top of page

Bir kamusal mekândan izler


Ahmet Rüstem Ekici’nin 30 Aralık’a kadar Galeri Bu Pavilion’da görülebilecek Hamam sergisi bizi bir yolculuğa çıkartıyor. Yüzyıllardır çeşitli hikâyelere konu olmuş kamusal mekân olarak hamam tarihsel katmanlarıyla birlikte farklı estetik formlarla işleniyor. Daha çok kumaş baskı ve dijital malzemelerle çalışan sanatçı bizlere eserlerinin teknik ayrıntılarından arkeolojik uzantılarına kadar çok şey anlattı

☕️ 8 dakikalık okuma

Ahmet Rüstem Ekici

Hamam ile ilgili bir sınırla başlamak istiyorum; çok eskilerden beri bilinir. Oraya adım atmadan önce bazı dualar etmemiz vaaz söylenir. Nitekim cinlerin en çok olabileceği mekân olarak tasvirler söz konusu. Buradan hamamı nasıl ele aldığına gelmek istiyorum. Sergi fikrini başlatan duygularını bize aktarır mısın?

Beden ve mimari bağlantılarını derinlemesine incelemek mağaradan günümüzdeki kabuğumuza dair bağlar kurmamı sağlıyor. Mimari yapı olarak hamamı bu ilişki ağlarından yola çıkarak ele aldım. Hamam dediğimiz zaman sadece günümüzü değil bu toplum için kurgulanan kamusal yapının evrim sürecini, kısacası binlerce yılını, medeniyetler arası geçişini ve kültürünü ele almalıyız. Hamamlar çağlar boyu insanların ayrıştığı, sosyalleştiği, kendi mitlerini yarattığı bol katmanlı yapılardır. Aidiyet, birlik, eşitlik hissine sahip ve kültürel coğrafya olarak ayrıştırabileceğimiz katmanlar, çoğu zaman mimari çözümleme dışında, toplumsal ilişkiler ve tarihsel bağlantılar hakkında da ipuçları veriyor. Batı’da beden arzusu üzerinden günah ve şeytanların, cinlerin yaşadığı iddia edilerek korku içinde yasaklanan bir aktivite olan hamam Osmanlı’da ise çoğu zaman şifahane olarak kullanılıyor. Günümüzde ise otellerin bodrum katlarında ya da tarihi yapılarda yapay ve turistik bir aktiviteye dönüşen yıkanma, arınma kültürü hakkında anlatmam, hatırlatmam ve gay kültür üzerinden okumamız gereken şeyler vardı. Sergi tüm bu tarihsel evrimin çatısı altında, kavramın ve materyalin beraber yoğrulduğu bir deneyime dönüştü. Sergiyi deneyim olarak adlandırmamın nedeni artırılmış gerçeklik ile izleyiciye bir anahtar deliği sunmak ve bizlere sınır belirleyen mozaik desenleri içine gizlenen hikâyeyi izletmek.

Mekân bağlamında oryantalist algılar da var. Örneğin; hamamı buharlı, ıslak ve sırların olduğu, egzotik, mistik olarak gösteren görseller, metinler söz konusu. Oysa eserlerin bir oryantalizm iktidarından sıyrılıyor. Sömürgeci bakışı aşan çalışmalarında dijital formların varlığı göze çarpıyor. Neden bu tekniği tercih ettin?

Oryantalist bir hamam bakışı özellikle deneyim olmadan aktarılan manzaralar ve tanımlamalar çoğu zaman bizlerin de bakışını etkileyen bir tehlikeye dönüşebilir. Hamam dediğimiz mekân, ıslaklık, buhar ve fil gözlerinden (hamam kubbe pencereleri) sızan ışıktan ibaret değil. Her şeyden önce iç mimarlık eğitimi aldım. Bunun etkisiyle “kamera için alan tasarımı” disiplininde kullandığım tüm medyumlar dijital çizim programlarından oluşuyor. Dijital çizim araçları kullanmak nokta/çizgi dediğimiz başlangıcımı her boyutta görebilme şansı veriyor. Bilgisayar ekranımda açtığım her yeni sayfa sonsuz bir uzay boşluğu. Bu boşluk bütçe, zaman, mekân, yerçekimi kısıtlaması olmadan alanlar yaratmama olanak sağlıyor. İzleyiciyi bir anahtar deliğinden hamam içinde gezdiriyorum. Çünkü bir hamamda çekim yapmak yerine dilediğim açılarda bir saha yaratıyorum. Yani izleyiciyi dijital bir gerçeklik ile buluşturuyorum. Çizimlerim için teknik çizim programları kullanıyorum. Bu durum çizgimi kolayca üçüncü boyuta taşımama, 3D baskıya dönüştürmeme ve malzeme üzerine kazımama olanak sağlıyor. Kavramıma paralel kullandığım mimari çizim programları ürettiğim her işin ait olduğu mekânı reel dünyada da inşa etmeme olanak veriyor. Kısacası tasarladığım hamamın zemin ve duvarları için sonradan resim çizmek, görsel eklemek yerine mekân inşasını bu çizimler ile yükseltiyorum. Çalışmalarımın üzerine gizlenmiş artırılmış gerçeklik (AR) ise kavramımda işlediğim doğal yapay ikilem arasındaki bağa dönüşüyor. Hareketli hareketsiz, renkli renksiz iki dünya var çalışmalarda ve bu anahtar deliğinden bakıp bakmamak izleyicinin kararı. Dijital medyumlar ile çalışmak daha hareketli, eklektik bir hamam yapısına sürükledi sergiyi. Sergi genelinde de tıpkı hamamda olduğu gibi hissedilen yoğun kumaş varlığı her ne kadar sergiyi “teknoloji” algısından koparıyor gibi hissettirse de seramik çalışmam dahi 3D baskı teknolojilerinden besleniyor.

