top of page

Atacama'da karanlık ekosistemler

Küratör Fırat Arapoğlu'nun projesi kapsamında, Mustafa Avcı, Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar'dan oluşan Türkiye delegasyonu, SAHA Derneği'nin desteğiyle, Şili'nin Antofagasta kentinde düzenlenen ve Bienal Direktörü Dagmara Wyskiel'in özgün fikrinden yola çıkan Karanlık Ekosistemler başlıklı SACO Bienali'ne katılıyor


ree

Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar, Theatrum Mundi: Adaptive Landscape


Şili'nin Antofagasta kentinde, Atacama Çölü'nün benzersiz coğrafyasında düzenlenen Bienal SACO 1.2, Ecosistemas Oscuros (Karanlık Ekosistemler) temasıyla 24 Haziran'da açıldı. Bu yılki program, bienal tarihinde ilk defa Türkiye’den bir küratör ve üç sanatçının katılımıyla gerçekleşmesi açısından dikkat çekiyor. Eylül ayına dek sürecek olan etkinlik, sanatla bilimi buluşturan disiplinlerarası yaklaşımı ve çevre odaklı kavramsal çerçevesiyle izleyicilere eleştirel bir düşünme alanı sunmayı hedefliyor. Dünyanın en kurak yerlerinden biri olan Atacama Çölü’nün bulunduğu bölgede gerçekleştirilen bienal, sanatı geleneksel mekanların dışına taşıyor ve bu sıra dışı coğrafyayı adeta bir açık hava laboratuvarına dönüştürüyor.


Bienal SACO 1.2, 27 ülkeden 72 sanatçıyı bir araya getirerek yalnızca Antofagasta'nın yerel dinamiklerine değil küresel sanat anlatısına da eklemleniyor. 2012 yılında bir çağdaş sanat haftası olarak başlayan ve 2021’de uluslararası bir bienale evrilen SACO, kurulduğu günden bu yana çölün toplumsal bağlamını irdeleme misyonuyla hareket ediyor. Dagmara Wyskiel liderliğindeki küratör ekibi, kurumsal destekler ve yerel dinamikleri birleştirerek finansal sürdürülebilirliği ve yerel topluluk katılımını ayakta tutuyor. Geçtiğimiz yıllar içinde 200 binden fazla ziyaretçinin ücretsiz sergi turlarına ve eğitim programlarına katılması, madenciliğin hakim olduğu bu bölgede yeni bir izler kitlenin yaratıldığını gösteriyor. 


Bienalin 1.2 edisyonunun teması olan Karanlık Ekosistemler, çevresel ve sosyopolitik çağrışımlarıyla dikkat çekiyor. Küratoryal çerçeve, görünmeyen veya görmezden gelinen ekosistemlere ışık tutmayı amaçlıyor. Karanlık Ekosistemler, bir yandan ekstrem koşullarda yaşamını sürdüren mikroorganizmalara, yani ekstremofillere, diğer yandan da modern dünyada göz ardı edilen marjinal topluluklara ve hikâyelere işaret ediyor. Bienalin manifestosunda sanat ve bilimin kesiştiği bu programın, Atacama Çölü gibi ekstrem koşullarda var olan ekstremofillere ve onların hayatta kalma yöntemlerine özel bir vurgu yaptığı belirtiliyor. Bu perspektif, bilimin güncel bulgularını sanatsal yaratıcılıkla harmanlayarak izleyicilere yaşamın görünmeyen formlarına dair bir farkındalık kazandırmayı hedefliyor.


Karanlık Ekosistemler teması, günümüzün acil küresel sorunlarına kavramsal bir ayna tutuyor. Bienal iklim krizi, kitlesel göç hareketleri ve teknolojik dönüşümler etrafında dönen küresel diyaloglara sanatsal bir katkı sunuyor. İklim değişiminin yarattığı karanlık belirsizlikler, zorunlu göçlerin yarattığı trajediler ve hızla gelişen teknolojinin toplumsal ekolojiye etkisi, bienal kapsamında tartışmaya açılan konular arasında yer alıyor. Atacama’nın jeopolitik konumu da bu tematik kesişimleri daha derinleştiriyor. Bir yandan iklim değişikliğinin sert yüzü olan kuraklık ve su kıtlığı, diğer yandan tarih boyunca nitrat ve madencilik adına yaşanmış göçler ve çatışmalar bu coğrafyada iç içe geçmiş durumda. İşte Karanlık Ekosistemler, sanatçıları ve izleyicileri görünmez olanı görünür kılma yönünde düşünmeye davet ediyor. Kavram, Timothy Morton’ın ortaya attığı karanlık ekoloji fikrini akla getiriyor ve böylece, ekolojik ağların karanlıkta kalan yanlarını estetik bir deneyim alanı olarak sunuyor. Bunu da akademik dil içine hapsolmadan, somut işler ve yerel bağlam üzerinden yapmaya özen gösteriyor. Sonuçta da teoriye dayanan ve duyu organlarına hitap eden çok katmanlı bir sanat deneyimi karşımıza çıkıyor.


Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar, Inhabiting the Void (Boşluğu Mesken Tutmak)


Bienal tarihinde ilk kez etkinliğe Türkiye’den küratör ve sanatçılar davet edildi ve böylece küratör Fırat Arapoğlu ve sanatçılar Ahmet Rüstem & Hakan Sorar ve Mustafa Avcı etkinlikte yer aldılar. Ahmet Rüstem ve Hakan Sorar, ortak projeleri Inhabiting the Void (Boşluğu Mesken Tutmak) ve Theatrum Mundi: Adaptive Landscape ile Atacama’nın boşluk kavramına çok katmanlı bir bakış getirdiler. Inhabiting the Void, klasik bir sahneyi hem fiziksel hem kavramsal düzlemde yeniden hayal ederek, artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisi ve yapay zekâ ile eğitilmiş görüntülerden esinlenen tekstilleri kullanıyor. Çölün ortasındaki boşluk, bu sayede hikâye anlatımı ve hayatta kalma adına verimli bir zemine dönüştürülüyor. İkinci çalışma olan Adaptive Landscape ise izleyiciyi pasif konumdan çıkarıp üç kanallı bir video ve oyun motoruyla işleyen interaktif bir düzenek üzerinden ortak yaratıcı pozisyonuna davet ediyor. Bu dijital enstalasyon, Machinima geleneğini Atacama'nın eşsiz coğrafyasıyla birleştirerek sanal ve gerçeğin iç içe geçtiği bir deneyim sunuyor.


ree

Mustafa Avcı, Echoes of a Forgotten Field (Unutulmuş Bir Tarlanın Yankıları)


Mustafa Avcı, Echoes of a Forgotten Field (Unutulmuş Bir Tarlanın Yankıları) adlı çalışmasında, geleneksel Anadolu tarım kültüründen ilham alarak çevresel sorunları sesler aracılığıyla dile getiriyor. Avcı’nın yerleştirmesi, tıpkı tarlalarda kuşları kaçırmak için kullanılan eski usul korkuluklar gibi atık malzemelerden yapılma unsurlar ve sürükleyici bir ses manzarası içeriyor. Doğal ortam kayıtlarından insansızlığa doğru yavaşça sürüklenen ses kurgusu, insan edimleri karşısında ekosistemlerin kırılganlığını kulaklara taşıyor. 


Karanlık Ekosistemler, çağdaş sanatın bilim ve aktivizmle kurduğu ilişki bakımından çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Etkinlik, sanatın sadece galeri duvarları arasında kalan estetik bir ifade olmayıp aynı zamanda kültürel ve toplumsal dönüşüm aracı olabileceğini gösteriyor. Wyskiel’in ifadesiyle, Atacama Çölü simgesel ve jeopolitik bir manzara olarak dünyaya meydan okuyan bir bağlam sunuyor ve bienal, sanat sayesinde bu ıssız coğrafyayı küresel sorunlara bağlayan bir platform haline geliyor. Öte yandan SACO, bilim insanlarını ve sanatçıları aynı masada buluşturan kongreler ve rezidans programlarıyla, diyalogları derinleştirmeye de çabalıyor. 30 Haziran - 2 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen bölgesel SACO Kongresi, sanatçıların yanı sıra bilim insanları ve yerel topluluk liderlerini bir araya getirerek Şili’nin kuzeyindeki çevresel ve toplumsal zorlukları tartışmaya açtı ve bu tür platformlar, sanat yapıtlarının arkasındaki bilimsel veriyi ve toplumsal gerçekliği görünür kılmak bakımından önemli bir rol oynuyor.


Antofagasta gibi sanat kurumlarının çok olmadığı bir bölgede böylesine kapsamlı bir bienal düzenlemek, merkez-periferi ilişkileri bağlamında dikkat çekici bir hamle olarak görünüyor. Burası Şili’nin tarihsel olarak kültür politikalarında marjda kaldığı, sanat eğitimi veren kurumların ve müzelerin çok bulunmadığı ve nüfusun büyük ölçüde madencilik endüstrisine dayandığı bir bölge. SACO Bienali bu manzarayı tersine çevirmeye yönelik bir girişim olarak okunmalıdır. Wyskiel ve ekibinin bu konuda bilinçli adımlar atarak süreçleri ve yapıtları arşivlemeye önem gösterdikleri ve var olan eksikleri gidererek organik bir format tasarladıkları görülebiliyor. Bu da bienalin tek seferlik bir etkinlikten ziyade, sürekli evrilen bir kolektif öğrenme süreci olarak konumlandırıldığını gösteriyor.


Bienal SACO 1.2 Karanlık Ekosistemler, sanatın güncel bilimsel ve toplumsal meselelerle nasıl iç içe geçebileceğine dair güçlü bir örnek sunuyor. Atacama Çölü’nün sert ve izole ortamı, bu bienal sayesinde yaratıcılığın yeşerdiği üretken bir mekâna dönüşüyor. Bir mikroorganizmanın karanlık habitatı ya da toplumun periferdeki sesi olsun, burada görünmez ekosistemler sanat aracılığıyla görünür ve tartışılır hale geliyor. Bilimsellik ile sanatsal sezgiyi bir araya getiren bu disiplinlerarası yaklaşım, çağdaş sanatın sınırlarını genişletirken izleyiciye alışılmışın dışında, zihin açıcı bir deneyim sunuyor. Karanlık Ekosistemler, elitizmden arındırılmış ve katılıma açık yapısıyla, sanatın toplumsal ekosistemimizde oynayabileceği dönüştürücü rolün altını çiziyor. Bu da onu, günümüz sanat dünyasında hem kavramsal yoğunluğu hem de eleştirel derinliğiyle ayrıcalıklı bir konuma yerleştiriyor.


Comentarios


Ya no es posible comentar esta entrada. Contacta al propietario del sitio para obtener más información.

All rights reserved. Unlimited Publications.

Meşrutiyet Caddesi No: 67 Kat: 1 Beyoğlu İstanbul Turkey

Follow us

  • Black Instagram Icon
bottom of page