienali’ne katılmıştır.

Papatya Tıraşın kimdir?

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. On dokuz yaşından itibaren farklı edebiyat dergilerinde kısa ve uzun öyküleri yayınlandı. 2000 yılından bu yana birçok internet sitesinde, bloglarda ve sektörel matbu dergilerde makaleleri röportajları ve denemeleri yayınlandı. 2003 yılında reklam ajanslarında reklam metni yazarı olarak çalışmaya başladı. Bu süre içerisinde birçok internet oyunu ve reklam filmi senaryosuna imza attı. 2009 yılında, şu an aktif olmayan, kültür sanat sitesi olan GriZine’in kurulmasına eşlik etti. Altı sene boyunca sitenin yönetici ortaklığını ve kreatif direktörlüğünü üstlendi. Halen yazar ve redaktör olarak çalışıyor ve hayatına Kaş’ta devam ediyor.

bottom of page