Performistanbul ekibinden PCSAA & Performistanbul Kurucu Direktörü Simge Burhanoğlu ve PCSAA & Performistanbul Eş Direktörü Azra İşmen ile Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA) arşivi ve kütüphanesini, LADA ile yaptıkları iş birliklerini ve performans sanatının Anadolu’daki geleceğini konuştuğumuz bir söyleşi gerçekleştirdik
Söyleşi: Ayşegül Tabak
Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA) Kütüphanesi, 2019
Türkiye’de performans sanatı bilinirlik açısından epey dar bir alandaydı, ancak 2016 yılında ortaya çıkan Performistanbul, ciddi bir çalışma yürüterek izleyici kitlesi yaratmayı başardı ve çalışmalarından sıkça söz ettirdi. Pandemi dönemi bu süreci sekteye uğratabilirdi belki, ancak Stay Live at Home projesi ile bu süreci çok verimli atlattılar, üstelik yeni normale adapte olacağımız gelecek dönemde de projeyi sürdürmeye karar verdiler.
Performistanbul’un bu dönemdeki asıl alametifarikası ise ardı ardına gelen performans projeleri değil, performans sanatının ülke genelinde seyrini değiştirecek bir çıkış olan Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA) arşivi ve kütüphanesi için planları ve iş birlikleri olacak.
Türkiye’nin ilk canlı sanat araştırma alanı PCSAA için maddi bağışın yanı sıra kitap ve performans kaydı bağışı bekleniyor. Kâr amacı gütmeyen girişimin sürdürülebilirliğini sağlamak için kurulan Performistanbul Performans Sanatını Geliştirme Derneği, alanın bağımsızlaşması ve bağış toplanabilmesi için oluşturuldu. Kütüphane, amacına ulaşırsa sanatçılara, akademisyenlere, küratör ve araştırmacılara adeta gül bahçesi vaat edebilir noktaya erişecek gibi duruyor.
Performans sanatının uçuculuğu nedeniyle arşivlenmesinin disiplini sürdürülebilir, görünür ve araştırmaya müsait bir alan haline getireceğini düşünen Performistanbul ekibi üniversitelerde performans sanatı bölümlerinin açılmasını da çok önemli buluyor. Üstelik 2020-2021 döneminde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde performans sanatına dair ilk dersin başlayacağı müjdesini veriyorlar.
Performistanbul ekibinden PCSAA & Performistanbul Kurucu Direktörü Simge Burhanoğlu ve PCSAA & Performistanbul Eş Direktörü Azra İşmen ile PCSAA kütüphanesi için LADA ile iş birliklerini, performans sanatının Anadolu’da nasıl bir gelecek sahibi olabileceğini ve kütüphanenin son durumunu da içeren, alana dair ufuk açan bir söyleşi yaptık.
Azra İşmen ve Simge Burhanoğlu
Performans sanatını Türkiye’de daha yaygın ve ilgi çekici bir sanat alanı olarak yükseltmek için 2016’dan bu yana ciddi emek harcadınız. Çok sayıda performansa ve ses getiren önemli iş birliklerine imza attınız. Yine de 7000 kaynak hedefli bir kütüphane kurma fikri ve Performistanbul Yayınları projeleri bu konuda ilerleme sağlamak ve işin doğasını anlatmak için daha sistematik bir destek sağlayacaktır diye düşünüyorum. Bu karara nasıl vardınız, PCSAA arşiv ve kütüphanesi ile Performistanbul Yayınları’nın gelişim süreci ve amaçlarını daha detaylı anlatır mısınız?
Türkiye’de, performans sanatı alanındaki önemli bir açığı kapatmaya çalışıyoruz, bu doğrultuda disiplinin gerek duyduğu “ihtiyaç”lara cevap vermek için çabalıyoruz. Platform tarafında performans alanında sanatsal pratiklerini geliştirmiş sanatçılara ortak bir çatı sunuyor ve onlara kürasyon, dokümantasyon, organizasyon konularında destek veriyor, performans sanatını farklı kurumlarla alanlara yayıyor ve çeşitli izleyici kitleleri ile buluşturuyoruz. Fakat bu yolculukta şunu fark ettik; performans sanatı alanındaki bilgi ve arşiv eksikliği bu disiplinin gelişmesine büyük bir engel teşkil ediyor. Özellikle öğrencilerden gelen talepler sonrasında bu kaynak yoksunluğunun gelecek işleri de riske sokmasından dolayı elimizi yine taşın altına soktuk. Sonuçta bu disiplinin geçmişini, tarihini bilmezsek nasıl üzerine koyup bulunduğumuz yüzyıla uygun diller üretip yeni yaklaşımlar ortaya koyabiliriz. Bu bağlamda PCSAA’yı ciddi bir açığı kapatan, uluslararası platformda performans sanatı alanında önemli görevi olan bir girişim olarak görüyoruz.
