top of page

100 Yıl Perspektifinde Sanat

Piramid Sanat ile Taksim Sanat, küratörlüğünü Bedri Baykam’ın üstlendiği ve Atatürk’e ithaf edilen 100 Yıl Perspektifinde Sanat: Türkiye’de Modern ve Çağdaşın Serüveni sergisini 14 Ocak’a dek izleyicilerle buluşturuyor. Piramid Sanat’ın iki galerisi ile Taksim Sanat’ın mekânlarında devam eden sergi, isminde de belirtildiği gibi 1920’lerden günümüze Türkiye’nin sanat serüvenine 81 sanatçının eseri aracılığıyla bakmayı deniyor



Belkıs Mustafa, Kavun ve İncir

 

Belkıs Mustafa’nın Kavun ve İncir adlı ikonik tablosunun serginin girişinde izleyiciyi karşıladığı 100 Yıl Perspektifinde Sanat: Türkiye’de Modern ve Çağdaşın Serüveni sergisi Bedri Baykam küratörlüğünde sanat tarihinin farklı kuşaklarının bambaşka üsluplarda üretilmiş işlerini bir araya getiriyor. Serginin bir onur konuğu ile resmi var: Belkıs Mustafa ve Kavun ve İncir adlı tablosu. Cumhuriyetin ilan edilmeden önce Atatürk’ün talebi üzerine 14 Ekim 1923 tarihinde 1. Ankara Resim Sergisi düzenleniyor ve sergide Belkıs Mustafa’nın Kavun ve İncir tablosu da yer alıyor. Yani, İnas Sanayi-i Nefise Mektebinden mezun olan ilk kadın sanatçı olarak bilinen Belkıs Mustafa, Atatürk’e ithaf edilen ve 10 Kasım’da izleyicilerle buluşan bu 100. yıl sergisinin onur konuğu olarak Atatürk’ün sanata ve kadın haklarına verdiği büyük önemin simgesi konumuna yerleşiyor.

 

İzleyiciye yüzyıllık dönemin anlatan sergideki yapıtlar çok geniş bir yelpazede yer alıyor. Küratör Baykam bu sergiyi hazırlarken özellikle son 100 yıl tarihinin ülke açısından çok büyük değişimlere sahne olduğundan bahsediyor. Baykam Medyascope’tan Cihan Ataş’a verdiği röportajda şöyle anlatıyor:

 

“Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren güçlenerek aldığı virajı 80’lerde çağdaş sanata taşıdı diyebiliriz. Türk modern ve çağdaş sanatı, 1914 kuşağından ‘d’ grubu sanatçılarına, oradan Akademi’ye ve sanatçılarımızın özel Paris Ekolü’ne zorlu yollardan geçerek, 1980’lerle beraber yeni dışavurumculuk ve arkasından kavramsal sanat, minimal sanat, enstalasyonlar ve adım adım multimedyaya yöneldi. 1990’lardan itibaren hızlanan Türk sanatı, bağımsız ve özgün varlığını göstermeye günümüzde de devam ediyor.

Sergiyi tasarlarken, izleyicinin bu 100 yıllık sanat serüvenini rahatça görebildiği bir sergi hayal ettim. 1920’lerden, 30’lardan sanatçılarla, 2023 yılında eserini yeni tamamlamış genç sanatçıların kronolojik büyük ayrımlarla değil, yan yana sergilenmesi özellikle kurguladığım bir durumdu. Sergiyi gezdiğiniz zaman bahsettiğiniz bu değişime kendi gözlerinizle şahit olabiliyorsunuz.”

 

Türkiye'nin 100 yıllık tarihi boyunca önemli sanatsal manevralar yaşandı. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemini takiben 1923-1950 yılları arasında Atatürk'ün önderliğinde gerçekleşen modernleşme hareketleri sanat alanını da etkileyerek dönem sanatçılarının Batılı sanat akımlarıyla karşılaşmasına sebep oldu. 50’lerde İkinci Yeni Şiir Akımı geleneksel şiiri reddederek çağdaşlaşma yoluna girdi. 50 ve 70’lerde Türk sineması altın çağını yaşadı. 1980'lerden itibaren, özellikle İstanbul'da kentsel dönüşüm süreçlerini sanat pratiğini derinden etkiledi. Bu dönemde, döneminin çağdaşları olan sanatçılar ekseriyetle kentsel dönüşüm, göç ve toplumsal değişimle ilgili yapıtlar üzerinden çalıştılar. 1990'lardan itibaren ise Türkiye’de sanat 1987’de ilk defa düzenlenen İstanbul Bienali’nin itici gücüyle de ufak ufak kurumsallaşmaya, yerelden uluslararası alana doğru ilerlemeye ve zenginleşmeye başladı.

