top of page

On soruluk sohbetler: Becca Hoback

17-24 Eylül 2022 tarihlerinde dördüncüsü gerçekleşecek olan İstanbul Fringe Festival'in uluslararası sanatçılarıyla yaptığımız söyleşi dizisinin ilkinde, Enactor adlı gösterinin koreografı ve dans sanatçısı Becca Hoback'i konuk ediyoruz


Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel


Becca Hoback, Is this good?, 14', Ana Maria Lucaciu iş birliğiyle, © Andrea Behrends

Türkiye’den ve dünyadan tiyatro, dans ve performans disiplinlerinde üretilen alternatif işlerin yanı sıra atölyelerin, konuşmaların ve partilerin yer aldığı Istanbul Fringe Festival bu yıl tekrar tamamı fiziksel olarak gerçekleşecek bir programla seyircilerin karşısına çıkıyor. Belçika, Brezilya, Fransa, Hollanda, İsrail, İtalya, Rusya, Singapur, Slovakya ve Yunanistan’dan ekipleri ağırlayacak olan festivalin yabancı konuklarından koreograf ve dans sanatçısı Becca Hoback, Amerika Birleşik Devletleri'nden geliyor. Nashville, Tennessee'de yaşayan Hoback, İstanbul Fringe Festival'de sunacağı gösteri ile aynı adı taşıyan topluluğu Enactor Productions'ı bedeniyle ilişkisi olan bir insan olmanın ne anlama geldiğini ortaya koyan işler yaratmak için kurmuş. Ana Maria Lucaciu, Ben Green, Roy Assaf ve Ariel Freedman ile ortak çalışmalar yapan Hoback, katılımcıların fiziksel merakını körüklemeyi ve sanatsal katılıma ilham vermeyi hedefleyen Body View adlı bir atölye serisi de yürütüyor. Hoback ile sanat, hayat ve Haziran 2021'de Nashville OZ Arts'ta prömiyerini yaptığı ve SoloCoreografico Torino, Kindlings Arts ve Tennessee Women's Theatre Project'te sunduğu ve 18 Eylül’de Alan Kadıköy’de sahnelenecek Enactor adlı gösterisi hakkında söyleştik.


Becca Hoback, Is this good?, 14', Ana Maria Lucaciu iş birliğiyle, © Andrea Behrends


Performansın özü sizce nedir?


Enactor'ın soloları, bedeniyle ilişki kuran bir insan olmanın ne demek olduğunu araştırıyor. Soloların küratörlüğünü yapmaya girişirken, bedenimle olan ilişkimi kimliğime nasıl daha iyi entegre edebileceğimi anlamaya çalışıyordum. Bedenimin farkında olduğum zamanlar - genellikle dans stüdyosunda - ile hayatımın geri kalanı arasında güçlü bir ayrım olduğunu fark ettim. Bu konuyu başkalarıyla sohbet ederek de araştırmaya başladığımda, her insanın farklı, bazen büyük ölçüde birbirinden farklı, bir beden ilişkisine sahip olduğunu fark ettim. Daha fazla perspektif kazanmak ve tam da bunu keşfetmek için başkalarıyla çalışmak istediğimi biliyordum. Bedenimiz hakkında nasıl düşünüyor ve ona nasıl davranıyoruz? Bu, -hem kelimenin düz anlamıyla hem de mecazi olarak- dünyada hareket etme şeklimizi nasıl etkiliyor? Bedenlerimiz nasıl bir deneyim, ilham, güç ve bağlantı kaynağı olabilir?

Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?


Evet, kesinlikle! Benim için sanat, yaşam deneyimlerini ve duygularını işlemenin bir yolu. Bir dersi "bilebilirim" veya bir şekilde bilişsel olarak "anlayabilirim" - ancak bir tür bütünleştirici, yaratıcı bir deneyim yaşamadan mesaj hiçbir zaman tam olarak nüfus etmez. Bedenimi bir deneyimin içinden geçirerek - ya da bir başkasının bir deneyimden geçişini izleyerek - kavramları ve dersleri daha derinden açabiliyorum. Bence bu, sanatı deneyimleyen izleyiciler için de geçerli; performans esnasında başka bir dünyaya giriyorlar ve günlük yaşama getirilen bu mesafe, katartik bir deneyime alan açabiliyor. Benim bir hedefim de, sanatçılara ve sanatçı olmayanlara, bu dönüştürücü deneyimlere erişmek için yaratıcı faaliyetlerde bulunma konusunda ilham vermek.


Becca Hoback, Offering, 17', Ben Green iş birliğiyle, © Andrea Behrends


Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?


Yaratıcı süreçte, çoğu zaman etkileşim büyük bir rol oynuyor: koreograf ile stüdyoda nasıl ilişki kurduğumuz, birbirimize nasıl meydan okuduğumuz ve birbirimizi nasıl desteklediğimiz. Kendimin yer aldığı bir solo işin koreografisini yaparken, genellikle bu etkileşimin bir biçimini, mekânla, bir sahne aksesuarıyla veya odaya diğer dansçıları getirerek yaratmaya çalışıyorum. Kulağa biraz mantıksız gelebilir ama bence solo çalışma, bireyin derinliklerine inerken, her zaman bir topluluk bağlamında yer alıyor. Sahnedeki bu kişi neden kendi başına… yoksa gerçekten öyleler mi? Sahnede başka neler var? Bu tür sorular, repertuarımdaki çokça prova ettiğim ve icra ettiğim eserlere yaklaşımımı tazelememe yardımcı oluyor.


Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?


Gösterinin adı Enactor, bu üç solo tamamlandıktan sonra bulduğum bir isim; bu soloların ardındaki daha derin temaları kendim ve umarım izleyiciler için belirlemeye çalışıyordum. Enactor'ı seçtim çünkü benim için iş tamamen deneyimler, duygular ve varoluş durumları arasında fiziksel olarak hareket etmekle ilgili. Bazen durumları ve koşulları entellektüelleştirme ve analiz etme eğilimi olduğunu hissediyorum, ancak onları fizikselleştirmek onları daha da keskin bir odak haline getiriyor ve bu, ilgili tüm taraflar için bir yüzleşme, meydan okuma, tatmin edici ve katartik bir deneyim sunabilir. Bu "canlandırma" yapmak istediğim şeyin merkezinde yer alıyor - sadece düşünmek ve planlamak değil- aynı zamanda düşünceleri ve deneyimleri eyleme geçirmek.


Becca Hoback, A Girl, 24', Photo by Andrea Behrends, Roy Assaf + Ariel Freedman koreografi ve iş birliğiyle


Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?


İşlerim, birlikte çalıştığım ve etkileşimde bulunduğum tüm insan ve sanatçıların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor gibi hissediyorum. Şu koreograflar kesinlikle işlerimi ve hayatımı büyük ölçüde etkilediler: Ana Maria Lucaciu, Ben Green, Roy Assaf ve Ariel Freedman. Bu iş birlikleri, geçmiş deneyimlerimin bağımsız çalışmalarımda nasıl tezahür edeceğini keşfetmemdeki ilk adımlarımdı; yanıma ne almak istiyorum ve arkamda ne bırakmak istiyorum?


Dünyanın mevcut durumunu değerlendirdiğinizde, bir sanatçı olarak sizin için en önemli ve acil konu nedir?


Bedenlerimizle bağlantı kurmanın sağlığımız, mutluluğumuz ve birbirimizle bağlantısallığımız için bir aciliyet olduğunu düşünüyorum. Giderek artan sanal varlığımız bedenlerimizi hiç olmadığı kadar hareketsiz hale getirdi ve hayatımızın çoğunu zihinsel/sanal bir alanda geçiriyoruz. Anın içinde yaratıcı bir fiziksel pratikle meşgul olduğumuzda, daha bilinçli, daha empati sahibi, daha özgüvenli ve insanlığımızla daha ilişkili olduğumuza inanıyorum. Bunun bir toplum olarak, bireyler olarak gelişmemiz için hayati olduğunu düşünüyorum.


“Fringe” sizin için ne ifade ediyor?


Benim için “Fringe” bir tür bağımsızlık ve özgürlük anlamına geliyor. Yerleşik gösteri sanatları hiyerarşisinin sınırlarında gelişen bir sanatçı olduğumu düşünüyorum. Her zaman, kariyerimi ve yaratıcı vizyonumu oluşturmak ve doğrulamak için bir dans topluluğuna yaslanmam gerektiğine inandım, ancak son yıllarda bu ekosistemin dışında bir şeyler yetiştiriyormuşum gibi hissetmekten gerçekten keyif alıyorum. Festivaldeki birçok sanatçının benzer bir yolculuğu var gibi görünüyor ve onlarla bağlantı kurmak ve işlerini deneyimlemek için sabırsızlanıyorum.


Becca Hoback, A Girl, 24', Photo by Andrea Behrends, Roy Assaf + Ariel Freedman koreografi ve iş birliğiyle



İstanbul Fringe Festivali’ne özellikle bu yapıtınızla katılmaya neden karar verdiniz?


Festivale Enactor ile başvurdum çünkü bu performansın Amerika Birleşik Devletleri dışında bir izleyici kitlesine nasıl hitap edeceğini merak ediyorum. Enactor’ı paylaşmak üzere bu topluluğa davet edilmekten onur duyuyorum, bu süreçte yaratacağım ve küratörlüğünü yapacağım gelecek işlerime etkisi olacak anlamlı sohbetler yapmayı umuyorum. Dürüst olmak gerekirse, başvuruyu gördüğümde kendi kendime “Seçilmem mümkün değil ama başvuru malzemelerim var, hadi deneyeyim!” diye düşündüm. … ve işe yaradı! Hala inanmakta güçlük çekiyorum.


Dört koreografın üç solo çalışmasını aynı akşamda bir araya getiren sebep nedir?


Beden-ilişkisi konusuna çoklu bakış açıları sunmak istedim. Üç eserin birleşiminin çeşitlilik sağladığını ve aynı zamanda sesimin duyulmasından daha fazlasını gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Aralarındaki ortak olan unsur, bireyler olarak bedenle nasıl ilişki kurduğumuzun ve bedenin nasıl hem kamusal hem de özel bir varlık oluşturduğunun araştırılması.


İstanbul seyircisine Encore adlı eserinizi deneyimletmeden önce söylemek istediğiniz özel bir şey var mı?


İzleyicilerle sohbet etmek ve bu programın onlarda neler uyandıracağını öğrenmek için inanılmaz derecede istekliyim! Onların bam teline vuran ve onları duygulandıran nedir? Zorlayıcı veya kafa karıştırıcı olan nedir? Her şeyden çok, seyircilerin sahnede benimle, gösteriden sonra gelip sohbet etmeleri için ilham veren bir bağ kurmalarını umuyorum!


bottom of page