top of page

Karanlığa düşmek


Mert Öztekin’in, Havadan Hafif başlıklı sergisi Öktem Aykut Galeri'de izleyiciyle buluştu. Sergiyle birlikte sanatçının siyahla kurduğu ilişkiye ve siyahın tılsımlı dünyasına çekiliyoruz


Yazı: Hüseyin Gökçe


Mert Öztekin, İsimsiz, 2022


En korkuncuna erişmeden ve yaklaşmadan yani gecenin içine tamamen düşmeden bir hafiflik bizimle beraberdir. Ama geceler ve siyah başka türlü de kendini gösterebilir. Bir dehşet imgesi, kasvetli, uğultulu olarak da kendini açığa vurabilir. O açıdan geceler ve siyah tekinsizliğin yurdudur diyerek sözlerini sürdürmüştü.


Böyle anlarda dünya artık az önceki dünya değildir. Bu deneyim bireyi kuytu bir yere fırlatabilir. Bundan sonra da bir hafiflik oluşabilir.


Mert Öztekin, Havadan hafif, 2022


Uzun bir süre sessizce bekledikten sonra, ilk buluşmada bu kadar ileri gidebildikleri için şaşırmış ve ürpermişlerdi. İlişkilerine siyah düşmüştü. Bazen bir mevcudiyetsizlik hali olarak, bazen de birbirine doğru eriyen bir yakınlaşmaya olanak sağlamıştı. Ama hiçbir şekilde onun etkisinden kurtulamamışlardı. O geceden sonra siyah, gece ve erotizm onların ilişkilerine sızmış, bundan kendilerini alamamışlardı. Siyah üzerinden uzama ve manzaraya farklı bir şekilde bakmışlar. Her baktıklarında korkunç olarak nitelemişlerdi. Manzara ve uzamın mülkiyetle gasp edildiğini kavrayınca siyaha daha farklı bir şekilde sarılmışlardı. Düşünce, deneyim ve eylemlilikle bu manzaranın yerleşik birer üyesi olmamak için çabalamışlardı. Kimi zaman günlerin getirdiği ile ağırlaşmışlar kara ile kurdukları farklı bir bağ, yer yer onların hafiflemelerine yardım etmişti. Mülkiyetin getirdiği ilişkiler ağından kurtulup, bedenlerinde ve uzamda yeni ağlar kurmak için kapkara bir karanlığa düşmeleri gerektiği konusunda hemfikir olmuşlardı. Karanın yıkmaya ve özgürleştirmeye yönelik katkısı ilişkilerinin birçok anına etki etmişti.


Mert Öztekin, İsimsiz, 2022


Mert Öztekin’in, Öktem Aykut Galeri'de 4-24 Mart tarihleri arasında sunduğu Havadan Hafif adlı ikinci kişisel sergisinde yer verdiği eserlerin kiminde ılık bir esinti ve sessizlik var. Tekillikler kıvrımlar yoluyla içkin bir şekilde yüzeyde salınırken, belki hafiflik de bundan kaynaklıdır. Bir taraftan siyah şeylerin "görünüşlerinde ışıldamaları için" onlara bir uzam ve yüzey sağlıyor. Bunu bir hayvan formunun görünüşünde ve bulut imgesinde daha bir farklı anlayabiliyoruz. Siyah, bir nesneye eşlik ederken nesnenin kendi tekilliğini ortaya koyuyor. Bu anlamda siyah, kara delik gibi ışığı ve formu yutan değil, forma bir alan sağlamasıyla dikkat çekiyor. Ya da bazı eserlerde formları parçalara ayırarak onların hafiflemesini sağlıyor.


Mert Öztekin, İsimsiz, 2022


Ama onun eserlerine kara farklı bir şekilde de bulaşmıştır. Bu eserlerde karanın figürlere nasıl bir şekilde bulaştığı tam olarak kestirilememesiyle ön plana çıkıyor. Yani bir uzam olarak yüzleri yutan mı, yoksa figürlerin varoluşunu sürdürmesine yardımcı olan bir duyuş,kavrayış ve direnç olarak mı onlarla beraberdir? Bu anlamda karanın yüzlerle olan teması pek seçilemiyor. Böyle bir aralıkta ve ara yerde yüzleri bırakıyor. Yani siyah yüzleri soğuran bir halde mi yoksa kör ve karanlık bir kuyudan kendilerini dışarı atmalarına yardımcı olacak bir güç olarak mı yüzlere destek oluyor? Belli değil. Gerilimli yer yer kasvetli aynı zamanda grotesk halde iken çırpınarak yüzeye çıkma veya su almış bir gemi gibi batmaya meyilli olup olmadığı arasında bırakıyor. Yutan bir karanlıkta yüzlerin şişmesi, gözlerin ve ağzın küçülmesi bir boğulmaya mı delalet? Bu her yeri kuşatan karanlığı amorf bir bedenle delmeye yönelik bir direniş mi söz konusu olduğu tam olarak seçilemiyor. Kimi eserlerde hafiflikten ziyade bir havasızlık var. Taze hava almanın, hafiflemenin daha sonra havadan da hafif bir pozisyona ve uzama kendini tamamen bırakmanın belki de grotesk bir hal alarak gerçekleşebileceği uyarısında bulunuyor.