 

Yukarı paragraftan çok kabaca verilen bu tarihsel ana aks üzerinden Bedri Baykam bu geniş yelpazedeki işleri bir arada sunduğu ortam aslında meraklı izleyiciye başka zaman edinemeyeceği görsel bir okuma yapma imkânı sunuyor. Başlangıç noktasına Cumhuriyet’in ilanından sonra üretilmiş eserleri alan sergi, günümüze dek devam ediyor. Tarihsel süreçte her kuşağı temsil eden sanatçıların yer almasına dikkat eden sergi aynı zamanda seçilen yapıtların dönemlerinin özelliklerini yansıtmasını da gözetiyor.

 

Nazmi Ziya Güran, İbrahim Çallı, Mihri Müşfik, Namık İsmail, Hamid Görele, Cemal Tollu, Abidin Elderoğlu, Fahrelnissa Zeid, Fikret Mualla, Ali Avni Çelebi, Nurullah Berk, Hale Asaf, Sabri Berkel, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, Ferruh Başağa, Şükriye Dikmen, İlhan Koman, Kayıhan Keskinok, Neşet Günal, Nejad Devrim Melih, Mübin Orhon, Adnan Turani, Orhan Peker, Adnan Çoker, Turan Erol, Burhan Doğançay, Özdemir Altan, Ömer Uluç, Erol Akyavaş, Yüksel Arslan, Altan Gürman, Devrim Erbil, Nil Yalter, Tomur Atagök, Neş’e Erdok, Komet, Nevhiz, Nur Koçak, İpek Duben, Seyhun Topuz, Jale N. Erzen, Meriç Hızal, Yalçın Gökçebağ, Koray Ariş, Muzaffer Akyol, Tülin Onat, Balkan Naci İslimyeli, Ekrem Kahraman, Osman Dinç, Azade Köker, Bünyamin Özgültekin, Yusuf Taktak, Aydın Ayan, Serhat Kiraz, Suzan Batu, Kezban Arca Batıbeki, İsmet Doğan, Bubi, Server Demirtaş, Ahmet Oran, Selma Gürbüz, Temür Köran, Mustafa Karyağdı, Şükran Moral, Gül Ilgaz, Mehmet Yılmaz, Murat Germen, Varol Topaç, Genco Gülan, Haluk Akakçe, Leyla Emadi, Ardan Özmenoğlu, Hayal İncedoğan, Ouchhh, Ertuğrul Akyüz, Gökhan Tüfekçi, Tayfun Gülnar, Sebuh Görkem Candan ve Şevval Başalan’ın yapıtlarının yer aldığı sergiden sanat tarih okumasında öne çıktığını düşündüğümüz birkaç yapıta spot ışığı tutuyoruz.

 

Mihri Müşfik

Mihri Müşfik, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarındanTürkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına kadar modern Türkiye resim sanatının gelişimine önemli katkılarda bulundu. Cumhuriyete geçişte değişimlere adapte oluşuyla döneminin sosyal ve kültürel değişimine duyarlılık gösteren iyi bir örnek oluşturdu. Eğitmen şapkasıyla birçok genç sanatçı yetiştirdi ve sayıca az olan kadın sanatçılar arasında öncü bir figür oldu. Müşfik aynı zamanda Türkiye'de resim eğitimi alarak eserler üreten ilk Türk kadın ressam olarak biliniyor.


Mihri Müşfik, Portre, Karton üzerine karışık teknik, 26x27 cm, Doğan Paksoy Koleksiyonu


İlhan Koman

İlhan Koman Türkiye'de heykel sanatının önemli isimlerinden. Heykel sanatında benimsediği modernist anlayışla geleneksel heykel anlayışından ayrılarak soyut, geometrik formları ve çağdaş malzemeleri kullandı ve yeni bir ifade biçiminin ortaya çıkmasına katkıda bulundu. Türkiye'nin uluslararası alandaki görünürlüğününün artmasına katkı sağladı. Yapıtlarıyla toplumsal ve kültürel temalara da odaklandı. Bu bağlamda sanat tarihinde özel bir yere sahiptir.