Yine kendi dilimizde kaynak ve içerik üretmek adına temelini attığımız Performistanbul Yayınları’nı, PCSAA ile birlikte, bu alanda yabancı kaynakları Türkçe’ye çevirerek Türkiye'deki dijital platformlarda yayımlamak ve bu alanda daha fazla kaynak sağlamak amacıyla hayata geçirdik.
Satın alınmak istenen kaynakların ne kadarı alınabildi? İçlerinde ne türde kaynaklar bulunuyor?
Çok çok azı! Daha yolun başındayız; çünkü maalesef çalışmalarımızı yeterince duyuramadığımız için yeterli desteği alamıyoruz. Dolayısıyla öncelikle arşiv bağışı üzerine odaklanarak yerel ve uluslararası kurumlar ve sanatçılarla iletişime geçip bağış talebinde bulunduk, bu süreç hâlen devam ediyor; her gün yeni sanatçılara ulaşmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar ise toplanan bağışlarla satın alınan 140 adedin üzerinde yabancı kaynak kitapla beraber akademisyenlerden gelen tez, uluslararası performans sanatçılarından gelen makale, fanzin, kitapçık, kartpostal, el ilanı ve poster gibi basılı malzemelerin yer aldığı 1000'in üzerinde dijital ve fiziksel arşiv materyalinin yanı sıra LADA arşivinden aktarılan 100'ün üstünde dijital performans dokümantasyonu yer alıyor.
Satın alımı için de ilk etapta performans sanatı alanındaki kitaplarla yayınevleri üzerine kapsamlı bir araştırma yaparak 3000 yayını bir araya getiren bir liste hazırladık. Bunun için destek bekliyoruz.
Performistanbul Performans Sanatını Geliştirme Derneği’ni kurarak Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı’nın (PCSAA) nakdi ve arşiv bağışı almasının yolunu açtınız. Bağışları ne şekilde kabul ediyorsunuz? Arşiv bağışı mı nakdi bağışlar mı daha işlevsel sizin için?
Performistanbul'un bağış çağrısı performans sanatının bilinirliğinin artmasına yardımcı olurken performans sanatıyla ilgili kaynak ulaşılabilirliğini de kolaylaştırmayı hedefliyor. Tüm bu destek mekanizmasının merkezinde Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA) konumlanıyor.
PCSAA’nın toplumsal boyutu göz önünde bulundurularak, halka açık ve akademik/kurum iş birliklerini destekleyici yapıda kurgulanan kâr amacı gütmeyen araştırma alanının sürdürülebilirliğini sağlamak adına Performistanbul Performans Sanatını Geliştirme Derneği kuruldu. Bu yapı, alanın bağımsızlaşması ve bağış toplanabilmesi için oluşturuldu, böylelikle alanın işlevsel hâle gelerek sürdürülebilir olabilmesi için çoklu kaynaklardan gelir elde edebilmeyi umuyoruz.
Destekler maddi bağış ve arşiv bağışı olarak iki farklı yöntem ile gerçekleşiyor. İki bağış türü de birbirini tamamlıyor, nakdi bağış PCSAA’nın sürdürülebilirliğini sağlamak için gerekiyor; öncelikle çalışanların maaşları ile alanın temel giderlerini karşılayabilmek ve tabii yeni kaynakları satın almak için ihtiyaç duyuyoruz. Arşiv bağışı ise paranın satın alamayacağı bir katkı, PCSAA’yı oluşturacak olan elzem bir ihtiyaç ve hedef. Bunun için sanatçı, küratör, yazar, araştırmacı ve kurumların desteği ciddi önem taşıyor. Performans sanatı konulu her türlü arşiv, çalışma ve kaynaklar (dökümantasyonlar, kalıntılar, kitaplar, tezler vb. hem dijital hem yazılı kopyalar dahil) PCSAA’ya bağışlanabilir.