Mert Öztekin, İsimsiz, 2023


Mert Öztekin, böylece Gotik Edebiyata ve Kara Romantizme ve Karşı kültüre, Punk'a göz kırpıyor. Zira Gotik Edebiyata, Kara Romantizme, onlardan sonra gelen pek çok akım ve sanatçının işine karanlık ve siyah bulaşmıştır. Bütün bu temaların dışında bir estetik kavrayış, ve haz olarak da. Dünya diye bildiğimiz,yaşadığımız ve soluduğumuz yerin pek de öyle iyi bir yer olmadığı ve hatta oldukça kötü bir yer olduğunu imleyen eserler ardı ardına kendine yer bulmuştur. Karararak aydınlanmanın tinsel yükle baş etmede ve onu aşmada bireye yardımcı olacağı inancı mevcuttur. Buna karşılık Romantikler, böyle bir dünyanın içinde yine de bir şeylerin iyi olduğu ve bunun insana iyi gelebileceğini vurgulamışlardır. Doğayı yücelterek bunu yapmaya çalışmışlardır. Manzaradaki renkler, ışıltılar ve dokuların önemine işaret etmişlerdir. Rönesans perspektifi, üretim ilişkilerinin el değiştirmesi,sınıfların ortaya çıkışı, modern kent, hukuk ve yönetim şekillerinin hayatı esir almasına karşılık doğayı yücelterek savunmuşlardır. Biraz uzama kara bir şekilde bakmaya çalışıldığında görülecektir ki aslında manzara da ele geçirilmiştir. O yüzden Kara Romantikler ve Gotik Edebiyat, her yeri karanlığa, kasvetli, uğultulu, tekinsiz ve dehşetli bir yere çeviren gelenekler, yasa, yasak ve doğal olarak ahlak ve hukuk ve tabii üretim ilişkilerine karşı gerçekliği kavramak, anlamak uzamda kendine yer açabilmek ve var olabilmek için -hâlâ buna şans varsa- kara ve kötümser olmanın önemine işaret etmişlerdir. Bu karanlık bireyi yutmadan birey kendi karanlığını kuşanmasının gerekliliğini savunmuşlardır.


Mert Öztekin de böyle bir amaçla karayı savunmuştur. Toplumun, iktidarın ve türlü yasak, yasa ve ahlâkın hareket ettirmez bir şekilde tekilliklerin üstüne çöktüğü karaya karşı bir tavır. Toplumun içinde bireye bir hareket alanı sağlaması adına önemli bir potansiyel ve direniş olarak görmektedir.


Mert Öztekin, Hacıyatmaz, 2023

Tinin karayla kurduğu ilişki bireyi; öfkeli, tetikte ve temkinli yapabilir. Mücadele etmede ona yardımları dokunabilir. Hatta yıkıcı ve özgürleştirici yönleri de mevcuttur. Ama bu, şöyle bir duruma da yol açabilir: Dünyayı böyle yorumlamak bir yerden sonra bireyi nihilizme sürükleyebilir. Dünya hiç iyi bir yer değilse ve bu değişmeyecekse bir müddet sonra mücadelede de kırılmalar olabilir. Bunca kötülük karşısında çaresiz hissedilen anlar olabilir. Birçok şeyi bilip, anlayıp ve fark etmekten ileriye götüremeyecek bir hareketsizliğe ve çaresizliğe sürükleyebilir. Mert Öztekin bu açıdan mücadele etmede karanın önemini vurgulamakla beraber nihilizme ve melankoliye fazla saplanmadan bir karadan taraftır.


Rüzgar ovada ağaçlara, sararmış otlara ve taşlara çarparak onlarda bir ürperti ve hışırtı bırakıyordu. Gecenin karanlığına kurtların uluması ve soluğu eşlik ediyordu. Sırtında taşıdığı kabuğu, evi ve sığınağıyla bu manzaranın yerli ve sessiz bir üyesiydi. Böyle havaları iyi biliyordu. Bir daha tetikte ve temkinli olması gerektiğini hissediyordu. Kendisi için büyük ama bizim için küçük adımlarla ilerleyerek, tekinsiz bir ortamı soluyordu. Güvenilir ve tehlikeli sesler ayırt edilemeyecek kadar birbirine karışıyordu. Yeryüzünde var kalmanın koşulları giderek zorlaşıyor ona göre adım atması gerekiyordu. Birden atlarını, kalelerini, fillerini bu kasvetli gürültüye doğru sürdü.


Kendi kabuğuna çekildi.


Bir müddet sonra ortam güvenli bir hâl alınca türlü ottan kendisine enfes bir ziyafet çekti. Otlara bulaşmış hayvan kokularını ayırt ederek kendi cinsinin kokusu onda farklı karıncalanmalar oluşturdu. Şimdi haz zamanıydı. Her şey şu andaydı. Zarlar şimdi bu şekilde atılmıştı.


Mert Öztekin'in Havadan Hafif sergisinden yerleştirme fotoğrafları


Mert Öztekin siyahın tinsel yaşamdaki öneminin bilincinde olarak daha da fazla kararmadan içkinliğin sularına atılmanın önemine işaret eden işlere yer veriyor. Kimi soyut formlarda yani dalgalı ve iç içe geçen kıvrımlı eserlerde böyle bir anlayışın izleri fark edilebilir. Bütün bu kötülüklere rağmen dünyayı olumlamak farklı bir kavrayış, yorumlama ve direniş biçimi olarak ön plana çıkarken herhangi bir aşkınlığa saplanmadan ilişkiler ağıyla hafileyebilmenin olasılıkları bu soyut formlarda kendine yer buluyor.


Her türlü ağırlığın altında ezilmeden kendini kurtarabilenler dünyayı olumlayabilmekten geçtiğinin farkında olanlardır. Doğayla sonsuz sayıda ilişki kurup yeni şeyler icat etmenin neşesi üstümüze bir kâbus gibi çöken karayı yutmada, sönümlemede ve dağıtmada büyük potansiyellere sahiptir. İşte Mert Öztekin soyut formlarda böyle bir potansiyelin peşindedir.




bottom of page