İlhan Koman, Oksijen Kaynağıyla İsveç, Stockholm, 110x60x45 cm, İlhan Koman Kültür ve Sanat Vakfı

Nil Yalter

Nil Yalter sanatçı ve feminist aktivist olarak biliniyor. Sanatında feminist bakış açılarına ve toplumsal cinsiyet konularına odaklanan Yalter özellikle 1970'lerdeki feminist sanat hareketinin etkisi altında çalıştı ve eserlerinde kadın deneyimini ve kimliğini ele aldı. Bu, Türkiye'de feminist sanatın öncülerinden biri olmasını sağladı. Yalter, performans sanatı ve video sanatı gibi çağdaş sanat disiplinlerini kullandı ve eserlerinde izleyici ile etkileşim ve deneyimleme üzerinde odaklanarak geleneksel sanat anlayışını sorguladı. Göç, kimlik ve kültürel geçiş gibi konuları sık sık sanatında işledi. Sadece Türkiye'de değil, uluslararası alanda da tanındı. Türkiye sanatının geleneksel sınırlarını aşarak evrensel konulara odaklanması, feminist bakış açısı ve çağdaş sanat disiplinlerini kullanma konusundaki öncülüğü ile sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir.


Nil Yalter,Harem, 1979, Video, Siyah beyaz, 45’. Ed. 5 +2 AP

Komet

Gürkan Coşkun ya da bilinen adıyla Komet ressam ve şair. Hayal ile gerçeği bir arada ifade ettiği resim ve gravürleri ile tanındı. Devlet bursuyla gittiği Paris'e yerleşti. Burada Vincence Üniversitesi Plastik Sanatlar Bölümü'nde eğitim gördü. İlk sergisini Fransa'nın Rouen şehrinde açtı. Bu tarihten itibaren Salon de Mai (Mayıs Salonu) sergilerine düzenli olarak katıldı. Pompei resimlerini ve İtalyan Primitifleri'ni inceledikten sonra bilinçaltının gizemli dünyası üzerine kurulu ancak gerçeklikle bağını koparmayan eserler vermeye başladı. Yeni figür hareketinin kendi kuşağından diğer bazı temsilcileri gibi resimlerinde kendine gönderimli, duygulanımsal ve düşlemsel/gizemsel bir dünya kurmayı öngördü. Yeni-Romantik, Yeni-Dışavurumcu ve Post-Modernist anlatımların egemen olduğu resimler yaptı. 1981'den sonra tümüyle bağımsız bir anlatım kurarak sanat tarihinde tekil bir yere yerleşti.


Komet, İsimsiz, 2001-2005, Tuval üzerine yağlı boya, 113x143 cm, Serdar Altınalmaz Koleksiyonu


İpek Duben

1941 yılında İstanbul'da doğan Duben, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nden mezun olup ABD'de Agnes Scott College'de felsefe ve sanat tarihi dallarında eğim gördükten sonra Chicago Üniversitesi'nde siyaset bilimi alanında yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra New York'ta Sanat Öğrencileri Birliği'nde Robert Hale ile çizim ve anatomi çalıştı. Duben'in önemi resim, heykel, yerleştirme ve video gibi farklı mecralarda üreterek toplumsal kimlik ve cinsiyet, önyargı, göç ve hafızayla ilişkili meseleleri işlemesidir.


İpek Duben, Manuscript X #4, 2010-2012, Karışık teknik, 60x72 cm

Şükran Moral

Şükran Moral performansın sanat olarak algılanışına ülke adına büyük katkılar sundu ve sansasyonel çalışmalara imza attı. Performansları, videoları ve yerleştirmeleriyle tanınan Moral, 80'li ve 90'lı yıllarda şiirler yazdı ve gazetelerde sanat eleştirmeni olarak çalıştı.


Şükran Moral, 3 Erkekle evli, Mardin Keraşik Köyü Performans, 2010


Sergi kapsamında sanatçı Mehmet Yılmaz’ın “parazit dipnot” olarak adlandırdığı ve “modern ile çağdaş” kelimelerinin bir arada kullanımına dair enteresan bir okuma sunan eleştiri yazısını okuyabilirsiniz: https://mehmetyilmazmehmet.com/metinler-texts/100-yil-perspektifinde-sanat-turkiyede-modern-ve-cagdasin-seruvenine-katki-ya-da-parazit-dipnot/

 

Türkiye’de modern ve çağdaşın serüvenini anlatma misyonunu üstlenen sergi, konumlandığı Piramid Sanat ve Taksim Sanat mekânların haricinde, metrolarda ve şehirdeki çeşitli ekranlarda devam ediyor.

Comments


bottom of page