Maddi destek için ise bağışlar web sayfamızda bilgileri bulunan Performans Sanatını Geliştirme Derneği’nin hesabına gönderilerek gerçekleştiriliyor.
Özellikle katkıda bulunmasını beklediğiniz kitle içinde kimler, hangi gruplar var; neden?
Tabii ki performans sanatçıları! Performans alanında çalışan canlı sanatla uğraşan sanatçılar grubun en başında yer alıyor. Bu alan öncelikli olarak performans sanatçıları için kuruldu, dolayısıyla ancak performans sanatçılarının katkıları ile gelişebilir ve böylece diğer sanatçıların, farklı disiplinlerden araştırmacı ve akademisyenlerin, küratörlerin faydalanması için gerekli kaynaklar bir araya getirilebilir. Bu yüzden sanatçılardan birincil kopya niteliği taşıyan performans kalıntılarını, dokümantasyonlarını PCSAA ile paylaşmalarını, alana bağışlamalarını da ayrıca bekliyoruz.
LADA neden ve nasıl model alındı PCSAA oluşurken? Arşiv dışında nasıl bir iş birliği oluştu? LADA arşivinden neler alındı, içinde sizi ve yararlanıcıları heyecanlandıracak şeyler varsa paylaşır mısınız?
LADA, dünyada eşi benzeri olmayan, performans sanatı alanında yaklaşık 7000 materyali barındıran, bu arşiv üzerinden bir topluluk/ağ oluşturmuş olan ve performans sanatını her anlamda geliştirmeyi hedefleyen bir canlı sanat araştırma alanı. Bu alandaki ihtiyacı fark ettikten sonra, biz de LADA'nın modelini örnek alarak böyle bir alanı Türkiye'de oluşturmak istedik.
Bu doğrultuda kurumun direktörü Lois Keidan ile görüşerek onu PCSAA’nın danışma kuruluna aldık ve kuruluşumuzun ilk adımlarını beraber attık. Hâlen, hem platform tarafından hem de PCSAA tarafında çeşitli konularda kendilerine danışıyor ve birbirimizi etkin olarak desteklemeye devam ediyoruz. LADA, 20 yılı aşkın süredir canlı sanat alanında 60'lardan bu yana üretilmiş performansların arşivlerini topluyor ve bir nevi canlı sanat ağı oluşturuyor. Bu kaynaklar arasında, dünyanın dört bir yanından performans sanatçılarının çeşitli performans dokümantasyonları, sempozyumlar, sanatçı konuşmaları gibi dijital malzemelerin yanı sıra canlı sanat üzerine makaleler, kitaplar ve yayınlar bulunuyor.
2018 yılından beri, Londra’da bizi temsil eden asistan küratörümüz Naz Balkaya’nın da destekleri ile LADA’nın koleksiyonundan arşivimize 45 sanatçıdan 150 iş daha dâhil ederek bu arşivin bir parçasını İstanbul’a taşıdık. Bu alana odaklı tek arşiv/kütüphane olarak, varlığını kuruluşundan bu yana etkin olarak sürdürebilmiş LADA’nın, gelecek nesillere büyük bir miras olarak aktaracağı kapsamlı koleksiyonun bir parçasını PCSAA'ya, İstanbul'a taşımak tabii ki bizim için büyük bir adımdı!
PCSAA'ya aktarılan, dijital arşivlerden oluşan seçkide, çok farklı sanatsal pratikleri olan, tanınmış sanatçılardan ziyade bu alana emek vermiş fakat pop kültürün bir parçası olmamış ve büyük sanat kurumları tarafından özel bir destek almadan sayısız üretim yapmış sanatçılar bulunuyor. LADA’nın sosyo-politik yapısını da göz önünde bulundurursak, bize sunduğu arşivlerde yine Türkiye’de örneklerine kolayca ulaşamayacağımız LGBTI+ ve queer kültürüne odaklı işler de yer alıyor. Bu aktarım sayesinde belki de hiç ulaşamayacağımız sanatçıların arşivlerinin PCSAA’da da yer alarak yeni bir coğrafyada yaşamaya devam edecek olması her iki tarafı da çok heyecanlandıran bir konu oldu.
