top of page

Baselitz Pompidou’da


1938 doğumlu Alman sanatçı Georg Baselitz’in sanat kariyerinin eksiksiz bir şekilde sunulduğu ilk retrospektif niteliğindeki sergi, 20 Ekim 2021 - 7 Mart 2022 tarihleri arasında Centre Pompidou’da izleyiciyle buluştu


Yazı: Zeynep Gülçur


Georg Baselitz stüdyosunda, 2021, Fotoğraf: Christoph Schaller


Sanatçının çalışmalarındaki önemli dönemleri kronolojik sırayla vurgulayan sergi, Baselitz’in 60 yıllık yaratım sürecini izleyiciyle buluşturuyor.


Sanat eğitimine Batı Berlin'e geçmeden önce Doğu Almanya veya resmî adıyla Alman Demokratik Cumhuriyeti'nde başlayan Baselitz, kariyerine 1963'te skandal yaratan ilk sergisiyle burada başladı. Tüm sanatsal dogmalarını reddederek, mitler ve efsanelerle dolu karanlık bir ikonografi sunan sanatçı, ilerleyen senelerde daha sıradan konulara yönelerek estetik ve resimsel araştırmalarını sanatının gerçek konusu haline getiriyor.


Sergi; Baselitz’in 1960'lardaki ilk resimlerinden, Pandemonium Manifestosu'na, Fallen Heroes serisinden, 1969'da başlayan baş aşağı motiflerinin yer aldığı Fractures resimlerine kadar, Baselitz'in sanat tarihine yapılan göndermelerle beslenen çeşitli estetik biçimlerini ve farklı tekniklerle deneyler yaptığı çalışmalarını sunuyor.


Georg Baselitz, Oberon, 1963-1964

“Yok edilmiş bir düzenin ortasında, yıkılmış bir manzaraya, yıkılmış bir insanlığa, yıkılmış bir topluma doğdum. Ve yeni bir düzen kurmak istemedim. Yeterince fazla sözde “düzen” görmüştüm. Her şeyi sorgulamalıydım, baştan başlamak için yeniden naif olmalıydım. İtalyan Maniyeristlerinin ne duyarlılığına, ne eğitimine, ne de felsefesine sahibim. Ama bir şeyleri deforme etme anlamında bir Maniyeristim. Ben yontulmamış, saf ve Gotiğim.” Georg Baselitz

Georg Baselitz'in eserleri, sanatçının hayal gücü ve deneyimleriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı ve onun anılarını canlandırma fırsatları, geleneksel resim teknikleri ve motiflerindeki varyasyonlar, sanat tarihi boyunca kurulan estetik biçimler ve 20. ve 21. yüzyılın farklı siyasi ve estetik rejimleri tarafından dikte edilen formalizmler savaş sonrası Almanya'da ressam ve sanatçı olmanın karmaşıklığını gösteriyor.


Yapıtlarını sürekli yenilemek istediği bir “formlar tarihi” içine yerleştiren sanatçının; figürasyon ve soyutlama arasında bir dil kurduğu İtalyan Maniyerizmine, Dışavurumculuk akımına, Edvard Munch, Otto Dix ve Willem de Kooning gibi birçok sanatçının çalışmalarından esinlenmesine, Afrika heykeline olan tutkusuna tanık oluyoruz.


1969'da yarattığı baş aşağı motifleri daha sonra sanatçının imzası haline dönüşüyor. İki totaliter rejim tanımış biri için bu yöntem, hem sanatsal özgürlüğünü savunmanın, hem de onun için değerli olan konuların varlığını sürdürmenin bir yolu oluyor.


Baselitz'in baş aşağı resimlerini nasıl keskinleştirdiğini, soyutlamayı nasıl artırdığını ve şekle yaklaşımında daha indirgeyici hale geldiğinin izini sürüyoruz.


83 yaşındaki Alman sanatçı hala aktif, küratörlüğünü Bernard Blistène'in üstlendiği Pompidou retrospektifi, sanatçının 2019 yılında yarattığı Wagon-lit mit Eisenbett ve Gold drauf und drunter gibi yeni çalışmalarını da içeriyor.



bottom of page