top of page

Muhtemel genleşmeler

Begüm Yamanlar'ın Khora başlıklı sergisi Öktem Aykut’ta izleyiciyle buluştu. Sergiyle birlikte yaratılan “yeni-doğa”nın manzarasına dahil oluyoruz


Yazı: Oğulcan Yiğit Özdemir


Begüm Yamanlar, İsimsiz, 2023 Photo Rag Baskıı, 80x120 cm Ed. 1/3+1


“Üzerimizde tahakküm kurmadan bizde huşu duygusu uyandıran şey”. Yüce, ya da literatürdeki adıyla süblim denilen estetik eşiği bu şekilde tanımlıyordu Kant. Modern estetiğin yapıtaşlarından olacak bu köşe ağırlığını öyle güzel konuşulanın alanına dâhil etmişti, Königsberg’li düşünür. 19. yüzyılı kat eden, Caspar David-Friedrich, Turner ve Monet çizgisinde gidip gelen bu saltık “dünyevileşme”ye direnci temsil eden hatta öyle zarafetle yürüyor ki Begüm Yamanlar, bir an için durup düşünmemek elde değil: Üzerimizde tahakküm kurmadan bizde yücelik uyandıran, doğa anadan başka kim olabilir ki?


Tüm kalıtsal deformları, kirliliği ve barok bir kara-ışığı düşürmekten çekinmeden önümüze koyuyor Yamanlar. Bir yanıyla da, mevcudu itibariyle göz boyamaya yatkın, iç usandıran peyzaj ressamlığına fotoğraf nezdinde getirdiği eleştiriyle yeni halkalara düğüm atıyor, sanat tarihi denen halatın üzerinde yürüyerek.


Begüm Yamanlar, İsimsiz, 2023 Photo Rag Baskıı, 70x105 cm Ed. 1/3+1


Yine de sormadan edemiyorum. Gerçekten de, Rousseau’nun siyaset felsefesine dair sorgusunun akla gelmemesi zor: Kişi özgür olmaya zorlanabilir mi? Belki doğa ana tahakküm kurmayabilir üzerimizde, ama ya sanatkâr? Onun artık çerçeveleyip bize sunduğu imge de bir o kadar mütehakkim ilişkilerin cenderesinden azade midir? Sanmıyorum.


Distopik ve despotik parantezin ilerleme ufkumuzu daralttığı çağımızda, içimize enginliği doldurmak, tamam. Ama ya işbu doğanın çoktan temellük edilmiş "doğası" ne olacak? Açıkçası Gurur Birsin’in Zamanın Enkazları sergisiyle sıkı bir devamlılık içerisinde bu imgeler. Doğrusunu söylemem gerekirse, ikisi de, Birsin’in sergisine de yazdığım üzere benzer bir hataya düşüyor: Sanatçının dolayım ve ilişkilerini fazla paranteze alıyor.


Haliyle bir çeşit “masum bakış” yanılgısını yeniden üretmekten kaçamıyorlar.


Begüm Yamanlar, İsimsiz, 2023 Photo Rag Baskıı, 100x150 cm Ed. 1/3+1


Genleşme, genişlikten bir demdir


Ekolojik tahribata sanatçının içerisinde bulunduğu ilişkileri de hesaba katarak bakmaktan bahsediyorum, dolayısıyla. Elbette imgeler doyurucu, espas engin. Muhtemel genleşmeler aralanmış, içimize yeni-doğanın manzarasından bir nefes çekiyoruz. Ancak o da ne? Sülfür ve amonyak oksijene karışmış, içimize çektiğimiz asbest renkleri bulandırmış.


Buna dair Yamanlar’ın antenlerinin daha hassas olduğunu söyleyebilirim, Birsin daha ziyade tarih algımızın çarpıklaştığı, büyük harfle Kültür’ün geri çekilişinin getirdiği melankoliyi nakşediyordu tuvaline. Yamanlar’ın dili, haliyle, daha dişil bir duyarlığı barındırıyor. Kâh bir dalganın kıvrımında enseliyor o tuhaf melankoliyi, kâh Mars’ın muhayyilemizde uçuşan kayalıklarına benzer, çölleşmiş bir manzarada.


Begüm Yamanlar, İsimsiz, 2023 Photo Rag Baskıı, 100x150 cm Ed. 1/3+1


Atipik bir duyguyu yakaladığını söyleyebilirim bu haliyle Yamanların, o da şu: Bu mekânlar bizde yeryüzünde yürüdüğümüz hissini canlandırıyor, yeniden.

Coğrafi eşitsizlikler ve doğduğumuz mahalleyi kesen otobanın Doğu’su mu ya da Batı’sında mı mesken tuttuğumuza kadar varan, neredeyse tenimize işleyen adaletsizliklerin ortasında, o garip ufku Galileo Galilei’nin sadeliğiyle önümüze koyuyor: “Güneş yerinde, dünya yuvarlak ve elbette, bu yıldızın etrafında dönüyor”.


Ve ekliyor, “dünya düzdür”cülere karşı: “Yine de, dönüyor işte”.


Begüm Yamanlar, İsimsiz, 2023 Photo Rag Baskıı, 100x150 cm Ed. 1/3+1


Olası bir engizisyonda sobaya atılacak kitaplar listesi


2017’de gerçekleşen documenta’da Kassel kentinin ortasına dev bir Pantheon dikilmiş, sütunları Arjantin’deki darbeler sırasında yasaklanan ve imha edilen kitaplardan bina edilmişti. Bu kitapları yazanlar arasında kimler yoktu ki, Goethe’den Brecht’e, Rosa Luxemburg’dan Karl Marx’a, o haydut komünistlerin tüm cephaneleri oradaydı işte.


Şimdi de, Almanya’nın Kassel kentinin ortasında dev bir Pantheon’u tuğla tuğla yeniden örüyorlar, eser neye tanıklık edildiğini, mimari bir mecaza başvurarak ve Jacques Louis-David’den Sokrates’in Savunması adlı eserinde kaldırdığı şahadet parmağını ödünç alarak, tüm gövdesiyle işaret ediyordu.


Begüm Yamanlar, İsimsiz, 2023 Photo Rag Baskıı, 100x150 cm Ed. 1/3+1


Aynı Berlin’in ortasında dev cüssesiyle dikilen ve artık bir fikrin hayaletleriyle dolu “meçhul asker anıtı” gibi. O da, Yamanlar’ın sergisinin yeniden hatırlamama vesile olduğu şeydi, herhalde: yurdumuzun rüy-u zemin, milletimizin nev-i beşer olduğu.


Öte yandan, bir caminin avlusunda yaptığım sohbeti hatırlıyorum. “İnsan”, demişti namaza gelen Yunanistan göçmeni Arnavut vatandaş, “Arapça ünsiyyet kelimesinden gelir,” “kolay alışan demektir”.


Khora, yani “sur dışı, kasaba”nın bu tekinsiz görüntülerine de alışacağız, korkarım. Werther’in Almanya kırsalında yaptığı gezintileri tekrar etme isteğinden doğan, beklenmedik kayıtlar bu fotoğraflar.


bottom of page