Özellikle Londra, yani Birleşik Krallık üzerinden ilerlememizin sebebi, performans sanatının - dünyada diğer ülkelerle de kıyaslandığında- en görünür ve yaygın olduğu merkezlerinden olmasıdır. Performans sanatının, Tate Modern, ICA, Serpentine Galleries vs. gibi büyük kuruluşların hem alanlarına hem de koleksiyonlarına girdiği ve geniş bir araştırma alanı kapladığı bu coğrafya ve kültürde her geçen gün farklı nitelikte performans işleriyle ve bununla beraber gelişen yepyeni beden dilleriyle karşılaşmanız mümkün!
Peki hedeflenen kaynaklar toparlandığında planladığınız şeyler var mı? Nasıl projeler çıkacak buradan veya performans sanatı projelerine nasıl destekler sağlar böyle bir arşiv ve kütüphane?
Türkiye çağdaş sanat tarihine baktığımızda aslında performans içeren/üzerine birçok iş yapılmış; ancak çoğunun kayıtları tutul(a)mamış, kaybolmuş ya da ulaşamıyoruz, bu durum da bir kısır döngü yaratıyor. Geçmişte neler yapıldığını bilmediğimiz zaman günümüzde yaptığımız işler sığ kalabiliyor, hâlbuki tarihteki işler incelenebilse üzerine koyup günümüze uygun yeni diller ortaya çıkarılabilir. Tabii sadece üretim tarafında değil, tarihteki performansların kayıt yoksunluğu disiplinin değerini koruyabilmesini, yaşamasını da etkiliyor; çok az sayıda enstitü ve koleksiyon bize bu alanı daha görünür ve yaşanır hâle getirebilmiş.
Türkiye'nin ilk canlı sanat araştırma alanı olan PCSAA, canlı sanat üzerine barındıracağı kaynaklar ile performans sanatının eğitimi ve gelişimi konusunda önemli bir misyona sahip. PCSAA, performans sanatına odaklı bir kütüphanenin olmayışı, bu alandaki kaynak ve arşiv yoksunluğu, bu alanın yeterince tanınmaması ve araştırılamaması üzerine bu döngüyü kırmak adına doğdu.
Öncelikle PCSAA’nın canlı sanat alanı için bir havuz oluşturmasını diliyoruz. Hem Türkiye hem de uluslararası alanda performans sanatı alanının potansiyelini gösterebileceğimiz bir alan oluşturmayı hedefliyoruz. Uçucu olan, elle tutulamayan bu disiplini farklı şekillerde kalıcı hâle getirerek sanat tarihinde doğru şekilde yer almasını sağlamalıyız.
Bu sayede performans sanatı disiplini boyut değiştirebilir, şu an aklımıza gelmeyecek kadar derin dönüşümler olmasını dileriz. Ancak şimdilik yakın gelecekte; sanat kurumlarının canlı sanat konulu arşivlerini PCSAA ile paylaşması, bu alana sahip çıkarak canlı sanatı aynı görsel sanatın resim, heykel, video ve yerleştirme sanatı gibi diğer dallarıyla beraber sergi/atölye/eğitim programlarını kapsaması, arşivlerin izleyicilere ulaşabilmesi için gösterim, atölye ve konuşmalar için bu disipline alan açılması, üniversitelerde performans sanatı bölümlerinin açılması (Bilgi Üniversitesi’ne Performistanbul olarak Performans Sanatı Pratiği dersini 2020-2021 ders yılında hayata geçiriyoruz) “insan”ı, dili ve sanatı temeline alan bölümlerdeki akademisyen ve öğrencilerin bu alanı daha çok ziyaret ederek arşivlerden faydalanmaları, sanat eleştirmenleri ve yazarları tarafından arşivlerin karıştırılarak performans sanatı tarihi ve geleceği için incelemelerin yapılması, örnekler üzerinden araştırmaların yapılabilmesi, küratörlerin alanımıza gelerek performans arşiv ve kalıntılarını inceleyerek sunum, gösterim (screening) ve sergilere dâhil edilmesi, bu doğrultuda özgün içeriklerin oluşturulması, bu alandaki dil ve ifadenin gelişmesini, daha çok kaynak oluşturulmasını destekleyebilir.
