top of page

“Dünyanın artık yeni bir sandalye tasarımına ihtiyacı yok.”


Ghanbari, İstanbul Maçka Residences’ta açılan 1.000 metrekarelik yeni mekanında dünyaca ünlü mimar ve tasarımcıları buluşturarak estetik değeri yüksek ve lüks yaşam alanları yaratıyor. Bu kapsamda ilk konuklarından biri, doğal malzeme ve formlar ile inovatif üretim tekniklerini bir araya getiren Filipinli endüstriyel tasarımcı Kenneth Cobonpue oldu. Brad Pitt ve Angelina Jolie için hazırladığı yatak tasarımıyla adını duyuran Cobonpue ile tasarım anlayışı, malzeme kullanımı, ilham kaynakları ve değişen çalışma kültürleri üzerine konuştuk.

Kenneth Cobonpue

Annen de bir mobilya tasarımcısıydı, bu sayede tasarım dünyasını çocukluğundan itibaren keşfetmeye başladın. Günümüz tasarım kültürü ve üretim alışkanlıklarını o günlerle karşılaştırdığında ne gibi farklılıklara rastlıyorsun?

Annem bir mobilya tasarımcısı ve aynı zamanda da bir makerdı. Çalışmalarını bizim evin arka bahçesinde sürdürüyordu. Böylelikle aletleri nasıl kullanacağımı ve malzemelerle ilgili ayrıntıları evde öğrendim. Çocukluğumda o kadar mutluydum ki bunun tüm hayatıma yansımasını istedim ve bu sebeple tasarımcı olmaya karar verdim.

Karşılaştırmak gerekirse, o günler ve bugün arasında çok büyük bir fark var. Rekabetçi bir ortamdayız, her gün yepyeni tasarım örnekleri ortaya çıkıyor ve hepsine internetten kolaylıkla ulaşılabiliyor. Aklınıza bir fikir geldiğinde anında paylaşarak kitlelere ulaşabiliyorsunuz. Bu çeşitlilik sebebiyle farklı olmanın zorlaştığını düşünüyorum.

Kenneth Cobonpue, Voyage Bed

Yeni teknolojiler, küreselleşme ve sosyal medya gibi etmenler tasarım sürecini ve müşterilerin ile olan ilişkini nasıl etkiledi?

İnsanlar farklılık arıyor. Her zaman söylerim, dünyanın yeni bir sandalye tasarımına ihtiyacı yok. Zaten fazlasıyla örnek varken farklı olmak için özgün bir hikayenizin olması gerekiyor.

Ben yaptığım her şeyde doğadan ilham alıyorum. Doğal malzemeleri ve doğal formları kullanıyorum, tasarıma da bu yaklaşımla başladım. İlham kaynağım ve yapım tekniklerim hikayemi oluşturuyor. Ürünlerimi, geniş aralıklı örgüler ile tasarlıyorum. İmzam olarak nitelendirebileceğim bu birimler beni bilinen ve aranan bir tasarımcı haline getirdi.

Sanırım ben kullanıcılardan çok tasarımın kendisiyle ilgileniyorum. Tek bir çeşide odaklanmıyor; bisikletler, arabalar, valizler tasarlıyorum. Ürünlere odaklanmak, paylaşmaktan ya da yaptığım işbirliklerinden daha çekici geliyor.

Kenneth Cobonpue, Dragnet Setting

Doğadan gelen bu esinlenmenin arkasındaki fikir nedir?

Biz insanlar doğayı sevmeye programlanmış gibiyiz. Şehirlerde betondan yapılmış ormanlarda yaşıyoruz. Dışarıdayken eve gelip yenilenmek ve rahatlamak, içerideyken ise bize doğayı hatırlatacak objelerle çevrelenmek istiyoruz. Bunu sağlamak ve kendimizle olan uyumumuzu kaybetmeyeceğimiz mekanlar yaratmak için organik, kıvrımlı, akışkan ve samimi objeler tasarlıyorum.

Benim mobilyalarım genellikle mekanların ayırt edici parçaları olarak kullanılmak üzere tercih ediliyor. Aşina olduğumuz döşemeli mobilyalar arasında atmosferi değiştirecek nüanslar olarak yer alıyorlar.

Asyalı tasarım pratiğinin, dünyanın geri kalanı ile farkını nasıl tanımlarsın?

Asya ülkelerinde tasarım her zaman el yapımı ve yereldir. Malzeme seçimleri ve onların yapım süreçleri sebebiyle ortaya çıkan sonuçlar da samimi bir izlenim oluşturur. Stil anlamında pek bir farklılık olmasa da, neredeyse hiçbir ürün fabrikasyon sürecinden geçmediği için benzerlerinden ve dünyanın geri kalanındaki örneklerden ayrışıyorlar.

Kenneth Cobonpue, Bloom Settings

bottom of page