Ahmet Rüstem Ekici, Karanlık Odada Yeni Bir Beden, 69 x 69cm, Tekstil Baskı, AR Animasyon, 2019

Malzeme olarak mozaiğin bu sergideki konumunu bizlere açıklar mısın?

Tüm çocukluğum mozaikler, lahitler arasında geçti. Dünya’nın en çok mozaik bulunan ülkelerinden birinde yaşıyoruz. Mozaikler dönemleri hakkında çeşitli bilgiler aktaran düşük pikselli fotoğraflar gibiler. Bir mozaiğe baktığımızda dönemi hakkında çok fazla ipucu yakalarız. Bu ipuçları gündelik hayat, inanış, mekânın kullanım amacına dair bilgiyi aktarırken göz hep onları tamamlama peşindedir. Mozaiğe bakışın kendisi gözün çizgiyi tamamlamaya çalıştığı bir illüzyondur. Renk, derinlik, perspektif, mekânı bölme arzusu ile mozaikler müthiş resimlerdir. Mozaik ustalarının aynı zamanda büyük bir üçüncü boyuta ulaşma kaygı ve istekleri vardır. Anlatılan hikayenin çerçeveleri her zaman mekana yayılmaya çalışan çoğu zaman dışa çıkan 3D küpler ve desenlerdir. Hamamlardan bahsederken antik Yunan, Roma dönemi mozaiklerini ve onların hikaye anlatma arzuları üzerine sergiyi şekillendirmek istedim. Bana sınır olan dinamikleri aktarabilmem için mozaiğin en uygun malzeme olduğunu düşündüm. Mozaiklerin sadece çerçeve formlarından faydalanarak onları zamanının ustalarının ulaşmak istediği 3D boyut ile buluşturdum. Üzerinde artırılmış gerçeklik olmayan bir çalışmam ise yine pul gibi bir tekstil malzemesine bireysel müdahale ile şekilleniyor. Piksel piksel görünen bu imajı insan gözü tamamlıyor. Kısaca sergide mozaiğin konumu dijitalin pikseli ve dijital imge ile kurduğum bağdan oluşuyor.

Hiç ummadık bir şekilde çalışmalarında tarihsel meselelerin altını çiziyorsun. Anadolu’nun yalnızca bir Türk yurdu olmadığının da kanıtı olan ve hamam serginin öncesinde Bizans’ta kadın olma mevzusuna işaret eden çalışmaların vardı. Tim Ingold bir keresinde sanatçının aynı zamanda antropolog olabileceğini söylemişti. Sen ne düşünüyorsun? Sanat ve antropoloji bağlantılarını hangi açılardan değerlendiriyorsun?

Bir önceki sergim olan Gynaeceum-Kadınlar Mahfili yine beden üzerinden ortaya çıkan mimari alanlar üzerineydi. Günümüzde ismini hatırladığımız her Bizans kadınının adını hatırlama nedenlerimizden biri geride bıraktıkları mimari eserler. Mimarinin ve toplumsal yapının hapsettiği bu kadınlar yine mimariyi kullanarak özgürleştiler, isimlerini yaşattılar. 1000 yıllık bir imparatorlukta akla gelen ilk üç ismin Zoe, Theodora, İrene olma nedeni bu mimari ilişkiler. Oysa arkeolojik okumalar bizi Iouliana gibi müthiş kadınlar ile buluşturuyor. Bu Osmanlı kadınları için de geçerli. Çalıştığımız kavram ne olursa olsun ucu insana dokunan her noktada antropolojiden kopmamız mümkün değil. Kompleks ilişkileri daha yüzeysel boyuta ayrıştırırken, hatta geçmiş ve gelecek biliminden faydalanırken, sanat tarihi yazımı ve antropolojiden beslenen sanatçının bir etnograf olarak çalışması gerektiğini düşünüyorum. Kültürel ifade biçimleri ile oynarken onlara eklediğim çağrışımların yanı sıra hayal gücünün de eklendiği bir form sunuyorum. Kısacası sergide mozaikleri bir arkeolojik eser veya sanat tarihi unsuru olarak değil antropolojik bir araştırma ögesi gibi kullanıyorum. Rolü, statüsü, işlevi ve toplumu ile ele aldığım mozaikler kendi gerçekliğimi anlatan elemanlara dönüşüyor.

Ahmet Rüstem Ekici, Delikten İçeri, Holofan, Animsayon, 2019

Hamam sergisi sonrasında neler yapmayı düşünüyorsun? Bu eserlerin devamı gelecek mi?

Bu sene seçildiğim San Francisco American Arts Incubator programı yeni medya sanatları konusunda son derece ilham vericiydi. 2008 yılından günümüze ürettiğim dijital çalışmalarımın evrim sürecinin devam edeceğini hissediyorum. Noktanın çizgiye, çizginin 3D nesneye dönüşmesi ve o nesnenin dijital ortamda özgürce hareketi beni çok heyecanlandırıyor. Bir görsel hikâye anlatıcısı olarak 3D animasyon konusunda çalışmalara devam ediyorum. Yine deneyimlerim ile kesişen araştırmalara devam edip, arkeoloji, antropoloji gibi bilimler paralelinde beden ve mimari ilişkileri araştırmaya devam edeceğim. Bunları görselleştirirken dijital medyumlardan kopabileceğimi düşünmüyorum. Aralık ayı sonuna kadar devam edecek Hamam sergisi oldukça ilgi çekiyor. İzleyicinin de yeni medyumları deneyimleme karşısındaki heyecanını gözlemlemek keyifliydi. LGBTİ+ tanışıklığı, görünürlüğü için de önemli bir buluşma noktası oldu hamam.


bottom of page