PCSAA, arşiv ve kütüphane ulusal ve elbette uluslararası düzeyde nasıl bir katkı sağlayacak sizce Türkiye’deki performans sanatına?
Şimdiden ulaştığımız 500’ün üzerindeki performans sanatçısından aldığımız dönüşler bile ilham verici! Her şeyden öte Türkiye’de canlı sanat alanına bu denli yatırım yapılıp önem verilmesi bile bir yankı uyandırıyor. Bu çabayı takdir ediyor ve ellerinden geldiği kadar destek olmaya çalışıyorlar. Yurtdışındaki kaynakları yerel ile buluşturmamızın yanı sıra, Türkiye’deki “canlı sanat” konulu kitap ve arşivleri de bir araya getirmek istiyoruz. LADA’yla yaptığımız iş birlikleri kapsamında arşiv paylaşımı yaparak biz de onların arşivlerine Türkiyeli sanatçıların arşivlerini kazandırdık. Bu sayede dünya performans sanatı için bir ağ oluşturuyoruz; küçük kabul edilen, çoğu zaman görünmez olan performans sanatı disiplini üzerine çalışan herkesi birbirinden haberdar ederek alanın büyümesini derinleşmesini sağlamaya çalışıyoruz.
Stay Live at Home çok iyi bir değerlendirme oldu pandemi döneminde durmayacağınızı göstermek için. Projeden biraz daha detaylı bahseder misiniz?
Durmamak için değil, zaten yaşamsal bir şeyin doğası yapısı gereği durdurulamayacağını gösterdiğimiz bir seri oldu, oluyor. Paylaşma hissinden, insanlarla her ne koşulda olursa olsun bir şekilde iletişime geçme derdinden ortaya çıkan bir proje olarak her şeyin doğuş noktası “EV”, yani kendimiz, sonra da EV’de “canlı” kalmak üzerine odaklandık. Aklımızdaki çıkış noktası yine birleştirme, iyileştirmeydi. 17 Mart 2020 tarihinde Performistanbul sanatçıları ile beraber ortaya koyduğumuz global çağrı -açık davet- ile tüm dünyayı birleştirmek ve kendilerini ifade etmek üzere mecra arayışındaki sanatçılara destek olup sanatçıları platformumuzun çatısı altında buluşturmayı hedefledik. Bu sayede hem performansları izleyen seyircilerimize hem de katılım gösteren sanatçılarımıza bir iyileşme ve yenilenme süreci sunmayı, performans sanatının bedensel ve zihinsel gelişiminin her türlü zamanda ve mecrada sürdürülebilir oluşunu göstermeyi umduk.
Projenin kendi içinde organik olarak devam etmesini sağlamak için de her katılan sanatçının başka bir sanatçıyı aday olarak gösterip davet etmesini istedik. Böylece her katılan sanatçıyla bir zincir oluşturmaya çalışıyoruz; kendi içinde sanatçılar da birbirlerine bağlanarak destek olarak ilerliyor, her şeyden bağımsız bu ağı kurmak ve bu sürdürülebilir hissi ortaya çıkarmak da ayrıca iyi hissettiriyor.
Evlere kapanmayla başlayan akımı “yeni normal” boyunca da devam ettirme kararı aldık. Sanatçılar birbirlerini aday göstermeyi sürdürerek bu alana ihtiyaç duymaya devam ettikçe programa yeni sanatçı ve performansları dâhil edeceğiz.
Tüm bu süreçte, sanatçılarla birebir görüşmeler yaparak süreçlerini beraber yürüterek onlara olabildiğince çevrimiçi destek olmaya çalışarak ilerledik ve ortaya çok değerli bir ağ çıktı. Eylül ayında programa katılan sanatçılarla hep beraber ilk çevrimiçi buluşmamızı gerçekleştireceğiz.
Stay Live at Home - Ev performansları serisi’ni arşiv konusu üzerinden değerlendirecek olursak; tüm performansların görsel/işitsel kayıtları tutularak PCSAA’nın arşivlerine eklendi. Buna ek olarak tüm katılımcılardan, arşiv bağışlar istenerek yeni kaynaklar PCSAA’ya katılmaya devam ediliyor!
Playing Up da güncel işlerinizden, Çocuklar ve Yetişkinler için Canlı Sanat oyunu, mottosu. Biraz açar mısınız, nasıl bir performans oyunu bu?
Yine herkese ulaşabilme, performans sanatını bire bir “bedende” deneyimleterek ne olduğunu anlatma derdinden doğdu. PCSAA arşivimizde bulunan LADA’nın Playing Up oyunu*, canlı sanat üretiminin ve pratiklerinin sınırlarını keşfettirirek gündelik hayatla iç içeliğini birebir deneyimletiyor. Temel canlı sanat temalarıyla ufuk açıcı eserleri resmeden Sibylle Peters’in eseri olan Playing Up, hem çocuklar hem de yetişkinler tarafından oynanabilen bir oyun. Oyununun orijinalinde bulunan kartlarda, Vito Acconci, Chris Burden, Tehching Hsieh, Yoko Ono, Martha Rosler gibi dünyaca ünlü performans sanatçılarının eserlerinden ilham alan oyunlar bulunuyor. Pandemi nedeniyle dünyada hızlı gündeme gelen ev hapislerine cevaben LADA’nın kart içeriklerini çevrimiçi yayımlamaya başlaması ile biz de bu kartları kendi dilimize çevirerek eş zamanlı olarak paylaştık.
Oyunun kartlarından ilham -ve tabii ki sanatçı ile LADA’nın iznini alarak- kendi coğrafyamızda gerçekleşmiş performanslardan oluşan Performistanbul Serisi’ni oluşturduk.
Bu seride Performistanbul sanatçılarının gerçekleştirdikleri performanslardan yola çıkarak, on oyun kartı tasarladık. Kartlarda oyuncuların katılımı ile gerçekleşmesi talep edilen eylemlerin çizimleri ve nasıl yapılacağına dair yönlendirmeler yer alıyor. Sanatçıların eserlerini temel alan eylemler; kendini sandalyeye sabitleme, geri geri yürüme, başkasının elinden yemek yeme, yazı tura atarak şansını belirleme gibi, katılımcıları farklı sanatsal pratikleri keşfetmeye ve basitleştirilmiş eylem(ler)i kendi bedenleri üzerinden deneyimlemeye davet ediyor.
*Playing Up oyunu: Live Art Development Agency - LADA (Birleşik Krallık), FUNDUS THEATER / Theatre of Research (Almanya), Tate Early Years and Family Programme (Birleşik Krallık), Best Biennial (İsviçre) Live Art UK ve Goethe Institut London işbirliği ile 2016 yılında hayata geçirilmiştir.
Son olarak özel olarak merak ettiğim bir konu var. Performans sanatı geniş kitlelerce anlaşılması ve bazen hazmedilmesi daha zor bir alan. Anadolu’da ya da daha küçük yerlerde projeler hayata geçirmeyi düşünüyor musunuz? Neler kazandırır ya da ne kadar mümkün olur böyle çalışmalar yapmak sizce? (Mesela Safranbolu, Bayburt -BAKSI’yı da düşünürsek- gibi)
Tam da bu konu üzerine araştırıyor ve çalışıyoruz. Sizden bunun üzerine soru almak bizi çok mutlu etti; demek ki yine açık olan doğru bir alanda yol alıyoruz! Kesinlikle İstanbul dışına çıkmak gerekiyor. Bunun için LADA’nın ve British Council’ın desteğiyle hayata geçirdiğimiz ilk canlı sanat odaklı misafir programının devamı olarak Performistanbul binasını Türkiye’deki genç sanatçılara açıp onları davet ederek bu alandaki çalışmalarımızı devam ettirmek istiyoruz.
Ayrıca hep dile getirdiğimiz bir konu var; Performistanbul’un “mekânsız kimliği”! Platform tarafındaki tüm çalışmalarımızı çeşitli kurum ve kişilerle iş birlikleri yaparak performansların hep farklı mekân ve alanlarda gerçekleşmesini sağlıyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz yıllarda İstanbul’un dışında Ankara, Çanakkale ve İzmir’de performanslar gerçekleştirdik. Canlı sanatı periferiye taşımak için önümüzdeki dönemlerde hem yeni oluşan bağımsız sanat inisiyatifleri ile bir araya gelerek üretmek hem de iş birlikçilerimizi farklı coğrafyalarda çalışmalar yürütmeye yönlendirmek istiyoruz.
Comments